Beden yoluyla değil de akıl yoluyla para kazanmak

Merhabalar sevgili parlakfikirler okurlarım. Aradan geçen koskoca aylardan sonra bizzat sitenin admini olarak yazı yazasım geldi. Söz konusu içeriğimizin konusu başlıktan da anlayacağınız üzere “salt kendi zihninizi kullanarak, yorulmadan, sıkılmadan; esnek ve özgür çalışma saatleri ile normalden kat be kat daha az zaman harcayarak para kazanmak üzerine” olacaktır.

 

Başlıktaki ve de ilk paragrafta belirttiğim şeyi başarabilmek için yani senede milyarlarca lirayı elinizi sıcak sudan soğuk suya sokmadan, kimseye eyvallah etmeden, kimseye biat edip yaranmak zorunda kalmadan başarabilmek için herşeyden önce güçlü bir “frontal kortekse” sahip olmanız gerekiyor. Peki nedir bu frontal korteks?

Resimde de gördüğünüz üzere 50 000 yılı geçkin insanoğlu gelişiminin ve değişiminin en son eklenen, ilave olan kısmı diyelim biz buna. Söz konusu lob beyninizin 1/3’ünü kaplamakla beraber dünya üzerindeki memeliler içinde en büyük oransal hacme insanlarda rastlanmaktadır. İnsandan daha sonra bu sıralamada yunuslar ve bir kısım maymun türleri gelmektedir.

Akademik belgesel yüklü dipnotu geçip saadete gelmek gerekirse başlıkta belirttiğim meziyeti başarabilmek kısaca “yüksek zeka ve medeni insan beyni gerektirmektedir”. Elbette bu da yeterli olmamakla beraber yüksek bir eğitim seviyesini, eğitimli çevreyi ve de kişisel gelişimi de bu karışıma dahil edebiliriz…

Demagojiyi ve evveliyattan bildiğiniz bilgileri bir kenara bırakırsak beden yoluyla değil de medeni insanlara yaraşır şekilde akıl yoluyla para kazanabilmek için başlangıç olarak yapabileceğiniz 5 adet kişisel yorumlarımla dolu tavsiyemi sıralamak isterim. Sizleri sıkmamak için aslında yüzlerce maddeden oluşan bu listenin en önemli 5 maddesini kendi üslubumla anlatmaya çalıştım.

1) Zihninsel gelişimden ziyade bedensel gelişime önem veren insanları istihdam etmek

Her zamanki gibi size karşı sonuna kadar realist ve de gerçekçi olacağım. Yalan söylemek, hikaye uydurmak, traş yapmak yok. Az önce başlıkta yazdığım “istihdam etmek” kelimesinin gerçekte karşılığı nedir biliyor musunuz? “Kullanmak, istismar etmek ve de sömürmektir“

Hiç kusura bakmayın ama dünya düzeni gereği zihin denilen illet bedenden sonra piyasaya çıkıp revaçta olduğu için ve de insan popülasyonları arasında çok azınlığın diğerlerinden daha yüksek sosyal, duygusal, matematiksel zekaya sahip olmasından dolayı daha değerlidir. Dolayısıyla zihni büyük olan insanlar 20. yüzyıldan itibaren bedeni büyük olan insanları havada, karada, suda, denizde hatta uzayda bile yenmeye başlamıştır! Yenmekle kalmamış onları manipule etmiş, sömürmüş, kullanmış ve de en son haliyle kibarca “istihdam etmiştir“

2) Okumak

Yukarıdaki ekonomik özgürlük haritası ile

Buradaki eğitim seviyesi haritasını mukayese ettiğinizde eğitimin yani zihinsel gelişimin en yüksek olduğu coğrafyalar ile ekonomik özgürlüğün en yüksek olduğu coğrafyaların neredeyse birebir örtüştüğünü görürüsünüz.

Size ezelden beri şiveli bir “k” harfi ile “Oku oglum oku da gendini de bizi de gurtar” diyen o emminiz, babanız, dayınız, abiniz, arkadaşınız işte bu kanıtlardan dolayı %100 haklıdırlar. Eğer nitelikli bir eğitim ile zihninizi ateşlemez iseniz kaçınılmaz bir şekilde eninde sonunda olacak olan zihni daha kuvvetli olanlar tarafından istismar edilip sömürülmek ve de ekonomik kıtlığın içinde boğulmak olacaktır!

