İş Yaparken Umutlu Olmanın Önemi

Umutsuzluk, yeni bir virüs olarak yayılıyor. 16 – 25 yaş aralığında artık çağımızda ”ultra genç” olarak nitelendirilen bir kuşak var. Bu kuşak, umutsuz. Bildiğin umutsuz. Soruyorsunuz gelecekten beklentin ne? Söylüyorlar. Hiç. Bir amacın, bir idealin, bir meselen var mı? Yok. Facebook’a giriyorsun. Gencecik elemanların tek derdi eğlenceli vakit geçirmek, flört etmek, oyun oynamak.

İş dünyasına da bu genç kuşak giriyor sonuç olarak. Her sene devri daim yaparak yeni kuşaktan en yaşlıları ya da vakti gelenleri iş dünyasına giriyor. Ya liseli kuşaklardan bu yana belli bir umutsuzluk kaynağının çöreklendiği bünyede de iş dünyasının ve ortam koşulları ümitsizlik ile sarılıyor. Şimdi öncelikle dünyamızda umutsuzluğun kaynaklarını ele alalım daha sonra iş dünyasında umutlu olmanın faydalarını ve umut ile polyannacılık ayrı değildir başlığını sizlerle paylaşalım. Hazırsanız başlayalım.

 

Dünyadaki Umutsuzluğun Nedenleri 

Artık daha karanlık, daha dip bir atmosferde yaşıyoruz. İzleyenler bilir. The Happening adında bir film vardı. Türkçe’ye mistik olay adıyla çevrilmişti. Bu filmde bilinmeyen bir nedenden dolayı bir müzik ve bir atmosfer kaybı yaşanıyordu. Ve o müziğin ya da atmosferin içine düşen insanlar hemen anında intihar etmeye başlıyordu.

Dünyanın intihar oranlarına baktığımızda giderek artan bir ivme tutturduğunu görüyoruz. Bunun nedenlerini ise özet olarak aşağıdaki derlememizde bulabilirsiniz.

İşte size dünyadaki umutsuzluk tabakasının ana nedenleri:

  • Parasızlık: 

Parasızlık büyük dert. İnsanı cinnete, sinirsel hastalıklara, intihara sevk eden biricik element. Ancak bu saydığımız negatif durumların, içine düşülen cinnetlerin, açmazların, zihinsel iflasların ana kaynağı umutsuzluk. Yani belli bir etkinin altına girmiş erkekler ve kadınlar önce umutsuzluk zehriyle zehirleniyor sonra da umutsuzluk çemberinin içinde kendi sonlarını hazırlıyorlar. Fakir insanların ruhen de zayıflaması sonucu en büyük ümit düşmanlığını parasızlık sarf ediyor.

 

  • Tatminsizlik: 

Geçenlerde bir haber okudum. Gencecik bir çocuk, hayatında kimseyle cinsel olarak birlikte olamadığını, bunu beceremediğini, bu saatten sonra da becerebileceğini sanmadığını yazarak kendi hayatına son vermiş.

Tatminsizlik, her yanda. Sadece cinsellik olarak da değil üstelik. Maddi, manevi tatminsizlik her şeyin kolay erişebilirliği ile birlikte tam gaz yoluna devam ediyor. Asıl mevzu ise görmek ile olmak arasındaki çizginin saydam hale getirilmesi ile şekilleniyor. Artık her şey görülüyor ama her şey olunamıyor. Bu da gerçek ile sanal dünyanın arasında bir bastırılamaz tutku dinamiği, bir duygu durum bozuklu yaratıyor.

 

  • Şımarıklık 

Kim ne derse desin modern insan tam olarak şımarık bir profil çizmektedir. Çok değil anne babalarımızın nasıl kahvaltı ettiklerini bir dinleyin. Biz evdeki reçelleri, peynirleri beğenmezken, onlar bir yağlı ekmek bir çay ile günlerini geçirmek zorunda kalıyorlardı.

Bu şımarıklığı iş dünyasında da görmek mümkün. Yetinmek, bir erdem oldu çıktı, utanılacak bir huy olarak lanse edilmeye başlandı. Daha fazla para, daha fazla güç, daha fazla çevre hırsı insanları önce hırslı daha sonra umutsuz hale getirdi. Çünkü tatmin azaldı, şımarıklık arttı.

 

Baskıcı Ortamlar Neden Uzun Vadede Ekonomiye Zararlıdır? bazen ülkeler de insanlar gibi umutsuzluğa kapılır. Hatta ülkeleri insan gibi görüp öyle muamele etmekte fayda var. Osmanlı’ya ”hasta adam” dendiğini unutmayın. Ülkeler umutsuzluğa kapılırsa bu baskıcı ortamlar oluşturur. Baskıcı ortamlar ise uzun vadede ekonomiye zararlıdır. Bunun nedenini merak eden tüm parlak fikirler okurlarınızı yazımıza davet ediyoruz.

Umutlu olmak, asfaltta çiçek açmasını beklemektir. O çiçek bir gün açacak!

