Blog İle Ürün Pazarlarken Dikkat Edilmesi Gereken 7 Husus

Pazarlama çok boyutlu bir iş. Özellikle günümüzde üretimin arttırılıp çeşitlenmesiyle birlikte aynı sektör içerisindeki yüzlerce firma, birbirleriyle kıyasıya mücadele içinde.

Önceden bir ürün, örneğin bir oyuncak ürünü diyelim, en fazla 2 ya da 3 üretici ve pazarlamacı firmanın tekelindeki bir yarış ile satılmaktaydı. Oyuncak almak isteyen tüketiciler, birkaç firma arasından bir tercih yapmak durumundaydı. Ancak pazar durdurulamaz bir şekilde büyüdü. Çünkü artan nüfus, pazarın büyümesini gerektirdi. Ekonomi -politikaları serbest pazara dayalı olan ülkelerde, pazar genişleme oranı her zaman esnektir. O nedenle ürünler de firmaları da kat be kat zenginleşerek ve sayılarını arttırarak tüketicilere hizmet vermektedir.

İnternet, son 10 yılın en gözde alışveriş alanı oldu. Oturduğunuz yerden, şehrinizin, ülkenizin hatta dünyanın çeşitli mağazalarında online gezebilmekte, online alışveriş yapabilmektesiniz. Bir ürünün pazarlaması ve teslimatı internet üzerinden yapılabildiği gibi artık takdimi ve tanıtımı da sürekli bir reklam halinde internet üzerinden yapılabilmektedir.

r

Her büyük bir firmanın bir internet sitesi var. Hatta internet sitesinin içeriğinden kopmadan online alışveriş yapabileceğiniz bir veri tabanları da mevcut. Ürün pazarlamasında bir web sitesi ile bir blog kurmanın arasında ise birtakım farklar var. Bu farkları, meraklıları için şu şekilde sıralayabiliriz:

  • İlk başta akla gelen fark maddi farktır. Bir web sitesi yapmanın, hele ki üst düzey bir firmaya ait kaliteli bir web sitesi yapılacaksa en az 20.000 gibi büyük bir rakamı gözden çıkarmalısınız. Buna rağmen kolay bir alt yapı desteği ve basit bir tasarım ile birlikte iki bin, üç bin gibi makul rakamlarla blog hesabı açabilirsiniz. Bu bağlamda baktığımızda irili ufaklı firmaların, özellikle büyümekte olan firmaların tercih ettiği ürün pazarlama alanı, bloglar olarak görülmekte.
  • Sadece küçük firmalar ya da yeni şirketler değil birçok büyük şirketin de halka dolayısıyla tüketiciye daha yakın olmak adına blog hizmeti vermeye başladığınız görmekteyiz. Ancak yine de blog sayılarına ve istatistiklerine baktığımızda daha çok küçük ve gelişmekte olan firmaların blog üzerinden ürünlerini pazarladıklarını görmekteyiz.
  • Bloglar, işletim sistemleri açısından web sitelerine oranla daha düşük randımanlıdır. Ek olarak Google’da yapılan aramalarda, bloglar web sitelerine göre daha az çıkmakta, sayfalarda daha gerilere düşmektedir.
  • Buna karşın son yılların internet ortamındaki da belli başlı değişimlerle, bu tür şirket bloglarının özel bir takipçi kitlesi oluşmuştur. Çünkü web siteleri, ürünlerin daha çok soğuk yüzüdür. Ve doğrudan iletişim olanağı sağlama açısından bloglar, web sitelerine büyük bir fark atmıştır. Örneğin bir web sitesinde en aşağılarda bir iletişim yazısı görürüz. İçine girdiğimizde firmanın, açık adresi ve telefon numarası ve mail adreslerini alt alta dizili görürüz. Bir ürün pazarlama web sitesinde attığımız maile cevap acaba kaç saat, kaç gün sonra gelecektir? Blogda ise iletişim interaktif bir ortamda ve çok hızlıdır. Bir dostumuz, bir arkadaşımızla sohbet eder gibi, blogta sergilenen ürünler hakkında istediğimizi sorabilir ve cevabını da dakikalar içerisinde alabiliriz.

r 2

İnternetin giderek hızlanan ortamında, firmaların kendi aralarında yükselen rekabet ölçeğinde artık bir ürünü pazarlamak, satış grafiğini yükseltmek ve yüksek karlar elde etmek çok zordur. Şimdi size blog ile ürün pazarlarken dikkat edilmesi gereken 7 hususu sıralayacağız:

1- İletişime açık olmak ve Dinlemek: Blog ile ürün pazarladığınızda size binlerce müşteriden gün içerisinde şikayet ve fikir alma bazlı yorum ve mesaj gelecek. Blog yapısı gereği inter aktif bi iletişim formudur. Bu nedenle yediden yetmişe herkesin ama herkesin şikayetlerini dinlemli, seri bir şekilde cevaplar vermeli ve yönlendirmeler yapılmalı. Önceden çağrı merkezli sisteminde çalışan firmalar, çağrı merkezlerince dinlenmeyen ya da kendilerine ulaşamayan müşterilerini kaybetme aşamasına geldi. Çünkü kullanıcı ve tüketiciler, ürün bilgisi dahilinde cevaplandırılmak istenen bir kitledir. Size soruları olduğunda ve cevap alamadıklarında kızgınlıkla başka firmalara yönelecektir. Ancak açtığınız blogta kullanıcınızı dinler ve zamanında / yerinde yönlendirmeler ile onlara yardımcı olursanız var olan müşterinizi kaybetmediğiniz gibi, kendinize yeni müşteriler de katarsınız. Öyleyse ilk altın kural iyi bir dinleyici olmak ve anında cevap vermek.