Eğer ki üniversite gibi akademik eğitim trenlerini kaçırdıysanız dahi zerre üzülmenize gerek yok. Zira şu çağda şu güne kadar elinizin altında olan ve de zihinsel, kişisel gelişim dışında herşey için kullanmış olduğunuz İNTERNET’i kullanın. E-kitaplar indirip alanınızla ilgili yerli yabancı her şeyi okuyun. Video’lar, slaytlar, görseller, grafikler ve de istatistikler inceleyin. O kitapçıya birkez olsun uğrayın kardeşim:)

Bakın arkadaşlar belirtmek isterim ki; eğer ki cehaletten kurtulamaz isek savaşlar, lüzumsuz ve sonuçsuz çatışmalar, kargaşalar, boşa akan kanlar, gereksiz kavgalar, psikolojiyi harap edeb ızdıraplar peşimizi asla ama asla bırakmayacaktır!

3) Eğitim silahınızı kullanmak

Daha önceki düzinelerce “girişimcilik” makalelerimde de belirttiğim üzere özellikle Türkiye gibi üçüncü dünya ülkelerinde eğitim denilen illet size bir silah vermekte ancak maalesef verdiği silahı kullanmayı öğretmemekte ya da kurusıkı silah vermekte. Dolaysıyla ortaya 3 üniversite bitirmiş, doktorasını, master’ını tamamlamış ancak gidip de zırcahil, kro bir çomarın yanında (Bu sıfatları kullanıp birilerini kızdırdıysam affola ama başka türlü herkesin anlayacağı dilde bu güruhları tarif etmem imkansızdı) 1500 TL’ye amelelik yapan süper eğitimli, bilgili bir topluluk ortaya çıkmaktadır (yakınınızda muhakkak böyleleri vardır).

Neden böyle oldu admin Bey diye bana gelenler. Gelin buraya, sizlere bu sorunun net cevabını vereceğim. Hatta cevabı verirken çözümü de vereceğim.

-Aldığı eğitimi alan başkaca kişilerle ortaklılar kurmamak

– Yurtdışında söz konusu uzmanlık alanınızla ilgili kişilerle bir şekilde irtibata geçmemek ve işbirliği yapmamak

– Girişimciliği küçümseyip sadece alt tabaka esnaf işi olarak görmek

– Bağımsız, faydalı ve yaratıcı projeleri gereksiz görmek

– Toplantıların gücünü hafife almak

– Reel hayattaki ve de internet alemindeki sosyal ağların gücünü kullanmamak

– İnternet’in gücünden faydalanmamak

– İçerik pazarlaması denilen yeni nesil ürün ve hizmet pazarlamalarına yönelmeyi ihmal etmek

– Angarya işlere geçici de olsa katlanmamak (ofis açmak için bir dünya angarya işle geçici olarak da olsa uğraşmak zorundasınız)

Bu liste uzaat gider. Siz de işe benim yukarıda yazdığım kısmından başlayarak beyin gücüyle özgürce para kazanmaya bir adım daha yaklaşabilirsiniz.

Eğer bunları yapmaz iseniz olacak olan şey kaçınılmazdır. Piyasayı az önce bahsettiğim ayılara teslim edip siz de maalesef kaba bir tabirle onların kölesi olmaktan öteye geçemezsiniz.

Bu durum neye benziyor biliyor musunuz? Hani gençliğinizde çok duyduğunuz “kızlar neden efendi, olgun, delikanlı adamlar yerine fırlama, hoyrat, kaba saba adamları tercih ediyor” sorunsalı var ya işte tam da bu durumu andırıyor.

Halbuki bu komplike görünen sorunsalın cevabı gayet basit: “Fırlama, kaba adamlar efendi delikanlılardan ister istemez çok daha fazla pazarlama ve reklam yapıyor, daha fazla girişimcilik, ataklık sergiliyor. Bunun sonucunda da bizim genel itibariyle pısırık, çekingen, ürkek yetiştirilmiş güzelim kızlarımız ise hep bu tip adamlada tav olmak durumunda kalıyor…

Sonuç olarak da efendi, olgun, ağırbaşlı bir adam esasında daha zeki, başarılı, güçlü olmasına rağmen maalesef prim yapamıyor…

Eğitimli ama eğitimini kullanamayan kişi işte bu efendi delikanlılardır. Aman sizden hasreten ricam piyasayı öküzlere teslim etmeyip acımadan harekete geçmeniz. Emin olun bir kez harekete geçseniz kısa zamanda göreceksiniz ki tüm o fırlama cahiller sizin yanınıza bile yanaşamayacaktır…