Umutlu Olmanın İş Dünyasında Yararları Nelerdir? 

  • Her zaman geleceği düşündürür: 

İş dünyasında başarıyı ve zaferi getiren yegane element, geleceği düşünmek ve geleceğe oynamaktır. Geçmiş, geçmişte kalmıştır artık ve aslolan şimdinin temelleri üzerinden geleceği inşa etmek, geleceği elde etmektir.

Umutlu olmak ise adeta geleceğin memuru olmaktır. Her yeni gün doğan güneş yeni bir umudun müjdecisi ya da hazırlayıcısıdır umutlular için. Bu nedenle iş dünyasında geleceğe hizmet etmek ve ona yatırım yapmak isteyenler ümidi bile sistemli bir şekilde kullanıp kendi çıkarlarına uygun bir şekilde rafine etmelidirler.

 

  • Yenilseniz de ayağa kalkarsınız 

İyi boksör, düşmeyen değil kalkmasını bilen boksördür. Kalkmayı bilmek öğrenmek için ise bazen yumruk yemeyi bilmek gerekir.

Bugünün zenginleri, milyonerleri, saygın ve meşhur iş adamlarının hayatlarına baktığımızda bir değil birden fazla yenilgiyle dolu olduğunu görebiliriz. Demek ki neymiş, hem sosyal yaşamda hem de iş hayatında öyle tepeden inme çılgınlıkla öyle hazıra, keyfe, sürekli olarak kazandığın oyunlara, yarışmalara, ihalelere konmak yokmuş. Umudunuzu koruduğunuz takdirde ise her kötü durumundan altından kalkmayı bilir ve ne kadar yumruk yerseniz yiyin sonunda ayağa kalkmayı öğrenmiş bir şekilde yeni ve taze hedeflere yönelirsiniz.

 

  • Umut, insana enerji verir 

Will Smith’in oynadığı Umudunu Kaybetme filmi hasılat rekorları kırmış bize de yeni bir umut ışığı vermişti. O filmde çocuğu için geleceği için tüm olumsuzluklara, aşağılanmalara ve dışlanmalara rağmen yüzünden gülücüğü eksik bırakmayan ve mücadelesinden taviz vermeyen bir insanı izledik.

Aynı şekilde Hayat Güzeldir adlı filmde Nazilerin esir kampına düşen bir Yahudi ile oğlunun hikayesini izlemiştik. Oğlu gördüklerinden kötü etkilenmesin diye koca esir kampını bir panayıra çeviren babanın her şeye rağmen umutlu bakış açısı bize ayrı bir moral ve enerji vermişti.

Umutsuz insan aynı zamanda enerjisiz insandır. O nedenledir ki yataktan bile zar zor kalkıp yeni güne zor zor başlarlar. Onlar için bir umut olmadığı için hareket etmek, dışarı çıkmak, bir şeyleri başarmak için de bir mana yoktur. Ancak umutlu bir insan iş dünyasında yükselebilir. Çünkü umut, insana enerji, motivasyon ve çalışkanlık verir.

Ödüllü ”yorgun ama umutlu” resmi.

Umutlu Olmak Ayrı Polyannacılık Ayrı 

Polyanna olmak, evin başına yıkılsa olsun en azından yıkılacak bir evim var, ya olmasaydı demektir. Yani en hafif tabirle geri zekalı bir şekilde umutlu olmaktır. Bakmayın umut dediğime, aslında Polyanna olmak gerçeği reddetmek, gerçekle mücadele etmekten kaçınmak ve kendi yapay küçük dünyasında kendi kendini mutlu etmenin yollarını suni bir şekilde bulmak demektir.

Sizin böyle bir şeye ihtiyacınız yok. Sizin ihtiyacınız olan yegane şey azimle ve sabırla çalışmak, başa gelen sakatlıkları ve talihsizlikleri iyi analiz edip hatalardan ders çıkarmak ve gelecek güzel günlere olan inancınızı umudunuzla beraber bir an olsun kaybetmemektir. Polyanna’lar bırakın mutlu olsun küçücük dünyalarında. Sizi bekleyen kocaman, kocaman olduğu kadar da şahane kapılar var.

Umut ve Cemal Süreya 

Günümüzde kitapları peynir ekmek gibi satan bir şair ve düşünür var: Cemal Süreya. Cemal Süreya’nın zamanında nasıl sıkıntılar çektiğini, parasızlık yaşadığını bilenlerin sayısı ise az. O her şeye rağmen, her olumsuzluğa ve krize rağmen dik durmayı başarmış, yazmaya devam etmiş ve ölümsüz ismini tarihin güzel sayfalarına yazdırmayı bilmiştir.

Hatta yurt dışından döner dönmez arabasını satmış ve arabadan kazandığı parayla dergi çıkarmıştır. Buradan bile, bu küçücük hayatın büyük etkilerinden bile çıkarılacak güzel umut güzellemeleri var.

Umut sizinle olsun sevgili parlak fikirler. Çünkü ancak umutla birlikte başarı ve mutluluk var.

Yorum yapın