Sevgili okurlarımıza merhaba! Bu yazımızda Çin’den ürün getirirken ve o ürünleri satarken karşılaşma olasılığınızın yüksek olduğu birtakım sorunları ve riskleri ele alacağız.
TÜYO: Çin’den ürün getirmek sandığınızdan daha kolaylaştı artık. Birçok işi otomatik hale getiren ve tek portaldan halletmenize olanak tanıyan şirketler türedi. Bu imkandan faydalanın. Eskisi gibi değil işler. 3-5 uyanığa tüm piyasayı teslim etmeyin. Ticaretin imkanlarından ve nimetlerinden siz de faydalanın.
Hepimizin bildiği üzere ekonomi olarak dünya üzerinde en gelişkin ülkelerden biridir. Amerika’dan sonra Çin, ikinci süper güç olarak gösterilmektedir. Nüfusu 1.357 milyar olmasına rağmen Çin, en fazla ihracat yapan ülkelerin başında gelir. Milyarlık nüfusunun dışında başka ülkelere de ihracat yapacak kadar üretim gücü yüksek bir ülke olan Çin, Türkiye’ye de birçok ürün satmaktadır.
Yazımızın amacını da oluşturan etmen budur. Çin’den alınan ürünlerde ne gibi riskler ve arızalar meydana gelmektedir? Bu sorunları iyice kavrar ve önceden bilirsek, satış alanında daha az riskle daha fazla kazanca sahip olabiliriz. “Ürün satarak para kazanmak” işinde zirveye doğru ilerlersiniz.
Öyleyse başlayalım.
Çin’den Ürün Alıp Satarken Karşılaşacak Risk ve Sorunlar:
- İlk ve en büyük risk getirtilen ürünlerin kalitesiz çıkmasıdır. Türkiye’de birbiri ardınca açılan Çin ve Japon pazarları (adı Japon kendi Çinli olan ürünlerdir bunlar) buna en büyük örnektir. Maalesef Çin’den getirilen ürünler, hiçbir şekilde denenmeden ve standart tespitleri yapılmadan müşterilerin önüne sunulmaktadır. Satış da tıpkı üretim de hızla yapılmaktadır. Bu nedenle ürünler test edilmeden, direkt müşterilerin satın alma aşamasına getirilir. Bu da bazı ürünlerin asla istenilen seviyede hizmet vermediği ya da doğrudan çalışmadığı ve iade edildiği noktaya getirir. Özellikle elektrikli ürünlerde bu sorun bazen ayyuka çıkmaktadır. Pilleri hemen tıraş makineleri; tüm kontrolleri yapılmasına rağmen çalışmayan saç kurutma makineleri veya kahveyi bir türlü doğru düzgün pişiremeyen kahve makineleri… Çin’deki ve Türkiye’deki pazarlarda denetlemenin eksik ve yetersiz olduğu ortamlarda bu tür ürünler, doğrudan müşterilere sunulabilmektedir. Bu da müşteri memnuniyetsizliğini ve Çin ürünlerine karşı güvensizliğin pekişmesini doğurmaktadır. Bunun önüne geçmek için, ya iş disiplinine güvendiğiniz aracılarla çalışmalı ya da doğrudan Çin’e siz gitmelisiniz. Ürünü olduğu yerde ham haliyle görmek, gerekli gördüğünüz şartlarda bizzat kendi elinizde ve gözlerinizle denemeniz gerekmektedir. Ürün kalite kontrol noktalarının yetersizliği, bu angaryayı da sizin üstlenmeniz gerekliliğini doğurmaktadır. Aksi takdirde kalitesiz ürünleri piyasada satmaya çalışarak, hem kar elde etme ihtimalinizi çokça düşürmüş olursunuz hem de müşteri memnuniyetini ve güvenini daha en başta kaybetmiş olursunuz. Ürünlerin kalitesiz olmasından siz sorumlu olmasanız da onu ülkemize getiren de satan da siz olacağınız için, sizin adınız kötüye çıkacaktır. Bu nedenle Çin gibi uzak ve yabancı bir ülkeden ürün ithal ederken, ürünlerin kalitesinden, randımanlı ve pratik oluşundan emin olduktan sonra harekete geçmelisiniz. Aksi takdirde zorlu ve bol rekabetli iş piyasasında tutunacağız dal da kalmamış olur. İnsanlar sizin ürünlerinize bakıp ”peh Çin malı işte” deyip reyondan uzaklaşmamalı. Aksine ”işte kaliteli bir ürün” deyip ürünle beraber kasaya doğru ilerlemeli. Bunu sağlamak da girişimci olarak tamamen sizin elinizdedir.
