Başarılı Şirket Olmanın Acayip Gizli Yolları – Röportaj

Başarılı ve zirveleri hedefleyen şirket olmanın o kadim sırrını sizlere paylaşacağımı sanıyorsanız avucunuzu yalarsınız sevgili parlak fikirler okuru.

Benim elimde öyle bir sihirli değnek yok maalesef sevgili parlak fikirler okuru…

Olsaydı da sizinle paylaşır mıydım bilmiyorum. Zira başarılı bir şirket olmak demek rekabette en üstlerde olmak demektir. Başarı kavramı her ne kadar göreceli olsa da mevzu bahis para ve ekonomi ise “rakiplerden üstte olmak” anlamına gelir bu kavram. Demagoji kokan laflara ve ilizyonlara aldanmayın lütfen. Her ne kadar sizin başarınız benim işime dolaylı yoldan yarasa da bu işe yararlık “maddi yönden” olur. Yani belki benim elimdeki gündelik kullanım aletleri artık daha işlevsel olabilir, şirketim daha hızlı ve üretimi yüksek hale gelebilir ancak “başarılı hale gelir mi tartışılır”.

successful photo

Sevgili girişimci dostum; konuyla alakalı benzer bir makalemize de göz atabilir ve aydınlanabilirsin: uzun ömürlü ve kalıcı şirket kurmak

—————————-

Röportaj

Yeni bir şirket açtınız ve her girişimci / yatırımcı gibi başarılı mı olmak istiyorsunuz? Ya da batmak üzere olan firmanızı mucizevi bir dokunuşla kurtarmak niyetinde misiniz? Her ne olursa olsun, şu anki mevcut konumunuzdan çok daha iyi bir pozisyonda olmak istiyorsanız, önce yazımızı sonra röportajımızı okuyabilirsiniz.

Bugün, yaklaşık 10 yıldır yönetim danışmanlığı yapan İ. L. ile mini bir röportaj gerçekleştirdik.

– Öncelikle, konuya vakıf olmayanlar için, yönetim danışmanlığı nedir?

– Gerçek kişilere değil tüzel kişilere, yani bireylere değil şirketlere yapılan danışmanlığa yönetim danışmanlığı denir. Ülkemizde henüz yeni bir iş sahası sayılabileceği için, bu işi bilmeyenler çok. Dahası insan kaynakları zannedenlerin sayısı da bir hayli fazla.

– Yönetim danışmanlığı ile insan kaynakları arasındaki temel farklar nelerdir?

– İnsan kaynakları bir şirketi içeriden yönetir. Dolayısıyla ne kadar şirketinin başarılı olması için çalışsa da belli başlı konularda tarafsız olamaz. Yönetim danışmanlığı ise tamamen dışarıdan bir gözle, bir şirketin nasıl yönetilmesi gerektiğini A’dan Z’e kadar belirler. Tamamen profesyonel bir destektir. İnsan kaynakları özgeçmişleri okuyarak kimlerin mülakata katılacağını, kimlerin işe gireceğine karar verir. Yönetim danışmanları ise, kimlerin insan kaynaklarına seçileceğini belirler.

– Bu tanım yeterince aydınlatıcı oldu. Peki, sektör ayrımı olmaksızın bir şirketin vaat ettiklerini ve hedeflediklerini gerçekleştirmesi için nelere dikkat etmesi gerekir? Çok genel bir soru oldu farkındayım. Bu nedenle siz de genel hatlarıyla cevaplayabilirsiniz.

– Başarılı bir şirket olmanın ön koşullarını gerçekleştirmek için, henüz şirketin kurulma aşamasında belli başlı adımları dikkatli atmak gerekiyor. Bugün, İstanbul da dahil olmak üzere birçok firma liyakat esasına göre yönetilmiyor. Adamcılık, memleketçilik, sen bendensin’cilik gibi başarının önünü tıkayan yaklaşımlar söz konusu. Şirketi kuran kişi, nerede memleketlisi varsa onu dolduruyor. Ya da yüksek bir performans sergileyen kişiyi değil de, kendisiyle iyi geçinen, kendisini öven kişileri terfi ettiriyor. Firması iflas bayrağını çekince de ben nerede yanlış yaptım diye kara kara düşünüyor.

