Aşırı Hassas, Duygusal İnsanlara Göre İş Fikirleri-7 Adet

Aşırı anlayışlı, hassas, duygusal zekası gereğinden fazla yüksek insanlara göre para kazandırıcı iş fikirlerinden bahsedeceğim bu yazımda. Azıcık iyi gözlemciyseniz; bildiğiniz üzere insanlar arasında “odun” diye tabir edilenlerden farklı olurlar bu kişilikler. Hatta bu farklılık bazen öyle bir hal alır ki bu duygusal insanlara karşı “deli, kaçık, sapkın” diye nitelendirmelerde bulunmamıza sebep olur bu durum…

Değerli okuyucularım bu makalemi sizler için yani insanlığın ezici bir çoğunluğundan; yaratıcı tarafından daha “duygusal ve de hassas” yaratılmış olanlar için özene bezene yazacağım; çünkü tahmin ettiğiniz üzere ben de bu başlıkta belirttiğim kişilik yapısına sahip insanlardan biriyim. O sebeple makalemi okurken yer yer gülecek, yer yer de “aha bu ben la ehehehe” tarzı repliklerde bulunacaksınız…

Öncelikle bu aşırı hassas kişiliklerin bo..’nu çıkarmaksızın yapmakta zorlanacağı şeylerden bazılarını ve de neden yapamayacaklarını yazacağım.

1) Duygusal ve hassas kişilikler rahatlıkla avukat olarak hacze gitmek, icra memurluğu yapmak gibi işleri yapamaz

Neden diye sormayacağınızı biliyorum ancak ben yine de anlatacağım. Düşünsenize kenar semtlerde 4 minik çocuklu bir ailenin evine hacze gidiyorsunuz ve de evde haczedilebilir şeyler arasında sadece halılar ve de pek de değeri olmayan yorgan, masa, sandalye, fırın gibi eşyalar var…

Bir kere her şeyden önce duygusal Romeo karakterimiz buraya gittiğinde söz konusu halıyı haczederken kendini dünyanın yarısını kısa sürede yıkıma uğratacak kimyasal bir silahı yayarmış gibi hissedecektir. Hele o annenin ve çocukların melun bakışları ve de yer yer ağlamaları duygusal karakterimize sanki suçsuz birini öldürüyormuşçasına vicdan azabı ve de ızdırap verecektir. Hatta öyle ki ev ahalisinden bile daha çok üzülecek, ruhsal olarak yıpranacaktır…

Evin babası, reisi ise sinir krizi geçirerek söz konusu duygusal karakterimiz Romeo’ya küfürler, hakaretler, tehditler ve de hatta şiddetler uyguladığında tüm bunları hak ettiğini düşünecek ve de bu durum karşısında karakterimiz ızdırabına iyicene prim katacaktır.

2) Duygusal karakterimiz günde 10 saat basit ve rutin işi yapmak gibi bir şeyi de layıkıyla beceremez

Bu durumun başlıkta belirttiğim gibi olmasında söz konusu hassas kişiliğimiz Romeo’nun zerre kadar suçu yoktur. Ne yapsın onun yaradılış amacına, işlevine aykırıdır bu türden işler. Ona zorla bu türden işleri yaptırmak ise düpedüz işkence olacaktır ve de o bulduğu ilk fırsatta bu işi yapmayı bırakacaktır. Bir yılanı uçmaya zorlamak gibidir bu türden işleri onlara yaptırmak…

Bu durumun oluşmasındaki en büyük etken aşırı hassas ve de düşünceli insanların duygularını içinde hapsetmek, kapana kıstırmak, dışarıya, beynine zerk etmesini önlemek gibi konulardaki başarısızlığı yatmaktadır.

