Bir Kahve ve Bir Kitap İle Sonsuz Mutluluk Mümkün Mü?

Merhaba sevgili parlak fikirler okurları. Bu yazımızda sıklıkla yapıla gelen bir fotoğraf alışkanlığının üzerinden daha somut ve derinlikli izlenimlerin tam bir açıklamasını ve savunmasını yapacağız. Kitap okumak! Ama okur gibi görünmek, kitaplıkları doldurmak için değil adam gibi, insan gibi, aç bir bilinç olarak, meraktan ve şüpheden oluşan bir bünye halinde kitap okumak!

Kitap okumanın tarihi bin yıllara dayanır. Kutsal kitabımızda ilk ayet ”Oku” olmuştur. İlim öğrenmeyen, ne içindeki Tanrı’ya seslenebilir ne de kendini fark edebilir. Bazı modern algılar, artık ne okuyacağım o kadar kitabı, filmi çekilince izlerim nasılsa gibi gayet anti – kültürel tepkiler gösterebiliyor. Böylesi insanlar post – modern tuzaklara düşmüş durumdalar. Kitap okumanın, okumayı biliyor ve sürekli hale getiriyor olmanın ilmine irfanına sağ duyusuna yetişememiş insanlardır böyleleri.

Vakti gelince hayatları da filme çekilecek olsa ”ben o zaman artık yaşamayayım, filme çekilince izlerim kendi hayatımı” diyecek o kadar çok insan vardır ki.

Bu yazımızda kitap okumanın erdemlerini, sıkıcı boyutlarını değil tam olarak somut veriler halinde size neler kattığını, her ölçekte, her birimde, hem sosyolojik hem ruhani olarak size neleri sağlayacağını konuşacağız. Sizin için on madde belirledik bile. Ama asla on madde ile sınırlı değildir. Zira sonsuz mutluluktan bahsediyorsak, sonsuz yararlar, sonsuz iyi niyetler, sonsuz kelebekler uçuşur açtığımız her sayfadan bize.

Modern çağın algısal tuzaklarına kanmadan, en az şairlik kadar eski bir meslek, eski bir yaşam biçimi olan okurluğu, okuyuculuğu ve sonsuz faydalarını size açtığımız bu yazıda biz de bir yandan yazıyor ve okutuyoruz. Öyleyse okumak parlak fikirler’de başlasın ve kitaplar katlanarak ilerlesin. Sayfalar, düşen son bahar yaprakları gibi, tabiatın ölümünü değil içinizde bitmemek üzere başlamak isteyen baharın sesi olsun. Sesiniz kitaplarla, oradaki dizeler ve karakterlerle örülü kalsın!

Kitap Okumak Neden Daha Zengin, Zeki Ve Zehir Gibi Olmamızı Sağlar? sonsuz fayda ihtimalinden bahsedip durmuştuk. İşte neden daha zengin, daha zeki ve zehir gibi olmanızı sağlayan etkenler kitap okumanın gücünde birleşmiştir? Kitaplar sadece parayla satın alınan bir kapital ürün müdür yoksa doğrudan bilincinize ve kalbinize zuhur eden kutsal bilinç odakları mıdır? Dilerseniz yazımızı okuduktan sonra siz de bunu kendi iç dünyanızda muhakeme edebilirsiniz!

Bir şeyin, bir ruh durumunun içine, onun içinde olmadan düşebilirsiniz. Yağmuru hissetmek için dışarıdaki çılgın kalabalığın içine atmanıza gerek yok kendisini. Örneğin Suç ve Ceza kitabındaki Raskalnikov üşüdükçe, biz de üşür; onun tedirginliği sayfaların arasından bilinçsel bir ışımayla bizim öz benliğimize nüfuz eder. Dışarıdaki yağmur dışarıda olmadan daha fazla hissetmenin tek yolu kitaplara düşen yağmur damlalarına sahip olmak, hayatını okuduğunuz kahramanla birlikte ıslanmayı göze almaktan geçer. Bu esnada biraz daha kahve?

Bir Kahve Kitap İkilisinin Size Kattıkları 

1- Özdeşleşme duygunuzu pekiştirir: Okuduğunuz karakterlerin girdiği maceralara, siz de koşulsuz şartsız olarak katılır, onların heyecanlı serüvenlerinde soluğunuzu tutarsınız. Onların üzüntüsüne ortak olur, mutlu sonlarda onların başarısını siz de paylaşırsınız. Her romandan sonra en az bir arkadaş daha kazanmış olursunuz.

Edebiyatta katharsis adlı bir yansıma etkisi vardır. Buna özdeşleşme denir. Bu teoriye göre bizim kitap okumamızın film izlememizin oyunlar izlememizin ana nedeni tam olarak o ürünlerin içindeki karakterlere ve olaylara özdeşim kurmamızdır. Her kimin başına ne geliyorsa, bizim de başımıza gelmiş sayılır. Ve böylece empati ve kendini başkasının yerine koyma gibi gözü pek erdemler bizimle kalır, gitmemek üzere.

