Çaresizlikten ve Çıkmazlardan Kurtulmak İçin

İnsan, hayatta birçok kere hüsrana uğrar. Çoğumuz öyle olaylar yaşarız ki dilimiz istemsizce ”dünyanın en şanssız adamı benim” diye gürler. Elbette, bu güçsüz insanların bir numaralı savunmasıdır. İnsan, bir kere güçten yoksun düşmesin, çaresizlik kapıda bekler ve içeri girer. Çıkmazlar da cabası. Şimdi yazımızın henüz başında ilk başlığımızı atıyoruz ve günümüz modern dünyasında insanın elini kolunu bağlayan çaresizlik çeşitlerini tanıyoruz.

İnsanın Elini Kolunu Bağlayan Çaresizlikler 

1- Para endeksli ve ekonomik temelli çaresizlikler: Lidyalılar parayı bulup bu dünyadan göçüp gitmediler. Bize de para hesapları yapmak kaldı. Bu ay faturayı zamanında ödeyebilecek miyim telaşı en küçüklerinden biri bu dertlerin. Örneğin elektrik faturasını biraz geciktirince hemen kesildiğini biliyoruz. Demek ki sistem, para alamadığı takdirde seni elektriksiz bırakmakla tehdit ediyor ya da pek dostça olmayan bir tavırla seni uyarıyor.

Aynı şey kira için de geçerli. Bugün her insanın bir şekilde evsiz kalma ihtimali ve riski var. Borçların birikmesi ve kafada ekstra bir beyin olarak atmaya, çalışmaya başlaması. Evet arkadaşlar benim teorime göre insanın parasal çaresizlikleri ayrı bir kalp olarak atmaya, ayrı bir beyin olarak sızlamaya başlıyor insanın vücudunda. Borcu olan insan sevmeye sevilmeye bakamıyor artık.

Senin hayatın para olmuş diye hakaret edenler var. Halbuki bu çaresizlik birikimi çift yönlü işliyor. Fakir, zengin kadar çok düşünüyor parayı. Zengin nasıl daha fazla kazanırım, üçüncü villayı ne zaman alırım diye para hesabı yaparken, fakir içine düştüğü çaresizlik sarmalında bu ayki borçlarını ödemeyi, mutfak alış verişi yapmayı düşünüyor.

Trakya’da bir söz vardır. Bir yere süslenip püslenip iki dirhem bir çekirdek giden adama sorarlar: Nereye gidiyorsun? O da yaşamaya gidiyorum der. Zengin çarelerle dolu hayatında para yaşamak için kullanılır. Fakirin çıkmaz sokaklarında para sadece hayatta kalmak biraz olsun gün yüzü görmek için elden çıkarılır.

Çaresizlikler karşısında bile çocuklar gibi şen olmalıyız.

Çocuklar kadar şen ve net olmalıyız. Evet çocuklar nettir. Yağmurdan kaçışan yetişkinlerin aksine onlar yağmurun da tadını çıkarmayı bilirler. Var olmak, yaşamak kadar güzel bir şey yokken insanın kendinde bile isteye açtığı çaresizlikler yoktur onların bünyelerinde. Çocuklar kadar masum kalırsak onlar kadar çareler içinde pamuk gibi de olabiliriz.

2- Gönül işlerinin aksamasıyla oluşan kalp çaresizlikleri: Eskiden köylerde sevip de alamayınca deliren meczuplar vardı. Hala da var. İlginç bir şekilde ülkemizde her köy başına bir deli düşüyor. Bugün günümüzde çaresizlik şekilleri de imajın tahakkümlerine boyun eğdirilmiş gibi görünüyor. Bir pop şarkıcısı kıvamında ”bakın çaresiz iken bile ne kadar karizmatik ne kadar seksiyim” diye poz kesen insanlar var yanımızda yöremizde.

Yine de insan gibi çaresizliğini şiirlere, şarkılara vuranlar da var. Günümüzde her ayrılık türküsü, her hasret şarkısı bu tür çaresizliklerin dışa vurumu ve bir yardım çığlığıdır aslında. Bu topraklarda binlerce türkümüz bu yüzden var zaten. Çaresizlik paylaşıldıkça güzel zira! Paylaşıldıkça anlamlı ve dayanılabilir.

3- Bilinç ve var oluş çaresizlikleri: Burası neresi? Biz bu dünyada, bu gezegende tam olarak ne yapıyoruz? Amacımız ne? Sonunda öleceksek yaşamanın manası ne? Bu tür sorular çok fazla sorulmaya, irdelenmeye başladı. Bu da bilinç bölgesinde bir çaresizlik, bir çıkmaz sokak vurgusu yapıyor. İnsanları tembel ve miskin hale getiriyor. Mücadele etme değeri ellerinden alınmış insanlar, beyhude bir rüzgarda savrulup duruyorlar.

Soran ve bilen acı çeker. Ama sormaya ve öğrenmeye devam eden insanlar da o çaresizliklerden birer eşik bulup atlamak suretiyle kurtulmayı bilirler.

