Sadece ellerimizle ürettiğimiz somut ürünlerin değil, fikri her türlü eserin de korunmaya ihtiyacı vardır. Zira onların da sunulan hizmetler ve üretilen ürünler gibi tek bir sahibi bulunmaktadır. Romanlar, makaleler, haberler ve filmler, anonim olmaktan ya da birçok sahibi olduğu iddiası ile kafa karışıklı yaratmaktan bu şekilde kurtulabilir. Bu nedenle fikri mülkiyet de en az bir şirketin sahibinin belli olması kadar kritik bir öneme sahiptir diyebiliriz.
Parlakfikirler’in böyle bir şirketi var, ziyaret etmek isterseniz buyurun: www.parlakfikir.com.tr
Siz de örneklerini biraz önce sıraladığımız fikri eserlerin haklarını koruyan bir şirket kurarak farklı bir iş kolunda kariyer yapabilirsiniz. Her işte olduğu gibi bu işin de incelikleri bulunuyor. Ayrıca makale sitelerinin giderek artması ve Türkiye’deki yayıncılığın hiç olmadığı kadar yükselmesi, bu alandaki taleplerin giderek artış göstermesini de neden oluyor. Aynı zamanda filmlerin ve yazılan senaryoların telif haklarının alınması konusunda bilgisiz olan kişilere danışmanlık hizmeti de verebilirsiniz.
Kuracağınız çok yönlü şirket, eğer yeteri kadar tanıtım yapılırsa karşılığını mutlaka bulacaktır. Çünkü binlerce kişi şiir kitabı, roman, senaryo yazmasına rağmen bu eserleri nasıl koruma altına alacağı konusunda bariz bir kafa karışıklığı yaşıyor. Halihazırda piyasa içerisinde böyle bir beklenti mevcut iken, siz de bu yönde hizmet veren bir şirket kurarak hizmetlerinizi çok yönlü olarak ifa edebilirsiniz.
ALT BAŞLIKLAR (istediğinize tıklayıp ışınlanabilirsiniz) :
Bir Eseri İlk Kimin Oluşturduğu Nasıl Tespit Edilir?
Bir eserin ilk kimin oluşturduğu her zaman için polemik konusu olmaya aday bir konudur. Kimisi çıkıp çekimleri tamamlanmış, galası yapılmış bir film için çıkıp ”senaryonun ana konusunu oluşturan fikir bana aitti, benden çaldılar” diyerek ortalığı velveleye verebiliyor. Aynı zamanda internetin sonsuz sayfalarında birilerine yazdırılmış olan makalelerde de ortaya çıkabiliyor. Mesela bir makale yazarı internetten bulduğu İngilizce bir metni direkt olarak Türkçeye çevirip altına imzasını atabiliyor. Ancak bu metnin sadece çevirmeni iken eser sahibi adıyla yayımlamış olması hukuki yaptırımları da beraberinde getiriyor.
Edebiyat dünyasında da benzer şeyler yaşanıyor. Hele bir kavram var ki o kavramın altını oyup istediği gibi istismar edenler yapmış oldukları düpedüz hırsızlıkları ”intihal” adı altında meşru kılabiliyor. İntihal, kelime anlamı olarak aşırmak, çalmak demektir. Ancak edebiyat camiasında ”hırsızlığın kibarcası” olarak bilinir. Bir yazar daha önce yazılmış olan bir kitaptan paragrafları direkt olarak alıp kendi metnine yerleştirip kitabı kendi adıyla bastırıyor. Ya da altı çizili cümlelerden beğendiklerini alıp kendi karakterlerine söylettirebiliyor. Günümüzde adı ”intihalciye” çıkmış birçok yazar bulunmaktadır ve haklarında herhangi bir davayı bırakın soruşturma dahi açılmamıştır.
Ancak bu konuda sesleri giderek yükselen ve hakları yenmiş yazarlar, senaristler ve eser sahipleri var. Bunlar sizin kuracağınız şirkete gelerek yardım talebinde bulunabilir. Yapacağınız şey ise çok basit olacak. Eserin, mevcut cümlelerin ya da fikrin ilk kimden çıktığını belli başlı yolları izleyerek kolayca bulabilirsiniz.
Malum teknoloji çağında yaşıyoruz ve her şey dijital platformlarda kayıt altına alınıyor. Eser sahibinin bulunması istendiğinde zaman damgalı e-imza’lara bakılabilir. Bu sayede tarih karşılaştırması yapılarak fikrin, senaryonun ya da romanın ilk kim tarafından kaleme alındığı rahatlıkla öğrenilebilir.
