Pazarlama esnasında, ürünlerin takdiminde ve sunumunda envai çeşit yol vardır ki, o yolları izlediğiniz takdirde, başarmaya biraz daha yaklaşırsınız. Söz konusu olan kapitalizm ise önce markalar sonra insanlar yarışır. Bu nasıl olur peki?
Önce markalar yarışır evet. İnsanların gözüne girmek için adeta. Bunu bir kadını yüz kişi ister bir kişi alır mottosunun ekonomik ölçütüne uyarlayabiliriz. Bir müşteri kitlesini de onlarca marka ister ama sadece birkaçı kendisine çekmeyi başarır. Bu büyük yarışta galip gelmek için ise kırk türlü takla atmak gerekir bazen.
Peki ya sonra neden insanlar birbirleriyle yarışır? Yazımızın ana konusu da budur zaten. İzdiham yaratma sanatı. Kusursuz ölçekteki ürünlerin halkın yararına sunulması. Ancak bitimli dünyanın bitimli ürünleridir bunlar. Marka yarışından galip gelen ürünler, daha sonra arkalarına yaslanıp insanların birbirleriyle yarışmasını izler kendileri için. Artık ikinci devir başlamıştır. Marka, galip gelerek rüştünü ispatlamış ve meyvelerin semeresini toplamaya başlamıştır.
Peki diyebilirsiniz ki bunu yapmak etik mi? Elbette ki etik. Zira siz bozuk ya da çürümüş bir meyveyi ambalajlayarak sanki taze ve sıhhatli bir ürünmüş gibi satmaya çalışmadığınız sürece yani kamu düzenini bozacak şekilde bariz hile yapmayıp suç işlemediğiniz sürece her yol mübahtır pazarlama arenasında. Bu açıdan kendinizi sakın sorgulamayın. Ticaretin hukukunda algı yönetimi kurmak bir akıl işaretidir ve her zaman için işe yarar, kabul görür. Bu nedenle bu türden psikolojik baskıları sakın ola ki üstünüzde kurmayın.
Şimdi en başta yazımızda pazarlama için kullanılacak genel geçer akıl oyunlarından dem vuracağız. Bu nedenle tek bir noktada sabit kalmayıp dört koldan müşterileri markanıza ve ürünlerinize doğru çekmenin yollarını denemiş olacaksınız. Söz konusu ticaret ve pazarlama ise dört koldan saldırmak da fayda var zaten. Çünkü globalleşen dünya ile birlikte rakipler hem çoğalıyor hem de iyice nitelikli ve zorlu bir hale geliyor. Bunun önüne geçmek için ise eski tarz usulleri bırakmak gerekiyor.
Zira ne olursa olsun rakipleriniz artık mahalledeki diğer bakkal, manav ya da market değil. Ve bu işin hiç şakası yok. Ya batar ya çıkarsınız. Ya da kaderinize razı olup orta seyirlerde orta sınıf bir ticaret adamı olarak yaşlanır gidersiniz.
Bir işletmenin, bir kurumun, bir dükkanın görmek istediği birinci manzara budur. Ancak ne yazık ki çok azı bunu başarır. Zira bu izdiham yaratma sanatı ticaretin artık kral diye tabir edebileceğimiz noktasına gelmek demektir. Şu görüntüyü oluşturan bir dükkanın ya da marketin müdürü olduğunuzu düşünsenize bir. İnsanlar sizin ürettiğiniz ürünleri almak için birbirini çiğniyor. Uygarlık tamamen bitmiş. İlkel insanlar bir ava saldırır gibi. Günün sonunda ise tek yapmanız gereken biriken paraları saklamak için daha büyük bir kasa siparişi vermek olabilir!
Pazarlama Gelecekte Tamamen Subliminal Mi Olacak? adlı makalemiz bugünlerde iyice önem kazanan bir soruyu soruyor. Pazarlama gelecekte tamamen subliminal mi olacak? Yani insanların bilinç altlarına doğrudan mesaj gönderip onları uyur gezer müşterilere mi dönüştürecek Bu ve buna benzer gelecek odaklı ve pazarlama meraklılarını tatmin edecek türde soruların cevaplarını bulabileceğiniz yazımız sadece parlak fikirler farkıyla burada!
Pazarlamada Dikkat Edilecek Belli Başlı İncelikler Nelerdir?
En büyük incelik müşterinin ne istediğini bilmektir. Sosyal medya ve teknolojinin hızlı yaptırımları ile birlikte artık insanlar aydan aya değişen ihtiyaçlarına cevap ve tatmin arıyor pazar içinde. İnsanlar şunu sever, şunu alır gibi genel geçer tanımlar ön yargıdan ibaret. Çünkü tamamen homojen ve şeffaf bir alış veriş geleneğinden bahsediyoruz artık. Hatta öyle ki bir gelenek bile yok artık.
