Doğru Düzgün Üniversite Bitirmeyenlere İş İmkanları

Gelin buraya bakalım sevgili vasıfsız sıfatsız doslarım, sizler için harbiden hayatınızı az da olsa değiştirecek, olağanüstü olmasa bile etkiler edebilecek kudrette, az da olsa uyandırıcı bir yazı kaleme almak istedim…

GÜNCELLEME: Şu devirde üniversite bitirmeyen adam bitirenden daha şanslı hale geldi. Üniversite okuyan resmen zaman kaybı yaşayıp hayata maddi açıdan 2-0 geriden başlıyor. 25-30 yaşında yüz binlerce lira servet biriktiren tahsil sahibi olmayan kesime nazaran üniversite mezunları daha bu yaşlardan yüz binlerce lira borçla boğuşuyorlar. KYK borcu, askerlik borcu, üniversite taksidi, kira için çekilen krediler vs… Tüm bu vahim şartlar altında devlete büyük iş düşüyor ama ondan da eğitimli insanlar lehine bir müdahale beklemek yersiz.

school photo
vay be bir zamanlar hepimizin böyle kalemleri vardı

Bu güne kadar muhtemelen hiçbir sapa doğru delek kulp olamadın. İyi bir not ortalaman da olmadı, iyi bir torpiliniz de yok, akrabanız über zengin yahudi bir iş adamı değil, babanızın da koskocaman, kurumsallaşmış, kemikleşmiş bir anonim şirketi yok, iş başvurularınız da kabul edilmiyor…İş bu sebeplerden dolayıdır ki; internette, Google amcadan bu konuda yardım istediniz, size bir umut ışığı olmasını dilediniz…

Şanslısınız ki ; Google amcanın elinin altındaki yüzlerce düşünen, sorgulayan, ışık saçmaya çalışan blog yazarlarından birisine denk gelmiş bulunuyorsunuz…

Yani tam olarak doğru yere ulaştınız…

Sevgili sıfatsız ama araştırmacı ve mücadeleci dostum; işte sen tam aradığımız seçilmiş adamsın, işte bu sefer ilk defa bir yere ve bir kuruma, parlakfikirler’e harbiden aitsin:)

Sana bu yazımda beğenilme, onay görme, takdir alma kaygısı gütmeksizin bazı şeyleri anlatmaya ve beyinin sana gereken anahtarları vermesini sağlayacağım…

Elbette ki bu yazıyı okuduktan sonra “ahanda şimdi çaktım köfteyi; kralız, artık bundan sonra sırtımız yere gelmez, oldu bu iş” moduna sokacak bir ilham hüzmesinin seni sarıp sarmalayacağını falan zannetme…

Beklentilerini makul seviyede tutman ve seni bu siteden bolca balık ile değil de olta ile ayrılmanı sağlamak istediğimizi bil!

Hatta biz “parlakfikirler” sana oltayı bile veremeyiz… Sana buradan verebileceğimiz şey; ancak ve ancak oltayı bulmanı sağlayıcı düşünce biçimi ve ufuktur…

Tamamdır, kes felsefeyi, edebiyatı artık konuya geç” dediğinizi duyar gibiyim. Şimdi konuya dalıyorum, az sabırlı olun, “sevişmenin bile bir ön safhası var iken, makalemizin de olacaktır elbet…

———————————

Sevgili vasıfsız dostum; sana nasıl anlatırım bu durumu en iyi şekilde bilemiyorum ama şunu bil ki sana bu yazımda anlatmak istediklerimi ilkokul hocan, üniversite profesörün ya da annen baban çok yüksek ihtimalle anlatamaz!

