E-ticaret ile para kazanmak artık çok daha zorlaştı!

“E-ticaret ile para kazanma” konusunda; detaylı araştırmalarla uzun soluklu, bol madde başlıklı bir yazı yazmak istemekteyim. Zira son zamanlarda “7’den 70’e” tüm girişimcilerin ağzına sakız olmuş “e-ticaret ile gelir elde etme” konusundaki bildiğiniz şeylerin birçoğunun aslında göründüğünden ne kadar farklı olduğunu ve işlerin son zamanlarda ne kadar değiştiğini gözler önüne sermek niyetindeyim.

Öncelikle arkadaşım bak sana söylemem gereken ilk şey şudur(tırnak işaretiyle yazıyorum bak):

kimse hayatta, altın tepside sana hazinenin anahtarlarını sunmaz, sen bulmalısın o hazineyi, sen koşturmalısın, sen çabalamalısın; aksi halde tabiri caizse çok bekler ve de avucunu yalarsın:))

İşte “e-ticaret konusundaki ilk yanılgımızda bu alıntıda belirttiğim trajikomik durumla ilgilidir.

1) Sektör artık doygunluğa ermek üzere!

Bu ne demek biliyor musun? Artık evinde birbirinden farklı renk tonunda giyilmiş sahte adidas çoraplarla, yatakta miskince uzanırken, wordpress panel üzerinden ücretsiz, warez bir tema ile e-ticaret sitesi kurup dropshipping yöntemiyle
oturduğun yerden para kazanma devri bitti!

Yani oturduğunuz yerde size altın tepside sunulmasını umduğunuz altından hazine anahtarlarını unutun!!

Bu durumdan dolayı bana, kızgınlık mesajı atmayın, zira ben bitirmedim bu beleş devri. Gayet doğal bir şekilde kendiliğinden oldu bu olay. Eğer ille birine kızacaksanız; sizden çok daha önceden bu sektöre giren dostlarınıza kızın. Hatta onlara da çatmanıza gerek yok bence; çünkü zaten olması gereken buydu, hatta e-ticaret sektöründeki bu doygunluk geç bile yaşandı diyebilirim (Sektörün Amerika ve Avrupa’daki durumunu ülkemiz ile kıyasladığımız zaman bu sonuca varmaktayım).

Bu birinci maddeden şunu anlayabilirsiniz ki ; artık sağlam bir ekip olmaksızın, sağlam bir bütçe ayarlamaksızın, iyi bir teknik altyapı inşa etmeksizin e-ticaret’e atılıp para kazanmak imkansıza yakın hale gelmiştir. Hatta birçok e-ticaret sektörü için, reelde açacağınız dükkan için bile daha az çaba ve emek sarf etmeniz gerekeceği; daha az para harcamanız gerekeceği doğrudur.

2) E-ticaret ile para kazanmak için eskisinden farklı olmanız gerek

Bu madde aslında yukarıdaki maddenin bir sonucudur. Zira rekabetin kızışması ve de sektörün doygunluğa ulaşmasının doğal bir sonucu olarak eskisinin yaptığı hizmet ile aynı şeyi yaparak eskisini tahttan etmeniz çok zor. Bunun en büyük sebebi “Google algoritmalarıdır“.

E-ticaret’in geleneksel mağazacılıktan en büyük farkı “dükkan alanı, pazar yeri azlığıdır“. Bu ne demek hemen söyleyeyim. Google’da sadece ilk 10 değerli iken ve ekstra alanlar, yerler açılamazken; reelde koskoca dünyanın her yeri yeterli bir yatırımla “pazaryeri” haline getirilebilir.

Şimdi gelgelelim “kazanmak için farklı olmak” olayına… İşte bu pazaryeri kısıtlılığı dolayısıyla her bir yeni gelen rakip bir öncekinin aynısı olmaktan kaçınması gerekmektedir. En azından daha farklı yönde, tarzda, konuda ve üslupta olmalıdır. Aksi halde tutunması çok zordur. Zira Google’da ilk sayfada sadece 10 tane reklam dışı alan vardır…Ancak reelde işler böyle değil. Bir nalbur dükkanı dünyanın her yerinde hemen hemen aynı formatta, tarzda ve üslupta açılabilmektedir…