Her Şeyin Çaresi Olduğunu Düşünmenin Psikolojik Faydaları unutmayın ki her şeyin bir çaresi vardır. Bir tek ölümün çaresi yoktur denir ya bu dünyada, belki ölüm başlı başına bir çare olduğundandır. Allah vakitli ölüm versin duası da bunu gösteriyor zaten. Sonuç olarak yeryüzünde geçirdiğimiz kısıtlı bir vakitte hem kendi derdimize derman olmalıyız hem de başka insanların kanayan yaralarına şifa bulmalıyız. Her şeyin çaresi olduğunu düşünmenin psikolojik faydalarını da buraya bırakalım ki gününüz güzel geçsin!

4- Elinden gelmeyen şeylerin çokluğunun çaresizlikleri: İnsanın aciz olduğunu kabul etmeliyiz. Bir varlık düşünün ki sırtındaki bazı yerlere dokunamıyor bile. Ben acizliği, yetememezliği bu noktadan ele alıyorum hep. İnsanın fiziksel çaresizliği de denebilir buna. Üç gün su içmezsek mortu çekeriz. Yemek yemezsek hastalanır ve ölürüz. İhtiyaçlarımız o kadar fazla ki. Sürekli onları tatmin etmeye yönelik hareketlerde ve eylemlerde bulunmak zorundayız. İnsan kendi sırtını bile kaşıyamıyor üstelik. Birinden yardım dileniyor.

Elimizden gelmeyen şeyleri çokluğu ve bunların farkındalığı insanı kocaman bir çaresizlik çemberinin içine alabiliyor.

5- İnsanın kendinde açtığı çaresizlikler: İnsanın önüne sürekli yeni hedefler, yeni planlar konuluyor. Bunu medya ve toplum baskısı ile yapıyorlar. Kendine çalışacak daha iyi bir iş bulabilirsin. Kendine daha güzel bir sevgili bulabilirsin. Daha markalı bir ayakkabı giyebilirsin. Her şeyin dahası var ama ucu bucağı yok. Bu da insanı tüketici oranında bilerek çaresizleştirmenin yolunu açıyor. Satın al ki mutlu olasın. Kendinden çık başkası ol, böyle daha çaresizsin insan oğlu! Bunların hepsi elbette ki birer göz yanılgısı.

Çıkmaz sokağa çıkmak.

Hayatımız da sokaklar gibidir. Geniş, yoğun olarak kullanılan ana caddeleri vardır. Durup düşündüğümüz, dinlendiğimiz meydanları vardır. Bir de sokakları vardı hayatlarımızın. Ve bu sokaklardan bazıları çıkmazdır. Çıkmaz sokakların en büyük olumsuzluğu, hayatlarımızda olanlar için söylüyorum, geriye dönüş yolunu tıkamasıdır. Çaresizlik dediğimiz şey durup geri dönemediğiniz ama bir adım da ileri gidemediğiniz bir çıkmaz sokakta kalakalmak değil de nedir zaten?

İnsanın çare arayışı ise duvarların üstünden atlamak ya da çıkmaz denilen sokaklardan çıkmayı bilmektir. Zira insan hayatında her çıkmaz sokağın bir çıkışı vardır. Arayıp bulmasını bilene.

Çaresizlikten ve Çıkmazlardan Kurtulmak İçin 

1- Arabesk düşünce yapısından kurtulmak: Bizim insanımız dertlerini unutmak için içer değil mi? Peki gecenin sonunda ne olur? Açılır en içli, en yanık sesiyle arabesk şarkılar. Derdini unutmak için masaya oturan adam salya sümük saatlerce ağlar. Arabesk düşünce yapısı da bunun tam bir temsilidir zaten. İnsan bu düşünce yapısından kurtulamadığı sürece kendi şımarıkça dertlerini dünyanın en büyük çaresizliği addeder.

Dünyada birileri açlıktan, susuzluktan, tıbbi yetersizlikten ölürken mahallenin kızı size yüz vermedi diye karaları bağlamak hem çocukça hem de şımarıkçadır. Kurtulalım şu arabesk kafa yapısından artık!

2- Ne olursa olsun kendine ve potansiyeline güvenmek: Güçlü insan kendine daha önce yaptıklarına ve bundan sonra yapabileceklerine odaklanarak yaşar. Bu sayede şimdinin insanı zincirleyen figürlerinden sıyrılmış olur. Hepimizin içinde bir potansiyel var. Bu potansiyeli sonuna kadar değerlendirmek ve kullanılabilir hale getirmek de her zamanki gibi bizim elimizde.

3- Bu da geçer deyip önüne bakmayı bilmek: Bundan iki sene önce çok üzüldüğünüz ya da ağladığınız bir şeyi aklınıza getirin. Şimdi o üstüne ağladığınız, çaresiz hissettiğiniz şeyin etkisi nedir? Neredeyse sıfır. Demek ki insan ileriye doğru katlanarak ilerliyor. Öyleyse bu da geçer diyeceğiz. Şarkıda da dediği gibi: Daha öncekiler gibi… Hepsi geçer.

Yorum yapın