Kurullar Piyasa ve Özel Sektörleri Neden Denetlemeli?

Yepyeni bir konu ile karşınızdayız pek değerli parlak fikirler okurları. Bu yazı her ne kadar kurullar ve özel sektörler kapsamında başlık atılmış olsa da her şeyden önce sizi, yani tüketiciyi ilgilendiriyor. Çünkü özel sektörler bir açıdan tüketicinin yararına hareket ediyor gibi görünse de bazen de rekabet ters bir istikamete doğru yönelip tüketicinin doğrudan zararına etki edebiliyor. Bizim alış veriş yaptığımız şirketlerin bir yandan bizim paramızla kuyumuzu kazdığını düşünmemiz hiç hoş olmasa gerek. Ama bu da mevcut piyasa şartlarının sinsi ve şaşılası bir gerçeği.

Şimdi size öncelikle özel sektörün hacmini ve işleyişini belirleyen rekabet ortamının çift yüzünü göstereceğiz. Bundan sonra alış veriş yaparken en azından daha dikkatli ve seçici olduğunuzu da size bu sayede bildirmiş olacağız:

Sektörlerinde devrim yapan insanların özellikleri ama öncesinde sektörlerinde devrim yapan insanların genel özelliklerini buraya bırakalım. Özel sektörlerde devrim yapmak isteyen ve adını iş piyasasında tıpkı bir yazar ya da sanatçı gibi altın harflerle yazdırmak isteyen herkes bu özelliklerin neler olduğuna bakmalı. Belki de sektörlerin nice kurumların iyileşmesi için bir devrimci ruha, bir iyileştirici karaktere ihtiyacı vardır. Ne dersiniz?

Özel Sektörlerin Rekabet Odağında İki Yüzü 

Firmalar ve markalar sürekli olarak rekabet halindedir. Bu nedenle de fiyatlar yükselebilir ya da alçalabilir. İşte bu özel sektörlerin ve piyasanın denetlenmesi anlamına gelir. Neden derseniz?

Çünkü önceki rekabet ölçekleri her zaman için fiyat kırma, fiyat düşürme üzerineydi. Bir marka daha fazla satmak ve halkın gözünde daha bilindik bir marka olduğunu göstermek üzere fiyatlarda piyasa ortalamasının altına düşerdi. Bu sayede ucuza ama çok satarak kar oranını arttırır, piyasanın içinde hak ettiği yere geldiğini düşünürdü. Yavaş yavaş. Bile isteye. Bunu gören diğer markalar da fiyat indirimine gitmek zorunda kalırdı. Bu da en çok halkın yani tüketicinin işine gelirdi.

Ancak 21. yüzyıl ile birlikte rekabet de aç gözlü bir hal almaya başladı. Bununla birlikte artık tüketicinin alım gücünü düşünen yok. Artık bir marka direkt olarak fiyat artışına gidiyor. Bunu gören diğer markalar da bizim neyimiz eksik diyerek fiyat artışına gidebiliyor. Olan alım gücü zaten yerlerde gezinen, beli ve boynu aynı derecede büyük olan halka, yani size oluyor sevgili parlak fikirler okurları.

Şimdi size adım adım neden piyasa ve özel sektörlerin denetlenmesi gerektiğini açıklayacağız. Daha sonra ise özel sektörün pahalılığına ve hoyratlığına karşı bir takım güzel fikirler vereceğiz size. Pek tabi daha ucuz ve kaliteli alış verişler yapmanız için.

İki adam senetlerin, vadelerin ve faiz oranlarının yazılı olduğu kağıtların önünde el sıkışır ve koca bir sektörün en az 1 yıllık geleceğine karar verirler. Bu, her zaman böyle olmuştur. Bu iki adam gereken araştırmaları, gözlemleri ve analizleri yapmadan çoğu zaman tamamen şahsi fikirlerine ve şirket çıkarlarına göre özel sektörün çalışma saatlerine, çeşitli koşullarına ve ücretlerine karar verirler. Hayat pahalılaşıyor diye kızıyoruz ya her zaman. Bu iki adamın, görünmez iki şirket sahibinin izini bulup hesap sormamız gerek belki de.

Kurullar Piyasa ve Özel Sektörleri Neden Denetlemeli?

  • Piyasanın tüketicileri kazıklamaması için: 

En büyük tehlike budur. Ve maalesef ki kurullar piyasa ve özel sektörleri ne kadar denetlese de gerekli uyarıları verip gerekli cezaları kesse de, çoğu zaman piyasa ve özel sektörler yine bildiğini okur. Ve kazıklanan her zamanki gibi millet olur. Bunun önüne tam olarak geçmek mümkün değil.

