Girişimcilik Neden Sürüden Ayrılmayı Gerektirir?

Türkçe’de bir tabir var: ‘‘Bir işe girişmek.” Bu girişmek, eylemi, girmek eyleminden biraz farklıdır. Girmek, soğukkanlı bir şekilde, bir kapıdan, bir alandan içeri alelade, normal bir vaziyette girmektir. Aceleye mahal yoktur. Özgün olmaya, farklı fikirler üretmeye gerek yoktur. Sadece yürürsün ve girersin. Çıkmak ve başka bir kapıdan girmek üzere.

Girişimciliğin kökeni ise giriş ve girişmektir. Girişken olmak ise, bir kapıdan değil bir oluşumdan, yeni ve fikirsel bir alandan girmeyi gerektirir. Girişimcilik, neden sürüden ayrılmayı gerektirir sorusunun cevabı daha kelimenin kendisinde kendini gösterir ve belli eder. Bu yazımızda girişimciliğin neden sürüden ayrılmakla eşdeğer olduğuna dair bilgiler ve aydınlatmalar bulacaksınız.

Yine her zamanki gibi madde madde ilerleyeceğiz ve mesele birçok açıdan yaklaşarak sizin düşünce tabanınızda köklü değişimler yapmayı hedefleyeceğiz.

 

Sürüden Ayrılmak Yalnız Kalmak Demek Değildir 

Evvela bilmemiz gereken sürüden ayrılmanın, yalnızlaştırıcı bir etki değil, bilakis güç kazandırıcı bir gerçeklik taşıdığıdır. Sürü, size hiçbir yenilik katmaz. Gerçek iş arkadaşlarınızı da gerçek dostlarınızı da sürünün dışında bulacaksınız.

Zira sürü, kısırlaştırıcıdır. Ezberci eğitim sisteminde sadece kelimelerin anlamını öğrenirsiniz. Ancak o kelimelerle anlamlı bir cümle bütünlüğü oluşturmak ancak sürünün dışında mümkün kılınmaktadır. Sürünün size sağladığı sahte kalabalık duygusu, belli bir noktadan sonra kurutucu olacaktır. O nedenle korkmayın, çekinmeyin ve yolunuza mağruru ve kendinden emin bir şekilde devam edin.

Yalnız kalmaktan korktuğunuz alanlar iş hayatınız değil sosyal yaşamınız ve özel hayatınız olsun. İş hayatınızdaki başarılar da buradaki yalnızlıkların üstünü karalayıp sizi hem aranan hem de mutlu olan bir girişimci haline getirecektir.

 

Esaslı Girişimcilerin Muhakkak İzlemesi Gereken 5 Film yazımızla beraber başarılı girişim hikayelerini sinema estetiğiyle izleyip nerelerde nasıl yollar izlemeniz gerektiğini ünlü aktörler ve tatlı artistler aracılığıyla keşfedebilir ve bu keşifleri kendi iş hayatlarınızda uygulayabilirsiniz.

 

Sürüden Ayrılanı Kurt Kapmaz, Risk Kapar 

Toplumuzun yaygın deyişlerinden biridir. Sürüden ayrılanı kurt kapar. Bu nedenle bize sürekli sistemin içinde kalmamız, her daim yapılmış olanın peşinden gitmemiz öğütlenir. Bu daha çocukluğumuzdan beri bize söylenir durur. Biz de yetişkin bir girişimci olduğumuzda alt yapımızda ve bilinçaltımızda bu uyarıları merkeze alarak uğraşır dururuz.

Elbette ki iş dünyası da acımasız sahnelere gark olmaktadır. Ancak önemli olan kurt simsarlardan, kurt iş adamlarından çekinmemek, gücünüzü onların gücüyle eş değer bir seviyeye çekmek ve yüksel bir referans kimliğiyle kurttan değil varsa risklerden çekinmektir.

Risklerden çekinmek de onların üstüne gitmemize engel değildir. Ergenler gibi ”bana ne abi, risk varsa bana mı var” gibi mesnetsiz, tekniksiz açıklamalarda ve vizyonlarda bulunmamalıyız. Riskten çekinmek, en başta ait olduğumuz bir savunma sistemidir. Önce mevcut riskleri tanımalı, irdelemeli; akabinde karşı atağa geçerek riskleri kendi sularında boğmayı bilmeliyiz.

Bazen tek renk farkıyla, sürüden ayrılmaya başlarsınız.

Herkesin İzinden Gitmek Size Çok Da Bir şey Kazandırmaz 

Herkesin izinden gitmek, sadece kaybolduğunuzda işinize yarar. Ama bir girişimci olarak sizin ana hedefiniz eve varmak değil yeni yollar keşfetmek ya da sıfırdan inşa etmektir.

Türkçe’de karda yürü ama izini belli etme gibi bir söz var. Ne kadar doğru ve konumuzla ilgili bir söz olduğunu şuradan çıkarabiliriz: Bugün dev marka olan birçok şirket, bu işleri nasıl başardığına dair bilgiler çok azdır. Sistemde tek olan bir kola markasının, o kolayı nasıl ürettiğini bilen iki kişi vardır örneğin. Bir durum olmasın diye, o iki kişi aynı uçağa bile binmezler. Karda yürümüşler ama izlerini belli etmemişlerdir.

