Avrupa’nın batısında yer alan Hollanda, daha çok başkenti Amsterdam ile bilinse ile, her şehri ve adası (aynı zaman Karayipler’de üç adanın sahibi) ile en yaşanabilir ülkelerin başında geliyor. Tarihi ve kültürel dokusu ile birlikte ekonomisi en gelişmiş beş Avrupa ülkesinden biri. Kişi başına düşen milli gelirin epeyce yüksek olduğu Hollanda’nın nüfusu ise yaklaşık 17 milyon 500 bin. Yani İstanbul’dan bir tık fazla. Tabi bu da resmi rakamlara göre.
Yanlış bir orantı kurulacak olursa – ki genelde kuruluyor, düşünmeyi, hesaplamayı, aritmetiği bilmeyen kafalarca – bu kadar az nüfusa sahip bir ülkeye çok az şeyin ithal edilebileceği yanılgısı doğabiliyor. Şöyle 50 milyonluk, 100 milyonluk bir ülkede her zaman daha fazla potansiyel alıcı olacağı zehabına kapılanlar maalesef fena halde yayınlıyor. Zira bu kadar yüksek yüksek nüfuslu ülkelerin gelir dağılımında inanılmaz bir eşitsizlik, alım gücünde düşüklük ve giderek daha fazla yayılmakta olan bir fakirlik var. Bu ülkeler ithal ürünlere muhtaç olsa da, orası büyük ve güçlü ekonomilere sahip olan ülkeler tarafından dev bir pazara dönüştüğü için yine ihracat şansı düşmüş oluyor. Yani halihazırda yüksek nüfuslu ülkeler, sayıca kalabalık olsa da, alım gücü giderek düşen ve birçok farklı ülkenin farklı markalarıyla kuşatılmış olan bir pazar konumunda.
Toku doyurmak zor olsa da zengin ülkelere satış gerçekleştirmek çok kolay. Yeter ki söz konusu tok ülkenin nelere aç, nelere açık olduğunu bilin.
Hollanda’da Ne Yok Ne Eksik?
Hiçbir ülkenin her şeyi kendisinin imal etmesi mümkün değil, böyle bir dünya yok. En azından henüz yok. Bu nedenle Hollanda’nın eksikliklerini bilip bu bilgiyle pazarına girmeye çalışmak çök daha mantıklı olacak. Batı Avrupa ülkesinin son yıllarda en fazla ithal ettiği madenlerin başında taş kömürü geliyor. Bir diğer maden ise alüminyum. Ülkemiz hem alüminyum hem de kömür bakımından zengin. Hollanda ise çoğu Avrupa ülkesi gibi bu tür madenler bakımından oldukça kısır topraklara ve kısıtlı imkanlara sahip.
Tıbbi gereçler ve hijyen ürünleri de Hollanda’nın yokluğunu çektiği ürünler arasında yer alıyor. Çoğu Avrupa ülkesi gibi onlar da salgın esnasında başta maske olmak üzere birçok ekipman ve malzemenin eksikliğini hissetti.
Korona Sonrası Satış Fikirlerinden En Karlı 4 Tanesi
Hollanda’ya ithal edilebilecek diğer ürünler arasında oyun eşyaları (bowling gibi çok sayıda kişinin oynadığı oyunlar için gerekli eşyalar), mobilya ve aksesuarlar, ayakkabı tabanı ve yazı gereçleri yer alıyor. Nüfusu az gelişmiş ülkelerde ithalata ihtiyaç duysa da muhtaç olmaz. Dış alıma bağlı olsa da bağımlı olmaz. Siz kaliteli ürünler ürettiğiniz takdirde bu ülkeye çok sağlam satışlar gerçekleştirebilirsiniz.
Halkı ve Kültürü Nelere Talep Gösteriyor?
Hollanda halkı, her rahatı yerinde Avrupa insanı gibi oryantalist ve mistik şeylere talep gösteriyor. Mesela klasik Türk motifleriyle işlenmiş alelade bir halı, onlar için antika değerinde olabilir. Doğu mistisizmini yansıtan her çeşit halı, kilim, biblo ve butik hediye eşyalar onların ilgisini çekecektir. Tütsü ve buhurdanlıklar da kesinlikle Hollanda pazarına hızlı bi şekilde kanalize olmanızı sağlayacaktır. Bu insanların tam anlamıyla bir geçim sıkıntısı olmadığı için boş zamanlarını farklı kültürlere ait araştırma ve incelemelerle geçiriyorlar. Bu nedenle başta Türkiye ve İran olmak üzere Doğu kültürüne ait egzantrik şeyler onların ilgisini baya baya çekecektir.
Yine aynı şekilde risk oranı çok az olduğu gibi garanti sektörlerden biri olarak kabul edilen tekstil ürünlerinden de Hollanda’ya sunabilirsiniz. Elbise ve diğer kıyafetlerde de yerel renklere / motiflere ağırlık vermeye özen gösterin.