Çok parlak start up fikirleri bulabilmek için 5 taktik

Sevgili okur bugün sabah yine ait olmadığım kalabalıkların arasında tek başıma yeni parlak fikrim (start-up projem) için çalışmak üzere Beşiktaş’ın dar sokaklarına dalmıştım. Yine bu 3. nesil kahvecilerden birine oturdum bilgisayarımı açtım ve parlakfikirler’deki yorumları inceleyeyim dedim. Bir de ne göreyim çok marjinal çok içten ve yapıcı bir eleştiri ile karşılaştım. Bu eleştiri karşısında içim kıpır kıpır oldu sevindim.

Eleştirinin ve bu eleştiriye verdiğim cevabının ekran görüntüsüne hiç dokunmadan, ellemeden tüm orijinalliği ve doğallığı ile koruma altına alıp buraya eklemek istiyorum 🙂

Elemanın yorumu sanat eseri gibi değil mi 🙂 Çok net, doğal, içten ve akıcı…

Bu yorumun yapıldığı makalenin başlığı da “Arabanın Arkasında Satılabilecek En İyi Şeyler” incelemek isteyen linke tıklayıp inceleyebilir.

Şimdi ben bu arkadaşa gayet hak verdim hatta şu güne kadar gördüğüm en güzel feedback olarak bunu ilan ediyorum:) Parlak fikirler olarak her makalemiz beynin tahayyül sınırlarını zorlayacak nitelikte değil. Hatta birçoğu değil. Ancak biz bir basın mecrasıyız ve hedef kitlemiz Türkiye’deki girişimciler, esnaflar, patronlar. Bakın altını çizerek tekrar ifade etmek istiyorum “Türkiye’deki girişimciler“. Bu insanların ekseriyetle birçoğu da duygusal.

start up photo

Duygusaldan kastım öyle çiçekle, böcekle her dakika vıcık vıcık romantizm kasan edebiyat sever adamlarınki gibi bir duyguallık değil. Öfkeyi, mutluluğu, üzüntüyü ve kederi bayağı uçlarda yaşamak anlamında duygusallıktan bahsediyorum. E pek tabi doğal olarak biz de burada çoğu zaman kuantum teorisinden, phython’dan, php programlama dilinin inceliklerinden, epistomolojik felsefeden bahsetmek yerine “arabada satılabilecek şeyler” üzerine muhabbet ediyoruz, yer yer dalgamızı geçiyoruz. Çünkü kitlemizin aradığı şey bu. Hedef kitlemiz kısa sürede duygularına hitap eden şeyleri arıyorlar. Aksini yapsak şuralarda bir dakika durmazsınız.

Programlama dili öğrenmek de insanın duygularına hitap edebilir elbette ama emin olun bu hitap öyle kısa bir internet makalesiyle olmaz. Hem ayrıca kodlama öğrenmek için buraya geliyorsanız ziyadesiyle yanlış yerdesiniz. Bunun için kitaplar var, kurslar, eğitimler var. Netice itibariyle yukarıdaki eleman haklı da olsa yapacak birşey yok, arz-talep dengesi bunu gerektiriyor dostum…

Demem o ki insanlar sizden kaliteli patates yerine parlak görünümlü, şatafatlı duran ama lezzetsiz patates istiyorsa sizde onlara bunu vermelisiniz. Biz de bu sitede birçoklarınıza bunu verdik.

Madem İnsanların gözüne hitap etmek kalplerine hitap etmekten daha mühim hale geldi; madem insanlar kalite ve derinlikten ziyade vasatlık ve yüzeysellik istiyor sizin de yüzeysel ve vasat olmaktan başka çareniz yok demektir…

Ayrıca yeri gelmişken belirtmek isterim. Makalelerimize her türlü yorum yapabilirsiniz. Ana avrat düz gitmediğiniz sürece küfür de serbest. Günde 7000 taneniz geliyor ama çok azınız yorum yapıyor, yazmaktan imtina etmeyin, çekinmeyin lütfen…

Neyse konumuza dönelim… “Çok parlak fikir bulmak için taktikler” neler diyorduk

Bizim eleman “beynin sınırlarını zorlayan parlak fikir bulun” dedi ya paşamızın talebini yerine getiremem belki ama birgün okur ve faydalanırlar diye onun gibilere kısa bir makale yazmış olayım. Hem zaten sıkıldım, beynim de yine hiç durmuyor bari musluk boşa akmasın.

