İş Görüşmesinde Asla Yapılmaması Gereken 7 Şey

İş görüşmesine gitmek… Bu bir erkek için neredeyse askere gitmekle eş değer bir şeydir. Bir kadın için ise bir erkekle ilk buluşma kadar heyecan vericidir. Ama heyecanlar da kendi içlerinde ikiye, üçe, dörtlere, beşlere bölünebilir. Bu heyecan her açıdan karanlık, kurutucu ve insanın içinde sert, soğuk rüzgarlar estiren bir heyecandır.

Çoğu zaman iş görüşmeleri işin kendisinden daha zor gelir insana. Çünkü orada bekletilmek, tamamen kurumsal bir alanda kendinin dışında bir insanmış gibi davranmak insanı zorlar. Şimdi evvele insan ve kurumsallık ilişkisi üzerine birkaç lakırdı söyleyelim. Daha sonra neden iş görüşmelerinin insanları heyecanlandırdığına, gerdiğine dair önemli detayları hem psikolojik hem de sosyolojik açıdan değerlendireceğiz. Daha sonra ise iş görüşmesinde asla yapılmaması gereken 7 şeyi sizlerle paylaşayarak noktayı koyacağız.

Umarım yazımızı okuyan şanslı parlak fikirler okurları bundan sonraki iş görüşmelerinde çıtayı yükseltir, nokta atışı yapar, birde bir yaparak yeni ve çok istedikleri işlerine kavuşurlar. Bazen okumak ve bilmek, tüm sorunların çözümleri için kafi derecededir zira.

Stresli Bir Müşteri İle Başa Çıkmanızı Sağlayacak 5 Taktik bazen stresli bir patron ya da stresli bir eleman adayı ile de uğraşmak zorunda kalırsınız. Uygarlığın yeni, soğuk, kurumsal yüzü insanı avuçlarda sıkılan bir stres topuna dönüştürmüştür. Hal böyle olunca da stres olgusuyla mücadele etmek için kolları sıvamamız gerekiyor. Yazımızın içindeki 5 taktik, stresli her kim ise onunla başa çıkmanızı kolaylaştıracaktır. Söz veriyoruz. Parlak fikirler sözü.

İnsan, doğadan uzaklaştıkça stres topuna dönen bir varlık. Topraktan uzaklaştık, kendimizi bile bile, para gibi soyut bir şeyi kazanıp biraz daha lüks, biraz daha konforlu yaşamak adına kendi hayatlarımızı hapsettik. Hal böyle olunca giydiğimiz iş kıyafetlerinden tutun da içtiğimiz fincana kadar yabancılaşmaya başladık. Bu çağın meselesi yabancılaşmadır. Bindiğin otobüse, uyuduğun yatağa, sarıldığın insana bile yabancılaşmak. Çünkü bir yerde, kurumsallaşma tüm görkemli ve dehşetli gölgesiyle üzerimizde. Ondan kurtulamıyoruz. Onunla barışamıyoruz. Ve böylece stres, kahve içtiğimiz fincana kadar yansıyor.

Kurumsal Binalar ve İş Yerleri İnsanı Neden Gerer? 

Bunun en büyük nedeni insanın biyolojik ve duygusal bir varlık olmasıdır. Her ne kadar betona ve taşa biat kaçınılmaz olarak sürse de insan özünde duygusal içeriklere ve toprak gibi doğaya ait parçalara aittir. Bu nedenle şirket çatıları ve kurumsal yapılar, insanı yaşı ve mevkisi ne olursa olsun zorlar. Çünkü orası sanal ve başka bir dünyadır.

Sokaktan bir iş yerine girdiğinizde koku ve renk değişir. Ayakkabı tıkırtıları, ağır bir ciddiyet. Biz burada iş yapıyoruz diyerek dolaşan uzun boylu, frapan bu dünyadan ait olmadıkları hissi veren koca koca kadınlar, adamlar. Kendinizi sırtlanlar arasında can çekişmekte olan bir ceylan gibi hissedersiniz.

İş görüşmelerinde ise bu katlanarak ilerler. Tanımadığınız insanlarla yan yana oturup elinizdeki her haliyle yetersiz olduğunu hissettiğiniz ya da sandığınız öz geçmişinizi tutup birazdan şiir okumaya tahtaya çağrılacak bir minik öğrenci gibi bekler durursunuz. Sıra size gelmesin diye dua ederken bir yandan, bir yandan da bir an önce buradan çıkıp kurtulayım diye beklersiniz.

Öyleleri çoktur sevgili parlak fikirler okurları. Sıranın kendisine gelmesini beklemeden daha fazla dayanamayıp iş görüşmesinden kaçan. Evine ağlaya sızlaya, beceriksiz, eksik, yarım hissederek dönen binlercesi var.

Kurumsal yapılar insanın özüne terstir. Ancak para kazanmak için de bunun çaresine bakmamız gerekiyor. Ya köye ve doğaya dönüp çiftçilik, bahçecilik gibi işlerle uğraşacaksınız ya da ruhunuzu bir şirketin çatısına bir güzel sunacaksınız. Ortası yok artık bu işlerin.