Bu tip bilgileri şu devirde kardeş kardeşe paylaşmaz diyebiliriz. Lakin biz parlakfikirler olarak bazı kuralları yıkmaktan ve alışılagelmişin dışına çıkmaktan hoşlanan bir avuç psikopat yazar olduğumuz için sen ve senin gibi onbinlerce vasıfsız, sıfatsız olan ancak hakiki ve esaslı potansiyel, güç barındıran kardeşimizi aydınlatmak niyetindeyiz… Aydınlatmak kelimesinden nefret ediyorum, onun yerine “uyandırmak” dediğimi varsayın…

Şimdi sana iyi bir üniversiteden mezun olduğu için hava atan ya da süpersonik kurumsal bir şirkette, küresel çapta büyüklüğe sahip bir firmada 2500-5000 TL arası bir maaş ile işe girebildiği için kasım kasım kasılıp övünen o dallama var ya; işte ben buradan gelip onun ta kafasına leylek olup patır patır dışkılayayım… Zira onun övündüğü şey 21. yüzyılın şu devrinde artık o kadar da matah olmayan, sıradanın da sıradanı insanların da gayette becerebileceği bir eylem.

Sana yukarıda bahsettiğim şey ilk başta şaşırtıcı gelebilir. Lakin bu yazımı okurken senden ricam bakış açını değiştirmek üzere biraz çaba göstermen…

Mühim olanın artık işe girmek, iş bulmak değil de; bizzat iş kurmak olduğunu göremeyen; sana hava atan o dallamaya hiçbirşey söylemeden “koçum benim” diyerekten pohpohla gitsin…

Yani artık küresel şirketlede iş bulmak değil de küçük küçük ama çok etkili olan şirketcikler kurmanın çok daha büyük ve matah bir başarı olduğunu söylemek isterim…

Bunu yapabilmek için eskiden olduğu gibi bir valiz dolusu nakit yemyeşil canlı, sıcak paraya, tonla dolarlara, eurolara ihtiyacın olmadığının da müjdesini vermek isterim…

Merak etme seni dolandırmaya falan kalmayacağım. Şunu bil ki bu yazım da seni bir reklama ya da saçma bir şirkete yönlendirip elindeki avucundaki 3 kuruşa gözünü dikme amacı taşımıyor, o cepheden kafan rahat olsun…

Bak sevgili parlakfikirler okurum; okul niye var bu dünyada? Okul denen o kurumun amacı nedir? Niçin okullar halen var? Okullar ne zamandan beri bu kadar yaygın ve tarihsel gelişimi süreci nasıldır? Bu müesseselerin işlevi ve amacı çağa uygun mudur?

Bu yukarıdaki gibi ve bunlar gibi soruların cevabını verebilmen için şuradaki yazımızı :Üniversitelerin işi bitti, önemi kalmadı mı acaba?
da yeni bir sekmede açıp bu yazı bitince ya da şimdi okumanı dilemekteyim…

Hani bir zamanlar sana: “Okul mokul hikaye be oglum sen dalgana bak” diyen o boş beleş kankan vardı ya; işte o herif artık bu saaten sonra külliyen haklı… Eskiden kendisi de bir baltaya sap olamadığı için, kendisine kılıf uydurmak adına bu deyişi söylüyordu. Lakin 2010’dan sonra hakikaten bu deyiş ciddi ciddi her sektörde, mecrada kendini doğrulamaya başladı…

school photo

Artık günümüzde üniversiteler ve okullar “Harvard’ından Sabahattin Zaim’ine kadar” “dostlar iş başında görsün, belirli bir çizgiden sapmadan, tepki çekmeden, kimseye zıt düşmeden, sürüden ayrılmadan yoluma devam edeyim, kafam rahat olsun kaygısındaki ve “parayı araç olarak değil de amaç olarak gören” insanlar için varlığını sürdürmektedir. Elbette bu bahsini ettiğim insalar şu anda dünya nüfusunun %90’ından fazlasını oluşturacak kalabalığa sahipler. Yani artık üniversiteler gerçekten özgün ve yaratıcı iş yapanlardan ve işini sevenlerden ziyadesıradan insanlara hitap eder bir hal almıştır

Bakın bu durum babalarınız zamanında bu denli şiddetli değildi. O zamanlarda internet yoktu, kütüphaneler yok denecek kadar azdı. O sebeple işe yarar tek bilgi kaynağı mülkiyelerdi. Lakin artık internet; üniversitelerin vermeyi vaat ettiği bilgiden abartısız milyon kat daha fazlasını bünyesinde barındırdığı videolar, makaleler, e-kitaplar, slaytlar yoluyla verebilmektedir.
Yani artık şartlar değişti dolayısıyla kurallar da eski geçerliliğini çoktan yitirdi bile…

En iyi üniversite 2017 yılında artık tartışmasız Google’dır!!

