Facebook’tan Reklam Vererek Ürün Pazarlamanın En Önemli Sırları

Herkese merhaba. Bu yazımızda birçoğumuzun kullandığı sosyal paylaşım sitesi olan Facebook’tan reklam vererek ürün pazarlamanın en önemli sırlarını inceleyeceğiz. Satmak istediğimiz ürünlerin daha çok alıcıya ulaşması için interneti ve internet bağlantılarını kullanmak, günümüzde son derece revaçta olan bir yöntemdir.

Yapılan son araştırmalara göre, sadece ülkemizde her ay 40 milyonu aşkın kişi Facebook kullanmaktadır. Bu sosyal paylaşım sitesinin son dönem teknolojik ataklarla beraber cep telefonlarında da kullanılabiliyor olması, bu siteyi kullananların sayısında belirgin bir artışa sebep olmuştur. Artık sadece diz üstü bilgisayarlardan değil mobil cihazlardan da bağlanma avantajı ile birlikte Facebook’ta gün içerisinde geçirilen süreler de artmıştır. Son yapılan bir habere göre dünyada günlük olarak 1 milyar insan, Facebook’a girmek ve ortalama olarak kişi başına 46 dakika vakit geçirmektedir.

Tüm bu veriler ve istatistiklere baktığımızda Facebook’a reklam vermek, son derece mantıklı ve makul bir tercih olacaktır. Peki Facebook’a ürün ve hizmet reklamları verirken nelere dikkat etmeli, nelerden sakınmalıyız. Yavaş yavaş yazımızın asıl konusuna geçelim ve başlayalım:

Facebook’ta Reklam Vererek Ürün Pazarlamanın En Önemli Sırları Nelerdir?

• Reklam verilecek çevre hedeflemesini belirlemek ve o hedeflemeyi mümkün olduğunca dar çerçevede tutmak: Öncelikli olarak satmak istediğiniz ürünün hedef kitlesini belirlemeli ve bunu Facebook ayarlarında belirtmelisiniz. Örneğin mutfak ürünleri satıyorsanız kadınları, takım elbise satıyorsanız erkekleri hedef kitle olarak seçmelisiniz. Ancak bu yeterli değildir. Hedef kitlenizi mümkün olduğunca dar çerçevede sunmalısınız ki, hem reklam için harcadığınız para mümkün olduğunca az olmalı; hem de söz konusu reklamlar dağınık değil isabetli bir şekilde hedefini bulsun. Örneğin bir edebiyat dergisi çıkartıyorsunuz ve bu derginin facebook reklamlarında görünmesini istiyorsanız. Yapacağınız ilk adım, bir yaş aralığı belirleyip doğrudan gençleri hedeflemektir. Derginin takibinde çoğunlukla lise ve üniversite öğrencileri olacağı için; örneğin 16 – 24 gibi bir yaş aralığı belirleyip derginizin reklamını vermelisiniz. Cinsiyet ve yaş aralıklarının dışında, çeşitli meslek gruplarını da tasnif edip ürünlerinizi onlara göre ayarlamalarla reklamını yapabilirsiniz. Tüm bu sınıflandırmalar ve planlamalar, en sonunda sizin daha fazla insana hitap etmenize ve ürünlerinizin daha fazla sayıda kişiye ulaşmasına yarayacaktır.

 

• Zamanında reklam vermek: Örneğin satacağınız ürünlerin çeşitli mevsimleri olabilir. Akılda kalması ve daha kolay anlaşılması için örnekle açıklayalım yine: Örneğin mayo ve bikini ürünü satıyorsunuz ve bu ürünlerin reklamını Facebook’ta vermek istiyorsunuz. Bunun için ilkbahar aylarını ya da yazın ilk zamanlarını kullanmalısınız. Aralık ayında yapılan bir bikini reklamı, reklamdan çok kötü bir şaka olarak algılanacaktır. Bunu sadece giyim sektörü çeperinde değerlendirmemeli. Aynı şekilde örneğin okul ürünleri satan bir firmanız var. Çanta, önlük, kalem vb. Hepimizin bildiği üzere okulların ilk bölümü Eylül’de, ikinci bölümü ise Ocak – Şubat gibi açılmaktadır. Bu nedenle vereceğiniz reklamlar, bu ayları kapsamaktadır. Reklam da satış da zamanında yapıldığı takdirde başarı getirecektir. Bu noktada satmak istediğiniz ürünün dönemlerini bilmek, iyice takip etmek ve bu bağlamda bir mevsim ya da aylar silsilesi belirlemek, sizi ve ürünlerinizi daha başarılı hale getirecektir.