1) Bilinen tüm kuralları, normları, kanunları, tabuları “düşünsel süreçteyken” geçici olarak unutun.

Böyle yazdım diye hakkımda “suça teşvikten” takibat başlatacak savcılar vardır bu memlekette o sebeple bu hususa iyicene izahat getireyim. Bilinen tüm kuralları sadece parlak fikir bulmak üzere düşünürken unutun. Yani sonrasında icraate geçmeden evvel muhakkak hepsini hatırlayın daha da ötesi bir hukukçu eşliğinde start-up’ınızı değerlendirin. Aksi halde başınız büyük belalara girebilir. Adamı madam yaparlar.

Steve amcamızdan tutun Larry abimize kadar bütün çok parlak fikir bulan insanların kafası biraz kırık sevgili okurlar. Öyle ki birçoğu psikoza, nevrotik ataklara meyilli insanlar. Bakın İzlanda’da 2015 yılında 86 000 insanın katılımıyla yapılan tıbbi ve sonuna kadar bilimsel bir araştırma (https://www.nature.com/articles/nn.4040) diyor ki yaratıcı işlerde hasbelkader başarılı insanlar bipolar bozukluk ve şizofreni gibi psikotik rahatsızlıklara yakalanma riski %25 daha yüksek. Bu gerçekten çok yüksek bir oran. Hem zaten geçici olarak bütün normlardan sıyrılarak saf ve katıksız düşünebilme işleminin kendisi bir tür psikoz değil midir?

2) Empatik ve duygusal olun

Tek başına kuru rasyonel zeka hesap makinesinden farksızdır; böylesi zekanın süper şeyler başarabilme potansiyeli vardır ama bir yöneteni veyahut felsefe, ideal yaratan lideri olmaksızın hiçtir… Her ne kadar 21. yüzyıl; duyguları körelten, küçük gören, aşağılayan, ezikleyen, onu tüketen, sakız gibi çiğneyen bir çağ olsa da tüm bu dejenerasyona dayanabilen ve halen duygusal  olarak sağ çıkabilen bireyler için büyük nimetler vaat ediyor. Yani doğal sistem diyor ki “sen benim düzenimdeki tüm bu iğrençliklere rağmen hayalperest kalmayı başardın, tüm yozlaşmışlığa, gösteriş meraklısı insanların hegomanyasına rağmen tüketmek yerine üreterek mütevazi kalabildin, üstüne de hala vicdanını satmadın öyleyse al sana parlak fikir

Bir sonraki çağın liderleri işte bu yukarıda bahsettiğim dejenerasyona, yozlaşmışlığa rağmen erdemli, ahlaklı, mütevazi birey olarak kalabilmeyi başaran ve daha da önemlisi elinde kötülük yapma imkanı olmasına rağmen büyük kötülükler yapmamış, karakterli kalmayı başarabilmiş olanların olacaktır, en azından ben böyle inanıyorum.

3) Uyuşturucu kullanmadan hayal alemlerine dalabilmeniz lazım

Babannem de dalar hayal alemine lsd kullanaratan. Esas maharet uyuşturucu kullanmadan hayal kurabilmekte.

En başlarda bir hayli zorlanabilirsiniz. Ama sonra buz pistinde kaymayı öğrenip pistte ahenkle raks eden genç kız misali profesyonelleşirsiniz.