Zorla bu türden işi yapma durumunda kalmış olan Romeo’lar olur olmadık hayal kurmak, kendi kendine konuşmak, yersizce patavatsız gülmek, ansızın sinirlenmek, aşırı cinsel açlık çekmek, baş dönmesi, bulantı, ateş yükselmesi gibi belirtilerden muzdarip olacaklardır. Eğer siz de onlardan biriyseniz denemesi bedava girin birkaç günlüğüne bir fabrikada günün 10 saati “aynı sıkıcı, dandik parçayı başka bir aynı parçaya 2 adet vida ile tutturmak” gibi bir eylemde bulunun.

3) Duygusal karakterimiz analitik olarak aşırı uzun süre kuvvetli odaklanmayı gerektirecek işleri layıkıyla yapamaz.

Mesela nedir bu işler? Günde 250 matematik sorusu çözmek, 4 saat aralıksız herhangi bir makine dairesindeki sorunu çözmek için kafa patlatmak, lys matematikte 80’de 80 yapmaya çalışmak, saatlerce derin bir matematik olimpiyat sorusunu çözmeye çalışmak… gibi şeyler.

Beyler bu yukarıdaki saydığım şeyleri yapmaktan hayatınız boyunca genel olarak haz etmediyseniz aramıza hoş geldiniz, siz de aşırı hassasiyet, anlayışlılık, duygusallık denilen bu illete, hastalığa kapıldınız ya da başından beri öyleydiniz…

Size tavsiyem kendinizi çok zorlamayın, ben eskilerde bu hataya çok düştüm ve de defalarca denedim. Olmuyor, yani öyle böyle değil bildiğiniz olmuyor işte:)) Sahaları, ortamları bu işi sizden 10 kat daha hızlı, daha iyi şekilde layıkıyla yapabilecek olanlara bırakın gitsin…

4) Aşırı hassas kişiliklerin öyle her kafası estiğinde atraksiyona girişme lüksü yoktur

Niye diyecek olursanız sebebi basit size birkaç somut örnek üzerinden durumu anlatayım; diyelim ki Romeo her önüne gelene kabadayılık yapmaya kalksın. Bu ihtimalde Romeo muhtemelen aşırı hassas kişiliklerin gizli kanunu olan “ya hep ya da hiç” prensibi gereği söz konusu kaba daylık yaptığı kişilerle giriştiği mücadelede elinden geleni ardına koymayacak ve resmen ölesiye saldıracaktır. Bunun sonucunda ya ölecek ya da öldürecek ardından da en kısa zamanda hapse girecektir, düz duvara toslayacaktır…

İkinci olaslık; diyelim ki duygusal karakterimiz eğlence olsun diye her önüne gelen güzele yazmaya karar verdi. Hani şu herkese yazan ama hiç aşık olmayan, gönül eğlendirmeye devam eden adamlar gibi… Çapkın karizmatik adam ya da kadın olmaya karar vermiş olsun… Bu durumda da olacak basittir; söz konusu aşırı duygusal ve de hassas karakterimiz gidip ilk fırsatta kendini “aşk denilen denizin, okyanusun en ortasında, en dibinde” kendine yer edinecektir ve de etrafınızda görüp görebileceğiniz en ıslak aşık olmaya aday olacaktır… Yani yine düz duvara toslayacaktır…

Varsayalım ki duygusal karakterimiz Romeo kendini sırf atraksiyon olsun diye, eğlence olsun, hayatımı yaşayayım diye siyasete atmış olsun. Bu durumda olası senaryo önceden az çok bellidir. Yine şu gereğinden fazla hassas, anlayışlı, duygusal insanların gizli kuralı gereği (ya hep ya da hiç) mükkemmeliyetçilik yapıp zirveye veya en dibe oynayacaktır. Bu felsefe ise duygusal karakterimiz Romeo’yu ya kral yapacak ya da idama, cinayete, suikaste, sürgüne, hapse sürükleyecektir. Yani yine düz duvara toslama olasılığı tepelerde…

Yine varsayıyorum; duygusal ve de aşırı anlayışlı karakterimiz Romeo kendini sırf dünya’da olabildiğince çok şeyi tecrübe etmiş olayım, hayatta bazı şeyleri yaşamadan ölmeyeyim diyerekten bir sivil toplum kuruluşu kursa; bu kuruluşun önümüzdeki 10 yıl içinde; kökleşmiş, yeraltından ülkeyi karıştıran, gizli pazarlıklar yapan, sözde iyilik yapmak gayesiyle kirli ve de derin işlere bulaşmış olması muhtemel, terörize olan, sözde üstün ve de insanların birçoğunun anlayamayacağı idealler uğruna cins cins işlere imza atacak bir kuruluş olması ihtimali hiç de düşük değildir.

