Kişilik Bozuklukları Olanlar Neden Ya Çok Zengin Ya Da Çok Fakir Oluyor?

Herkese merhaba. Bugün okurlarımızla çok özel bir konuyu irdeleyeceğiz. Kişisel bozuklukları olanlar neden iş piyasası içerisinde ya çok zengin ve başarılı noktalarda ya da tam tersi istikametlerde fakir ve çok başarısız olurlar? Bu ve buna benzer birçok sorunun cevabını yazımız içerisinde ele alacağız.

Öncelikle hem iş sahasında hem de sosyal hayatta sıklıkla karşılaşılan hastalık tiplerini ele alıp analize edeceğiz. Öyleyse başlayalım:

  • Obsesif Kompulsif: Yaygın adıyla halk dilinde bilinen şekliyle ”takıntılı” kişilik tipi. Obsesif insanlar, iş hayatında da uç sınırlarda dolaşırlar. Ve en nihayetinde ya çok zengin, ya çok fakir olurlar. Takıntılı kişilik, iş ve sosyal hayatında rakamlara, işe vaktinde kalma saatlerine, bekletilmeye, işin zamanında yetiştirilmesi gibi konularda oldukça sabit fikirli ve hata kabul etmeyen – affetmeyen tiplerdir. Çeşitlerine göre düzen ve temizlik hastası olanlar da vardır. İnsanların kişisel ofislerinin bile dağınık ya da pis olmasına tahammül edemezler. Ve bu doğrultuda sadece kendi işlerine değil başkalarının işlerine de karışma yetkisini kendinde görürler. Tabi bunlar işin olumsuz kısımları. Nice obsebif bozukluğu bulunan kişiler de bu rahatsızlıklarını, iş sahasına en doğru ve en verimli şekilde yedirmeyi başarmışlardır. Onların fazla kuralcı olması, işlerin vaktinde ve en doğru şekilde bitmesini sağlar. Dakiklik ve mükemmelliyetçilik, takıntılı kişiliklerin vazgeçemedikleri iki unsurdur. Bu iki unsur ise kişinin yönlendirmelerine göre olumlu ya da menfi sonuçlara yol açar. Mükkemmeli istemek elbette ki kusur değildir. Ancak o mükemmele giden yolda, izlenecek yol ve üslubun nasıl olacağı çok önemlidir. İş yerinde biri mükemmeli zorlayarak cebren ve çalışanlarını zor duruma sokarak isterse belli bir noktadan sonra iş ortamında güvensizlik ve sevgisizlik oluşacaktır. Ancak mükemmeli isteyen obsesif kompulsif bozukluğundaki kişiler, bu istenci kibar, yerinde ve profesyonelce isterlerse, iş ortamında başarı, güven ve sevgi ortamı oluşacaktır. Önemli olan hastalıkları, küçük rahatsızlıkları en verimli şekilde kullanmak ve iş sahasına yedirmeyi bilmektir. Takıntılı insanlar, genelde kendilerinden pek hoşlanılmayan tiplerdir. Ancak, yapıları gereği hırslı, inatçı ve çalışkan olduklarından genelde başarıyı yakalarlar. Bu nedenle tanıdığımız birçok ünlü zengin dahil, birçok örnekte karşımıza bu rahatsızlıktan muzdarip simalar çıkacaktır.

bo 3

  • Çift Uçlu Bipolar Bozukluk – Yapılan çeşitli araştırmalarda çift uçlu bipolar bozukluğun ABD Ve İsviçre’den sonra en fazla görüldüğü yer Türkiye olarak belirlenmiştir. Ancak başka araştırmalarda da bunun tam olarak tespit edilmesinin mümkün olmadığı çünkü kayıtlı bipolar bozuklu hasta olduğu kadar kayıt dışı da birçok vaka olabileceği kaydedilmiştir. Yine de ülkemizde Avrupa ve Amerika ortalamasının çok ötesinde manik depresif vakası gözlemlenmiştir. Bipolar bozukluğun bir diğer adı da manik depresif hastalığıdır. Hastalıktan muzdarip kişilerde şiddetle gösterilen belirtiler, dengesizlik, enerji fazlalığı ya da tam tersi olarak enerji düşüklüğü, hayal gücünde belirli oranda bir artış, intihar meyilimi ya da şiddetli çoşku selidir. Manik depresifler, manik dönemlerinde bulundukları iş sahasında adeta enerji terörü estirirler. Vücut ve bilinç gereğinden fazla enerji hormonu salgıladığı için, – bu hormonun adı dopomin’dir- söz konusu kişiler, iş yerlerinde yüksek emek ve ilgi ile göz bebeği olurlar. Ancak hastalığın depresif döneminde aynı oranda şiddetli bir enerji düşüşü ve ilgisizlik yaşanır. Bu da iş sahasında gözle görülür bir dengesizliğe ve ”ne oldu bu çocuğa” sorusuna dönüşebilir. İş hayatı, her zaman denge isteyen özel bir bölgedir. Bu nedenle manik depresif hastaların, gösterecekleri enerji ve ilgi alanındaki dengesizlik, çok geçmeden personellerin ve müdürün gözünden kaçmayacaktır. Bazı hastalar ise her zaman manik ya da depresif dönemde oldukları için belirli bir çizgide iş hayatlarını sürdürebilir. Her zaman manik olanlar ise iş hayatında zirveye emin adımlarla çıkma potansiyelini yüksek seviyede taşıyabilirler. Depresif olanlar ise aynı şekilde girdikleri birçok işte tutunamaz, başarısız bir kariyer grafiğiyle fakirliğin koridorlarında cirit atarlar.