– En büyük hata şirketin menfaatini değil kendi gururunu ön plana çıkaran kişilerin yönetici, kurucu müdür gibi vasıflarla şirketlerin başında olması diyebilir miyiz?

– Evet. Tam olarak öyle. Bunun dışında çok yönlülük esası terk edilmiş durumda. Pazarlamadan, reklama, halkla ilişkilerden kurumsal kimliğe kadar dikkat edilmesi ve periyodik aralıklarla üstünden geçilmesi gereken şeylerin göz ardı edildiği gerçeği var. Bu ”mahalli” olarak nitelendireceğimiz küçük şirketlerde de böyle, uluslararası firmalar için de.

– Rakip firmalarla mücadele etmenin ve  ”bir şekilde” sektörde kalmanın altın kuralları neler?

– Türkiye’deki şirketler, sansasyonel işlerin her zaman başarı getireceğini zanneden kişiler tarafından yönetiliyor. Örneğin ”karizmatik müdür” gibi bir tanım var kulislerde. Bu ne demek? Bir müdürün karizmatik olması mı gerekir yoksa işinin ehli mi? Bir şekilde zengin olmayı başarmış kişilerin yönettiği şirketler, liyakatı ön plana almalı. Rakiplerle mücadele etmenin temel ilkesi ise, onların her adımını gerekirse bir casus gibi izlemek. Sadece atacakları adımları değil, atmak üzere oldukları adımları da. Bunun için dışarıda gözleriniz olacak. Araştırma, gözlemleme ve istatistik ekipleriniz olacak. Bunların tıkır tıkır işlemesini sağlayan bir alt yapıdan yoksun olduğunuz takdirde, siz daha yokuşun başındayken rakip firmalar size yokuşun zirvesinden el sallıyor olur.

– Bugün, birçok ünlü firmanın iflas etmesi ya da konkordato ilan etmesinin nedenleri de bu saydığınız gerçekler öyleyse?

– Evet. Ve artık Pandemi kartların yeniden dağıtılmasını sağladı. Bu nedenle artık sadece işinin ehli olan kişi ve kurumların başarılı olacağı yeni bir döneme girdik diyebiliriz.

Rakipleri alt etmenin, onlardan üstte olmanın yolları çeşit çeşittir ancak burada kalkıp böylesi bir internet makalesinde bu yolları ve yöntemleri sıralayamam. Lakin; bir hukuk adamı olarak sizlere bu başarı yolunda risksiz ve sağlıklı bir tırmanmayı sağlayan kurallardan bahsedebilirim.

Bu kuralların bazıları Türk Ticaret Kanunun’dan bazıları Türk Ceza Kanunun’dan bazıları ise VUK’tan (vergi usul kanunu) ileri gelmektedir. Ancak bazıları ise örtülü ve görünmez kurallardır. Bu gizli normlar ise tecrübe dediğimiz bedeli yüksek bir alışveriş ile elde edilebilir.

Ancak elbette iyi bir okursanız yüksek bedeller ödemeden bu tecrübelerden bazılarına kolayca erişebilirsiniz.

Nedir bu kurallar?

—————————

1) Rakibinin ÇOĞUNLUKLA aynısı olma

Bu durum TTK haksız rekabet hükümlerinde yasaklanmak istenmiş ancak kanunkoyucu sistemin fıtratında kopyalamak olduğunu gördüğü için bununla baş etmenin ve ayrımları yapmanın zorluğundan olsa gerek bu kuralı kanuna açıkça ekleyememiş. Rakibinin çoğunlukla aynısı olmak ve onun iş fikrini çalmak suç veya yasak değil ancak başarı yolunda pek sağlıklı değildir. Yani bu kurala uymaz iseniz başınıza gelecek şey “kopyaladığınız adamı yüceltmek ve her zaman onun bir adım gerisinde olmak dışında bir şey olmayacaktır“. Koskoca Google’ın bile Yahoo kopyası olarak işe başladığını hesaba katarsak kopyalamanın ne kadar faydalı ve yer yer işe yarar olduğu da bir gerçek olmakla beraber Google’ın zirveye taşınmasını sağlayan şeyin Yahoo’nun yapamadığını yapmak ve ondan farklılaşmak olduğu da bir başka gerçektir! Yani rakibinin bir nebze aynısı olabilirsiniz ama çoğunlukla aynısı olmayınız… Aradaki grileri görünüz lütfen.