Diyeceğim o ki sevgili okurlarım söz konusu kişilik yapısı bir hastalıktır, rahatsızlıktır, öyle bir hastalık ki sizi hayatta birçok şeyi adam gibi, diğer insanlar gibi yaşamanıza engel olan hatta yeraltında kendi hayal dünyanıza inzivaya çektirebilen, lüzumsuz yere birçok şeyi olmaması gerektiği gibi değiştirmeye zorlayan, düzeni kabul etmemenize neden olan, sizi isyana sürünleyebilen bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığa sahip olanlar için hayat ya siyah ya da beyazdır. Onlar yani bizim için hayatta griler vardır ancak onları göremez, onlara fırsat vermezler…

Sonuç olarak hayatta Romeo olmak sizi bazı şeyleri başarmaktan, insan gibi yaşabilmekten alıkoyar, huzurlu olmak, sakin ve de mutlu olabilmek neredeyse imkansız hale gelmiştir… Belki bazı durumlarda üstün anlayış ve de gözlem yeteneğiniz sayesinde siz avantajlı hale gelmişsinizdir, ancak bunun da bedelini gayet son kuruşuna kadar ödemek zorunda olmuşsunuzdur.

Şu İş İlgini Çekebilir:  Eğlence Merkezi Açarak Kar Elde Etmek

Ayrıca tahmin ettiğiniz üzere bu türden kişiliklerin birçoğu hayatı boyunca aşırı hissiyattan dolayı insan içine doğru düzgün çıkmadan, hiçbir işe girişmeden, elini eteğini hayattan çekmiş vaziyette hayat sürerler… Bu çekingenliğin ve de kaçışın en büyük sebebi ise deminden beri anlattığım gereksiz ve de bunaltıcı, yorucu hissiyattır… Sakın yanlış anlamayın bu türden kişilikler korkak falan değildir; hatta tam tersi toplumun en cesur, en erdemli adamlarıdır. Hani derler ya “sakinliği korkusundan değil efendiliğindendir” diye, işte ona benzer bir durum söz konusudur. Zaten eski tecrübelerinden dolayı yaşadıkları birkaç köklü travmadan dolayı çektikleri korkunç ızdıraplar onları bu hale getirmiştir.

Hem şurası da var emin olun ki; sokakta gördüğünüz kabadayılara, sözde cesur, acı eşiği düşük, gözüpek, deli ve aptal cesaretine sahip adamlara bu aşırı hassas ve duyarlı insanların hissiyatının 10/1’ini verseniz bırakın hala cesur ve gözüpek dolaşmayı insan içine bir daha asla çıkmamak üzere yemin edip akıl sağlığını yitirirler…

Yazımın ikinci ve de ekonomi, iş fikirleri yüklü kısmına geçmeden önce bu aşırı anlayış ve de taşkın duygulanım sahibi kişiliklere birkaç kısa, minik tavsiye vereceğim.

• Diğer insanların sizin hakkında düşündüğünü zannettiğiniz şeyi boşverin, çok ama çok yüksek ihtimalle sizin onlar üzerinde yaptığınız gözlemin 10/1’ini bile onlar isteyerek ve ıkınarak dahi size yapamamış olacaklar. Hem ayrıca yapmış olsalar ne olacak, kim ulan onlar, emin olun en fazla saçma sapan kıkırdamalar dışında hiçbir şey yapamazlar; tamam belki siz onlardan üstün değilsiniz ancak eğer birinin birinden üstün olması gerekseydi şuna emin olun ki yaratıcı kesinlikle ama kesinlikle sizi seçerdi!!