 

Antisosyal Kişilik: Bu kişilik bozukluğundan rahatsız kişiler ya kendilerine home office bir iş bulup yükselirler ya da kısır döngünün içerisinde her defasında dışarıda yeni işlere girip çıkarak hem şanslarını hem de psikolojilerini zorlarlar. Günümüzde ev ortamında iş kurarak zenginlik basamaklarını hızla çıkan birçok ünlü zengin vardır. Antisosyal kişiliklerin ya dışarıdan ve sosyal ortamlardan duyulan korkularını uzman yardımları ve ilaç tedavileriyle yenmeleri ya da ev ortamında kendilerine ait bir çalışma sahası kurmaları gerekmektedir.

bo2

Pasif Agresif Kişilik Bozukluğu: Çok büyük bir mucize ya da istinai durum olmadığı sürece bu kişilik bozukluğundan rahatsız olanların iş hayatında herhangi bir başarı ya da zenginlik kazanmaları mümkün değildir. Bu nedenle fakirliğe en yakın kişilik bozukluğu olarak görebiliriz. Zira pasif agresifler, kendilerinden başarı istenildiğinde ekstra bir çaresizliğe ve yetkinsizliğe düşen insanlardır. Her zaman bir bahaneleri, bir karşı çıkışları, bir bahaneleri vardır. Bu nedenle iş hayatının yüksek performans gerektiren stresli ortamında başarıya ulaşmaları mucize olacaktır. Kendilerine iş verildiğinde ağırdan alma huyları vardır. Kafaları sürekli karışıktır ve ani / gereksiz reaksiyon göstermeye meyillidirler. Bu nedenle pasif agresif olup da zenginliklerle donatılmış bir insan göstermek, pek mümkün değildir.

Histerik Kişilik Bozukluğu: Başarıya ve nihai emellere ulaşmak konusunda oldukça hırslı olan insanlardır. İlgi merkezi olma ihtiyacı – sürekli ilgi arayışı – tatmin ve onay istekleri ile birlikte çalışkanlık konusunda rakiplerini ikiye, üçe katlama potansiyelleri vardır. Genelde kadınlar üzerinde etkili olan bu bozukluk, birçok insanı başarıya birçok insanı ise dizginlenemez hırsları doğrultusunda uçuruma sürüklemiştir. Histerik olan insanların, iş hayatında fakirliğe de zenginliğe de eşit mesafede olduklarını bilmeliyiz. Histerikler, hırslarını ve ilgi meraklarını iş sahasına uygun hale getirip mental bir şekilde uygulamaya sokabilirlerse zengin olabilirler. Ancak hırslarına yenik düşüp şimşekleri üstüne çeken hatalar yaparlarsa sonları işten atılmak ve parasızlık olacaktır.

Paranoid Kişilik Bozukluğu: İş sahasında, pasif agresifler kadar başarısız olma ihtimali yüksek diğer tipteki hastalardır. Seviye arttıkça hastaların diğer insanlarla anlaşma ihtimali de o derece düşer. Paranoidler başka insanların normal davranışlarını tehdit edici bulurlar. Sürekli savunma halindeler. Örneğin patronunun ona tatlı sert bir şekilde bir dosya emretmesi bile bu türden bozuklukta olan insanları derin endişelere ve sinirli davranışlara itebilirler. Bu nedenle, hemen hemen her iş türü başka insanlarla iletişim ve çeşitli ilişkiler kurmayı gerektirdiğinden bu türden insanlar iş hayatında tutunmaları ve başarıyı bulup zengin olacak kadar para kazanmaları pek ihtimal değildir.

bo1

Narsisitik Kişilik Bozukluğu: Yazımızı okuyanların çoğunun patronlarına layık gördüğü bir çeşit bozukluktur. Kendine aşırı güvenme, kendini olduğundan fazla görme, başkalarını küçültücü davranışlarda bulunma gibi tezahürlerle kendini gösterir. Narsistlerin başarıyı yakalama ve zengin olma ihtimalleri oldukça fazladır. Kendilerine taptıkça, kazanma arzuları ve içgüdüleri de aynı oranda artmaktadır. Narsistler çevrelerince pek sevilmese de takdir edilmeyi bilirler. İş yaşamında tanıdık birçok simanın narsist olduğu söylenegelir.

Siz yine de bir yerin sevilen patronu ve kitlelerce takdir edilen bir zengin olmak istiyorsanız narsist değil alçakgönüllü olun. Bizden söylemesi.

Yorum yapın