Bir başka örnek; “nasolsa site teması her yerde mevcut, hemen gittigidiyor veya hepsiburada tarzında bir e-ticaret sitesi açıp basitçene, dropshipping yöntemiyle ürünleri ekleyin. Bekleyin bakalım ürün satın almak için birileri geliyor mu? Aylarca uğraşıp Google’da indexlenseniz bile ancak çok arka sıralarda kendinize yer bulabilirsiniz. O saatten sonra da milyarlarca lira harcayıp reklam basmaktan başka çareniz kalmıyor. Zaten iş o reddeye geldiğinde göreceksiniz ki “reelde aynı parayı aynı emekle harcasaydınız, şimdiye çok daha fazla kazanmıştınız bile

Daha fazla örneğe falan gerek yok. Kısacası bu e-ticaret işinin “reel perakende” ile kıyaslandığında avantajları olsa da dezavantajları da vardır ve de en büyük dezavantajı da budur: “Sektöre her yeni gelen, eskisinin üzerine az da olsa; yeni ve daha önce denenmemiş farklı birşeyler katmazsa büyük reklam bütçesi olmaksızın barınamamaktadır!!”

3) E-ticarette reklam maliyetleri artıyor

İşin ilginç tarafı yayıncılara kişi başı düşen reklam geliri azalırken, yayınverenlerin ödemesi gereken tutar da onun aksine her geçen gün artıyor. Bu durum tek bir şeye alamettir!!

“SEKTÖRÜN HER TARAFINA HER GEÇEN GÜN YENİ OYUNCULAR GELMEKTEDİR”

Üstelik bu yeni oyuncular sadece yayıncılardan oluşmuyor, yayınverenlerden de yani “e-ticaret” yapma gayesinde olanlardan da oluşuyor.

Reklam maliyetlerinin artması demek, pazarlama giderlerinin artması demek. Bu da söz konusu ürünü her sattığınızda almayı umduğunuz karın giderek azalması demektir. E-ticaret yapmayı planlayanlar, en başlardaki yani henüz rekabetin kızışgın olmadığı zamanlardaki karlılık oranlarını unutsalar iyi olur. Zinhar; o zamanlar e-ticaret sektörü için az önce tabir ettiğim gibi “beleş zamanlardı”. Siz artık o treni kaçırdınız!! Zaten hak etmiyorsunuzda öylesine kolay yoldan e-ticaretten para kazanmayı. Neden hak edesiniz ki? Sağdan soldan duyduğunuz bilgilerle, hiç yaratıcılık kullanmadan, hiç beyin fırtınası yapmadan para kazanmayı mı umdunuz? Bu yazının en başındaki “altın tepsideki anahtarlar” ile ilgili sözüm bu düşünce yapısında olanlaradır.

En başlarda treni kaçırmayanların birçoğu da bu parayı kazanmayı ve şu anki konumu elde etmeyi hak etmişlerdir. Zira o dönemlerde Türkiye’de bu işi yapmak cesaret isteyen, yaratıcılık, emek, özgüven ve de farklılık isteyen bir işti. İlk olanların ve de bugünlere kadar gelebilenlerin hepsinde bu özellikler mevcuttu. İlk olarak aldıkları riskin, gösterdikleri cesaretin de mükafatını alıyorlar şimdilerde…

Şöyle düşünün “sizin elinizde nokia telefonlar varken” birisi çıkıp size şöyle diyor. “Mahmut abi, bak yakında bu esnaflardan yaptığımız alışverişler şu telefonlardan yapılacak”.
Tepkiniz ne olurdu? “Yaw, he he; hadi ordan abicim” deyip onu gönderirdiniz, dalga geçerdiniz değil mi? İşte ilk olanlar ellerinde o zamanların son model telefonları olan Nokia 6630’lar varken tüm bu e-ticaret girişimlerini Türkiye’de gerçekleştirmeyi hayal etmişlerdir. Bu şekil düşününce “cesaret, özgüven, ilk olmak” terimleri sizin için birşeyler ifade ediyor olmalı…

Şu İş İlgini Çekebilir:  Deli para kazandıran çok karlı bir e-ticaret girişimi kurmak için

Yani sonuç olarak bu sektörde ilklerden olanlar bile aslında e-ticaretten beleşten para kazanmış değiller. Hatta sanılanın aksine zorluğun, koca bir belirsizliğin, uzunca süren karanlığın daniskasını onlar yaşamışlardır!!

