Mutluluk Neden Verimliliği Arttırır?

Yapılan birçok araştırma ve verilen birçok istatistiğe göre mutsuz çalışan oranı ülkemizde çok ama çok fazla. Daha uyanır uyanmaz işe değil de sorguya gidiyor gibi, süklüm püklüm, yataktan hiç çıkmak istemeden çıkıyoruz yola. Uruguay’ın eski devlet başkanının çektiği kısa filmde bahsettiği çok açık ama çok derin bir bilgi var. Biz, ihtiyacımız olmayan şeyleri para ile değil, o parayı kazanmak için ortaya koyduğumuz emek ve zamanla öderiz. Para sadece simgedir.

Mutsuz yığınlar ve umutsuz çalışanlardan oluşan bir ordu yarattık. Bunun karşılığında da gözle görülür bir şekilde verimlilik de kazandık çünkü. Türkçe’de özellikle çocuklara söylenen bir söz var. Çocuğa iş buyurursun. Çocuk da o işi yapmak istemez. Sonunda da ya eksik, ya yarım ya da bir şeyleri kırıp dökerek yapar. Biz de söyleniriz: ”İstemeden yaptığın nasıl da belli!”

Aynı şey biz tam büyümemiş yetişkin çalışanlar için de geçerlidir. Bir ofis ortamında, bir şirkette ya da bir fabrikada istemeden orada olanları daha yüzünden tanırız. Sadece zaman doldurmak ve para kazanmak için oradadır. İşin kendisine de niteliğine de sonuçlarına da inanmaz. Bedeni orada olsa da ruhu ve kalbi bambaşka yerlerdedir. Bu da kişinin yüzünde bir mutsuzluk, direnç biriminde bir tembellik olarak geri döner.

Bu yazımızda mutluluğun verimi nasıl doğrudan etkilediğini ve arttırdığını göreceğiz. Mutsuz çalışanları mutlu ve inançlı, işini seven bir çalışana nasıl dönüştürebileceğini de küçük notlar halinde size sunacağız daha sonrasında. Hazırsanız başlayalım.

Zengin Ve Mutlu Edici Bir Düşünme Alışkanlığı Edinmek çoğu zaman ne zordur insanın kendi düşüncesine ortak olup onu sevmesi. Çoğu zaman istemediğimiz düşünceler sarar beynimizin her bir yanını. İstemeden düşünüp istemeden yaşarız adeta. Bunun sonucunda da mutsuz çoğunluklar olarak tam bir fikir ve para fakirliğinin içine düşeriz. Her yeni doğan gün, yeni bir umut değil yeni bir enerji kaybı, yeni bir moral bozukluğu olarak dikilir karşımıza. Demek ki önce düşünce yapımızı değiştirmemiz gerek. Zengin ve mutlu edici bir düşünme alışkanlığı edinmenin uzun vadede nelere kadir olduğunu öğrenmek isteyen okurlarımız linkimiz yukarıda sizi bekliyor.

Mutlu bir yüz, artan bir verimlilik demektir.

Bu fotoğraf sahteliği ya da rol yapmayı yüceltmiyor. Bilakis, kurumsal bir güler yüzün ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ne demektir kurumsal bir güler yüz? İşini seven, orada olmayı görev ve sorumluluk bilinci kapsamında değerlendirme olgunluğuna erişmiş iş insanlarının varlığına delalet eder. Bundandır ki bu türden çalışanlar asla yorulmaz. 8 ya da 10 saat boyunca bulunduğu iş yerinde, ayrı bir havaya, ayrı bir kafaya girerler. Ve mesaisinin son dakikasına kadar aynı şevkle, aynı enerjiyle çalışmayı bilirler. Böyleleri çok az ama varlar. Varlar ve birçoğumuza örnekler.

Mutluluk Neden Verimliliği Arttırır?

1- Mutlu insan işini sever: Evvela asıl olan işini sevmektir. Ama günümüz memleketinde işini seven insanların sayısı gerçekten az. Herkes bir başkasının işini tesadüfen ve emaneten yapıyor gibi. İşini seven, ona ihtiyacı olduğu için değil salt, onu benimseye hazır bireyleri doğru işlere geçirmek ve orada çalıştırmak en birinci göreviniz olmalı.

2- İşini severek yapan, başarıya, başarmaya daha çok inanır: Ancak işinizi severseniz başarıya da başaracağınıza da aynı yüce gönülle inanırsınız. İnanmak ise başarmanın yarısıdır. Ben bu işi tuttum abi, sonuna kadar gideceğim diyen idealist arkadaşlara ihtiyacımız var. Ancak ondan sonra toptan bir başarı endeksi yakalanabilir. Bizden söylemesi.