2) Rakibinizle belirli BİR ÇİZGİ DAHİLİNDE ilişki, irtibat ve iltisak halinde olunuz.

Bakınız bu taktiği kimler uyguluyor biliyor musunuz? Terör ve suç örgütleri çok güzel uyguluyor ve de kaymağını yiyorlar. Bu şeytanlar yapıyorsa vardır bir bildikleri değil mi? Sizin de bu taktiği tamamen yasal ve hukuka uygun işler için uygulamanızda bir sakınca yok. Göreceksiniz hiç ummadığınız kadar kaymağını yiyeceksiniz bu taktiğin. Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey rakiple olan iribatlılık durumunu belirli bir sınır ve çizgi hilafında gerçekleştirmektir. Aksi takdirde rakip tarafından yutulma, tongaya düşürülme riski ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Rekabeti diğerleri aleyhine ve irtibatta olduğuklarınız lehine değiştirmenin anahtarı bu gizli kuraldan geçer.

3) Yaratıcı olacağım derken suç işlemeyin!

Yaratıcılık beraberinde sınır dışına çıkmayı, marjinal olmayı, devrim yaratmayı getirir. Bu kavramlar da “suç işlemek ve kanunlara aykırı olmak” ile ilinti halindedir. Bu görünmez kuralı acı tecrübe yaşamadan edinmeniz için sizlere buradan sunuyoruz. Ne zaman ki kimsenin yapmadığı bir işi yapıyorsunuz işte o zaman avukatlarınızdan 1 değil, 2 değil 3 kez yardım almanızda fayda var. Yani ilgili kanunları tekrar tekrar okuyup konuyla ilintili yargıtay kararlarını gözden geçirmek sizin müstakel risklerinizi daha ortaya çıkmadan eritmeniz açısından fevkalade yararlı olacaktır. Türk halkının girişimci kişilik özelliğini ve hukuk konusundaki umursamazlığını bildiğimiz için bu maddeye özel önem atfetmek isterim! Son olarak her zaman dediğim gibi tekrar demek isterim “hukuki altyapısı sağlam olmayan bir iş fikri temeli çürük bir bina gibidir, ilk sarsıntıda yıkılmaya hazırdır

4) Değer biçme konusunda dengeli kişilerden yardım alın.

Türk halkı çok meraklıdır 1 milyonluk arsaya 18 milyon vermeye. Ya da 20 milyonluk arsayı 4 milyona elden çıkarmaya… Bunu yaparken de genelde duygusal davranır, mantık ve duygu dengesini iyi kuramaz. Anlık karar verir, acele eder.

Bu gibi risklerden kurtulmak için önemli satın alma kararları almadan önce heyecanınızın soğumasını bekleyin. Bakalım halen aynı istek, şevk yerinde duruyor mu? Özellikle de girişimci insanların psikolojik yapısını iyi bildiğim için bu gizli maddeyi özellikle buraya yazmak istedim.

Bu önemli kararlardan evvel yanınızda muhakkak bir yardımcı sağ kol, avukat, dengeli bilirkişi bulundurun. Paraya acımayın bu anlarda. Danışmanlara para veriniz. Bir bilgi sizi milyonlarca dolar zarardan kurtarabilir.

Ayrıca şirketinizde mutlaka önemli anlarda “Blink” şeklinde sezgisel karar alabilen, sezileri güçlü eleman bulundurun. Onlara da danışıp aklına ilk gelen cevaplara bir bakınız… Bakın bu da insanoğlunun beyninin gizli bir sırrıdır. Bu sırrı iyi değerlendirebilin ki milyonlarca dolar kar edebilesiniz…

5) Bilim, teknoloji ve arge yatırımını çöp olarak sakın ola görmeyin.