İşte şu görüntü içler açısıdır. Daha göreli bir dakika olmuş insanlarla yan yana… Onlar kadar heyecanlı, onlar kadar gergin. Üstelik her birine eşit derecede rakipsinizdir. İş görüşmeleri yapıları gereği size anında rakipler çıkartır. Beklemenin stresi… İdam sehpasına çağrılacak suçsuz bir mahkum gibi hiç de rahat olmayan koltuklarda, üzerine hiç de yakışmayan ve tam oturmayan takım elbiselerle bekler durursunuz.

Bu görüntünün benzerini ben de yaşamıştım. Abimin eski takım elbisesini giyip üstelik bol gelmişti- bekle Allah bekle mahvolmuştum. Kafamda o kadar kurdum, o kadar heyecanlandım ki iş görüşmesine girdiğimde sesim çıkmaz oldu. Sonuç tam bir hüsrandı. Biz sizi sonra ararız. Şirketlerin tarihi yalanı. Hala bir umut aramalarını bekleyen arkadaşlara da seslenelim. Şirketler seni asla unutmayacağım deyip ikinci günü başkasının yanında görülen eski sevgililere benzer.

İş Görüşmesinde Asla Yapılmaması Gereken 7 Şey

1- ”Sen” hitabı kullanmayın: Şirketlerde en büyük küfürdür birinin birine ”sen” demesi. Yahu ”sen” kimsin de bana ”sen” diyorsun gibi çıkışlar an meselesidir. Askerden dönen birinin babasına bile komutanım çekmesi gibi, şirketlerin totaliter üslubuna aşina olan herkes de gün gelir anne babasına, karısına kızına siz diye hitap edebilir.

Görüşme esnasında ağızdan çıkacak bir ”sen” her şeyi dinamitleyebilir. Ağzınıza fermuarı iyi çekin ve oradan sadece ”siz” olan kurumsal zamiri kullanmayı hedefleyin.

 

2- Çok fazla konuşmayın, gereksiz detaylar vermeyin: Hasbelkader karşı taraf sizinle bir samimiyet oluşturmak için ”nerelisin” diye sorabilir. Siz buna babam Artvin’li, annem Amasya’lı ama ben Gümüşhane’de doğdum. Ama kütüğüm Samsun’a bağlı gibi bir açıklama yaparsanız en hafif tabirle geveze olarak nitelendirilirsiniz. Gevezelik ise kurumsal bünyelerde affı olmayan en büyük suçlardan biridir. Sadece sorulan kadar sorulana cevap verin.

Kurumsal bünyelerin akıl hocaları ve yetkili kişileri tarafından aynı bu şekilde görüldüğü gibi görülürsünüz. Makinelerin çarklarında koşturan birer gölge adam. Siluet halinde. Bir kimliğiniz vardır ama bu kurum kimliğinden ibarettir. Siz yine de ortaya karakter koyun. Onlar sizi silmeye çalıştıkça siz adınızı bir kere daha koyu harflerle yazın.

3- İş Görüşmesine Geç Gitmeyin: Saatinizi, gerekirse birkaç de saatinizi kurun. En az on beş dakika önce orada olun. İş görüşmesine gitmek, direkt kendi kalenizi gol atarak oyuna başlamak olacaktır. Bu türden bir hatanın ne affedilecek bir tarafı ne de geri dönüşü olacaktır. Aman dikkat diyelim ve diğer maddeye geçelim.

4- İşe alındın mı alınır mıyım gibi sorulardan uzak durun: Böylesi ifadeler sizi ezik ve kurban gösterir. Ömercik gibi mahkum ve mazlum gibi davranmayı kesin. Profesyonel bir şekilde öz geçmişinizi bırakın sorulan sorulara cevap verin ve oradan ayrılın.

5- İşe ne kadar çok ihtiyacınız olduğunuzu belli etmeyin: Bu da sizi tamamen çaresiz bırakmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Neden bu işi tercih ediyorsunuz sorusuna çünkü işe ihtiyacım var demekten ziyade, bu iş ihtiyaçlarımı ve taleplerimi karşılıyor gibi daha soyut ve kurumsal cümleler kurun. Ne kadar işe yarar olduğunu karşı tarafın mimiklerinden ve beğenilerinden bile anlayacaksınız.

6- Silik ve sessiz olmayın: Sesiniz çıksın. Sorulan sorulara derli toplu ve gür bir sesle cevap verin. Kendine güvendiğinizi her halinizle belli etmeyi ihmal etmeyin.

7- Beden diline hakim olun: El sıkışırken güçlü sıkın. Bacak bacak üstüne atmışken bacaklarınızı sallamayın. Kollarınızı kavuşturmayın. Bunun ayrıntılarını ayrı bir yazıda vereceğiz. Beklemede kalın.

Yorum yapın