Eee, o zaman o koca koca üniversiteler neden halen çoğalmaya devam ediyor?

Ben sana cevabını kendi görüşümü de işin içinde katarak söylemek isterim sevgili üniversite bitirmemiş kardeşim: “Az önce bahsettiğim ve insanlığın önemli kısmını oluşuran “sıradan” VEYA “vasat” insanlar var ya işte ahanda onları sistemin içine dahil edip birer nitelikli ucuz çalışan haline getirmek için varlıklarını sürdürüyorlar hatta çoğaltıyorlar bu tip üniversiteler. Benim naçizane görüşüm şu devirde ağır bir akademik kariyer kaygısı güden adam, çok yoğun bir “TÖRPÜLENME” altında kalacaktır ve sadece teoriyi, ütopyayı bünyesinde barındırıp pratikten ve de gerçek hayattan zerre anlamayan, aşırı odaklanmadan dolayı çok dar bir vizyona sahip olan birisi haline gelecektir.

Yani üniversiteler eskiden elit adam, lider, patron yetiştirirken şimdilerde “nitelikli ucuz çalışan yetiştiren kurumlar” haline gelmiştir!

Elbette ki istisnalar olacaktır. Çok azınlıkta kalan eğitim kurumları bu yukarıdaki bahsettiğim kategoriye girmeyebilir (o tip kurumlar da Google ve Facebook’un sahiplerinin çocuklarını gönderdiği türden teknolojik hiçbir cihazın olmadığı, öğretmenin olmadığı bir acayip yerlerdir, yani okul bile denmez aslında böyle yerlere…)

Küçük labavatuarlar, enstitüler, şirketlere ait araştırma merkezleri, deney yapan bağımsız özel şirketimsi kuruluşlar eski tip üniversitelerden kat be kat fazla iş görür, keşif yapar,  ses çıkarır hale gelmiştir.

Bak sevgili dostum; dünya artık koskocaman bir geri dönüşüm geçiriyor. Google bile bu geri dönüşüm sürecine; uyguladığı inanılmaz politikalar ile destek olmaktadır. Resmen yaşadığımız o koskocaman “BİLGİ KİRLİLİĞİNİ YOK ETMEK İÇİN” elinden geleni yapıyor. Dur daha cool ve havalı, üstün ve mülkiyeli görünmek için halkın anlamadığı dili kullanayım da insanlar beni elit ve matah bir bo(k) zannetsin: bknz: “enformatik dejenerasyon

Artık insanlık gereksiz ve çevreyi, doğayı katleden bilgiye, teorilere, kurumsal devasa eski tip endüstriyel şirketlere ihtiyaç duymuyor. Tam tersine eskisi gibi ufak ufak, bir şekilde herkesin istihdam edildiği, daha insancıl, evcimen, rahat, trafiksiz, egzoz gazsız, sağlıklı yeşil bir sürece doğru yol alıyor. (Şu zamana kadar endüstriyel alanlarda kapılan koltuklar, oturmuş taşlar yerini koruyacaktır ancak yeni koltuklar oluşması günbegün azalacaktır. Zira insanların değişimi ve talebi bunu doğuracaktır…)

İşte bu süreçte bizim en büyük destekçimiz siz değerli sıfatsız kardeşlerimiz olacaktır!! Bakın size sabahtan beri sıfatsız, niteliksiz, vasıfsız dediğime bakmayın, esas bu unvanları hak edenlerin kimler olduğunu bu yazıyı adam akıllı okuyanlar anlayacaktır. Amacım sizi ezmek değil tam tersine sizi ezmeye çalışanlara ironi yapmaktır…

Ben burada aptal bir okul bitirdi diye bir anda kendini dünyanın sahibi sanan, tek ağaç dikmediği halde kendini çevreci ilan eden, kirliliğin esas sebebi olan kişilere yöneltiyorum okumu… “3-5 bilgi biliyor diye bu bilgiyi halka anlatmak ve ışık saçmak, uygulamak yerine tam tersi davranıp bilgiyi kıskanan, üstüne de kendini üstün gören, ukala ve kibirli insancıkla” yöneltiyorum bu oklarımı…

—————————–

İşte tüm bu anlattıklarım yüzünden dünyamızın, gezegenimizin içine edildi sevgili sıfatsız dostum. Artık nefes alamıyorsak bu eski tip düzenin işi çoktan bitmiştir demektir bu…

İşin garip yanı, trajikomik yanı da ne biliyor musun sevgili üniversite okuyamamış kardeşim?