3- Mutlu çalışan, daha az hata yapar ve de hatalarından ders çıkarmayı bilir: Mutlu bir çalışan topluluğu, işine yavru bir çocuk muamelesi yapar. Onda ne kadar az hata, o kadar sağlık demektir. Bir işin sağlığına dikkat eden arkadaşlar ise o işin sakata girmesine engel olur. Yeri gelir hata da yapar elbet. Ancak hatalarından ders çıkarmasını da bilir bir güzel.

4- Patronuyla ve diğer çalışma arkadaşlarıyla yardımlaşmayı, paslaşmayı görev kabul eder: Mutsuz bir çalışan kendini her yerde belli eder. Ayrı ve yalnız takılır. Çalışma arkadaşlarına bile büyük bir mesafeden seslenir. Ancak mutlu bir çalışan patronunu da çalışma arkadaşlarını da ikinci bir aile gibi görür. Bu da iş ortamında daha fazla yardımlaşmanın artmasına vesile olur. Yardımlaşma eşittir verimliliğin müthiş bir hızla artması demektir.

5- İşten kaçmaz, işi kovalar: İşten kaçan çalışanlar, verimi olduğu gibi düşürür. Ancak bilakis işini severek yapan mutlu çalışanlar işten kaçmak şöyle dursun işi kovalar. Onu takip eder. Bulduğu yerde de affetmez ve başarıya doğru götürür onu.

6- Sadece beyniyle değil kalbiyle ve ruhuyla da çalışır: Kalbiyle ve ruhuyla çalışmanın ilk prensibi tüm çalışma arkadaşlarınızı aileniz kabul etmektir. Diğer rakipler de ailenizin mutlu olmasını engelleyen dış güçlerdir. O dış güçlere ekonomik ve fikri olarak karşı çıkmak, ailene sahip çıkmakla eş değer olacaktır. Sadece beyin ve bilinç ile yapılan her iş ise belli bir noktaya kadar götürür sizi. Özünde kuru ve ruhsuz olarak yapılan her girişim, belli bir noktaya kadar ilerler. O noktadan sonrası için ise kalp ve ruh gerekmektedir. Anaç bir korumacılık ve sahiplenici bir kurumsallık mutlu çalışanların sayısını da verimliliği de aynı oranda arttırmaktadır.

1 Seneyi 40 Seneden Daha Verimli, Yoğun, Mutlu Geçirebilmek İçin neler yapmalı? Bazen 1 sene 1 ayın kısırlığıyla geçer. Bazen ise 40 senenin yoğunluğuyla. Verimi arttırmak ve mutlu çalışanlarla mutlu ve başarılı bir işte çalışmak her senenizi daha verimli, daha yoğun ve elbette daha mutlu geçirmenizi sağlayacaktır. Piyasada herkesin bildiği ve herkesin katı surette reddettiği bir gerçek var: Mutsuzlukla başarı sağlanmıyor. Bilakis mutluluk eşittir başarı olarak karşımıza çıkıyor. Konuyu derinlemesine okumak isteyen arkadaşlarımız için makalemiz yukarıda.

7- İşin daha da gelişmesi ve yükselmesi için fikirler ortaya atar: Verimliliğin artması için yaratıcı fikirlerin bir ağaçtan boy veren çiçekler gibi her kafadan tomurcuk tomurcuk çıkması gerekmekte. İşini sevmeyen ve mutsuz olan çalışan bir otonom gibi sadece kendisine verilen işi yerine getirir. O bir görev adamıdır. Ama asla ve kat’a görev fikir adamı değildir. Verimlilik bu sayede durduğu yerde durur. Zaten yapılacak teknik işler yerine getirilir ve tatbik edilir. Bu ise ne şirkete ne de işin kendisine çok büyük bir atak getirtmez.

Mutluluk, bir takım oyunudur.

Peki ya mutluluk gibi soyut bir kavramı iş gibi kurumsal ve ciddi ve elbette tamamen somut bir alana nasıl kanalize edeceğiz? Mutluluk, bir takım oyunudur. Hedefler vermek, takdir etmek, yol göstermek, düşüncelerine saygı göstermek, onu ara ara şımartmak, eleştirirken de patron gibi değil dost gibi eleştirmek… Tüm bunların toplamı çalışanların kendilerini değerli hissetmesine olanak tanıyacaktır. Kendini bir ortamda değerli hisseden her çalışan ise mutlu olmaya ve işi benimsemeye başlayacaktır.

İşi benimsemek belki de en temel konudur. İşe elin işi gözüyle bakan ne kadar kendini vermek istese de belli bir noktadan sonra tıkanır. Üvey değil öz bir disiplin gerekiyor bize. O disipline ulaşan çalışandan ise korksun tüm rakipler!

Yorum yapın