Akıl Sağlığını Koruyacak 6 Taktik

Niçin Akıl Sağlığımız Tehlikede? 

Biliyorum, siz de artık benim kadar eminsiniz. İnsanları bir delirmedir, aldı. Herkes cinnetin sınır kıyısında alıp veriyor nefesi. Herkesin kafası atık, herkes delirmeye müsait.

Eski filmlere baktığımda canımı sıkan yegane şey, o karelerde gördüğüm insan yüzlerindeki temizlik, masumiyet. Hırstan, karanlık güçlerden, habis duygulardan eser yok. Ünlü bir şairin dediği sözü düşelim tam da şimdi buraya: ”90’larda zalimler biraz racon bilirdi.” Ama artık masumiyet de akıl sağlığı ile birlikte gitti. Daha küçük yaşlarda aç gözlülüğümüz, hırsımız, karanlık dürtüler, ruhumuzu ele geçiriyor.

Akıl sağlığımızı koruyacak taktikleri vermeden önce neden delirdiğimizi, neden cinnete artık bu kadar yakın olduğumuzu araştırmak ve incelemek istedik. Neden delirdiğimizi, nasıl olur da bu kadar karanlığa teslim olmaya müsait olduğumuzu bilirsek delilik de o kadar uzak dururuz belki.

1- Ekonomik nedenler: İnsanların aklıyla oynayan en büyük etken, ekonomik nedenler. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle kayış kopar hepimizde. Birinden, bir yerden borç almışızdır, faizi işler biz ödeyemeyiz. Alım gücümüz düşmüştür, ailemize kadar mahcup oluyoruzdur. Bir dükkan açmışızdır, işler hiç yolunda gitmiyordur. Kirayı, faturaları zamanında yatıramama telaşı ve üzüntüsü, gerer de gerer bizi.

İnsanları akıl sağlıklarından koparan en büyük neden ekonomik nedenler, krizlerdir. Ekonomik Krize Bazen Sevinmek Gerekiyor adlı makalemiz yatıştırıcı bir ilaç olarak gözlerinize ve bilincinize damlasın. Zira bazen gerçekten de ekonomik krizlere sevinmek gerekir. Neden diyecek olursanız yazımız sizler için parlak fikirlerde.

2- Genetik nedenler: Örneğin şizofreni hastalığının tam olarak nedeni hiçbir zaman bilinmemektedir. Ancak bilinen tek tıbbi bilgi, genetik olduğudur. Genetik nedenlerden dolayı şizofreni, paranoid adroid, paranoya gibi hastalıklar insanı akıl sağlığından biyolojik olarak kopartır. Deliliğin en pürüzsüz, en net halidir. Tıbben bile bir çaresi yoktur.

Bir Paranoid Şizofreni İle Başa Çıkma Teknikleri adlı yazımızı da şuraya bırakıyoruz. Bir gün bir paranoid şizofreni ile başa çıkmak zorunda kalabilirsiniz. Bu bir arkadaş, ailenin bir üyesi, ya da bir sevgili olabilir. Belki de siz olacaksınız. Kendinizle başa çıkmak için şimdiden iyi okumalar efendim.

3- Sosyolojik nedenler: Bazen basit bir trafik kavgası bile insanı anında deliliğin o meşum sahasına itebilir. Bir anlık, bir saniyelik bir kızgınlık anı ile kafadaki tek akıl kırıntısı da uçup gidebilir. Bundandır cinayet ve benzeri üçüncü sayfa haberlerinde çok küçük bir şeye sinirlenip akıllarını uçuran insanların haberlerini izlememiz.

4- Psikolojik nedenler: Psikolojik nedenlerin ana kaynağı da mutsuzluk. İnsanlar ve özellikle gençler günümüzde o kadar mutsuz ki. Seçeneklerin çok olması, ekonomik sorumlulukların onlara ağır gelmesi, hayatın pahalı ve zor oluşu. O saçma sapan davranışlarda bulunanlar, mantıksız hamlelerle geleceğini kendi elleriyle karartanlar, o yeni dünyanın gencecik delileri… Hepsinin kökeninde psikolojik olarak zayıf olmaları yer alıyor.

Delilik, insanın en uç halidir.

Bu uç halden kurtulmak ise bizim elimizde. Önce size birbirinden ilginç ve önemli taktikleri verip akıl sağlığınızı korumanın yollarını göstereceğiz. Daha sonra vaktimiz kaldığı süre zarfında iyi delilik ile kötü delilik arasındaki farkları aktaracağız. Dünyanın bin bir tür hali var ve herkesin iyi ve kötü olarak birbirinden ayrıldığı mutlak bir çağda yaşıyoruz. Delilik bile belli bir yere kadar insanı üretime sevk edebilir. Zamanı gelince konuşacağız.

Akıl Sağlığımızı Koruyacak 6 Taktik 

1- Kendi kendini teskin etmek: İnsanın en iyi dostu yine kendisidir. Bununla birlikte kendisini en çok anlamaya yaklaşmış kişi kendisidir. Demek ki kendi kendimizi anlayarak, ne istediğimizi bilerek ve asla amaçsızlık, can sıkıntısı gibi tuzaklara düşmeden kendimizi teskin etmeliyiz. Bu teskin bazen öz eleştiri şeklinde olmalıdır. Çünkü delilik sadece ceza ve kötü davranış şeklinin patlamasından doğmaz. Kendi kendini fazlaca şımartan akılda da kısa devreler yanabilir.