Tüm bu çevre katliamları, doğa kıyımları, ahlaki çöküntüler de bir zamanlar kendini eğitimli ve iyi bir üniversite mezunu diye atfedenlerin öncülüğünde meydana gelmiştir!! Bakın “öncülüğünde” diyorum. Zira ilk pislikleri başlatan bunlar olmuştur ve arkasından da cahil halkı bu konuda kışkırtanlar da bizzat ta kendileri olmuştur…

Dünya’nın modernizm adı altında tabiri caizse içine eden yine bunların ta kendileri olmuştur!

İşte tüm bu sebeplerden dolayı gezegenizimde artık okumuşların, üniversite mezunlarının değil de pratiğe ve kişisel gelişime önem veren daha doğal, daha organik adamların, kendini iyi tanıyan ve kendi kendini yetiştiren adamların devri başlamıştır. Yani gidip de kendisini bir okulun ekolüne , sahtekar kollarına teslim etmeyen bağımsız insanların devri başlamıştır.

Artık sade ve basit olan değerlidir sevgili dostum…

Anlaşılmaz olan, karışık olan değil de duru ve berrak olan revaçta…

Her haltı bilen! (Daha doğrusu bildiğini zanneden) değil de ufacık şeyi en iyi şekilde bilen ve gerisinden de az az bilgi sahibi olan mütevazi insanlar revaçta olmuştur…

İşte şu anda dünyadaki tüm üniversitlerin kuyusunu kazan en büyük şey de hemen bu yukarıdaki husus olmuştur. Zira üniversiteler insanlara gereğinden fazla bilgiyi, ZORLA yutturmaya çalışmaktan suçludurlar.

Bir yılanı uçmaya zorlamaktan ya da bir balığı karada koşturmaya zorlamaktan dolayı suçludurlar!! Yani yeteneklere ve kişilere yönelik özelleştirilmiş eğitim değil de beyin yıkayıcı, törpüleyici tarzda, yetenekleri çarçur eden bir yıkıma imza atmışlardır…

Tüm bu suçlarının bedellerini de ödemeye başlamışlardır. Dünya’daki hangi büyük girişime, kuruma, sermaye odağına bakarsanız bakın arkasında genelde okulları terk eden ya da hiç okul okumayan adamlar bulunmaya başlamıştır… Para da bu tip adamlara akmaya yeltenmiştir!!

Zira üniversitelerde oyalanmak yerine kendini bir zanaatta öleysiye geliştiren ve özel şirketleri arkasına alarak pazarlamanın, paranın, reklamın gücünü kullanabilen pratik adamlar; üniversitede her halta vakıf olmaya zorlanan adamları pratik hayatta sollayıp geçmeye başlamıştır…

Bu durumların oluşmasında az önce bahsettiğim gibi internetin payı da olağanüstü büyüktür!

Şu yazımı da lütfen yeni bir sekmede açıp okuyun:
İnternet’in yükselişi birçok eski kuralı yıktı!

Yani sonuç olarak yazımın başında da belirttiğim gibi sizin döneminiz başladı sevgili sıfatsız dostlarım…

Dünya’yı kurtaracak olanlar tüm bu küresel pisliğin oluşmasında payı olmayan sizin gibi bağımsız karaktere sahip üniversite okuyamamış lakin kendi kendine öğrenme çabasında olan insanlar olacaktır. Boğaziçi bitirdi diye, 8-10 latince kelime kullanıp da elindeki iphone’dan endüstrilerin yarattığı pisliği eleştirip kendini herkesten 8-10 gömlek üstün gören kibirli adamların değil!

