İyi bir girişimci linçlere karş dimdik durabilip yaparken yıkandır!

Sevgili okur; bu yazı belirli bir dini görüşe, milli görüşe, tabuya, kutsala, değere sahip insanları yani insanların %99.99’undan fazlasını, muhtemelen seni bile bazı alanlarda zorlayacak, gıcık edecek bir yazı olacak. Bu yazı “uzaydan gelmiş yaratık” bakış açısıyla insani değerler hiçe sayılarak kaleme alınmaya çalışılmıştır (elbette bunu yaparken de suç işlememeye dikkat ettim). Şahsen bu yazıyı yazarken biraz zorlandım. Zorlandım çünkü bazı şeyler insanın kendi kendine bile itiraf edemeyeceği, kabul edemeyeceği niteliktedir. Benim de bazı tabularım saçma ama kıramadığım değerlerim olduğu için benim de insan olmamdan dolayı bu yazı şahsen benim bile zoruma gitti. Kendi kendime kızdım anlayacağınız…

————————–

İnsanların ezici bir çoğunluğunun fanatik sürüler olduğu gerçeğininin yanında bazı insanların diğerlerine göre çok daha bağımsız, tarafsız, objektif, esnek düşünme yeteneğine sahip olduğu da doğrudur. Öyle ki bu fanatik sürülerin içerisinde kimi aydın görünümlü fanatik fertler çıkıp: “Hey, insanlar ben çok aydınım, duyarlıyım, ben sahiden tarafsızım, objektifim” diyerekten sahte itibarlar ile çıkar temin etmekteler. Nihayetinde son bahsettiğim grup sahiden lider olabilecek, girişimci ruhlu insanların çakmaları, özentileri, kopyaları, imrenenleridir.

Bu bahsettiğim gerçekten lider ruhlu, girişimci insanlar ise belirli bir okul ile sınav ile yetişmezler. İster doğuştan gelen şanslı genler diyin, isterseniz şanslı çevre deyin ama bu iş epey şansa kader gibi görünüyor.

Çok azınlık kesimden olan sahiden girişimci insanların önündeki en büyük engel ve aynı zamanda en büyük nimet “fanatik sürülerdir“. Zira girişimci dediğimiz insan inovasyon yapar. Yani bir şeyleri yeniler. Değiştirir. Bu değişimler ise fanatik sürülere rağmen onlara hitaben yine onların hizmetine sunulmak üzere yapılır. Yani bir girişimcinin önündeki en büyük engel linçsever insan gruplarıdır. Zira siz sahiden yeni bir iş fikri bulduğunuzda toplum tarafından çoğu zaman alkışlanmak yerine taşlanırsınız. Buna hazırlıklı olun!

Taksicilerin işini tehdit eden uber örneğinde olduğu gibi…

Google’ın icat ettiği robot kamyon şoförlerine işimizi kaybedeceğiz diye tepki yağdıran insan sürülerinde olduğu gibi…

Wall Mart’ın icat ettiği robot kasiyerlere kin kusan insanların yaptığı gibi…

Google Translate’in geleneksel tercümanları hiç edecek olmasına tercümanların bir araya gelip tepki göstermesinde olduğu gibi…

Otobüs firmalarını yok etme kudretine sahip Uber’ın birçok ülkede yasaklanması örneğinde olduğu gibi…

Devletlerin seçim sistemlerinin fevkalade köhnemişliğini ve işlevsizliğini gözler önüne seren elektronik seçim sistemlerine geçmemekte ısrarcı olması gibi…

Dünya çapında etkili insanların kirli çamaşırlarını ortaya seren Wikileaks’in sahibine olduğu gibi…

Bilginin ve verinin serbestçe dolaşımını savunan “Pirate Bay”‘in sahibinin kaçak yaşadığı Kamboçya’dan yaka paça alınarak tutuklanmasında olduğu gibi…

Haksız rekabet yarattığı gerekçesiyle birçok gelişmiş diye etiketlenen ülkede yasaklanan Booking’e olduğu gibi…

Avukatların mesleğini tehlikeye atan robot dilekçe yazım programlarında olduğu gibi…

Kendisi mevzuat gereği reklam yapmaktan men edilmiş olan avukatın reklam sayılmayan ama reklamdan daha tesirli teknolojinin kullanıldığı yasal iş edinme yöntemlerini taşlamasında olduğu gibi…