• Diğer insanların da kendiniz gibi olduğunu zannetmeyin; bu yanılgıyı bir an evvel bırakın! Ben de eskiden öyle zannederdim, ama gerçekler öyle değil. Onlar sizden 100 kat daha tasasız, gamsız, rahat, umursamaz davranıyorlar. O sebeple sizin de umursamaz, rahat davranmanızda sakınca yok, kaldı ki sizin rahat haliniz bile onların en dikkatli halinden daha mükemmel olacaktır.

• Mükemmeliyetçilik demişken; kibirli olmayı bırakın ve mükkemmellik sıfatını sadece tanrıya bırakın, dünyada mükemmel olan tek şey var o da doğal olandır. Bu doğallıkta da hata diye bir şey görecelidir…

• Günlük yaşantınızda sizin açınızdan kritik işleri yaparken duygularınızın olur olmadık taşmaması için minik önemler alın ve de alıştırmalar, provalar, tiyatrolar yapın. Baktınız olmadı bu türden kritik işleri duygusuz odun arkadaşlarınıza yaptırın…

Kaybederek kazanma felsefesini benimseyin ve de düşmeden kalkınamayacağını beyninizin her bir köşesine kazıyın…

• Bardağın boş tarafından bakmak yerine dolu tarafına bakın ve üstün olduğunuz özelliklerinizin tadını çıkarın, mesela etrafınızda kimse aşık olmaktan sizin aldığınız zevkin 10/1’ini bile alamayacaktır. Onlar zorla sevmediği, acı, şişkinlik yapan bir birayı içer gibi aşkını yaşarken siz o birayı gerçekten severek içmiş olacaksınız…

Şimdi artık bizim gibilerin neleri adam gibi yapamayacağımızı anlatmak yerine neleri diğer insanlardan çok daha kolay, zevk alaraktan, üstün bir şekilde yapabileceklerimizi “iş fikirleri” açısından yazacağım. Zira biz bir ekonomi, gelir elde etme, para kazandırma sitesiyiz, bu kadar kişisel gelişim yeterli…

Hassas ve de duygusal insanların herkesten daha iyi yapabileceği iş fikirlerinden 7 tanesi

1)Pazarlama işi yapmak

Hassas ve de duygusal insanlar pazarlama konusunda odun gibi insanlardan doğal üstünlüğe sahiptir. Bunun en büyük sebebi ürün pazarlayacakları kişiyi daha ilk dakikada gözüne, ses tonuna, hareket ve mimiklerine istemsizce bakaraktan sanki yıllardır kankaymış gibi tanıyabilme yetenekleridir…

Müşteriyi tanımak ürünü satma yolunda yarıya gelmek gibidir. Bu tanıma faslından sonra “nabza göre şerbet verme” olayına geçilir ve de yine burada da Romeo’muzun doğal üstünlüğü vardır. Yine duygusal ve hassas karakterimiz bu işi yaparken beyninin o lanet olasıca duygulardan sorumlu sağ lobunu da çalıştıracağı için saatlerce, günlerce hatta yıllarca bu işi sıkılmadan, kolay kolay yorulmadan sürdürebilir.

Hem şurası da bir gerçek ki pazarlama; süper ötesi gözlem ve de empati yapabilmeyi gerektirir! Yani bu iş asla o kabadayı, öküz, odun adamların harcı değildir!

2)Yazı yazma işleri

writing photo

Hastalık derecesinde aşırı hassas ve de duygusal insanların bir diğer olumlu özelliği süper ötesi gözlem yeteneğidir. Öylelerini gördüm ki bir kafede baş köşeye oturup yalandan 2 saat çay içme bahanesiyle insanları dinleyen, çaktırmadan izleyen, gözlemleyenler mi dersiniz; çevresini sadece gözlemlemek için yürüyüş yapma ayağına saatlerce boş boş dolananı mı dersiniz; kalabalık ve de uzun mesafeli İETT otobüslerine sırf bu gözlemleme faaliyetleri için gidenler mi dersiniz…

Lafı fazla uzatmadan bir alıntı yapmak istiyorum.