4) Zihninizi ön plana çıkarabileceğiniz işlere yönelmek

Bırakın o topraklar onların olsun, siz yeni dünyalara yelken açtığınızda onların toprakları beş para etmez hale gelecek ve de sizin ürettikleriniz talep görür hale gelecektir…

Eğitim seviyesi düşük, aşırı muhafazakar yörelerde sözde milliyetçi, yerelci insanların eline 3 kuruş para geçtiği zaman gözlerinin Amerika’dan, Avrupa’dan ve de onların ürünlerinden başka bir şey görmemesi gibi bir durumu başlığın ilk paragrafında belirttiğim olguya örnek verebiliriz.

Yani siz onların partisine gitmeyin, onlar sizin partinize eninde sonunda seve seve, istemeyerek de olsa gelecektirler…

5) Bazı Alışkanlıklarınıza Çekidüzen Vermek

Eğer akıl yoluyla para kazanan ve de ekonomik piramidin tepesinde yer alan zeki bir adam olmak istiyorsanız Mc Donald’a, sigaraya, yoğun alkollü gecelere, endüstriyel şekerli yiyeceklere elveda demek zorundasınız. Zira bu tür yeme içme alışkanlıkları ve de kirli yaşam tarzları zihinizi törpüleyecek ve de emeklilik günlerinizde devlet babaya fazla yük bindirmeden düzeni taze kanlara teslim etmenize yarayacaktır. Aynı zamanda insanların zeki adamların oyuncağı olmasını kolaylaştıracaktır.

Eğer piramidin tepesinde yer almak istiyorsanız bu tür hileli, tuzaklı alışkanlıklara elveda etmenizi şiddetle öneririm.

Şöyle düşünün 2016 yılına geldik ve hala Mc Donald’s yiyeceklerin bozulmasını önlemek için inanılmaz öldürücü tuzlar ve de çabuk pişirme için kalbi, beyin nöronları öldüren trans yağlar kullanmaktan daha faydalı keşifler bulamadı mı sanıyorsunuz?

Şimdi komplo teorici olduğumu iddia edecekler diyecektir. “iyi de sen nereden bu kadar eminsin, sanki David Rockefeller amcaoğlun mu ulen”

Beyler emin olun ki dünya ekonomisine ve de siyasetine yön veren piramidin en tepesindeki adamlar insanlar içinde belirli bir azınlığın gerçekleri görebilmesi için sinyaller, mesajlar hatta doğrudan söyleşiler bile vermektedirler. Bunu neden yaptıkları hakkında kesin bilgim olmasa da bazı öngörülerim, tahminlerim mevcuttur. Şöyle ki; eğer insanların tümü beden gücü ile geçimini temin eden zihinsel olarak az gelişmiş primatlar gibi olsa idi şu anki düzenin çarkları dönemeyecektir ve de dünya’da bazı önemli ekonomik, siyasal kurum ve de merkezleri emanet edecekleri, az da olsa yaşayacakları güvenli, huzurlu, zeki insanlarla dolu alanları bulamaycaktırlar. Yani yine kendileri için bazı gerçekleri az da olsa insanların azınlık bir kısmının görmelerine müsade etmektedirler.

Zaten cahil insanların gözünün içine düpedüz görebileceği şekilde gerçekleri soksan da anlamamakta ısrar edecekleri için bunu yaparken çok da çekinip zorlanmıyorlar. Zira o kişi pazarlamaların etkisinde kalmış ve de zihniyle değil de bilinçaltı telkinlerinin etkisinde yaşayan az gelişmiş zihinsel birikime sahip biridir… O kişi için sorgulayarak edindiklerinden daha doğru olan şey
başkalarının reklamlar, propogandalar yolu ile doğru olarak gösterdikleridir…

Düşük zihinsel birikimli insanların daha çok benimsediği zararlı alışkanlıklarınızı terk ederken az önce bahsettiklerimi aklınızdan çıkarmamanızın size faydası dokunacağına inanıyorum.

Umarız akıl yoluyla kuracağınız iş fikri ile çok daha rahat ve hızlı, daha kolay para kazanabilir ve de hayatınızı idame ettirebilirsiniz. Yazımızın faydalı olması dileği ile görüşmek üzere…