Bir Paranoid Şizofreni İle Başa Çıkma Teknikleri

Paranoid şizofreni bizim toplumumuzda da dünya üzerinde de en sık görülen şizofreni türüdür. Asıl endişe edici ve vahim olan nokta ise bu türün en tehlikeli, tıp tabiriyle akut seviyede olan tür olmasıdır. Türkiye de tam bir şizofreni cehennemidir. Hastalık çok geç tespit edilip çok uzun zaman sonra teşhisi konulduğu için aramızda dolaşan ve henüz tanısı konulmamış binlerce şizofreni mevcuttur.

Şizofrenleri genelde izlediğimiz filmlerden, okuduğumuz kitaplardan biliriz. Bu halleriyle bize sevimli, kitabi ve sinematografik gelirler. Ancak kazın ayağı öyle değildir. Çok ciddi bir rahatsızlıktan bahsediyoruz. Sonu ölüme ve çeşitli kıyamet senaryolarına dayanan, psikolojik ve zihinsel olarak uçları zorlayan bir hastalıktan bahsediyorsak şayet, işin romantikliğini ve bıcır bıcırlığını bir kenara bırakıp hastalığa hastalık olarak yaklaşmamızda fayda var.

Şizofreni eğlenceli değildir. Bir cumartesi akşamı sevgilinle izlediğin Dövüş Kulübünün finalini seyredip ”vay be adam aslında şizofrenmiş” demek olaya çok uzak bir noktadan ve sanatsal açıdan bakmak olacaktır. Ancak sanatın olduğu kimi klinik durumlarda gerçeklikten kopulur. Ancak bir arkadaşınız, bir sevdiğiniz şizofren teşhisinden sonra size başka, bambaşka gelecektir.

Çoğu sağlıklı insan, yakınlarından biri şizofren olunca ondan otomatik bir zihin sağlığı kaygısıyla kopar. Kimse sizi bunun için suçlayamaz zaten. Hani derler ya eski filmlerde: Biz farklı dünyaların insanlarıyız diye.

Sevdiğiniz insanın şizofrenliği onun kafasında apayrı ve karanlık bir dünya kurmuştur. O dünyanın içine girmeniz yasaktır. Kapısı sağlam kilitlerle kapalıdır. O nedenle farklı dünyaların köprü tutmaz kopukluğunda birbirinize sesini duyurmaya çalışırsınız. Çoğu zaman da bu çaba beyhude olur. Ancak yine de umut var. Şizofren arkadaşlarınızdan, sevdiklerinizden tam olarak kopmamak için belli başlı taktikleri sizlerle paylaşacağız. Bununla birlikte paranoid şizofrenin belli başlı belirtilerini ve ne gibi durumlarda nasıl davrandığını da dilimiz döndüğünce açıklamaya çalışacağız.

Her Alanda Kaygıyı Yenebilmek İçin Az Bilinen Taktikler kaygı da birçok zihinsel ve nörolojik sorunları tetikleyen son derece tehlikeli bir semptomdur. Henüz yolun başındayken başımıza yarasalar halinde üşüşen kaygıları azaltmak ve bitirmek noktasına getirmek elzemdir. O nedenle her alanda kaygıyı yenebilmek günümüz modern dünyasında olmazsa olmaz bir şifayı bulma yöntemidir. Şifayı kapmadan önce şifayı bulmak için her alanda kaygıyı yenmeli ve daha sağlıklı bir zihinle yola devam etmeyi bilmeli.

Kişilik bölünmesi şizofrenlerde fazlaca görülür. Bir, ikiye bölünür. İki, dörde. Ve bu böyle sürer gider.

ALT BAŞLIKLAR (istediğinize tıklayıp ışınlanabilirsiniz) :

Paranoid Şizofreni Belirtileri 

  • Bir içe dönüş yaşar insanlar. Giderek daha sessiz bir hal alırlar. Az konuşurlar. Ta ki iletişimleri bitme noktasına gelene kadar. Bazı paranoid şizofrenler hep aynı seyirde giderken bazıları en sonuna varır. Ona katatonik evre denir. Hasta artık tamamen kilitlenmiş ve donmuş bir vaziyette, gözleri sabit, aklı sabit öyle bitkisel bir hayata geçer. O zaman yapılacak şeyler bitmiştir. Bazı hastalar yıllar sonra kendiliğinden yani tıbbın açıklayamadığı bir şekilde çözülse de çoğu hasta o son evrede ömrünü tamamlar.

 

  • Kişilik bölünmesi hasıl olur. Kimlik adında bir film bunu bize çok güzel göstermişti. Karakter o kadar çok farklı karaktere bölünmüştü ki, kadın, erkek, çocuk vardı ve hepsinin farklı bir yer ismi vardı. Kiminin adı Paris, kiminin adı Teksas’tı. Kendi kendine konuşmalar da artar böylece. Size sarf etmesi gereken sözleri sizden esirgeyip hayal dünyasında, iç dünyasındaki karakterlere seslenir. Bu durumda yapılacak çok az şey vardır. Konuşmalarını dinlemek, bir anlama bürümek ve söz konusu kişiye bu bilgiler ışığında yardımcı olmaya çalışmak.