İfade özgürlüğünün kalesi Wikipeadia’ya olduğu gibi…

Reel sektörü baltalayan e-ticaret sitelerine ek ağır vergiler getirilmesini savunan yeterince gelişmemiş, kompleksli, kıskanç esnafların yaptığı gibi

Bitcoin’e “dolandırıcılık ürünü” demek suretiyle ağır çamur atmaya çalışan Morgan Stanley örneğinde olduğu gibi

Robot gazeteci yazılımının insan gazetecilerce taşlanması örneğinde olduğu gibi (http://neilthurman.com/blog-reader/robonews-what-journalists-think-of-their-new-automated-rivals-19.html)

Yıllar önce icat edilmesine rağmen halen elektrikli arabaların piyasada yeterince yer alamaması örneğinde olduğu gibi (burada bir linç yok ama dolaylı engelleme var, bu araçların yayılamamasının sebebi sahiden insanlarda yeterince para olmaması mı?)

Reddit’in kurucusunun Amerika’da bilginin ve verinin ücretsizce özgürce yayılmasını sağladığı için 35 sene ağır hapis ve 1 milyon dolar para cezası yeme ihtimalinden dolayı psikolojik baskıya dayanamayıp intihar etmesi gibi…

——————————

Liste uzaaar gider. Daha fazla yazmak istemiyorum. Haberlerde her ay bu tarz teknoloji yasaklamalarını görmektesiniz zaten. Esas konuya gireceğim.

Sevgili okur; diyeceğim o ki girişimcilik ve inovasyon “devrimcidir“. Hem de bu bahsettiğim devrimcilik o senin lisedeki pek sevgili arkadaşının Karl Marx’ın Das Kapital’inin tek sayfasını okumadığı halde “kahrolsun faşizm” diyerekten yaptığı sahte devrimcilikten milyon kat daha tesirli, etkili, güçlü bir devrimcilik…

Bu türden devrimcilik henüz ceza kanunlarımızda ağır cezalar ile yasaklanamadı bile. Bakın yasaklanamadı diyorum yasaklanmadı değil(a harfine dikkat). Zira yavaş ve eskimiş sistemlerimiz henüz başına gelecek tehlikenin tam olarak ve yeterince farkında değil veyahutta farkında ancak elinden birşey gelmiyor… Esasında bu durum bir belki birileri için tehlike olsa da insanlık için ve gelecek kuşaklar için büyük nimettir!

Girişim ve inovasyon devrimcidir çünkü çok ama çok acı bir gerçeği her geçen gün gün yüzüne çıkarıyor: “İnsanoğlu’nun daha doğrusu fanatik ve düz insanların esasında bir civatadan farksız olduğu ve yerinin insan üretimi teknolojilerle doldurulabileceği gerçeğini bu sürülerin yüzüne vuruyor.

Biz yıllarca kendimizi uyduruk kurallarımız ve ideolojilerimiz ile kandırabildik. Ancak bu teknolojik gelişmeler var olan kurallarımızı bir bir yıkarken beraberinde tabularımızı da paramparça ediyor. Bu durum ise kendi kendimize bile gizliden gizliye bildiğimiz halde itiraf etmeye çekindiğimiz bazı gerçekleri gün gibi açığa çıkartıyor. Bu açıdan bakıldığında kendi kuyumuzu bizzat kendimiz kazıyoruz.

Teknoloji, inovasyon, girişim insanoğlunun sürü olan kesimine yapılabilecek en büyük hakaretleri yapıyor.

Bu hakaretlerden etkilenmeyen tek kesim ise az önce bahsettiğim yaratıcı, esnek düşünebilen, objektif, tarafsız, zeki bir avuç insan grubu…Zira onlar zaten kendilerine bu acı gerçekleri çoktan itiraf etme cesareti gösterebilmiş ve kendisini kandırma gafletine düşmemiş ve evrenin merkezine insan denilen yaratığı koymamış olan kesim.

Bu gelişmeler ve değişimler bu bencil sürüleri ölesiye rahatsız ediyor. Bunun sonucunda da her yeni girişim her geçen gün daha fazla lince uğrama riski ile karşı karşıya kalıyor.