“Zenginlerin önemli bir kısmı en pis işlerde çok çalışanlar değildir; sevdiği işten çok para kazanma yolunu bir şekilde bulanlardır”

Bu yukarıdaki sözü kaale almanız sizin için çok önemli arkadaşlar. Hele ki Romeo karakterinde biriyseniz sevmediğiniz bir işi yapmaya çalışmak sizin için diğer insanlardan kat be kat zor bir şey olacak söylemedi demeyin.

3) Stil tasarımcısı olmak

style photo

Stil tasarımcısı olmak siz duygusal insanlar için uygun olabilecek iş fikirlerinden biridir. Zira tasarımcılık yani sanat faaliyetleri beyninizin her bir köşesini kullanmanızı gerektireceğinden sizi fazlasıyla tatmin edecek ve de mutluluğun, az da olsa huzurun anahtarı olacaktır.

Hem ayrıca bu işte para yok demeyin. Gayette bir stilist ayda 10 000’lerce TL maaşla çalışabiliyor ve de işini rahat, esnek çalışma saatleriyle, konforlu yaptığı için mutluğu yakalayabiliyor.

4) E-ticaret sitesi kurmak

trade photo
şöyle dev konteynerların arasında kaybolur insan

E-ticaret sitesi kurup zengin olmak her ne kadar herkesin hayali olsa da çok azı bunu başarıp Google indexlerinde yıllarca boy göstermeyi başarabiliyor. Size diyeceğim o ki dostlarım e-ticaret sitesi kurmak gibi organizasyon, lojistik, pazarlama, ucuz mal temini, gezip görme, iletişim becerisine sahip olmak gibi aynı anda birçok yeteneğin ortalama da olsa sizde yer almasını gerektiren bir işi ancak duygusal ve de hassas, detaycı insanlar başarabilir.

Sizde olan kişilik özelliğinin olumlu yanlarını kullanabilmeniz ve de kendinizi harcamamanız için bu iş fikrini hep aklınızda tutun. Parlakfikirler adminleri bir şeyde bu kadar ısrar ediyorsa o şeyde muhakkak iş var demektir. 🙂

Ayrıca şurası da bir gerçek ki e-ticaret sitesini yönetmek ancak derin anlayış ve de iyi gözlem yeteneğine sahip olanlar tarafından layıkıyla sürdürülebilir bir iştir.

5) Belgesel çekmek

documentary photo
kelebeğe bak ne güzel hayvan

Belgesel çekmek işini nedense biz Türkler daha çok yurt dışındaki duayenlere bırakıyoruz. Halbuki kendi ülkemizde çok nitelikli, uzun soluklu, keşfedilmemiş bilimsel gerçeklerle dolu, kaliteli belgeseller çekebilecek ortam, tesisat, insan ve makine gücü, malzeme mevcuttur.

Duygusal ve hassas karakterler için böylesine değişik yetenekleri bir arada isteyen, organizasyon kokulu, sanatsal ve matematiksel bakış açısını aynı anda barındıran iş fikri harika olacaktır. Ayrıca sizi temin ederim ki doğanın esrarengiz büyüsü, atmosferi sizin huzursuz bünyenize ilaç gibi gelecek ve de ruhunuzu düzeltecektir.

6) Film yapım şirketi kurmak

film photo

Daha önceki yazılarımızda detaylı ve de kapsamlı incelediğimiz bu iş fikri aynı “belgesel çekim işinde” olduğu gibi sizin için inanılmaz haz alarak yapabileceğiniz eşsiz bir fikirdir. Sakın prodüksiyon şirketi kurmanın maliyetinin çok olduğunu düşünmeyin; kaldı ki televizyonlarda inanılmaz vakit geçiren ve de dizilerini, filmlerini doğuya pazarlama imkanı bulabilen bir Türkiye’de bu işi layıkıyla yapıp da yüklü paralar kazanmayan yok gibi bir şeydir.

