Graffiti yapmanın suç sayılmayacağı haller

İnsanların kamusal alanlardaki veya özel kişilere ait mülklerin duvarlarında; boyama, yazma, çizme, yaratıcı şekilde karalama gibi eylemleri yapması genel olarak suçtur.

Grafiti sanatçısılarının; TCK 151, 152’deki “mala zarar verme” hükümlerinden 4 yıla kadar yargılanma riskleri vardır. Eğer grafiti sadece yazı ile sınırlı ise bu takdirde de “Kabahatler Kanunu” uyarınca para cezasına çarptırılma riskleri vardır.

Her ne kadar ortada tam manasıyla bir mala zarar verme olmasa da kanunun ilgili cümlelerinde “kirletme” kelimesi geçtiği için bu suç oluşmuş sayılıyor. Yani kamusal alana izinsiz grafiti yapmak suç mu derseniz evet suç.

“Bazı sanatsal faaliyetlerin” kanunlarca belirli müsadelere ve serbestilere bağlandığı doğru olsa da kamusal veya özel alanda izinsiz graffiti konusunda kanunlar konuya özel herhangi bir müsade tanımıyor. Gayet net ve açık bir şekilde sertçe yasaklıyor.

İnsanların mülkleri çok ama çok değerli olsa da “sanat” da bir tür fikri mülkiyet olduğu için değer ihtiva etmektedir. İnsanlar, hayatlarının; tek düze, aşırı sistematik, makinadan çıkma olduğuna dair negatif hissiyatlardan kaçamıyorlarsa fikri mülkiyete yeterince değer vermediklerinden olabilir. Bu duygular; insanların şehirlerde huzursuz, mutsuz, sıkılgan ve huysuz bir hale bürünmesine sebebiyet verecektir.

İşte tüm bu olumsuz duygulardan kurtulabilmemiz için imdadımıza sanatçılar yetişiyor. Ancak onları da kanunlarımızın sistematik ve esneklikten yoksun acımasız katılığında boğduğumuz zaman haliyle şehirlerimizde barınmaları pek mümkün olmuyor. Birçok graffiti sanatçısı “Asliye Ceza Mahkemelerinde” ‘mala zarar vermek’ suçundan yargılanmıştır ve halen de yargılanmaktadır… Öfke ve intikam duygusu ile birinin evinin duvarını yıkan veya evini, işyerini ateşe veren adam ile aynı kefeye koyabiliyoruz bu adamları…

Her kanunu olduğu gibi bu kanunları da adalete ve insanlığa uygun şekilde aşmanın “yasal ve hukuka uygun” yolları mevcuttur…

1) Bu yollardan birisi; belediyelerin veya özel kişilerin açık rızasıdır.

Kamu tüzel kişileri veya özel kişiler; grafiti yapılmasına izin verdiklerini, yetikeri dahilinde olan mülklerinin duvarlarına “graffiti onay yazısı ile” belirtirlerse veya sanatçı dostlarımıza bu husus hakkında yazılı, sözlü onay verirler ise onlar da suç işlemeden şehirlerde barınabilme imkanı kazanmış olacaklardır. Bu sayede onlar da kendileri ile topluma bir nebze de olsa renk ve huzur katmış olacaklardır diye umuyorum.

Bu tür graffiti sanatçılarının birçoğunun sokakta yaşayan evsiz, mülksüz, işsiz ve parasız insanlar olduğunu hesaba kattığımızda onlara ve onların etrafındakilere uğraşacakları bir meşgale veremez isek onların halk tabiriyle “torbacı veya sokak serserisi olmalarını” nasıl engelleyebiliriz acaba? Yani pek inanamayabilirsiniz ama sanat ve özellikle de ‘ifade özgürlüğü‘ suçla mücadele konusu ile de sıkı sıkıya ilintilidir. O meşhur tabir ile ‘irtibat ve iltisak halindedir’.

Bu alt başlığı bitirmeden belirtmem gerekir ki ilgili onay yazısının çakmasının yapılmaması için yazıların sonuna mülk yetkilisinin isminin ve imzasının ya da parafının yer alması önemlidir 🙂

****************

2) Bu yasağı hukuka ve insanlığa uygun olarak aşmanın bir diğer yolu ise “devasa kartonlardır“…

Grafiti sanatçılarının doğrudan kamusal alandaki mülklerin üzerine değil de devasa kartonların yere serilmesi (yapıştırılması veya kalıcı asılması suretiyle olursa bu sefer de Kabahatler Kanununu ihlal edilmiş olunuyor) ile bu kartonların üzerinde bu sanatın icra edilmesi belirli şartlar dahilinde mümkün olmalıdır diye düşünüyorum.

Yere resim çizmek veya graffiti yapmak için karton sermek diye bir suç yoktur. Elbette bu kartonun şehrin en işlek yerinde haddinden çok uzun süre serilmesi de “haksız yere işgal” durumunu doğuracağından TCK 154’deki “hakkı olmayan yere tecavüz” suçunu gündeme getirecektir….

Belirtmek gerekir ki; TCK 154’deki suç; “bir hakka ve hukuka uygunluk sebebine dayanmaksızın” işgalin mevcut olması durumunda oluşmuş sayılacağından ve “ifade özgürlüğü ile sanat icra etmeninBİR HAK olması dolayısıyla “kamusal alana karton sermek suretiyle bu sanatın icrası sırasında” bu suçun kesinkes oluşmuş sayılacağından bahsetmek pek mümkün olmaz. Ceza Hukukunda hukuka uygunluk nedenleri “sınırlı sayı ilkesine” tabi tutulmamıştır. Sonuç olarak dediğim gibi diğer insanların yolunu kapatmamak, geçisini engellememek, hakkın kullanılmasından sonra da halen kartonu orada tutmamak kaydıyla bu yöntem ile kanunun acımasızlığından ve esneklikten yoksunluğundan kaçabilirsiniz.

Ben burada size salt şahsi menfaatler elde etmeniz için, te başına kişisel çıkarlarınız için veyahut başkalarına haksız zararlar vermeniz için “kanunu aşmanın yöntemlerini” anlatmıyorum. Tam tersine aynı anda hem toplumun ve kamunun hem de bireyin salahiyeti için kanunun esneklikten yoksunluğunun aşılmasını sağlıyorum.

Son olarak bitirmeden evvel şu meşhur kısa söz ile yazıyı sonlandırmak istiyorum:

Sanat kirlilik değildir ve herkes içindir…

Risk uyarısı: Yapacağınız veya yapmış olduğunuz hareketler tamamen sizin iradeniz dahilindedir. Bu yazı sadece düşünsel anlamda hukuki bir inceleme yazısıdır. Hareketlerinizin tüm hukuki ve cezai sorumluluğu size aittir. Haydi sağlıcakla kalım. Bir işe girişmeden evvel de muhakkak avukatınıza danışın. Somut olayınıza uygun en iyi tavsiyeyi avukatınız verecektir.

Yorum yapın