- İkinci en büyük risk, Drop – Shipping sorunudur. Bu problemi kavramak ve üstesinden gelmek için öncelikli olarak drop- shipping tanımını açıklamamız gerekecek. Drop-shipping internet üzerinden belli bir aracı ile istenilen ürünleri getirtme stratejisine verilen uluslar arası bir tanımdır. İnternet elbette ki hem görsel hem teknik açıdan doğrudan satışın ve alışın gerçekleştiği verimli bir alandır. Ancak, interneti ve dolayısıyla drop shipping yöntemini sizin gibi binlerce girişimcinin de kullanabildiğini göz önünde bulundurduğumuzda bu verimlilik herkese eşit olanak sağlar ve verimlilik eksilere düşer. Çin’den orijinaldir diye getirdiğiniz ürünleri, başkalarının da getirip pazara soktuğunu görürsünüz. Bu da pazarın aynı tip ürünlerle dolmasına ve rekabetin tavan yapmasına neden olur. Herkesin aynı biçimde getirdiği aynı ürünlerin yüzünden, ”bu benimdir” deyip altını imzanızı atacağınız ürünler yok denecek kadar azdır. Böyle bir durumda, neden insanlar salt sizin ürünlerinizi tercih etsin? Bu, tamamen işi tesadüfe bırakmak ve bile bile lades demek olacaktır.
- Buna ek olarak gelişen üçüncü sorun, drop- shipping yönteminde aracıya ödediğiniz yüksek meblağlardır. Piyasanın kesin kurallarından ve angaryalarından biri de budur. Bir alım – satım işleminde ne kadar çok aracı varsa, ürünü piyasa sokmak isteyen kişinin cebinden o kadar fazla para çıkar. Bu da aynı zamanda müşterilerin daha pahalı ürünlerle karşılaşacak olma ihtimalinin arttırır. Çünkü drop-shipping ile internet üzerinden ama doğrudan alamazsınız ürünleri. Ürün sahibi ile sizin aranızda bir aracı olacaktır. Aracılardan ve internet üzerinden satış işleminin doğurabileceği risklerden kaçınmanız için doğrudan ürün sahibiyle anlaşıp ürünleri ondan almanız çok daha mantıklı ve ekonomik olacaktır. İşinizin yoğunluğuna ya da türüne göre bizzat siz Çin’e gidemiyorsanız, güvendiğiniz birkaç personelinizi oraya gönderebilirsiniz. Bu seçenekler size uygun değilse, başka bir yol izleyerek doğrudan üretici firmalarla mail ve telefon yoluyla irtibat kurabilirsiniz. Firmanın güvenilirliği ve önceki üretimlerinin detaylı bir analizi ve incelemesi için de ayrı bir ön hazırlık ekibi kurup işin öncesinde kendinizi ve firmanızı güvence altına alabilirsiniz. Dediğimiz gibi Çin uzak ve oldukça yabancı bir ülkedir. Bu uzaklıkları görebileceğiniz ve güvenle satışa sunacağınız yakınlığa getirmek, tamamen profesyonel adımlar atmanıza bağlıdır.
- Dördüncü risk kargodur. Kargo sorunu, iki temelli işlemektedir. Birincisi gümrükten geçirebileceğiniz en ekonomik ve masrafı az kargo şirketini belirlemeniz gerekecektir. Çin’deki kargo markalarını derin ve incelikli bir analizle ele almalı, kıyaslamalar yapmalı ve şirketinizin çıkarına en uygun olan kargo firmasını seçmelisiniz. Getireceğiniz ürünün kalibresine göre de kargolar arasında seçim yapmalısınız. Aynı zamanda kargoların kaybolması riski de her zaman vardır. Düşünün ki bazen aynı şehirde olmasına rağmen bile kargolar kaybolmakta, sahiplerine ulaşamamakta ve sırra kadem basmaktadır. Türkiye ile Çin’in arasında ise tam tamına 5949.87 km. vardır. Böyle bir mesafede de her zaman çeşitli kargo problemlerinin var olması ihtimaller dahilindedir. Kargo sıkıntılarını en aza indirgemek için, tıpkı ürünlerde olduğu gibi kargo firmalarında da iyi bir plan – projelendirme dahilinde araştırmalar yapmalı ve en doğrusunu seçene kadar sabırlı olmalısınız.
- Yazımızın başında başlıca sorunun ürünün kalitesiz çıkma olasılığı demiştik. Ürünle ilgili bir diğer problem ise, gösterilen ile elinize ulaşan ürünün aynı çıkmama olasılığıdır. Çin, üretimini tamamen hıza ve seri imalata bağlamış durumdadır. Bu duruma neden olan bir başka neden ise Çinlilerin, bazı noktalarda incelikle değil hıza ve sayıya dayalı çalışmasıdır. Örneğin siz satın alma acentası aracılığıyla Çin’den 3000 adet su tabancası istediniz. Su tabancalarının, aynı model ve olabilecek her renkte olmasını da talep ettiniz. Ancak ürünler size ulaştığında karşınıza çıkan manzara sarı ve mavi olmak üzere sadece iki farklı renkte su tabancaları olacaktır. Çin’deki yetkili firmaya bir şikayet maili attığınızda ise cevap bariz bir şekilde sayısala dayalı olacaktır. Su tabancası istediniz? Evet. 3000 adet istediniz? Evet. Öyleyse Çinliler için sorun yoktur. Sizse sadece iki farklı renkte su tabancalarını nasıl satacağınızı kara kara düşünebilirsiniz. Çin pazar kafası, oldukça mekaniktir. İhtiyaca ve kullanıma yönelik üretime inanırlar. Türk pazarında ise sorulan ilk soru: Bu çalışıyor mu? değildir. ”Bunun yeşili var mıdır?” Böylesi karmaşaların içine düşmek istemiyorsanız profesyonel bir satış acentası ile çalışmalı ve sağlam bir iletişim ağır kurmalısınız.