Geçen hafta bir çikolata almak için evimden dışarı çıkmıştım. Az ileride bir tekel market vardır. 15 – 20 adım sonra da bir süpermarket. Arkadaşla beraber çıkmıştık. Arkadaş çikolataları süper marketten almamız gerektiği konusunda ısrarcı oldu. Ben ise üşendiğim için marketten alacağımı söyledim. O daha da ısrarcı oldu ve peki öyleyse ben süper markete gidiyorum, sana iyi kazıklanmalar dedi.

Ben marketten 2 çikolata aldım. Tane başına 1.250 lira verdim. Toplam 2 lira 50 kuruş yani. Arkadaş da 2 çikolata almıştı. Fişiyle birlikte geldi. İnanılır gibi değildi. Çikolataları 2 adım öteden tane başına 650 liraya almıştı. Toplam 1.300 lira. Üstelik aynı marka, aynı kılıf, aynı tat. Ne oluyor yahu dedim? Bu fiyat farkı neden? Biri az öteden geliyor da biri Rusya’dan mı geliyor. İşte böylece özel sektörün bizi göz göre göre, hiçbir açıklama yapma gereği dahi bile duymadan bir kazıklanma hikayesi anlatmış oldum.

Özel sektörün ve piyasanın hali ortadadır. Ve kurumlar onları mümkün olduğunca fazla denetlemelidir.

Hasan Hüseyin Korkmazgil küçük balık, büyük balıktan hakkını alacak elbet diyor bir şiirinde. Ama önce o balıkların kimler tarafından ne kadar ve nasıl tutulduğuna kati surette dikkat etmek gerekiyor. Birileri olta atınca daha fazla para kaldırıyor. Bunun nedeni ise piyasanın ve özel sektörün halkçı değil kar’cı bir anlayış benimsemiş olmalarıdır. Napolyon’un para para para üçlemesini epey ciddiye alan özel şirketler daha fazla para tutmak adına daha fazla küçük balığın canını yakmaya kaldıkları yerden devam ediyorlar.

  • Piyasanın tüketicileri suistimal etmemesi: Hem pahalıya hem de leş gibi tatlara sahip olan ürünleri aldığımız çok olmuştur. Bunun tadı neden bu kadar kötü deyip etiket fiyatlarına bazen onlarca lira bayıldığımız ürünler, piyasanın bizi nasıl da istismar ettiğine dair çarpıcı bir gerçeklik barındırır bünyesinde.

Aynı zamanda itiraz edince aa gözümden kaçmış dedikleri ve bir güzel son kullanma tarihi geçmiş ürünleri sattıkları da aşikar. Kim bilir haberi olmadan kaç kişi son kullanma tarihi geçmiş ürünleri afiyetle yiyor ve kullanıyor. İşte bunların tespiti ve imhası için de sağlam ve seri denetlemeler gerekiyor.

Tabi siz de aldığınız ürünlerin son kullanma tarihine bakmayı hiçbir zaman ihmal etmeyin. Denetlemenizi öz be öz kendiniz de yapın.

 

  • Ekonomik Düzenin Sürdürülebilirliği: Eğer halk fakirleşir şirketler de giderek zenginleşmeye devam ederlerse sonuç olarak piyasa ve ekonomik düzen çöker, iflas eder. Bu dengenin sağlanması ise epey ince bir iştir. İnce işçilik, ince vizyon ve ince hesaplar gerektirir. İşte bu nedenle denetleme sağlam.

Halkın fakirleşmesi özel sektörün de işine gelmez. İnsanların alım gücü düştükçe şirketler de otomatik olarak çökerler. İnsanlar satın aldıkça, markalar piyasa içinde işlemeye ve kalkınmaya devam eder. Sen hem halkın fakirleşmesine neden olup hem de zırt pırt kendi ürünlerine zam yaparsan kısır döngüye girersin. Bu da kapitalizmin sonu demektir. Bizden söylemesi.

Özel sektör deyince çalışma saatlerinin amansızlığı ve insanlık dışı oluşu da çoğunuzun bilgisindedir. Hatta çoğu okurumuz için tecrübeyle sabittir. Resmi ve dini bayramlarda bile çalıştırılmak zorunda kalan özel sektör mağdurları vardır. Üst üste yığılmış dosyalar ve geçmek bilmeyen, geçse de ofisinizden çıkmanıza engel olan zor saatler. Söz konusu denetimler ürünlere değil, çalışma saatlerine de yapılmalıdır.

Son olarak gelir dağılımının adaletinin sağlanması için de denetlemeler yapılır. Kim ne kadar maaş alıyor, maaşlar arasındaki uçurumlar… Bunların hepsi denetlenir ve aradaki farklar mümkün mertebe kapatılmaya çalışılır.

Yorum yapın