Haritada Kuşadası’na baktığınızda deniz kıyısına uzanmış bir insan siluetini andırdığını görürsünüz. İtalya, nasıl çizmeye benziyorsa Kuşadası da bir insan figürüne benziyor. Ege Denizine kıyısı olan ilçe, Aydın’ın ünlü ve en çok turist çeken ilçesi aynı zamanda. Nüfusu yaklaşık 120 bin – ki bu sayı bir tatil kentine göre oldukça ideal. Fazla değil, az değil, dolayısıyla dengeli.
Corona Virüs salgınından en az etkilenen yerlerden biri olması da şaşırtıcı değil. Nasıl ki bazı yemeklerin ve bazı mekanların müdavimleri var ise bazı ilçelerin de müdavimleri var. Bodrum, Fethiye, Marmaris gibi Kuşadası’na gelen turistlerin sayısı da her geçen yıl biraz daha artıyor. Ve nasıl ki insanlar her yıl biraz daha deneyim sahibi olursa, bazı ilçeler de her yıl biraz tecrübe sahibi oluyor. Bu tecrübe de hizmet kalitesine yansıyor otomatik olarak. Kuşadası’nda turistlere sunulan hizmet kaliteli ve profesyonel. Burasının diğer yerlerden en önemli farkı ise, genellikle geçici değil kalıcı personellerle çalışması. Bu da müşteri (turist) memnuniyeti açısından son derece önemli.
ALT BAŞLIKLAR (istediğinize tıklayıp ışınlanabilirsiniz) :
Kuşadası’na Kimler Geliyor?
Kuşadası birçok özelliğiyle diğer turistik yerlerden ayrılıyor. Örneğin Bodrum denince akla ilk İngilizler gelir. Antalya, Alanya dediğimizde bu sefer Almanlar ön plana çıkar. Ancak Aydın’ın ilçesinde tam manasıyla bir çeşitlilik söz konusu. Öncelikli olarak Orta Doğuluların da ilk tercihleri arasında yer alan bir ilçe, Kuşadası. Irak ve İran’dan birçok insanın Türkiye’de tatil yapmak için İzmir ve Aydın’ı, bu şehirlerde de özellikle Kuşadası’nı tercih ettiğini bilmeyen yok. Bununla birlikte Balkan ülkelerinin de ilk ve son göz ağrısı burası.
Bunun dışında Bodrum’un ve diğer popüler yerlerin yoğunluğundan bunalan ve yeni yerler keşfetmek isteyen Hollandalılar, Belçikalılar ve Fransızlar da son yıllarda burayı tercih etmeye başladı. Bu da başta emlak piyasası olmak üzere belli başlı sektörlerin hem olumlu – hem de olumsuz etkilenmesine neden oldu.
Kuşadası’nın Öne Çıkan Özellikleri Neler?
Ege’yi Akdeniz ve Marmara’dan ayıran en temel nitelik ”temiz” olması. Temiz deniz, temiz kumsal, temiz hizmet. ”Mis turizmin merkezi” olarak nitelendireceğimiz Ege, bu yönüyle Akdeniz bölgesindeki turizmden ayrılıyor. Marmara Bölgesi zaten kültür – tarih turizmin merkezi olduğu için, deniziyle kumsalıyla iddialı olan bir bölge değil.
Parlak Fikirlerde birçok yeri size emlak piyasası ile birlikte anlattık.
Örneğin Fethiye ve Datça. Datça ve Fethiye’de Yazlık Ev Fiyatları Neden Artıyor?
Ya da Bodrum. Bodrum’da Villa Alıp Gelecekte Kar Etmek Mümkün Mü?
Bu yerlerde de size gezilecek birçok yer olduğunu ve bunlardan bazılarının tarih – kültür turizmi açısından da çok değerli olduğunu söyledik. Kuşadası ise sadece denizi ve plajlarıyla değil birçok tarihi yer ile öne çıkıyor. Burada altı çizilmesi gereken en önemli nokta, bir değil BİRÇOK tarihi yerin olması. Artemis Tapınağı ile başlayıp Aziz Yohannes Bazilikası ve İsa Bey Cami ile devam eden tarih turu, gelen turistlere iki cümleden birini kurdurtuyor.
1- Buraya tekrar gelmeliyiz.
2- Buraya sık sık gelmeliyiz.
Sonuç olarak Kuşadası’na tekrar ya da sık sık gelen turistler, emlak piyasasının da kah hareketli kah durgun günler geçirmesine neden oluyor.
Kuşadası’nda Emlak Piyasası Uçar mı Patlar Mı?
Kuşadası’nın emlak piyasası için iki ifade kullandık. Olumlu – olumsuz ve kah durgun kah hareketli. Yazlık yerlerin makus talihidir bu. Mart- Nisan dendi mi bir bayram yerine dönen ve Ekim’e kadar devam eden cümbüş – Kasım – Mart arasında ise yaslı bir havaya bırakır yerini. Bu yas, sadece insanların azalması ve havanın erken kararması ile ilgili değildir. Turistin bıraktığı dövizler cepte durduğu gibi durmaz, anında biter. Bununla birlikte yazlıklar da emlak piyasasının bir kolu olduğuna göre, sonbahar ve kış aylarında nüfusun neredeyse yarı yarıya azalması en çok yazlıkları olumsuz etkiler.
Fakat yakın zamanda, -Corona tamamen bittiğinde, ekonomi biraz olsun dengeye oturduğunda – Kuşadası’ndaki emlak piyasasının da uçması bekleniyor. Halihazırda burası uzun bir süreden beri kanatlanmıştı zaten. Piyasanın ”elde patlamaması” ve semalarda uçması için, önce dünyanın sonra ülkemizin salgın krizinden tamamen kurtulması gerekiyor.