Herkesin izinden gitmek size sabit bir gelir ve üstünkörü bir başarı getirir. Ama hepi topu budur. Önemli olan, yürünmüş yollarda depara kalkmak değil, kendine milyonlarca yollu bir otobanda yeni bir yol inşa etmektir. Gerçek başarının da gerçek kazancın da tek şartı budur.

 

Bir Kadın Girişimcinin 7 Karakter Özelliği adlı yazımız daha çok kadın okurlarımızı ilgilendiriyor. Bu yazımızda bir kadın girişimcide bulunan ve bulunması da gereken 7 karakter özelliği soluksuz okuyabilir ve kendinizdeki eksiklikleri fark edip anında müdahale edebilirsiniz.

 

Girişimcilik Ruhu Özgün Olmayı Gerektirir: 

Sık sık bahsettiğimiz ve dem vurduğumuz bir kavram: Girişimcilik ruhu. Anlamı ise sıkça kullanılıp hiç içinin doldurulmamasından ötürü, boş kalmış, zamanla kurumuş kalmıştır. Girişimcilik ruhu, her şeyden önce özgün olmayı gerektirir. Taklit ve kopya işlerden arınıp ‘‘bu benim, bana ait’‘ diyebileceğiniz bir işin tüm zorluklara ve menfi durumlara rağmen temellerini atmaktır.

İnsanlar genelde sektörleri ne olursa olsun özgün olmaktan korkarlar. Ayıplanacaklarını, gözden düşeceklerini ve en nihayetinde başarısız olacaklarını düşünürler. Bu, psikozdan kurtarın kendinizi. Şu hayatta her kim ne başarmışsa, ortaya özgün bir iş koymalarından dolayı başarmıştır. Onlardan biri olmak için kollarınızı şimdiden sıvayın ve iş başı yapın!

 

Yurtdışından Başarılı Girişimleri Kopyalayıp Türkiye’de Uygulamak yazımızda birebir kopyalayarak girişilen belli başlı işlerin iskeletini ve haritasını gözlemleyebilirsiniz. Şimdilik özgün değil ama çok para kazanabileceğiniz bir girişimin peşindeyseniz, bu yazımız izlemeniz gereken yolları size sunacaktır.

Sürüden ayrılın ve kendi imparatorluğunuzu inşa edin!

Bir Girişimcilik Başarısı: Islak Mendil 

Şu an ıslak mendili üreten ve piyasaya süren insanın milyarder olduğunu biliyor musunuz? Islak mendili sadece örnek için veriyoruz. Zira bugün kırk yıllık alışkanlıkla kullandığımız, ellerimizi, masalarımızı sildiğimiz ve 100 adeti 5 liraya satılan ıslak mendilleri üreticisini milyarder etti. Neden?

Çünkü daha önce yapılmamıştı. Bir mendilin hazır bir şekilde ıslak olarak satılması, şimdi bize ne kadar küçük ve basit bir fikir gibi görünse de bir zamanların en özgün işlerinden biriydi. Siz de, bundan 50 yıl sonra, 100 yıl sonra küçük ve basit gibi görünecek ve gözünüzün önünde ortaya dökülmeyi bekleyen fikirlerin peşinden gidin ve asla vazgeçmeyin.

 

Girişimcilik Öldü Mü Yoksa Kabuk Mu Değiştiriyor? 

Girişimcilik ölmedi ancak kan kaybettiği açık. Artık yeni fikirler çok daha az bulunuyor. Ya bulundukları ortam ve zaman aralıklarında hak ettiği ilgiyi görmüyorlar ya da başta parlak gelen fikirler akabinde sahaya sürülünce beklenen ilgiyi görmüyor.

Girişimcilik ölmedi ama kabuk değiştiriyor. Artık çok daha yaratıcı, çok daha özgün olmak gerekiyor. Bir yandan teknolojik gelişmeler, bir yandan sinema gibi insanların fikirlerini çok çabuk değiştiren sanat akımları, insanların da şaşkınlıklarını en aza indirgemiş durumda. Bu nedenle 21. yüzyıl ile birlikte çok daha fazla yaratıcı olmak ve bu kabuk değişimlerine çabuk uyum sağlamak gerekiyor.

 

Sürüden Ayrılıp Özgün Fikirler Bulmak İçin Ne Yapmalı? 

En başta çok okumalı, izlemeli, araştırma yapmalı. Bununla birlikte geçmiş girişimcilerin tarihçesi sular seller gibi ezberlenmeli.

Bunun dışında bol bol gözlem yapılmalı. İç ve dış dinamikler yerinde gözlemlenmeli. Uyuşukluktan silkinilmeli. Nasıl daha yeni, daha yaratıcı, daha farklı olabilirim soruların cevapları an be an düşünülmeli.

Yeniliklerden korkmamalı. Fikirleri öne sürmekten, geliştirmek imtina edilmemeli. Kim bilir belki bu yazımızı okuyan genç girişimci arkadaşlarımız, bu yazıdan da güç alarak akıllarına düşen yeni ve işe yarar fikirleri bu sayede patronlarına, firmalarına sunabilecektir.

Hem girişken hem başarılı olmanız dileğiyle!

Yorum yapın