Cahil Ve Eğitimsiz İnsanlar Neden Uzun Süre Zengin Kalamaz?

Herkese merhaba! Parlak fikirler ekibi olarak bugün, bambaşka bir tartışma konusuyla karşınızdayız. Cahil ve eğitimsiz insanlar neden uzun süre zengin kalamaz?

Bu sorunun cevaplarıyla birlikte birçok yönü var. Bu nedenle kademe kademe ilerleyeceğiz. Öncelikli olarak şu ayrımı yaparak başlayalım. Zengin olmak ayrı, zengin kalmak ayrıdır ve tartışmamızın birincil aşamasını bu ayrım belirler.

Zengin Olmak ile Zengin Kalmak Arasındaki Farklar Nelerdir? 

  • Bilindiği üzere olmak ile kalmanın halleri farklıdır. Olmak, bir anda içine girilen ve fazla bir derinlik ya da alt yapı gerektirmeyen, ansal bir süreçtir. İnsan bir anda mutlu olabilir, yalnız olabilir ya da zengin olabilir. Olmanın hallerinde birçok şey çalışmaya, üstüne mesai harcamaya bakar. Ama bazı durumlarda şansınız ya da talihiniz yaver giderse de mutlu ya da zengin olabilirsiniz.

 

  • Örneğin mirasyedilerin çoğu, zenginliğin olma halindedir. Olmak ise sadece bir oluşumun başlangıcını temsil eder. Rahmetli babasından kendisine trilyonluk şirket kalan genç bir adamı örnek alalım. Kaldı ki bu sadece basit, varsayımsal bir örnek değildir. Etrafımızda tamamen sürpriz bir şekilde, bazen vefat, cenaze gibi talihsiz bir olayın ardından adeta pat diye zengin olanları duyar ve görürüz. Birkaç sene sonra da aynı şansın ve zenginliğin tersine döndüğünü, var olan onca mal varlığının tuzla buz olduğunu ve aynı adamın iflas ettiğini duyarsınız. Bunun nedeni beceriksizlik olabilir. Disiplinsizlik olabilir. İş yönetimi konusundaki toyluk olabilir. Ama emin olun ki iflas gibi bir şirket ve zenginlik için en kötü senaryoya delalet eden son, genelde bu saydığımız değerlerden dolayı gerçekleşmez. Şirketlerin ve zenginliklerin sonunu daha çok zengin olmak ile zengin kalmak arasındaki farkı bilemeyen ve bu farkı gözeterek yaşamayı kabul edememiş bireysel hatalar tetikler. Bir başka deyişler, insanlar zengin kalmayı, zengin olmak gibi kolay ve ansal bir unsur sanarlar. Bu sanış ise beraberinde yokluğu, bitimi, sıfırı getirir.

 

  • Kimi durumlarda zengin olmak için çok çalışmamız gerekir. Ama durum ne olursa olsun her koşulda zengin kalmak için kat be kat fazla çalışmalıdır. Çalışmanın iki yönü burada kendini gösterir. Bir bağlı olunan ya da sahip olunan şirketin, üretimin ve mevcut yatırımların devamı için çalışmak söz konusudur. Her sabah erkenden kalkılır, ütülü takım elbiseler giyilir, işe vaktinde gidilir. Gereken telefon görüşmeleri yapılır. Toplantılar düzenlenir. Kararlar alınır. Yani bir mesai saatleri diziliminde yapılması gereken her şey itinayla yapılır. Bu çalışmak, hepimizin bildiği bedene dayalı ve zihin odaklı bir çalışma türüdür. Bu çalışma stilinde yediden yetmişe çalışan herkes, her kesimden memur, işçi, esnaf vardır. Çalışmanın ikinci yönü ise, var olan paranın tutulması ve arttırılarak devam edilmesi yönündedir. Peki bu ne demektir tam olarak? Yani gerek şirketin gerekse kişisel bazda var olan servetin devamlılığı için önce o servetin azalmadan sabit tutulması gerekir. Eşyanın tabiatı, maddenin kanunu budur. Var olan bir şey giderek azalıyorsa, arttırıldığında eski haline döndürülmek için arttırılır. Bu da iktisadi alanda bir kazanım değil, ancak bir toparlanmaya işaret eder.
Man with stack of coins
Man with stack of coins

 