• Doğru makale ile reklam vermek: Bildiğiniz üzere reklam şirketlerinin özel olarak işe aldığı ve maaşa bağladı ”metin yazarları” vardır. Sizin sermayeniz ve bütçeniz uygunsa reklam verirken doğrudan halkın algısına hükmedip beğenisini kazanacak metinler üretebilen yazar ya da yazarlarla çalışmanız gerekmektedir. Söz konusu ürünlerin tanıtım yazıları, hem güncel, hem mizahi, hem de yormayacak şekilde akıcı olmalıdır. Bu doğrultuda, her kalem bunun altından kalkamayabilir. Eğer bütçeniz ekstra yazar tutmaya yetecek düzeyde değilsiniz, gereken araştırmaları ve okumaları yapıp ürünlerinizi kendi kaleminizle tanıtacaksınız demektir. Bilmeniz gereken temel kurallar vardır. Örneğin her ürünün kolay anlaşılır, akılda kalıcı bir sloganı ihtiyacı vardır. Genelde tek cümlelik olan bu sloganlar, ana başlık şeklinde, yazının başında verilir. Tek başına hem açıklayıcı hem merak uyandırıcı olmalıdır. Böylelikle bu sloganı okuyan kişiler, ürününüzü incelemeye devam edebilsinler. Bununla birlikte ürünün tam metni ne çok kısa ne çok uzun olmalıdır. Çok kısa metinler çabuk unutulurken çok uzun metinler de potansiyel müşterilerinizi sıkabilir. Aynı zamanda uzun metinler daha çok para demektir.

 

• Doğru görseller kullanmak: Kullandığınız görseller ister çizim ister fotoğraf olsun, mümkün olduğunca algıda kolay yer edinen, göz ve akıl yormayan cinsten olmalı. Elinizde imkanınız varsa, ürünleriniz çizimlerini ve fotoğraflarını uzman çizerler ve fotoğrafçılarla çalışarak sıfırdan üretmenizde fayda var. Reklamınızı gören potansiyel müşteriler sloganların dışında önce görselinizden etkilenecektir. Öyle görseller kullanmalısınız ki ”vay be” dedirtmeyi bilmelisiniz. Günümüz reklam dünyası giderek görsellere ağırlık vermektedir. Cep telefonlarında da dizüstü bilgisayarlarda Facebook kullanan üyeler, yazıdan ziyade görsellere önem vermekte, metin odaklı değil de göz odaklı paylaşımlar yapmaktadır. Hızın önem kazandığı iletişim çağında önemli olan, anında etkilemeyi bilmek ve çabuk davranmaktır. Reklamların en hızlı ve en doğru şekilde müşterilerinize ulaşmasını istiyorsanız yapmanız gereken en doğru görsellerle en doğru ürün tanımlarını bütünleştirmek ve en nihayetinde ortaya ürün -metin – görsel üçgeninde mükemmele yakın sentezler üretmektir.

• Viral reklam tekniğini benimsemek ve başarıyla uygulayabilmek: Viral, halk tabiriyle dijital dedikodu demektir. Öyle reklamlar tasarlamalı ve sunmalısınız ki sabah gittikleri iş yerlerinde insanlar kahvaltılarında, ilk kahvelerini içerken sizden bahsetmeli. ”Gördünüz mü şu şu markanın şu şu reklamını?” İşte bu soru, sizin para vererek başlattığınız reklamın çok daha büyük dalgasıdır. İnsanlar, sizin reklamınızı alır üstüne daha fazla katarak ikinci reklam dalgasını başlatır. Ne kadar dijital çağda yaşasak da halen en geçerli reklam şekli, kulaktan kulağa olandır. Sizin tek tek bireyleri etkileyip satışa ikna etmeniz söz konusu değildir. Bu nedenle seçili bireyleri etkileyip o bireylerin de başka insanları ve toplulukları etkilemesini beklemelisiniz. Beklemelisiniz derken tamamen aktif bir şekilde. Siz onlara ürünün tohumunu verin, onlar şekillendirsin. Unutmamalısınız ki belli bir noktadan sonra müşteriniz de reklamcılarınız da aynı kişiler olacaktır. Bu nedenle verdiğiniz reklamların dedikoduya uygun, mizahi, toplumsal ve güncel olmasına çabalayın. Zor ve karışık yapılardan uzak durun. Karanlık değil renkli; karamsar değil eğlenceli olun. İnsanları günlük hayatlarının monoton ritmlerinden uzaklaştırmalısınız ki, hem kayda değer hem akılda kalıcı ve sonunda satın alınma değeri yüksek ürünlerin tanıtımını gönül rahatlığıyla yapabilesiniz.

 

• İnsanların dikkatini bilinç altlarına girerek çekebilmek: Her reklam çalışması aynı zamanda bir bilinç altı çalışmasıdır. Reklamlar, anlık değil genel zamana hitap etmelidir. Zira ürünüzü alacak olan kişiler, ürünü görür görmez almazlar. Çoğunlukla evde ya da ürünlerin satış noktalarından uzakta bir yerlerdedir. Aynı şekilde ürünler internet üzerinden satın alınabilse bile çoğu zaman ilk reklamlar bakılıp geçilmek içindir. Siz, renk, ışık, metin, görsel ve birçok detay ile birlikte öyle derinlikli bir reklam çalışması sunmalısınız ki, üstünden günler ve haftalar geçse bile, söz konusu kişiler ürününüzü bambaşka bir yerde gördüklerinde bile akıllarına ilk gördükleri Facebook reklamı gelebilsin. Her başarılı satış aynı zamanda başarılı bir psikolojik ayrıntı niteliğinde olmalıdır.