4) Devlet baba da artık bu e-ticaretlere el atıyor

Devlet babanın uyanması demek, gördüğünüzden çok daha büyük değişikliklerin öncüsü olması demektir. Şöyle düşünün cironuzun %8’i kar iken ve hiç vergi vermiyorken bir an da devletin vergi müfettişleri kapınıza dayanıyor ve “çıkarın bakayım şu fişleri” diyor…

Her bir fiş kanuni kdv miktarı olan %18’den fazla paranın devlete verildiğinin teminatı olacaktır…

Az önce bahsettiğim %8’lik kar payıyla sektörü dağıtan, reeldeki mağazaları kapattıran adama şimdi ne olacak tahmin edin bakalım?

Birkaç yıl boyunca fazladan vergi vermeyerek kazandığını kanuni faiz olan %10 üzerinden geri iade edecek. Tabi halen tüm o para elindeyse… Muhtemelen de herşeyini icra memurları birkaç aya silip süpürecek…

Gördüğünüz üzere bir ticaretin kayıt dışı olması ile kayıtlı olması arasında dağlar kadar fark bulunmaktadır.

5) Kötü imaj nedeniyle güven sağlamak eskisinden daha zor

Halen orta yaşlı tüketicilere “e-ticaret sitelerine olan güven” konusunda sorduğum sorular neticesinde hep benzeri cevaplar alıyorum ve maalesef aldığım cevaplar pek de pozitif değil. Kimse ne üdüğü belirsiz, kanlı canlı dokunup, göremediği, hissedemediği birine güvenmek istemiyor haliyle.

Bu kötü imaj sizden öncekilerin yediği haltların faturasını sizin ödüyor oluşunuzdan kaynaklanıyor. Mesela alakasız olacak biraz ama; aynı durum Avrupalı kadınlar üzerindeki “türk erkeği” imajında da vardır.

Sizden öncekiler çalıp çırpar; yakar, yıkar faturasını siz ödersiniz. İşte bu dünya bazen böyledir. Kurunun yanında yaşta yanar. İşte o sebeple etrafınızda gördüğünüz dolandırıcılık vakıalarına karşı asla sessiz olmamalı ve de insaniyet namına olmasa da maddiyat uğruna sesiniz çıkarın. Zira diyelim ki; insanlıkla pek alakadar değilsiniz; bu ihtimalde bile şunu bilmelisiniz ki “bu türden vakıaların ucu yakında size de maddi olarak uzanabilecektir

Geçen senelerde kendime iyi para kazandırmasını umduğum bir proje olsun diye “webmaster forumlarında” satın almak üzere e-ticaret sitesi bakmaktaydım. Bir tane parfüm sitesi gözüme çarptı, arkadaşı aradım sordum ve her şey aklıma yatmıştı. Ancak ortada tek bir şüphe vardı. O da satıştaki bu e-ticaret sitesinin fiyatının herşey mükkemmel olmasına rağmen normalin epey altında olmasıydı. Ayda 25 000 net karı vardı ama arkadaş ne hikmetse sadece 4 aylık karına satıyordu.

Söz konusu satıcı arkadaşı aradığımda da herşey normal gözüküyordu. Ancak ben tabi araştırmacı adamım ya, gözükenle yetinmeyecektim. Hemen açtım Google’ı “…..com şikayet var” yazdım. Bir de ne göreyim!! Meğersem onlarca kişiye sahte parfüm satmış bu mahlukat. Site imajı da yerlerde olduğu için satmaya, daha doğrusu acele olarak birini kazıklamak pahasına işe yaramaz siteyi elden çıkarmaya çalışıyormuş…

Bunun gibi bir sürü çakal, aklınca kendini uyanık sananlar olduğu için bu e-ticaret sektöründe iyi bir imaj yakalamanız artık eskisinden çok daha zor. Ayrıca söz konusu sahtekarı da forumda ifşa ettim merak etmeyin…

6) BKM(Bankalararası kart merkezi) verilerine göre internet harcamaları her yıl artıyor; ancak buna rağmen artış ivmesi azalıyor.