Ayrıca maliyeti çok olan; ünlü oyunculardan oluşan bir kadro ile bu işe girseniz bile her halukarda kar eder ve de oyunculara ödediğinizin mislini kazanırsınız.

7) Denizcilik işi yapmak

Deniz ile ilgili herşey bu hassas insanlar için kelimesini duyduğunda bile neşeleneceği işlerdendir. Zira denizin pozitif iyonlar sayesinde rahatlatıcı, gevşetici, yatıştırıcı etkisi vardır; sizin için bu türden deniz ile alakalı işleri yapmak hayat boyu duygularınız ile barışık olmanızı sağlayacak ortamı da yaratmak demektir. Gayette size sizin gibi hassas kişilere severek tavsiye edebileceğim bu sektördeki işi düşünebilirsiniz.

Bu listenin sonu yok dostlarım; sizler için en iyi ve uygun iş fikrini bulmak inanın sizin kendinizde bitiyor. Eğer Allah gerçekten var ise bu türden insanlara birçok kapıyı kapattığı gibi birçok kapıyı da açmıştır. Size bu koca yazının sonunda kötü bir havadis vermek istemezsim ama gerçekleri yazmaya olan isteğim buna mani oluyor; “Eğer ki olurda sevdiğiniz, tutkuyla sarılabileceğiniz, benimseyebileceğiniz bir iş fikri bulamaz iseniz, hayat size diğer işsiz insanlardan en az 10 kat daha çok işkence edecektir, yerlatına, inzivaya çekilmenize neden olacaktır. Doğanın kanunu işte, dediğim gibi her iyi şey beraberinde kötü bir yanıyla var oluyor…

Kendinize iyi bakın, görüşmek üzere;
Saygılarımla
Parlakfikirler Admininiz

“Aşırı Hassas, Duygusal İnsanlara Göre İş Fikirleri-7 Adet” üzerine 6 yorum

  1. Böyle insanlar en son yazdığınız gibi hiç iş kuramazlarsa köye yerleşip 50 tane koyun 10 tavuk 2 inek alsa gül gibi geçinip giderler. 🙂

    Yanıtla
  2. Haşa ve kella! Şayet Allah varsa demişsin makalende. Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Sözler kitabını okumani tavsiye ederim. Sigara kağıdı gibi hassas ve nazenin bir şekilde ruhunu ve kalbini ikna edecektir. Kur’an-ı kerim tesfiridir. Meal demiyorum dikkat et! Madem o kadar kendinizi hassas kişilik olarak görüyorsunuz,okuyun da fikirleriniz yerine biraz da kalbiniz ruhunuz parlasin. Tabi kafayı siyirmadan işin içinden cikabilirseniz…

    Yanıtla
    • Öneriniz için teşekkür ederim Murat Bey; söz konusu kitabı elime geçerse okuyacağım. Ancak Allah var ise maalesef herkese sağlam bir iman, inanç nasip etmeyeceğini kuranda belirtmiştir.

      Yani siz boşverin beni, Ahmet’i, Mehmet’i… Kendinizin imanına bakın.

      Yanıtla
  3. Mükemmel bir yazı yazandan Allah razı olsun daha yarısını okuduğumda bu yorumu yaptırdı.Bizleri en iyi tanımlayan ve destekleyen; yazıyı yazana, paylaşana binlerce kez minnettarım.

    Yanıtla
  4. Dostum yüreğinize sağlık. Bu yazıda kendimi buldum, dediğiniz işlere cesaret bulabilirmiyim şimdiden kesin bisey diyemiyorum, lakin analizleriniz müthiş doğru bence.

    Sizin gibi bir beyin ve duygu insanı mutlaka bir kere Bediüzzamani okusa, inşallah ahireti de çok güzel olacak kanaatindeyim.

    Sizi sadecee yazınızı okuyarak sevdim dostum. Kişi sevdiğine sevdiği şeyden ikram etmek ister.

    Selam ve dua ile

    Yanıtla

Yorum yapın