Çünkü sürekli değişen ve dönüşen bir pazar hakimiyeti var. O nedenle sürekli hareket eden ve karar değiştiren kafası karışık milyonlarca müşteri adayınız olacak. Onları bu dağınık ve büyük pazarda kendi ağınıza çekmek, kendi dükkanlarınızda ağırlamak ve kendi ürünlerinizin müdavimi yapmak için her zamandan daha çok çalışmalısınız.
Çok çalışmak da yeteri kadar kafi olmayacaktır. Bununla birlikte yaratıcı olmalısınız. Güncel ifadelerden faydalanıp bolca mizahtan faydalanmalısınız. Çatık kaşlı ya da düz reklamlar hiç de müşterilerin ilgisini çekmiyor zira günümüzde.
Pazarlamacılık zaten zor iken iyice zor bir sektör alanına döndü. Ancak başardığınız takdirde de pastadan alacağınız pay da bir o kadar tatlılaştı ve fazlalaştı.
İnsanların giderek bir markaya dönüştüğü bir çağda yaşıyoruz. Markalar markaları satın alıyor, üstüne marka giyip yemeklerinde marka tüketiyor. Kapitalizmin gelişkin aşamasında yaşıyoruz artık. Ben marka takıntılı biri değilim ya diyen birisinin bile nelerden hangi markalara dikkat ederek satın aldığını şaşkınlıkla izliyoruz. Bu görsel insanın evrimini ve değişimini çok güzel özetlemiş.
Kaybetme Korkusunu Ve Kaygıyı Pazarlamada Kullanabilmek İçin Taktikler
- ”Stoklar bitiyor” tanıtımı yapmak: Bu sayede insanların akıllarında ilk izlenim şu olacak. Stoklarına kadar bittiğine göre söz konusu ürün harika bir şey olmalı. Bol olan değersiz iken azalan ve bitmekte olan her şey kıymetlidir insanın zihninde. Örneğin eskiden yediğimiz muzlar daha lezzetliydi. Neden? Çünkü sayıca çok daha azdı. Öyle her yerde bulunmazdı. Ama şimdi çok daha ucuza her yerde bulabileceğiniz muzlar, rutin bir tatta sadece. Stoklar bitiyor tanıtımı yapmak muza yeniden eski tadını verecektir. Ve pek tabi satılmak istenen her ne ürün ise, ona.
- ”Son indirim zamanı” algısını yaratmak: Böylece insanları endişeye ve telaşa sevk edeceksiniz.Hem de tamamen yapay ama sizin işinize yarayacak cinste bir endişe. Böylece bu yazıyı görüp de algılara kapılan müşteri ”Aman Allah’ım bir an önce şu üründen almalıyım, son indirimi kaçırmamalıyım” moduna girecektir. Bundan sonrası ise artan kuyruklar ve dolan kasalar olarak size ve işletmenize etki edecektir.
Tüketim çılgınlığının sonu şu görüntüdür. Ama bir pazarlamacı olarak elbette ki dönüp arkanıza bakmanıza gerek yok. Her zaman için önünüze bakmalı ve daha fazla satışın anahtarını doğru kilitlerde çevirmeyi bilmelisiniz. Kim bilir belki bir gün çöplerden de bir üretim ve satış pazarı çıkarmayı bilir kapitalizm. Siz ne dersiniz?
- Avantajların geç kalınması durumunda kaybedileceği mesajını vermek: Böylece söz konusu yapay ama işe yarar telaşı ikiye katlamış olursunuz. Sakın geç kalma ha! Yoksa başkası alır bu ürünü. Başkası alır da sende olmazsa bu senin için epey yıkıcı olur. Tüketim çılgınlığının başat hafıza da böylece dolar. Onun değil senin olsun. Halbuki herkesin olduğunda kazanır kapitalizm. Ama müşteriyi özel hissetmenin yolu da buradan geçer tam olarak. Bak biz seni düşünüyoruz o nedenle avantajlarımız sadece sana özel. Hadi ne bekliyorsun! Satın al bizi!
En Basit İşten Bile İyi Pazarlamayla Zengin Olunabilir Mi? gibi bir soru sorduğumuzda cevabımız olumlu olacaktır. En basit işten bile iyi pazarlamayla zengin olmak istiyorsanız yazımız sizin için burada.
- Aynı ürünün başka bir yerde bulunamayacağı algısını yaratmak: Müşteriyi tek ve eşsiz hissettirmek gibi, kendinizi de eşsiz ve bulunamaz göstermelisiniz. Bu ürünün, bu kadar kalitelisi ve ucuzu elbette ki sadece sizde bulunur. Geriye kalan da bunu allamak pullamak ve müşterinin gözünün önüne getirmektir.