Allah’ını seversen şu hale bakar mısın? Amerikan başkanına bir dönüp bak, adam bildiğim Zeytinburnu züppesi ruhuna sahip bir tip… Eğer seçimlerde bir hile olmadıysa, milyonlarca insan tepki olarak, kalkıp üniversite kariyeri sağlam olan Clinton yerine inşaat amelesinden tek farkı milyarder olması olan tek kelimeyle ilginç bir adamı seçti!

Devir sadeleşme ve pisliklerden arınma devri sevgili kardeşim…

Üniversite mezunu değil iken iş bulmak, daha doğrusu iş imkanı yaratmak için ilk adımları sıralayayım… ilk olarak seni boş yere eleştiren o adamları bir kenara bırakıp kendini keşfetme yoluna çıkmalısın?

ALT BAŞLIKLAR (istediğinize tıklayıp ışınlanabilirsiniz) :

1. Aşama

Sen kimsin ve nesin? Gerçekten neyi en iyi şekilde yapabilirsin? Bunu keşfetmek o kadar da zor değil. Tek yapman gereken çağın uyuşturucularından arınıp bir kez olsun başkalarının sana olan dayatmalarını, propagandalarını değil de kendi iç sesini dinlemendir… Klişeleşmiş hazırkalıp kariyer yollarını terk edip özgün ve yaratıcı düşünme stilleri edinmelisin. Ya kardeşim o elinde tuttuğun iphone’u tasarlayan adam bile bu “özgün düşünme stilini” edinebilmek için lsd kullandığını itiraf etmiştir. Sana lsd kullan demiyorum elbette ama en azından bir çaba içerisine girmeni öneririm.

2. Aşama

Kendini tanıdıktan sonra kendi iş imkanını ve iş fikrini bizzat kendin yaratmak için harekete geçmelisin. Bunun için ilk olarak alışkanlıklarını değiştirmelisin. Sigara ve alkole vereceğin paraları başkaca verimli yerlere vermen gerekecek. Yeşil çay, kahve gibi iyi alışkanlıklar edinmelisin.

Bak sevgili dostum eski tip ensdüstriyel iş fikirleri yerine bilgi çağına uygun iş fikirlerini
tercih etmelisin. Çağa uygun ve esnek hareket et. İhtiyaçlara göre ve büyük küresel şirketlerin birçoğunun yapamayacağı tarzda esnek ve etkili çalışmalar yapmak seni 10 adım öne geçirecek ve rekabet şansı elde etmenizi sağlayacaktır!

3. Aşama

Kendinizi aptal hissetmenizi sağlamaktan ve sizi köreltmekten başka bir halta yarmamamış olan ve de tek amacı bu olan o sınavcıkların hepsini bir çırpıda vıcıtıp atın! Bakın abartmıyorum yds, ales, lys, ygs…. Hepsi size boş…

Şimdi ise bir yerlerden başlamanız lazım. Yapmanız gereken şey internet’in eşsiz pazarlama ve bilgi edinme gücünden faydalanıp kendinizi söz konusu mikro alanda olabildiğince uzmanlaştırıp en iyi şekilde pazarlamak kalıyor…

Ben size sadece bir örnek verdim, siz daha iyisini biliyorsanız ya da bulabileceğinize inanıyorsanız onu yapın. Hiçkimse size kesin doğruları ve en iyi bilgiyi veremez. Verdiğini iddia edenler de ya yalan söylüyordur ya da eksiktir. Bakın benim şu koca yazıda yazdığım birçok kısım bile muhtemelen saçma, yanlış, dandik bilgilerle doludur… Başta kendinizi sonra da herkesi sorgulayıcı süzgeçten geçirin…

———————————

Son olarak yazımı bitirmeden önce belirtmek isterim ki henüz tarafsız düşünme yeteneğini kaybetmemiş, olaylara esnek ve çok boyutlu bakabilme kabiliyetinine sahip olan ve sistemin görünmez prangalarına kapılmamış “üniversite okumamış dostlarım” bakın yazımı bitirmeden önce size birinin alıntı cümlesini yazmak istiyorum: hani geçenlerde bir tane siyasi beyefendi kalkıp demişti… “benim tüm ümidim üniversite okumamış cahil halktadır” diye… Onbinlerce eleştiri almıştı.

