İş hayatında karşılaşacağınız tehlikeli kişilikler 2: Narsisistler

İş hayatınız ve kariyeriniz boyunca mutlaka ama mutlaka en az biriyle karşılaşacağınız; hem kendi sağlığınızı hem de istikrarlı yükselişinizi korumak için nasıl baş etmeniz gerektiğini bilmeniz gereken kişiliklerden bahsetmeye devam ediyoruz. Obsesif-kompülsif kişiler hakkında olan ilk yazımızı buradan okuyabilirsiniz. Bu yazımızda ciddi mi ciddi bir ego sorunu taşıyan arkadaşlardan; narsisistlerden bahsedeceğiz.

Kelime anlamı olarak; Yunan efsanelerinde sudaki kendi yansımasına aşık olan Narcius isimli bir kişilikten gelen narsisizm rahatsızlığı, isminin hikayesine hakkını verircesine genelde devasa bir egosu olan insanlarda görülür. Bu kişi; yüzlerine gülüp her türlü dalkavukluğu yapan bir iş arkadaşınız da olabilir, size ve diğer çalışanlarına “pis köle” gözüyle bakan patronunuz da olabilir. Her halükarda hakkında bilgi sahip olmanız gereken bir karakterdir.

Şu ayrımı da belirtmekte de fayda var: Bir insan karakter özelliği olarak veya yaşadıklarından dolayı egoist, hatta biraz kibirli bile olabilir. Evet genelde sinir bozucu olabilirler ama; onlar sadece egoisttir. Egolarının okşanmasından ve becerilerini etrafa göstere göstere yansıtmaktan zevk alırlar.

Narsisizm ise işin bambaşka bir boyutudur. Narsisistler kendi düşleriyle o kadar sarmalanmışlardır ki, başka hiçbir şeye yerleri yoktur. Sizin düşünceleriniz, topluluğa faydalı olup olmama gibi unsurlar onlar için fasa fisodan başka bir şey değildir. Eğer bir narsisist bunları umursuyormuş gibi gözüküyorsa; öncesinde mutlaka bu hamlenin kendi egosuna ve kendi hayallerine de faydalı olacağınız hesaba katmıştır.

Kendi egolarının büyüklüğüne rağmen narsisistler; diğer insanların egolarını okşamayı ve dalkavukluğu çok iyi bilirler.

Egoya ve kişisel menfaatlere çok önem vermelerinden midir bilinmez; narsisist kişilikler karşılarındaki insanın egosuna ve kişisel hayallerine hitap etmesini de çok iyi bilirler. Öyle ki; genelde samimi ve dost canlısı gözüken bu tiplerin, kısa bir sohbet ile kendini sevdiremeyeceği veya aklında kalmayacağı insan neredeyse yoktur. Narsisistler birisini istedikleri zaman, onun kendisini gezegendeki en iyi ikinci insan gibi hissetmesini sağlarlar. Hal böyle olunca; ne kadar dipten başlarlarsa başlasınlar, yükselmeleri de son derece kolay olmaktadır. Böylece narsisist patronlar döngüsü kesintiye uğramadan devam etmektedir.:)

Doğanın bir çelişkisi olarak; bugünkü yaşam kalitemize ulaşmamızda narsisistlerin payı büyüktür.

Hepsi klinik narsisist vaka olmasa bile; bilim, sanat, spor, ticaret gibi kişisel becerilerin ve hayallerin ön planda olduğu alanlarda çalışanlar genelde egosu yüksek insanlardır. İnsanlardan haz etmeyen o bilim adamı havasını, anlaşılmamış sanatçı ayaklarını veya en hızlı koşan benim, en güçlü güreşçi benim, milyonlar bana hayran gibi sporcu düşüncelerini hepimiz biliriz. İşte; bu arkadaşların egoistliği narsisizme ne kadar yakınsa, alanlarında da o kadar efsaneleşmektedirler.

Aynı şekilde sıfırdan başlayarak harikalar yaratan girişimciler; devasa holdingler kurabilmiş azimli insanlar da bu açıklamaya dahil edilebilir. Çünkü; örümcek ağı misali o kadar büyük imparatorluklar kurmak; düşük egolu insanların yapabileceği bir şey değildir.

Bugünkü yaşamımızda önemli katkıları olsa bile; bire bir karşılaştığımızda genelde sinir bozan bu narsisistlerin var olması gereklidir; ama bize de bir o kadar uzak olmaları gereklidir…:D

Bir narsisistin gözünden iş hayatı nasıldır?

Bir sistemde başarılı olabilmek için o sistemin bir parçası olarak algılanmanız gereklidir. Bu da başlangıçta size anlamsız gelen pek çok işi yapmanız anlamına gelir, çünkü sisteme sizden daha iyi entegre olmuş biri yapmanızı istemektedir. Bu zorunluluklardan kurtulmanın yolu da yoktur. Narsisistler ise bu işin anlamsız olduğunu keşfederler ve kendi üstün akıllarına son derece güvendikleri için bunu ilk keşfedenin kendileri olduğunu sanırlar. Genellikle de bu sahte iç görüyü kendilerine önemli gelmeyen şeyleri yapmamak için bir bahane olarak kullanırlar.