 

  • Kişi size hiç var olmamış insanlarla ilgili hikayeler ve daha korkuncu anılarını anlatabilir. Ünlü şair Nilgün Marmara, kendisini dairesinden atıp intihar ettikten sonra günlüğü bulunmuş. O günlükte dünyada hiç olmayan insanlarla anılarını kaleme almış. Bu hem korkutucu hem de son derece üzücü detaylar… Düşünsenize siz dostunuza yardım eli uzatırken o eli reddeder ve hiç var olmayan arkadaşlar edinir.

 

  • Pek bilinmese de paranoid şizofrenlerde kıskançlık duygusu çok fazladır. Sizi, hareket eden her şeyden kıskanırlar. Zaten içlerinde mevcut olan bir korku birikintisi olduğundan hem sizin zarar görmenizden, hem de arkanızdan işler çevirip onu aldatmanıza engel olmaya çalışmak için kıskançlık duygusu akut seviyede yer alır şizofrenlerde. Bu da karşı tarafı yorucu ve zorlayıcı olacaktır.

Psikolojik Hastalığı Olanlara İş Önerileri bu yazıyı buraya bırakalım. Her ne kadar paranoid şizofrenlerinin herhangi bir yerde çalışma imkanları olmasa da. En azından diğer psikolojik rahatsızlıklar için hem dışarıda hem de ev ortamında yapabilecekleri çalışabilecekleri bir yığın iş olduğunu hatırlatalım. Hatta paranoid şizofrenlerinin sanatsal alanda da birçok işin altından kalkabileceğini ilave edelim. Zira söz konusu hastalık farklı dünyaların, farklı bakış açılarının ürünüdür aynı zamanda. Nilgün Marmara bir şairdi örneğin. Şiirden daha büyük iş var mı bu alemde?

Paranoid şizofreni, en yaygın görülen şizofreni türüdür.

Paranoid Şizofrenler Genelde Nasıl Davranır? 

Şizofrenlerin nasıl davrandığını az çok bilirsek onlarla başa çıkma ihtimalimiz de o kadar artar. Her ne kadar ele avuca sığmaz bir hastalık biçimi olsa da belli başlı davranışsal kalıpları vardır bu hastalığın. Şimdi o davranış kalıplarına şöyle bir özetle bakalım.

  • Takip ediliyorum: Bu cümleyi paranoid şizofrenlerin ağzından sıklıkla duyarız. O takip edilme hissi, kıskıvrak yakalanmanın korkusu asla bırakmaz yakalarını. O nedenle mesela ortada fol yok yumurta yokken eve kan ter içinde, soluk soluğa gelip takip edildiklerini söyleyebilirler. Bir panik dalgası bir endişe dalgası içerisinde günlerce yemeden içmeden kesilebilirler. Dışarı adımını bile atmazlar. Evin içinde, yaşam alanları içinde kapana kısılmış gibi hissederler ve günlerce her yeri kilitleyerek oturabilirler.

 

  • Böyle durumlarda şizofrenlerin suyuna gitmekte fayda var. Öyle bir şey yok, takip edilmiyorsun demek, onlara yalancı muamelesi yapmak demek olacağı için karşı tarafı bir hayli sinirlendirir. Hatta sinir krizi geçirmelerine sebep olabilir. Onların oyunlarına ortak olmaya bakın. Onların var dediğine yok demek, siyah dediklerine beyaz demek zaten baskın olan kişiliklerinin saldırganca bir tutum takınmalarına neden olacaktır.

 

  • Paranoid şizofrenler genelde tehdit edici sesler duyarlar. Onları yönlendiren, onlardan bir şey isteyen. Ya da ”sen yalnızsın, sen hastasın, karanlıklar içinde tek başına geberip gideceksin” gibi karanlık, dibe sürükleyici cümleler ile perçinlerler yüreklerini. Onların seslerini asla duyamayız. Ama bir şekilde onların yanında olduğumuzu hissettirebiliriz. Maalesef ki hastalık pek umut vaat edici olmadığı için size tam olarak ”şunu şöyle yapın, kesin sonuç alırsınız” diyemiyoruz maalesef.

İş hayatınızda karşılaşacağınız tehlikeli kişilikler 4: Pasif agresifler hastalık çeşit çeşit, insanda olduğu gibi. Pasif agresifler de hayatın ve iş sahasının her yanına sızmış durumda. Pasif agresifler ile mücadele yazımız parlak fikirler farkıyla sitemizde sizleri bekliyor.

Sonuç Olarak: 

Paranoid şizofreni tıbbın bile çoğu zaman yetersiz kaldığı bir rahatsızlık. Sevdiklerimiz, yakınlarımız bu hastalıktan mustarip ise yapabileceğimiz yegane şey mümkün olduğunca duygusal ve fiziksel olarak onların yanında olmak ve onlara sevdiğimizi göstermektir. İşler çığırından çıktığında ise onları en yakın hastaneye ya da kliniğe götürmek yapabileceklerimiz arasında yer alır.

Yorum yapın