Büyük Çaplı Bir Şirketi / İşi Çok Az Çalışarak İdare Etme Sanatı

Büyük çaplı bir şirketi idare etmek kimilerine oldukça zor görünüyor. Şirket büyüdükçe sorumluluklar da riskler de artar. Ancak belli başlı konumları sarf ettikten, pozisyonları iyi belledikten ve sistemli bir çalışma stili gerçekleştirildikten sonra, büyük çaplı şirketlerin bile küçük çaplı işletmeler kadar kolay ve pratik yönetebileceğinizi bilmeniz gerekiyor.

Milenyum ile birlikte gerek dünya çağında gerekse ülkemizde şirketlerin birçoğu büyüme hızlarına hız katarak adeta kendi sektörlerinde birer dev tekel merkezlerine dönüşmüştür. Bu noktada orta düzey işletmelerin ve şirketlerin ikiye ayrıldığını söyleyebiliriz.

Bir kısmı rekabet ortamına daha fazla dayanamayarak küçülme yoluna giderek, orta seviyeden aşağı seviyeye bile isteye çekilmiştir. Kimileri ayakta ve hayatta kalmak için küçülme yoluna gitmiştir. Çalışanların sayısı 10 ise 5’e düşmüş; birden fazla şubeleri varsa onları azaltma çaresine başvurmuşlardır. Bilgisayarının başında harıl harıl çalışırken birdenbire yöneticisine çekilen binlerce çalışan hep aynı sözü duymuştur: ”Maalesef küçülme yoluna gidiyoruz, o nedenle sizi işten çıkarıyoruz.”

Orta düzey şirketlerin ikinci kısmı ise önlerindeki fırsatları iyi değerlendirip iyi bir risk çizelgesi çıkararak büyüme şansına erişmiştir. Şirketler de insanlar gibi doğru zamanda doğru yerde olurlarsa ve bunu doğru hamlelerle desteklerse büyürler ve zenginleşirler.

Bugün ülke çapında ulusal ve uluslararası arenada faaliyet gösteren şirket hizmet ve ürün üretmeye devam etmektedir. Bu konuda kafası karışık olan okurlarımız ise makalemizin bu kısmında öğütlerimizi adım adım okuyabilir ve büyük çaplı bir şirketi ya da işi çok az çalışarak idare etme sanatını öğrenebilirler.

Şirket Kimliğini Kaybetmeden Modalardan Yararlanıp Uyum Sağlamak adlı yazımız, şirketlerin iç dinamiklerini ve büyüme hızlarını koruyarak, nasıl kendi kimliklerini kaybetmeden modalardan da yararlanarak ortama ve zaman uyum sağladıklarını anlatıyor. Bu uyum sağlama süreci ile birlikte bir şirketin nasıl hayatta kaldığını öğrenmek istiyorsanız, yazımız hizmetinizde.

Çok çalışmak kaderiniz değil.

Çok Çalışmak Değil Sistemli Çalışmak! 

Her şeyin aşırı zararlıdır ne kadar da doğrudur. Ve bu sözdeki her şey ile çok çalışmak da kastediliyor. Çok çalışmak günümüz modern çalışmalarında en başta gereksizdir bir kere. Her şeyin giderek pratik hale getirildiği, önceden şirketlerin saatlerini alan belli başlı hesapların ve planların artık birkaç dakika aldığı bir ortamda önemli olan çok çalışmak değil sistemli çalışmaktır.

Bir şirketi ya da işi de insan potansiyelinde düşünebiliriz pek ala. İnsan nasıl ki on dakikada yapacağı işi iki saatte yaparsa en başta psikolojisi sonra işleyişi bozulur. Şirketler için de aynı nokta geçerlidir. Eğer bir şirketin iç muhasebesinde ve işleyişinde belli başlı saat aralıklarında yapılan işler çoğaltılıp diğer zamanlara, diğer takvimlere ertelenirse, bu noktada bir sıkışma ve işlerin aksaması söz konusu olur.

Yani çok çalışmak aynı zamanda işlerin aksamasına neden olur. Az ama sistemli çalışmak ise her zaman en verimli sonuçları doğuran biricik unsurdur.

Şirketim Batıyor Ne Yapmalıyım Diyenlere adındaki konumuz, şirketi zor günler geçirenler için bir rehber, bir kılavuz niteliği taşıyor. Şirketi batanlar ya da batma noktasına gelenler yazımızı okuyarak sağlıklı bir durum değerlendirmesi yapabilir.

Önemli Olan Organize Olmak! 

Evet arkadaşlar. Bir şirketin ya da işin sağlıklı büyüyüp gelişmesi için en önemli organize olmaktır. Türkiye’deki bazı şirketlerde tam bir kaos ve karmaşa hakimdir. Kimin ne iş yaptığı belli değildir. Çalışma saatleri de belli değildir üstelik.