Şu İş İlgini Çekebilir:  Reklamlara tıklayarak para kazanın! (Bizzat test edilmiş ve para çekilmiştir)

2- İnsan yüzü göstermek: Çoğu ürün ve firma, şirketlerin soğuk yüzü ve makine odaklı yaklaşımlarıyla müşterilerine tek taraflı ve bürokratik bir iletişim sunmaktadır. Hal böyle olunca müşteriler ve kullanıcılar herhangi bir arızada ya da bilgi alımı isteğinde tutuk davranmakta, firmalara ve ürünlere karşı yabancılaşmaktadır. Ancak kurulan bloglar ile birlikte şirketlerin insan yüzü daha çok ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak ürünü satın aldığınız kişi de bir insandır ve blogra ürün pazarlanırken bu insani yüzün gösterilmesi ürünün satışı açısından son derece önemli bir rol oynamaktadır. İnsanlara, insan yüzünüzü gösterikçe ürün ile müşteri arasındaki uzaklık da giderek azalacaktır.

3- Güven pazarlaması: Pazarlamada güven önemlidir. Örneğin geliştireceğiniz bir kampanyayla beraber ürünleri teslim alan tüketicilerden bir fotoğraf yayımlamasını isteyebilirsiniz. Böylece fotoğrafın kanıtı ve görselliğiyle beraber hem bir güven ortamı hem de müşterilerinizin doğrudan katıldığı bir iletişim ağı oluşturmuş olursunuz. Yürüteceğiniz kampanyalar da müşterilerinize aktif rol oyantırsanız, onlar belli bir noktadan sonra sizi şirket gibi değil bir çeşit aile gibi görmeye başlarlar.

4- Ürünlerin tanıtımında görsele ağırlık vermek: Kullanıcılar, ürünlerin bilgilerini okumaktan sıkılırlar. Onlara tek bir açıdan ve doğrudan bir görsel aracılığıyla seslenmek, ürünlerin ilk intibası açısından önem teşkil etmektedir. Günümüzün hem sanat hem zanaat piyasasında fotoğraf, yazıdan üstün hale gelmiştir. Instagram gibi bir sitede milyonlarca fotoğrafın paylaşıldığı ve tek kareye, tek ana bağlı bir iletişim ve görsel pazarı geliştirilmiştir. Bu nedenle bloglarınızda ”tüketicinizin fazla vaktini almadan” doğrudan sonuç odaklı ama estetik bir yanı da olan görseller yayımlamalısınız.

5- Takipçi Sayısını Arttırmak: Facebook, Twitter, Tumblr gibi güncel gençlik haberleşme sitelerinden faydalanarak blogunuzun adını duyurmalı ve takipçi sayısını arttırmalısınız. Takipçi sayısının yüksek olduğu bloglara güven ve katılım çok daha büyük oranda olmaktadır. Ayrıca takipçi sayısı demek, gün içinde daha fazla kullanıcının giriş yapması demek. Bu da ürünlerinizin daha fazla kişiye ulaşacağı anlamına geliyor.

6-Sadece ürün odaklı olmak: Bazı şirket ve ürün blogları, bariz bir şekilde hata yaparak sitelerinde sadece ürün odaklı kalmayıp çeşitli kanallardan yayın yapmışlardı. Bu noktada, sadece ürünle ilgilenmek isteyen müşteriler, karşılarında ilgisiz capsler ve ürünle ilgili olmayan paylaşımlar görünce önce blogtan sonra ürünün kendisinden uzaklaşmışlardır. Sıkıcı olmaktan korkmayın ve bloglarınızda sadece ürün odaklı paylaşımlar yapın. Blog üzerinden ürün pazarlarken dikkat etmeniz gereken bu hususun adı ”ciddiyettir.” 

7- Net olmak: Birçok ürün web sitesi ve blogunda tüketicilerin hak olarak bilmesi gereken maddeler, kıyı bucak saklanıyor ya da sitenin en ücra bir köşesine atılarak yayımlanıyor. Örneğin bir müşteri, ürünün siparişini verdikten sonra kargo ücretinin kendisinden mi yoksa firmadan mı kesileceğini bilmek istiyor. Bu bilgiler, müşterilerin aleyhine de olsa, görünür bir yerde yayımlanmalıdır. Bilmek, karşı tarafta her zaman bir güven ortamı oluşturacaktır, müşteriler de ”enayi yerine konmuş” gibi hissetmekten kurtulacaktır.

r 3

 

Yorum yapın