Bu yaklaşımda iki tane sorun vardır: İlki, narsisist kişiliklerin canlarının yapmak istemedikleriyle önemsiz olarak nitelendirdikleri şeyleri birbirine karıştırmalarıdır. İster işe yaramaz telefon görüşmeleri olsun, ister politik oyunlar ya da defterleri kontrol etmek, her işte sizin elinizi sürmemeyi tercih ettiğiniz zorunluluklar vardır. Başarının ilk adımı da duygularınız ne olursa olsun bunların ne anlama geldiğini öğrenmektir.

İkinci sorun da, narsisist yaklaşıma göre önemsiz görünen bir şeyin başkaları için hayati öneme sahip olabilmesidir. Bir işte yükselmek için yirmi yılını vermiş ve her basamağın bedelini ödemiş biri için işe yeni giren birinin bürokrasiden hoşlanmadığını söyleyip işin kendi görüşüne göre yeniden düzenlenmesini istemesi, bu adamın tepesinin tasını attırabilir.

Narsisist kişiliklerle iş hayatında nasıl baş edebiliriz?

Aşağıda bahsedilen hususlar; narsisist kişilikle konuşmalarınızda, davranışlarınızda mutlaka aklınızda bulundurmanız gereken kurallardır:

1)Eleştirdiğinizden daha fazla takdir edin

Eğer eleştiriyi etkili kullanmak istiyorsanız, özellikle de narsisistlere karşı, ilk adım eleştirdiğinizden daha fazla takdir etmektedir. Narsisistlerin övülmeye ihtiyaçları vardır ve siz de bir yere varmak istiyorsanız, onları övmeniz gerekir. Ama doğru şeyi vermeye dikkat edin. İyi davrandıkları zamanı yakalayın ve bunu ödüllendirin.

2)Doğaçlama davranmayın

Bu madde en önemlisi… Doğaçlama eleştiri genelde bir duygu patlaması şeklinde olur; karşınızdaki insanın iyiye doğru gitmesini amaçlayarak yapılmış bir müdahaleden ziyade, onu kırmak ya da ona öfkenizi ifade etmek amacıyla yapılmıştır. Duygusal ifadelerin de yeri gelir elbette, ama eleştiriyi karşınızdaki insanın davranışlarını değiştirmesini sağlamak için bir yöntem olarak kullanırken değil.

3)Amacınızı bilin

Söylediğiniz şey sonucunda narsisistin yapmasını istediğiniz şey nedir? Narsisistin yanlış yaptıklarını sıralayın ve gelecek sefere doğru yapmasını istediklerinizin altını çizin. Bazen küçük bir istek en iyi eleştiridir.

4)İzin alın.

Eleştirmeye başlamadan önce, “Biraz geri beslemeye ne dersin?” gibi bir soru sorun. Narsisist kişi evet yanıtını verirse en azından dinleyeceğine dair temel bir anlaşmadır bu.

Kilit nokta; narsisistlere aynada gördükleri kişiymişçesine davranmaktır.
Kilit nokta; narsisistlere aynada gördükleri kişiymişçesine davranmaktır.

5)Kişiyi değil, davranışı eleştirin

Bu kuralı hepimiz biliriz ama her güb bozarız. Seçtiğiniz sözcüklere dikkat edin. Bir cümleye sen diye başlarsanız ve ardından mükemmel sözcüğü gelmezse, niyetiniz ne olursa olsun kişisel bir saldırı olarak algılanacaktır. Ne istediğinizi sorarak ya da nasıl hissettiğini söyleyerek daha etkili olabilirsiniz.

“Sen duyarsızsın.” demek yerine, “Ben konuşmamı bitirmeden sözümü kesince, kendimi kaybolmuş hissediyorum, istediğin bu mu?” demek daha iyi bir yaklaşımdır. Ya da narsisiste doğrudan yanıt vermeden önce sözünüzü bitirmenizi beklemesini söyleyin. Unutmayın; “kesmek” kelimesinde bir suçlama vardır. Nötr kelimeler kullanın.

6)Narsisiste bir çıkış bırakın

Hatasına uygun bir neden olduğunu söyleyerek söze başlayın. “Biliyorum çok meşgulsün ama…” ya da benzer bir başlangıç; narsisistin iyi bir iş çıkarmaya çalıştığını anladığınızı ima edecektir.

7)Prova yapın

Narsisist kişiyi eleştirmeye sanki önemli bir konuşmaya hazırlanırmış gibi hazırlanın. Kendinizi dinleyin ve biri bunları size söyleseydi neler hissedeceğinizi düşünün. Şimdi de bunu onla çarpın. Eleştiri karşısında narsisistin hissettiği tam olarak budur…:D

8)Narsisiste düşünmek için zaman tanıyın

Eğer narsisist size düşünmeden cevap vermeye başladıysa kendisinin ne kadar haklı, sizinse haksız olduğunuzu ıspatlamaya çalışacak demektir. “Hemen cevap vermeni beklemiyorum. Bu konuyu yarın görüşürüz.” gibi bir bitiriş; onun savunma dürtüsünü biraz olsun dizginler. Bunu söyler söylemez de yanından ayrılan.

Harfi harfine uygulamak her zaman için mümkün olmasa da birkaç düşüp kalkmadan sonra bu sorunlu iş arkadaşlarınıza; bahsedilen yönergelere göre yaklaşmak; iş hayatınızda sizi her zaman karlı çıkaracaktır. Aklınızın bir köşesine yazın…:)

 

Yorum yapın