Odtü, itü mezunu işsiz ipsiz sapsız gençlerden şirketinize alıp onlardan uzun vadede kaliteli projler çıkarmaları için gereken sermaye ve zaman verin. Onları yurtdışına salın. Kısa vadeyi boşverin, pişman olmayacaksınız. Bu gençlerin birçoğu şu anda işsizler. Sebeplerinden birisi de patronların değer, kıymet bilmemesi. Bunlar sizler için uzun vadeli hazinenin anahtarı olacaklardır.

6) Profesyonel nitelikli dolandırıcılara dikkat ediniz!

Bir şirket olarak her ne kadar devletler, polis, ordu korumasında olsanızda siz bir ormandasınız ya da bir okyanustasınız. Ormanlarda ayılar, kaplanlar, leoparlar gezer; okyanusta ise beyaz köpekbalıkları, katil balinalar, zehirli mürenler, ölümcül ahtapolar gezinir…

Devletler bir yere kadar siz korur. Bir yerden sonra tehlikeli sulara giriş yaparsınız. Bu tehlikeli sularda tek başınıza olacaksınız. Ben bile sizi koruyamam.

TCK’daki nitelikli dolandırıcılık hükümleri bazı profesyonel, kılıfına uygun dolandırıcılıklara karşı kormuma sağlayamaktadır. Bu durum her ülkede böyledir, bizim savcıların suçu değil yani. Unutmayın ki adalet bir ilizyondur ve dahası ütopyadır. Derin ormanlarda ya da okyanuslarda ise tek maddi kural muteberdir “büyük balık küçük balığı yer!” Biz hukuk adamları elimizden geldiğince bu büyük balıklarla mücadele ediyoruz ancak inanın gücümüz bir yere kadar…

7) Kazan-kazan sistemleri kurmak

Sizin başarınız için bırakın rakipleriniz çalışsın. Alibaba’nın kurucusu Jack Ma bunun süperötesi bir örneğini sergileyip dünya zirvesine oturmayı başarmıştır. Önümüzdeki 10 yıl içinde birçok devleti de sollayıp ilk 5 ekonomi arasında yer almayı hedeflemektedirler. Şirketinin gücü “küçük girişimcilerden” gelmektedir. Bu tür sistemleri kurmak ve işler hale getirmek zor olsa da bir kere düzene oturttunuz mu gerisi kendiliğinden gelmektedir. Eğer ki bunu başarabilirseniz bir yerden sonra siz isteseniz de başarısız olmamaz hale gelebilirsiniz.

Bu tür sistemlerin en ince ve hassas ayarı insanlara iyi bir masal oluşturabilme imkanı sunabilmekte yatmaktadır. Yani onlara bir nevi kariyer basamakları sunacaksınız. Bu basamakların geçerliliğine ve sağlamlığına öyle bir inanacaklar ki bizzat kendileri tırmanmak için can atacaklar.

8) Bir patron olarak yerinde şov yapmayı yerinde görünmez olmayı başarın

Pazarlama her şey olduğu için yerinde şov yapmanız sizin içiniz için hayati önem taşımaktadır. Ancak yeri geldiğinde de ortadan kaybolmak ve bu kaybolma zamanını iyi tayin etmek önemlidir. İnsanların sizi nasıl gördüğü şirketinizi nasıl gördüğü ile yakından ilgilidir. Sizi içgüdüsel olarak bir ordunun komutanı olarak görecekleri için sağlıklı ve başarılı görmek büyük önem arz etmektedir.

Ayrıca hiç ummadıkları anda ve zor anlarında çalışanlarınızın yanında bitmeniz onların her daim arkadaşı, destekçisi ve yardımcısı olduğunuz imajı kazandıracaktır ki bu husus şirketinizin benimsenmesi ve sahiplenmesi için başarılı şirket olma yolunda çok önemlidir.

9) Çalışanları şirketin ortağı yapmak

Çalışanlara salt maaş verirseniz herbiri istemsizce ay sonunu bekleyip işini üstünkörü geçiştirmek isteyeceklerdir. Ancak onları şirket işlerine özel olarak ilgi ve tutkuyla bağlayacak küçük komisyonlar verebilirseniz şirketinizi nasıl sahipleneceklerine bir bakın.

Bu gizli kuralı sakın hafife almayın ve tez zamanda önemli pozisyonlardaki çalışanlarınızdan olmak üzere herbir çalışanınıza uygulayın.