Organize olmaya çalışma saatlerinden başlayın. Yapılan bir araştırma bize gösteriyor ki çalışanlar bir şirket içinde çalışma saatleri belli değilsem motivasyonları ve enerjileri aynı oranda düşüyor. Bu da büyük çaplı şirketlerde büyük çaplı krizlere yol açıyor.

Aynı zamanda kimin hangi pozisyonda çalışacağı, tatil günleri, rutin toplantılar. Bunlar tam bir düzen içerisinde gerçekleşir ve hayat bulursa, ”esnek” diye tabir edilen çalışma saatlerine lüzum kalmadan, her şey tıpkı bir tren gibi tıkır tıkır yürür gider.

Yardımlaşma hem erdem hem de profesyonelliktir.

İş Bölümünün Önemi 

İş bölümü, şirket içi yardımlaşmanın ön koşulunu oluşturur. Bir şirkete ya da işe gelen tüm personel, o gün, o hafta, o ay ve genel görünümün dairesinde ne iş yapacağını tam olarak bilirse çok daha bilimsel ve sağlıklı sonuçlar alınır. Öbür türlü, ben bugün bunu mu şunu mu yapsam diye pimpiriklenenler, ne iş yapacağını o gün masasına oturunca öğrenenler, patronlarının keyfi yaptırımlarına maruz kalanlar, bir şirketin veya bir işin çatırdayan bölgelerinde el mahkum çalışırlar.

İş bölümü, her şeyi planlı kıldığı gibi aynı zamanda mutluluk vericidir. Diğer türlü her yeni gelişme, kötü bir sürprizdir çünkü çalışanlar için.

İş bölümünü mümkünse daha şirketin ya da işin kurulması aşamasında sağlayın ve detaylandırın. Birinin, tek bir kişinin işten çıkması ya da işe alınması ile birlikte bu iş bölümlerini güncellemeyi de ihmal etmeyin. İlla plan program bataklığına gömülmenize gerek yok. Çoğu zaman yapılan büyük hatalar bile, küçük gözden kaçırmalardan ibarettir.

 

Şirketinizin Sürdürülebilir ve Kalıcı Olması İçin 6 Taktik yazımız şirket içinde taktiğe ve yardıma ihtiyaç duyanlar için profesyonel bir yardım olacaktır. Hiçbir yerde bulunmayan tamamen profesyonel yardımları almak için sitemizden ayrılmamaya devam edin.

 

Büyük Çaplı Şirketlerde Küçük Yardımlaşmaların Önemi 

Yardımlaşmak, elbette büyük erdem. Aynı zamanda çoğu zaman diğer erdemlerin aksine kötü değil güzel sonuçlar doğuran bir erdem. Bu bakımdan, kendinize gömülmeyin, bencilliklere kapılmayın, birinin ihtiyacı varsa yardım elini uzatın. Bu, hem insani vazifeniz olsun hem de şirket için profesyonelliğinizin bir nişanesi.

Aynı zamanda bir şirkette yeniyseniz asla çekinmeyin ve yardım talep edin. Yardım talep etmek sizden bir şey götürmeyeceği gibi , içinde bulundğunuz iş için de epey getirisi olan bir talep olacaktır.

Yardımlaşmak, bir şirketin içinde hem kardeşlik duygularını yüceltir hem de söz konusu işlerin tam randımanlı bir şekilde ilerlemesine ve güç kazanmasına dayanak olur.

Neden kurumsallaşma şart adlı makalemiz kurumsallaşmanın önemine dair önemli ipuçları veriyor.

Kurumsal şirketlerde kişiler değil kimlikler vardır.

Kurumsallaşmak Nedir ve Neden Önemlidir? 

Güncel bir örnekle açıklayalım. Böylece kurumsallaşmak gibi sunturlu bir kelimenin aslında ne kadar basit ve lazım olduğunu daha iyi idrak etmiş oluruz.

Şirketinizdesiniz. Kahvenizi içiyor ve önünüzdeki işi yapıyorsunuz. Bir anda iş maili klasörünüze bir mail düşüyor. Açıyorsunuz. Aynen şöyle bir mail gelmiş ofis arkadaşınızdan:

İşten sonra bir şeyler içmeye gidelim mi?’

Bu, tam olarak bir şirket nasıl “kurumsallaşmaktan uzak durur”‘un net bir örneğidir. Bir kere iş mailinin kişisel alanlar ve ihtiyaçlar için kullanılması son derece amatör ve saçmadır. Bununla birlikte yine iş maili klasöründe iş çıkışı bir şeyler içme planını dillendirmek, tamamen motivasyon kırıcı ve odaklanmayı anında bitirici bir hengamedir.

İş tabi ki mail alanlarıyla sınırlı değil. Bununla birlikte bir çalışma arkadaşına siz değil de sen demenin bile büyük götürüleri bile olabilir. Başarı da başarısızlık da küçük ayrıntıların ayarında olduğuna göre bu türden amatör çizgide cereyan eden çocuksuluklara kapılmak, hem kurumsallaşmaya hem de şirket içi dinamizme indirilmiş bir darbedir.

Yorum yapın