  • Zengin olmak ile zengin kalmak arasındaki farkı belirleyen bir diğer unsur ise psikolojidir. Kendi psikolojilerini tanıyan ve buna uygun hareket eden bireyler, paranın da bir psikolojisi olduğunu bilirler. Paranın psikolojisi ne demektir? Para, sürekli ilgi isteyen bir metadır öncelikle. Doğada ve piyasada hiçbir şey kendi kendine artmaz. Bankalarda bile böyle bir kendiliğinden olma durumu söz konusu değildir. Banka, sizin ona yatırdığınız parayı bir yatırım aracı olarak kendi iç dinamiğinde sürekli olarak kullanır ya da gösterir. O para, siz orada tuttuğunuzda başka işlerde bir anlamda kullanılır. Bu örnekten ilerleyecek olursak zengin kalmanın psikolojisi de insan bünyelerinde farklı etkilere maruz bırakabilmektedir. ”Nasılsa artık çok param var, bana bir şey olmaz” bakış açısı tamamen yanlıştır ve olumsuz sonuçlara götürür. ”Hazıra dağ dayanmaz” gibi bir atasözümüz var. Tam da bu durumlar için kullanılabilecek bir söz. Cahil ve eğitimsiz insanlar ise, paraya doğrudan bir nesne, hareketsiz ve itaatkar bir nesne gibi davranırlar. Tıpkı mutfaktaki bulaşık makinesi gibi muamele ederler ona. O bir kere alınmıştır ve mutfakta çalışmaktadır. Arada bir arızalansa da sonsuza kadar orada çalışmaya devam edecektir. Hayır. Para, bir metadır ama bir makine değildir. Makinenin kendine özgü dinamiğinde o tek başınadır ve hiçbir şey üretmez. Sadece kendisine programlanmış belli başlı görevleri yerine getirir. Oysa, para kendi başına üretebilen yegane metadır. Para ile barajlar inşa edebilir, girişimler üretebilir ve yatırımlar icat edebilirsiniz. Bu da paranın, makine ve araçlar üzerinden kendini ürettiği anlamına gelir. İşte cahil ve eğitimsiz insanların gözden kaçırdığı asıl nokta budur. Parayı statik ve kendine yönelik bir enerjisinin olmadığını var sayan böylesi insanlar, parayı sadece harcanacak bir meta olarak görürler. Bu sayede harcanan ama asla biriktirilmeyen ve elde tutulmayan para, çok geçmeden suyunu çeker. Zengin olmak bir şans olabilir. Ama zengin kalamamak şanssızlıktan ziyade bu vizyona erişememektir.
Şu İş İlgini Çekebilir:  Boş Yazlık Evi Kiraya Vererek Para Kazanmak

c2

Peki bu vizyona erişmek için hangi değerlerden, hangi erdemlerden beslenmelidir? Şimdi cahil ve eğitimsiz insanların neden uzun süre zengin kalamadıklarının işaretlerini veren o değerleri madde madde sıralayalım.

  • Sabır: İş piyasasında sabırlı olmak, bir lüks değil, elzem bir davranış modelidir. Sabırlı olma durumu ise en çok, paranın katlanması ve zengin kalınmak için sarf edilen çabanın çeperinde şekillenir. Çoğu zenginlik, ani alınan kararlarla, adeta çocuksu ve şımarıkça yapılan hamlelerle tuzla buz olur. İş ve para yönetim konusunda sabırlı olanlar ise başarılarına başarı, servetlerine servet eklerler. Bazen üç ay değil altı ay beklemek gerek. O üç ay fazla bekleyiş ise şirketlerin ve paraların geleceğini tayin eder. Bu nedenle sabırlı olmayı birinci sıraya koyduk.

 

  • Tutumlu olmak: Bugün adlarını bildiğimiz, magazinlerde bile boy gösteren, hem ünlü hem başarılı olan zenginlerin gündelik hayatlarına baktığımızda, onların son derece tutumlu olduklarını görürüz. Hatta öyledir ki fakir ya da orta seviyede bir aileden bile daha tutumlu olan milyonerler mevcuttur. Bu tamamen aldıkları eğitimden ve edindikleri davranış modellerinden ileri gelmektedir. Eğer tutumlu değil de müsrif olunursa, paraya salt harcanan bir meta olarak bakılırsa, biriktirmenin ve tutumlu olmanın erdemi bilinmezse, sonucun ne olacağını çok iyi bilirler çünkü. Cahil ve eğitimsiz insanlar için zenginken tutumlu olmak, saçmalıktan ibarettir. Ancak belli bir eğitim seviyesinin üstündeki insanlar fakirken de zenginken de tutumlu olmanın bir saçmalık değil bir değer ve erdem olduğunu çok iyi bilirler.

c1

  • Telaşlı olmak yerine soğukkanlı olmak: Alınan eğitim, hatta okunan kitaplar ve izlenen filmler bile insana iş ve sosyal yaşantısında nasıl adımlar atması gerektiğini gösterir. Eğitimi öğretimden ayıran yegane unsur da budur. Öğretim bize bilmemiz gereken temel bilgileri verirken; eğitim hayatta nasıl davranmamız gerektiğini gösterir. Soğukkanlı olmak, ani değil yerinde ve doğru kararlar vermek de bu eğitimin bir parçasıdır.

 

Sonuç olarak cahil ve eğitimsiz insanlar, para ve para bilimine uzaktırlar. Aynı zamanda karakterlerindeki eksikler nedeniyle iş yaşamlarında başarıyı yakalamaları imkansıza yakındır.

Yorum yapın