10) Sakın ola esaslı torpil ve iltizam yapmayın

Şirket içi torpil, iltizam yapmak kanunlarda suç olarak düzenlenmemiştir. Ancak sizi temin ederim ki yapacağınız büyük boyutta bir torpil şirketinizin temeline dinamit yerleştirmek gibidir. Günü, zamanı, vadesi geldiğinde patlayacaktır!

Eğer aile yakınlarınız, dostlarınız sizden kıyak istiyorlarsa sakın ola bu kıyağın dozunu kaçırmayın. Kalkıp da ilk seneden onları şirketin tepesine hak etmedikleri halde çıkarmayın. Bu durum diğer çalışanlar nazarında şirket itibarını ve güvenini tekrardan onarması imkansız denilecek surette, inanılmaz ölçüde zedeleyecektir.

Elbette kaçarınız yok; dost ve aile üyelerinizi görmek zorundasınız. Ancak bu görmeyi ayarında, dozunda, kararında yapmayı bilmelisiniz. Eğer bunu yapabilirseniz, başarabilirseniz şirker çalışanların size olan güveni inanılmaz ölçüde artacaktır!

discrimination photo

11) Şirket parasının, kârının bir kısmını çalışanlar ile yemek

Bu başlıkdaki hareket şirket çalışanları ile şirket arasındaki manevi bağ açısından inanılmaz önemlidir. İnsanoğlu bir başka insana olduğu kadar tüzel kişiliklere, örgütlere, devletlere de aşk, sevgi ile yaklaşabilir. Bu husus kanıtlanmış ve tamamen gerçek olan birşeydir. Çalışanlarınızın gönlünün şirket denilen tüzel kişilik tarafından kapılmasını sağlamalısınız.

Bu son madde kaynağını “dinlerden ve tanrılardan” almaktadır. Yüzyıllardır insanlar bir şekilde gerçeküstü, hayali objelere, varlıklara aşık olma, tapınma eğilimi göstermiştir. Bu eğilim ise evrimsel açıdan doğal seleksiyon ile en çok inananların en çok bir arada bulunmasını sağlayarak bu günlere gelebilmelerini sağlamıştır. Yani 21. yüzyıl insanı M.Ö 2507 yılında olduğu kadar tapınmacıdır! Bunu şirket lehine kullanmak sizin elinizde.

12) Şirketi tanrılaştırmak ve kutsallaştırmak

Muhafazakar kardeşlerim alınıp darılmasın bu başlıktaki ifadelerden. Bu bir metafor yani benzetme. Elbette şirketten bir tanrı manrı olmaz…

Ancak insanların algısını öyle bir şekillendirmelisiniz ki tüketiciler dahil herkes içten içe şirketin bir tür insanüstü güçlerle donatılmış kutsal oluşum olduğundan şüphelensin. Bunu yaparken sakın din istismarı yapmayın, aksi halde uyanık insanlar tarafından linç edilebilirsiniz ve oyununuz tamamen ters teper!

Bu ilizyonu yaratırken en iyi silahınız “reklamlar” olacaktır. Acımayın Google’a ve Facebook’a reklam verin. Yüzyılın en iyi iki reklam şirketi bunlardır. Bunun sebebi insanların tüm kişisel verilerine bir şekilde anonim olarak çerezler vasıtasıyla vakıf olmasıdır! Bırakın kutsal Google sizin şirketinizi kutsasın!

————————–

Başarılı şirket olma yolunda kurallar bu kadar sevgili parlakfikirle okuru. Sizleri daha fazla sıkmayacağım. Bir girişimcinin anatomisi, yapısı ve özelliklerini
iyi bildiğimiz için sizleri iyi tanıyoruz ve uzun soluklu yazılara karşı ne denli sıkılgan davrandığınızı anonim çerezlerimiz yoluyla da teyit etmiş bulunmaktayız. O sebeple yazımıza burada son veriyoruz.

Danışmak, sormak ve tartışmak istedikleriniz için en aşağıda footer kısmındaki mail adresimin kapısı her zaman açık olacaktır. Görüşmek üzere…

Saygılarımla
Parlakfikirler admininiz

Yorum yapın