Başlığa bakıp da bu nasıl bir ayrım, bu nasıl bir soru demeyin. Günümüzde birçok insan bu iki eylemin arasında gidip gelmektir? Çalışmak, alın teriyle küçük, makul maaşlar almanın yerine kolay yoldan para kazanmanın bir yolu olarak kumar oynamak birçok insanın zihninin derinliklerinde.
Televizyonlarımızı açtığımızda birçok zengin insanın çeşitli lükslerine maruz kalıyoruz. Bu ayrımda medyanın etkisi çok büyük dolayısıyla. Her gün ana haber bültenlerinde, magazin programlarında, sosyete sayfalarında parıltı hayatlar görüyor bireyler. Bu görsel etkenler, bireyde bir sınıf çatışması, bir ”bende anında zengin olabilirim” çağrısı uyandırıyor.
Türkiye’de kumarhaneler 1997’de resmi olarak kapatılmış ve kumar tamamen yasaklanmıştır. Buna rağmen dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de el altından, gizli gizli kumar oynanmaktadır. Bazen haberlerde gördüğümüz üzere gizli gizli kumar oynatan merdiven altı kurumlara baskınlar düzenlenmektedir.
Bunlara rağmen hala kumar yasağının kalkmasına dair girişimler ve fikirler öne sürülmektedir. Bu yasağın özgürlüğü engelleyen bir yaptırım olduğuna dair sesler yükselmektedir.
Kumar, ilk anlamıyla kolay yoldan para kazanma girişimidir. İkinci anlamıyla ise daha kolay yoldan para kaybetme zafiyetidir.
Peki kaybedeceklerinin muhtemel olduklarını bile bile insanlar neden kumar oynamaya devam etmektir? Çünkü kumar, bir tür uyuşturucu bağımlılığıdır. Nasıl ki bir bağımlı, madde kullanmadan yapamazsa; kumar bağımlısı kişi de parasını masaya yatırıp riske girmeden yapamaz.
Kumar bağımlısı oyuna başladığında, kazanma ihtimali ve kaybetme riski nedeniyle vücudu bir tür adrenalin salgılar. Bu, biyolojik açıdan aynı olsa da sosyolojik açıdan farklı bir tür vücut salgısıdır. Kumar oynayan kişinin, bunu bir türlü bırakamamasının nedeni kazanma – kaybetme dengelerinde duyduğu heyecandır.
Örneğin bir uyuşturucu bağımlısı her 10 madde kullanımın 1inde kendini iyi hissetse de içmeye, madde tüketmeye devam eder. Kumar bağımlısı kişi de 10 oyundan 9’unu kaybetse de oynamaya devam eder. Her bağımlılıkta olduğu gibi kumarda da bilinç ve bellek yok olur. Kişi daha önce kaybettiğini unutur ya da umursamaz. ”Bu defa olacak” hissi ve inancı onun devam etmesini sağlar. Sosyolojide bu tür durumlar için kullanılan çok yerinde bir tabir vardır: ”Körleşme.”
Dünyadaki mevcut kumar çeşitlerinin çoğu Çin ve Amerika kaynaklıdır. Yurdumuzda ve dünyada en çok rağbet edilen kumar türleri şunlardır:
– At Yarışı
– Rulet
– Barbur
-Piyango
– Sayısal Loto
-Bezik
-Briç
-Blackjack
Yazıyı okuyanlar At Yarışı da hatta Piyango da mı kumar kabul ediliyor diye şaşırabilirler. Evet, teoride kumardır. Kumar için gerekli olan para yatırma, riske girme ve herkesin bir pay koyup birinin tüm payı almasına dayanan bir sistemi vardır. Bu bağlamda kumarı iki türe ayırabiliriz.
– Yasal kabul edilen kumarlar.
– İllegal kumarlar.
İllegal kumarlar devlet tarafından yasaklanmış, genelde kumarhanede çatısında, ortaya para ve pay koyanları birebir görebildiğin kumar çeşitleridir. Bu tür kumarlara izin veren, kısaca kumarhane adıyla anılan kurumlar kapatılmıştır.
– Yasal kumarlar
İllegal kumarlara göre daha düşük maliyetle daha az risksiz kumarlardır. Kişiler ortaya para ve pay koyanları göremez. Oynamak için bir yerde toplanmak gerekmez. Örneğin milli piyango. Çoğumuzun bayramlarda, yıl başlarında ”bir umut” aldığı ve ”ya çıkarsa” diye sonuçlarını merakla beklediği, neredeyse geleneksel bir bahis şeklidir piyango. Milyonlarca insan küçük bir miktar ödeyip piyango alır. Bu küçük miktarlar ortak havuzda birikir ve şanslı numaraları tutturup kazanan / kazananlar havuzdan büyük miktarda para kazanırlar. Bu, kumarın bahis şeklinde zuhur etmesidir.
Kısacası insanların kumar oynamasının sebebi bir anda zengin olma şansı varken o şansı kullanmak istemeleridir. Yıllarca çalışsa da kazanamayacağı büyük meblağları saatler içinde, bir anda kazanma ihtimali insanları kumara itmektedir.
Kumar, bir tutkudur. Şüphesiz, hüsranla biten bir tutkudur. İnsanlar, eldeki paraları bitince evlerini, arabalarını, tüm birikimlerini kumar masalarına yatırıp eli tamamen boş o masadan kalkabilmektedir. Etrafımızda bile bu tür örnekler görürüz.
Kumar, kazananın olmadığı, herkesin er ya da geç bir şekilde kaybettiği bir oyundur. Kurtulunması gereken bir alışkanlık, bulaşılmaması gereken bir beladır.
Kazanmak, alın teriyle kazanmak evvela erdemli, sonrasında risksiz bir kazanma yöntemidir. Kişi, sevdiği işi bulup o işte çalışmalı; kendini şans ve bahis oyunlarında riske atmak yerine; sevdiği işte uzmanlaşmaya çalışmalıdır. Kısa vadede sendeleyecek olsa da, uzun vadede kazananın kendisi olduğunu görecektir.
Sonuç olarak kumardan uzak çalışmaya yakın olunuz…
Hocam; teesüf ederim; poker’i unutmuşsun:))