2- Oturduğunuz yerden dünyayı gezersiniz: Dostoyevski okuduğunuzda Petersburgh’un sokaklarında kar kış kıyamet dolaşırsınız. Emile Zola’ya geçtiğinizde Fransız işçilerinin beter evlerinde ısınmaya, karnınızı doyurmaya çalışırsınız. Jack London, sizi korsanların, serserilerin amansız yolculuklarına davet eder. Kitabı kapadığınızda ise birden fazla hayatta her bir parçanız, birbirini bulmaya çalışmaktadır.

3- Meraklı, huzurlu, çalışkan bir kişiliğiniz oluşur: Başkalarının hayatını merak ediyorsanız kitap okuyun gibi çok özel ve çok samimi bir söylem dolaşıyor sosyal medyada. Meraklar bu yönde somut ve daha insani olarak gelişir ve insanı dedikodu kazanından söküp alır insani merakların öbeğine yollar. Huzur ise, şehrin hay huyundan ve kalabalığın çirkin, yontulmamış çirkinliğinden sıyrılıp sadece sizin seçtiğiniz ve merak ettiğiniz kişilerle ortak muhabbet etmenizi sağlar. Çalışkanlık ise, bir göz terbiyesidir. Başkaları uykudayken siz okumaya, merak etmeye ve yaşamaya devam edersiniz.

4- Psikolojinizi onarır: Başkalarının daha büyük acılarına tanıklık edersiniz. Modern insanın sanal depresyonları yerine gerçek insanların gerçek acılarını, gerçek kayıplarını, gerçek yaşanmışlıklarını içinizde duyumsarsınız. Başkalarının acısından mutluluk paydası çıkarmak değildir bu. Bilakis, onların acılarını acılarınıza katmak ve bu şekilde ruhi bir olgunluğa terfi etmektir.

5- Kitap okumak, en eski, en soylu eylemlerin başında gelir: Hem tek başınıza hem çok başınıza. Bir şiirin bir dizesi, bir öykünün bir gidişatı, bir romanın ana karakteri… Bunları tatmak, sakince huzurlu bir şekilde kahvenizden bir yudum alıp sayfaları merakla, telaşa çevirmenin azameti.

6- Dünyayı ve kendinizi daha iyi anlarsınız: Düşünün ki dünyamız, sonsuz evrende bir taşra gezegeni. Kenarda, köşede küçücük… Ama onu bile tam manasıyla anlamak, hissetmek ve görünür kılmak yıllarımızın bilinç akışkanlıklarında sağlanabilir ancak. Necip Fazıl Kısakürek’in ”arı bal yapabilir ama balı izah edemez” sözü kitaplı kitapsız dünyanın en büyük ayrımına işaret eder. Siz balı salt yapan değil onu izah etmek de istiyorsanız dünyayı ve kendinizi daha iyi anlamak adına okumaya devam edin.

Bazıları ise okumaz, okur gibi görünür. Bunun örneklerini, sahtelik kokan iki yüzlülüğünü sosyal medyada sıklıkla görüyoruz. Siz onlardan olmayın. Hatta okumadığınız bir kitabı kitaplığınıza bile koymayın. Bazıları sadece teşhir kafasıyla kendi içi boşluklarını sahte bir tevazuyla doldurmaya çalışırken siz asla dolmayacağınızı sürekli bilgiye duyduğunuz açlıkla kendinize ve kitaplarınıza gösterin.

7- Yardımlaşma, alçak gönüllük gibi erdemler kazanırsınız: Erdemlerin, insana ait olan değerlerin gün geçtikçe hasır altı edildiği bir çağda yaşıyoruz. Bu da belli başlı erdemlerin artık ”moda” olmadığını bize gösteriyor. Kimsenin kimseye yardım etmediği, kimsenin gerçek manada tevazu göstermediği bir dünyada, kitaplara sığınmak, her zaman için size yeni erdemleri en eski kalitesiyle katacaktır.

8- Yalnızlık, hastalığınız değil tedaviniz olur: Bununla ne demek istediğimizi, sayfaların iyileştirici gücüne gark olduğunuzda anlayacaksınız. Çünkü hiçbir kitap arkanızdan konuşmaz, size yalan söylemez ya da iftira etmez. Olduğu gibidir her kitap. Ve sizi de tam olarak olduğunuz gibi özünüze yaklaştırır. Öz olur, görünümlerin aldatıcı sinyalinden uzaklaşırsınız.

9- Karakterler üzerinden başkalarının hayatlarına misafir olursunuz: Başkalarının evinde misafir olmak ise size bir ruh enginliği, bir olgunluk katacaktır. Her ev, sonunda öğrenilecek bir demet kültürün, bir ruh çiçeklenmesinin ön adımıdır. Orada bazen bir kahve içer kalkarsınız bazen yatıya kalırsınız. Ama uyandığınızda biraz daha mutlu biraz daha dingin olursunuz.

10- Bilgelik yolunda her kitap, bir adımdır. Alimin kanı şehidin kanından kutsaldır diyen peygamberimizin yolunda ilerlemeye devam edelim. Bugün kendimize bir iyilik yapalım ve çaydanlığa biraz su koyalım. Su ısınsın, kitaplar demlensin ve biz kaldığımız yerden devam edelim.

Yorum yapın