Tabi elbette yine her işin olduğu gibi bu işin de cılkını çıkarmamakta da faydalar var. Sonuçta siz f tipi hapishanede tüm vaktini geçirmek zorunda olan bir mahkum değilsiniz.

4) Dinamik ve renkli mekanlardan sonra sessiz inziva mekanlarında takılın

Her ne kadar kalabalıklardan artık gına gelse de, tiksinseniz de biraz renklilik, hareket, kaos iyidir. Ama tabi bu da yine dozunda ve kararında olmalıdır. Aksi takdirde enerjiniz bu ruhsuz kalabalıklar tarafından yutulabilir, absorve edilebilir. Muhakkak kendinize bu renkli, dinamik, kalabalık yerlerde vakit geçirdikten sonra sessiz sedasız takılabileceğiniz bir mekanlar bulun. Bu mekanlar ise sizin inziva mekanlarınız olmalı. İnsan gürültüsünden uzak ve son derece steril olmalıdır bu inziva mekanınız.

Bakın eski zamanlarda peygamberler de böyle yaparmış. İnsanlığın, kalabalıkların yarattığı tiksintiden, her alandaki bu dejenerasyondan, yozlaşmış yığınlardan kaçmak için kendilerine düşünsel ve kreatif aktivitelere ağırlık verebilecekleri mekanlar bulmuşlar. Kimileri mağarada, kimileri dağların tepesinde kimileri ise yeraltında takılıyorlarmış. Yeni nesil girişimciler ise eskilerin peygamberleriyle çok yakın benzerlikler taşıyor. Dünya’yı değiştirebilecek ve yeni kuralları yazabilecek dahası yaratabilecek olanlar sizlerden başkası değil. Bir avuç azınlık olmanız, sesinizin şimdilik gür çıkmıyor oluşu sizi yanıltmasın. İhtiyacınız olan güç içinizde saklı. Bu yaratıcı güç tüm normların ve kanunların üzerindedir. Evet, tek başınızayken bile milyonların hayatına dokunabilirsiniz.

5) Çekingenliği ve anksiyeteyi untun

İnsan gibi değil hayvan gibi sevişmeniz gerekiyor sevgili okur. Aksi halde içindeki güce haksızlık etmiş olacaksın. Yukarıda psikozdan ve nevrotik ataklardan bahsetmiştim ya aha bu da ikinci araştırma: https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/00332920600733073

Anksiyete ve sıradan insanlar tarafından tuhaf görülen fobiler yakanızı bırakmıyor olabilir. Ama bunları yenmek için tek yolunuzun yüzleşmek olduğu gerçeğini de biliyor olmalısınız…

Eğer siz de bu yukarıdakileri yaşam tarzınıza yedirebilirseniz zihninizde o harika start-up fikri bir anda şimşek misali çakacaktır. Buna inanın, bu gerçek. Bahsetmiş olduğum şey ilham dediğimiz şeyin ta kendisi.

Bendenizden şimdilik bu kadar sevgili okurlar, hoşçakalın.

Günün sözü: Başarı, azminizi hiç kaybetmeden başarısızlıktan başarısızlığa koşmaktır. / winston churchill

“Çok parlak start up fikirleri bulabilmek için 5 taktik” üzerine 2 yorum

  1. kusurlardaki kusursuzluğu anlatmış yazar…neyin normal, neyin anormal olduğu görece…görece büyüklüklerde fikir beyan etme kusurumu yendim…bu kalite konusu da görece gibi duruyor…neresinden baktığınızla alakalı….belki de parlak ama lezzetsiz patates isteyen de haklı olabilir…inandığımızı doğruymuş gibi varsaydığımızda çatışma başlıyor sanırım…hoşçakalın…

    Yanıtla
  2. Sizi döşünüzden döşünüzden dövesim var hacım..böyle böyle baskılarsam belki yepisyeni fikirler devşiririm..
    Ssizi siteniz de takiple darp etmeye devam edeceğim. (web ortamı)

    Yanıtla

Yorum yapın