Bu başlıkta belirttiğim veri 1. maddede bahsettiğim “Doygunluğa erişme” hususunu doğrular niteliktedir. Nitekim e-ticaret artışı 30 29 27 25… şeklinde ivme kaybetmektedir. Az buçuk fizik ve matematik görenler anladı ne demek istediğimi. Sektörün doyması demek de daha fazla reklam daha az kar demektir.

İvme azalışı dolayısıyla e-ticaret’in reel perakendeden kopardığı pasta diliminin bir süre sonra artmayı durduracağını göstermektedir.

7) E-ticaret yapmak için ya çok niş olmanız ya da çok geniş olmanız gerek!

Niş demek “minik bir sektör” demek. Yani mesela “otomobil balatası” niş bir sektördür. Ancak “otomotiv” çok geniş bir sektördür. Demek istediğim genel nitelikli e-ticaret siteleri yaparaktan rekabeti kırmanız imkansızlaştığından daha özel alana yoğunlaşmış projeler yapın ve de daha az maliyet ödeyin. Aksi halde reklam bütçeleri altından kalkabileceğiniz boyutun çok üstünde olacaktır.

Geniş olmanız gerek” derken tam teçhizatlı yüksek teknoloji içeren donanımlara ve sağlam ekipmanalara sahip olaraktan çok nitelikli ve kalabalık bir ekiple büyük çaplı olarak bu işi yapmanız gerektiğini anlatmak istiyorum. Yani bunları isteyen ben değilim aslında. Gidin ataşehirdeki “gittigidiyor” sitesinin deposuna kendiniz görün. Ya da gidin ankara-istanbul otoyolu üzerindeki “hepsiburada” genel merkezine. Adamlar 20 dönümlük arazide 100 kişiyle iş yapıyor. Sizin de onların yaptığının aynısını yaparak onları geç meniz için işte o kurdukları sistemin daha iyisini kurmanız gerekiyor. Hee, farklılık yaratırsanız, yeni bir projeyle ortaya çıkarsanız iş değişir tabi…

SONUÇ OLARAK

Nitekim kim ne derse desin; sizi temin ederim ki orta ve düşük sermayeli yatırımlar için en güzel mecra BENCE “bilişim ve gayrimenkul sektörüdür“. Tabi bu benim naçizane fikrimdir, başka bir kişi çıkıp da aksini söyleyebilir. Zira bu tip görüşler asla mutlak doğru olamaz.

Benim yukarıda yazdığım onca maddeye rağmen her iş fikrinde olduğu gibi eğer ki gerçekten işe yarar bir hizmet veya sistem ortaya sunarsanız sektörün en derinlerdeki kapıları sizler için açılacaktır. Yani bu tip işlerde zor diye bir şey var ancak; imkansız diye bir şey yoktur.

Son yılların trendi olan “e-ticaretten para kazanmak” gittikçe zorlaşsa da şurası bir gerçektir ki; “y” kuşağının tüketim hayatının en zirvesine yerleştiği andan itibaren(1985-2000 arası doğumlular) bazı şeylerin değişceği kesindir. Yani insanların sosyalleşmek üzere kahve içmeye dışarı çıkması dışında neredeyse tüm alışverişlerini internetten yapacağı ana dek bu sistemin büyüyeceği kesin.

Ancak elbette “sokak avm’si diye tabir edilen çarşılar neredeyse insanlık düzeni kuruldu kurulalı, yerleşik hayata geçildiği andan itibaren insanların vakit geçirmek, eğlenmek, değişiklik yapmak, sıkılmaktan kurtulmak için uğradıkları yer olmuştur. E-ticaret istediği kadar gelişsin; bu çarşı kültürünün yok olmayacağı hatta inadına artarak devam edeceği birçok akademisyen tarafından desteklenmektedir…

Sizlere; olası “e-ticaret” girişimlerinizde başarılar dilerim. Yazının başından beri sizlere aktardığım gözlem ve tecrübeleri kaale alıp girişimlerinizi ona göre ayarlamanızı, şekillendirmenizi ve de çuvallamaktan kaçınmanızı temenni ederim. Ancak elbette çuvallasanız da sıkıntı yok. Zira bir girişimci için başarmak kadar; olumlu ya da olumsuz varılan noktaya gidilen yolda tecrübe edilen deneyimler de değerli ganimettir…

Yorum yapın