Bak sevgili parlakfikirler okuru, ben tüm bunları; ayrıntılardan demogoji yapmaya çalışan, obsesif, bölünmüş kişiliklere sahip, ruh hastası, nihilist bir psikopat olduğum için değil etrafımda dönen linçlerin her geçen gün efil efil artmasını ve daha da kötüsü bu linçlere kendini aydın diye nitelendiren kesimin en ufak bir ses çıkarmamasından dolayı yazıyorum.

Daha da kötüsü kendini aydın diye nitelendiren bu güruhun söz konusu linç kampanyalarının lideri konumuna gelmeye başlamasından dolayı yazıyorum.

Artık inovasyon yapan sahiden yaratıcı ve teknoloji kullanabilen insanların bu dünyada yatacak yeri kalmayacak bu gidişle…

Buna bir dur demenin ise bu ülkenin ekonomi temalı yazarı olarak benim görevim olduğunu düşünüyorum.

Onlar ne kadar havlarlarsa havlasın, yeniliklere ve gelişimlere karşı ne kadar bas bas bağırsalar da gericilik için “ilericilik kisvesi” altında çoktan köhnemiş hümanizm kokan kampanyalar yürütseler de bilmeni isterim ki sonunda müsterih olan sahiden yaratıcı ve cesur olanlar olacaktır.

Eskiden bu linç kampanyaları muhafazakarlık etiketiyle yapıldığı için etkileri pek fazla değildi… İnsanlar çok değil kısa süre sonra gerçeklerin sürü halinde farkına varıp ileriye gidebiliyorlardı. Ancak şimdi bu kampanyalar şekil değiştirdi. Çok daha sinsi ve çok daha saldırgan maskeli bir hal aldı…

Dünyadaki en büyük teknoloji şirketlerinin İrlanda, İzlanda gibi ülke bile denemeyecek ufak ada ülkelerini kendilerine merkez seçmelerinden anlıyoruz ki bu linç kampanyalarına “gelişmiş” diye etiketlenmiş ülkelerin insanları da destek veriyorlar. Mesele sadece vergi mevzuatından ibaret değil… Elbette bu ülkeler bunun bedelini ödeyeceklerdir.

Modern insanların insanı evrenin merkezine koyan o ukala, bencil ideolojilerinin bu gelişmeler neticesinde patlayacak olması gerçeğini en ilerici diye etiketlenmiş ülkelerin çoğunluk halkları da hazmedemiyor.

Bu linç kampanyalarının devasa, köklü, çok uluslu şirketlerce de destekleniyor olması sanki dünyanın elitist süper varlıklı ailelerinin de bu yıkıcı ve iş gücü piyasalarını alt üst edici gelişmeleri en azından bir süre istemediğinin kanıtı gibi görünüyor…(böyle aileler yok, bunlar komplo diyorsan ve bir de bu durumdan %100 emin isen lütfen bu lanet siteden defol git sevgili parlakfikirler okuru 🙂

Ancak iş gücü piyasaları yok olacak diye oturacak ve geri kalacak değiliz. Zira birileri oturmuyor ve üretiyor. Bizlerden de en azından bir kısım insanların bu insanlara rağmen onlara hitaben birşeyler üretebilmesi lazım. Gelecek kuşaklar için bir kez olsun bencilliğimizi bir kenara koyarak gelişimimizi daha temiz daha organik daha umutlu bir dünyaya ulaşmak yolunda vicdanımızı da kalbimize koyaraktan sağlayabilelim.

Sözde bilimselliği savunan ama özde bilginin özgürce yayılmasından korkan bencil ve maskeli sürüler ve bunların liderleri kaybedecek! Türlü türlü kılıflar ile teknolojik yeniliklere karşı duranlar yenilecek.

————————–

Lafı daha fazla uzatmayacağım sevgili parlakfikirler okuru. Diyeceğim o ki girişimciliğin yaparken yıkmaktan başka çaresinin olmadığı gerçeğini bilerek kaçınılmaz olandan kaçmamayı ve dimdik durabilmeni öğütlüyorum. Bırakınız o sürüler ellerinden geleni ardına koymasınlar. Sonunda bizim gibi düşünen korkusuz insanlar kazanacaktır.

Not: benim siyaset ile alakam yok ama bu yazı da biraz devrimci manifesto gibi oldu ya la 🙂

Yorum yapın