Kendi kendinizi teskin edip yeni doğan güne, yeni var olan ihtimallere hazırlamak ve böylece kendinizi her gün akıl sağlığınızla birlikte tazelemek sadece sizin elinizde. Başkalarının kötülüğü dokunur ama yardımı dokunmaz. Ancak sizin kendinize hem kötülüğünüz hem de yardımınız dokunabilir. Seçim sizin.

2- Eğlenmeyi bilmek: Başkaları nasıl eğleniyorsa öyle eğlenmeye çalışmak çok saçma ama çoğunluğun uyduğu bir gereksizlik biçimi. Evine adam oyun alıyor. İki kere oynuyor sonra bırakıyor. Neden? Çünkü ona göre değilmiş. Eğlence anlayışını oyun konsolu ile sınırlandırdığı için kendi kendini can sıkıntısına, fazla düşünmeye sevk ediyor.

Eğlenmeyi bilmek ne demek, nasıl eğleneceğinizi bilmek demektir.

3- Düşündürücü ve usandırıcı şeylerden uzak durmak: Biz şeyler dedik ama kişiler de diyebiliriz. Zira bazı insanlar adeta mutlu insanların neşesinden ve enerjisinden beslenirler. Gelirler sizi en yüksek hissettiğiniz zamanlarda anlattıklarıyla, düşük enerjileriyle aşağı çekerler.

Sadece düşündürücü ve usandırıcı şeylerden uzak durmak yetmez. Aynı zamanda böyle olan insanlardan da mümkün olduğunca uzakta kalmak gerekir. Yoksa akıl sağlığınız da mutluluğunuz da uçar gider.

4- Aylaklıktan mümkün mertebe ayrılmak: Fazla boş vakti olanın fazla düşünmeye zamanı olur. Ve biliriz ki bir şeyleri fazla düşünmeye başlamak, ona kafayı takmak ve yavaş yavaş akıl sağlığından uzaklaşmak demektir. Bu, toplumumuzun başlıca tespitidir ve gerçektir. Fazla aylaklık eden insan sağlığından her anlamda uzaklaşır. Siz aylaklıktan uzak durun. Meşgaleniz, işiniz gücünüz, bir fikriniz, bir idealiniz olsun.

Akıl sağlığında koca bir oyuk.

Hepimiz deli doğarız, bazılarımız deli kalır – der Samuel Beckett bir oyununda. Ne kadar da haklıdır. Ve çoğu zaman insanı delirten yine kendisidir. Savunmasız bir varlık olarak kendini iyice güçsüz duruma sokar ve deliliğin fitilini ateşler. Her köyün bir delisi vardır ya. Her delinin de önceden kendisinde olan bir aklı vardır. O aklı iyice muhafaza etmek ve savunmak ise insanın kendi elinde ve kaderindedir.

5- Çok da takmamak: Fazla umursayan kişilerin cıvataları gevşetmesi hep çok yakındır. Çok takmayın. Bu dünyanın bitimli olduğunu, sonsuz olmadığını bilin. Öyleyse hiçbir dert de sonsuza kadar sürmeyecek. Öldüğümüzde film bitecekse hayatı biraz tiye almakta fayda demek vardır. Siz de öyle düşünüyorsanız her şeye rağmen dik durun. Aklınız ve gövdenizle birlikte.

6- Güldüren şeylere yaklaşmak: Usandıran ve can sıkan şeylerden ve kişilerden ne kadar uzak duruyorsanız sizi güldüren ve iyi hisseden şeylere de o kadar yaklaştırın. Sizi her daim kendi dertleri ya da hayata bakış açılarıyla mutsuz eden, mutsuzluğa çeken arkadaşlarınızla daha az görüşün mesela. Eğlenmeyi, gülmeyi bilen arkadaşlarınızla geçireceğiniz vakitler size terapi gibi gelecektir. Bundan emin olun.

İyi Delilik İle Kötü Delilik 

Çağımızda birçok edebiyatçının, büyük dehanın, çılgın veya deli olduğunu biliyoruz. Nice şairler delilikleriyle kendilerinden geçmiş ve üretmişlerdir. Erasmus adlı kişi Deliliğe Övgü adlı müthiş bir kitap yazmıştır.

İyi delilik üreticidir. Hayata farklı açılardan bakmayı gerektirir. Çılgınlıkla kardeştir. Kötü delilik ise kısırdır, kahredicidir ve mutsuz kılar.

Seçim sizin. İlla deli olalım diyorsanız iyi ile kötü arasında bir ayrım göz etmelisiniz. Millet deliye ben akıllıya hasret sözünün bu kadar yaygın kullanıldığı bir coğrafyada, deliliklerimize sahip çıkmalı ama onların da kulu kölesi olmamalıyız. Akıl sağlığınız ve sevdikleriniz hep sizinle olsun!

Yorum yapın