Yayın evi sorgusu ve sözleşmeler de mahkemelerde kabul edilen deliller arasında yer alıyor. Aynı zamanda üretim hazırlıkları, mail’ler, şahitler ve internet arşivleri kaynağa ulaşmak için mutlak surette araştırılması gereken önemli metinler arasında yer alıyor. Eserin ilk ve tek (asıl) sahibini ortaya çıkarmak için kuracağınız bu şirket aslında bir ‘telif dedektifliği’ şirketi olacaktır. Yazarlara ve eser sahiplerine haklarını teslim ederken siz de kazançlı bir iş kapısını kendinize doğru aralamış olacaksınız.
Bir Eseri İzinsiz ve Kaynak Göstermeden Kopyalamak Neden Kötü ve Hiç Etik Değil?
Birçok eser sahibine eserini nasıl gördüğünü sorarsanız biraz da muzip bir ifade ile onu ‘kendi yavrusu ya da çocuğu gibi’ gördüğünü söyleyecektir. Gerçekten de böyledir. Üzerine mesai harcanmış, kafa patlatılmış her şey bir emek ve değer silsilesi oluşturduğu için sadece maddi değil manevi yönden de bir bağlılık hissettirir. Sonra günün birden biri ya da birileri çıkıp altına kendi imzasını atarak ya da boş bırakıp o eser anonimmiş gibi davranarak bu bağlılığı tamamen ortadan kaldırır.
Bu tamamen kötü ve çirkin hareketin altında özensizlik, emeğin kıymetini bilmeme, umursamazlık gibi insanla özdeşleşmiş karakter bozuklukları bulunuyor. Nasıl ki bir annenin çocuğunu alıp ‘bu benim çocuğum ya da bu çocuğun bir annesi yok‘ demek ne kadar hain ve gaddarca ise, aynı şey eser ve sahipleri hakkında da geçerlidir.
Birilerinin emeğini göz ardı etmek ya da daha da fenası o emeği tamamen hiçe sayıp üstüne konmak hiçbir zaman etik ve insani olmayacaktır. Bunun bir savunması ya da izahatı da yoktur. Bu nedenle kuracağınız şirket sadece maddi yönden değil manevi yönden de müşterilerinize açıkça destek sağlayacaktır. Yapılan haksızlıklara ses çıkarmak isteyen yüzlerce kişi sizinle iletişime geçebilir.
Eser Sahiplerinin Emeğini Koruyan Mevzuat Var Mı?
Türkiye’de eser sahiplerinin emeklerini koruyan mevzuat bulunmaktadır. FSEK (Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu) ismiyle bilinen bu mevzuat, yazar ve eser sahiplerinin haklarını korumaya yönelik birçok içeriğe ve yaptırıma sahiptir. Bu mevzuatı okumak ve içeriğinden haberdar olmak hem sanat hem de fikir alanında aktif olarak üretimde bulunan herkesin mutlaka edinmesi gereken bilgiler arasında yer alıyor.
Üretilen Eserleri Korumaya Yönelik Birkaç Küçük Tüyo ve Öneri
Yazımızın son kısmında özellikle fanzinlerde, dergilerde eser yayımlatmak konusunda çok hevesli olan genç arkadaşlara ve diğer üreticilere sesleneceğiz. Piyasada tabiri caizse öyle çakallar var ki bandrolsüz basılan fanzinleri ya da küçük çaplı dergileri takip ederek orada yazılan metinleri kopyalamakta herhangi bir sakınca görmüyorlar. Aynı şey makale siteleri ve diğer sanal platformlar için de geçerli.
– Örnekle ilerleyelim ki daha anlaşılır olsun. Elinizde 90 sayfalık bir senaryo var ve internette gözünüze kestirdiğiniz yönetmenlere ve ajanslara göndermek istiyorsunuz. Öncelikli olarak güvenilirliği kanıtlanmamış kurum ve kişilere eser gönderirken on kere düşünün. Senaryo veya romanınızı öncelikle kendinize mail olarak atın. Böylece bir telif karmaşası doğarsa bu maili kanıt olarak sunabilirsiniz.
– Aynı zamanda doksan sayfalık bir senaryonun ilk, orta ve son sayfasının telifini uygun fiyatlarla üstünüze alabilirsiniz. Bu sayede doksan sayfalık telif ücreti ödemek yerine sadece üç sayfalık bir ödeme gerçekleştirirsiniz. Aynı zamanda eserin size ait olduğunu kanıtlar nitelikte bir adım atmış olursunuz.
– Ayrıca internetteki içerikleriniz birçok arşiv sitesinde geçmiş tarihlerde inexlenmiş olabilir. Bunlardan birisi “Wayback MAchine” adli https://archive.org/ sitesidir. Bu siteden web sitenizin eski yıllardaki kayıtlarını görebilirsiniz. Birçok internet makalesi kaynaklı telif davası bu site sayesinde nihayete ermiştir.
– Bazı şirketler dosyalarınıza e imzalı zaman damgası mührü vurabiliyor. Bu tür şirketler aracılığı ile makalelerinizi bir zip dosyasına depolayarak tek seferde koruma altına alabilirsiniz.