İşte ben de sizlere aynı skandal dolu sözü yineleyerekten sürprizimi yapmak ve yazımı sonlandırmak istiyorum…

Ancak elbette ki çok farklı sebeplerden ve gerekçelerden ötürü….

1. Not: hiçbir partiden değilim, üstüne hiçbir siyasi görüşün fanatiği de değilim.
2. Not: İyi bir bölümden üniversite mezunuyum
3. Not: Üniversite mezunu olan ya da okuyan ancak halen yukarıda bahsettiğim gibi tarafsız, objektif, esnek ve yaratıcı düşünme kabiliyetini kaybetmemiş vizyon sahibi dostlarım: “Sizler yazıdaki kaba saba ithamlarımı üzerinize almayın lütfen.”

Saygılarımla
Parlakfikirler

“Doğru Düzgün Üniversite Bitirmeyenlere İş İmkanları” üzerine 7 yorum

  1. Gerçekten müthiş bir yazı. Her kelimesine sonuna kadar katılıyorum. Bizim tek sorunumuz kendimizi aptal kalıplara sokup uyum sağlayamadığımız da kendimizi asalak hissetmemiz..
    Ancak bunun da tek çözümü var, makalede de belirtildiği üzere ”biz vasıfsızlar” olarak bu kirli sistemdeki kalıp işler bataklığına sürüklenmek yerine resme 3 adım geriye gidip en geniş perspektiften bakmayı denemeliyiz. Ben inanıyorum ki hepimizin içinde (kiminde en derinde, kiminde iste üstündeki hafif tozu attığımızda keşfedebileceğimiz) insani duygular ve insanı duygularında en önemlisi ”vicdan” elbette vardır.
    Tek yapmamız gereken vicdanımızı sürekli yanımıza alarak kirli sistemde doğru şeyler yapmak.
    Yaşayabileceğimiz başka bir dünya ve hayat yok… Elimizde olanı iyi değerlendirmeliyiz….

    Yanıtla
  2. çok güzel , göz açıcı bir yazı.
    Allah sizin gibi psikopatlardan razı olsun 🙂
    zamanında bu gerçekleri keşfedip ing mühendisliği bırakmıştım. iyiki de yapmışım. naçizane fikrim ;üniversite hayatta işe yarayacak pek birşey öğretmiyor insana. sadece oradaki memleketin dört bir tarafından gelen anadolu çocukları öğrencilerden ve yurtdışı görmüş insancıl hocalardan farklı bakış açıları elde edinebiliyor. gerisi tırı vırı.

    Yanıtla
  3. Her nekadar sevgili vasıfsız kardeşim)) söylemleri kulağıma hoş gelmediysede yazıyı sonuna kadar okudum.hoş bir yazı.
    Dilinize,fikrinize sağlık.

    Yanıtla
  4. Hocam, bu harikulade yazıyı kaleme aldığın ve bizleri de düşündüğün için destek ve motivasyon kaynağı olduğu için çok çok teşekkür ederim.

    İlham kaynağı oldun gerçekten!!

    Yanıtla
  5. Hocam senin Allah’ın kurban olayım; yazıyı bir çırpıda okuyuverdim. Yeni düzen bizlere emanet olacak umarım.

    Yanıtla
  6. vasıfsız kelimesini kalaya almadım. almış olsam yazı sonuna kadar okumazdım. gerçekten çok iyi tespitlerin var .ve önemle üzerine durulması gereken. konulara değinmişsin, okularda ders dayatılan çok saçma şu veya bu filozufun eseri bana ne hangi filozun eseri ise bana o tür saçma eserler bişey kazandırmaz, bana benim yeteğim hangi dala var onu öğretmeleri lazımken saçma sapan görüşlerle kafa alak bulak oluyor.insanda bıkınlık oluşuyor günümüz bilgi ve teknoloji çağı bunu en iyi ve verimli bir şekilde nasıl kulanılır hiç bir yerde görmedim

    Yanıtla

Yorum yapın