Nasıl çok mutlu olabiliyorum?-Nasıl Başardım!

Sevgili parlakfikirler okurları Google’da mutluluk arayan bilmem kaç milyonuncu kişi olan sizin dikkatinizi çekebilmek için yazdığım başlık sayesinden bize ulaştığınız için şanslısınız. Bizi diğer kıytırık, yapmacık, kasıntı siteler ile karıştırmayın lütfen. İnsanlığın esasında dibine kadar yalnız kaldığı, yabancılaştığı, sahteleştiği, yapaylaştığı şu devirde artık kasıntıların sonu geldi diye düşünüyoruz. Dolayısıyla bu yazımızı da sanki yakın bir arkadaşınızın sohbetini dinliyormuşcasına okumanız için elimizden geleni yapacağız.

Nerede kalmıştık; heh, mutluluk diyorduk. Nasıl başardığımızı anlatacağız diyorduk…

Bak dostum, zannediyor musun ki şu anda dünyada yaşayan 7 küsür milyar insanın modern ve bilimsel açıdan gelişmiş olanlarından en vasat gelişmişliğe sahip olanlarına kadar olmak üzere mutluluktan zıp zıp zıplayıp kelebekler kovalayarak yaşadığını ve sadece senin sabah 7 akşam 9 sıkıcı işte çalışıp muhtemelen hayat boyu doğru düzgün mutlu olamadan öleceğini…

İşte bu yukarıda bahsettiğim hususta yalnız falan değilsin, artık 2017’nin şu günlerinde yukarıda yazdığım makus kaderi yaşayacak olanlar muhtemelen çoğu ülkelerin toplumlarının en az şöyle okkalı bir kısmı diyebiliriz.

Sana burada vaziyet ve ahvalı daha fazla dolandıra dolandra anlatıp da klişe fakir edebiyatından, postmodernizm sorunlarından ve artık aynılaşan, her yerde duyulmaktan dolayı sakızlaşmış bulunan tümceleri sıralamak ve seni yormak istemiyorum.

Başlıktaki bahsettiğim mutsuzluğun ve ızdırabın en ama en büyük kaynağı tahmin ettiğin ve hepimizin bildiği üzere; sistemin ve bu sistemi ayakta tutan, zamanında sistemi bizzat kendi elleriyle kurmuş ve onaylamış bulunan insanoğlundan yani sizden başkası değildir sevgili parlakfikirler okurum…

Ben size kalkıp da “yıkın düzeni, silahlanın ayaklanın” falan demiyorum, yanlış anlaşılmasın… Halkı somut bir eyleme geçerek devlete karşı silahlı isyana teşvik etmek tck’daki en ağır suçlardan birinin oluşmasını sağlayacak olup cezası da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır (hani şu fetöcü denilen adamların elebaşlarının hüküm giydiği ceza var ya işte o ceza bu). Sisteme eleştiri yapmak da bu suçun oluşması için elverişli değildir! Eğer ki bu tip eleştirinin dozu aşılırsa olsa olsa suçluyu övme ya da örgüt propogandası suçları oluştuğu varsayılabilir.

Kaldı ki elinize silah alıp ya da cebir, tehdit veya hile kullanarak oturmuş, köklenmiş ve artık iyicene benimsenmiş bu düzeni yıkmanız neredeyse imkansız diyebilirim…

Keza yine örgütümsü yapılara destek vererek bu düzeni değiştirmeye yeltenmek de olağanüstü nafile ve bireysel olarak o meşhur tabirle “harcanmanızdan” başka bir halta yaramayacak boşa bir çabadır.

Sonuç olarak mutsuzsunuz ve sebebi kötü sistemden kaynaklanıyor, buna çözüm olarak da kısa vadede sistemi tek başına değiştirme gücünüz yok ve olsa bile buna kanunlar elvermiyor. İşte bu şartlar altında mutlu olabilmek adına yapabileceğiniz yaratıcı çözüm önerilerine değineceğim birazdan.

Bu arada aramızda dolaşması muhtemel olan kötüniyetli ifade özgürlüğü düşmanı ispiyonculara bir not bırakayım: ülkedeki İfade özgürlüğünün kısıtlılığından faydalanıp da bu yazımı lüzumsuz yere ispiyon etmeye yeltenecek olan sayın kötü niyetli kişi; Şunu bil ki hiç böyle bir şeye gerek yok, zira her bir tümcesi için uzun uzadıya düşünülmüş bu makaledeki hiçbir kelime öbeği suç amaçlı olmayıp iyi niyetle yazılmıştır. Biz yazarların böyle psikopat, paranoyak ve korkakça uyarıları her defasında belirtmeye mecbur hissettiren kötü niyetli haksız fiil işleyen kişilerin sonları da kötü biter umarım…”

1) Algınızı değiştirmek

Sevgili okurum bilmeni isterim ki dış dünyanın nasıl bir yer olduğu aslında dış dünyadan ziyade senin beyninin içiyle alakalı bir husus. Şöyle ki dış dünyayı nasıl görüyorsan öyledir. Zira gerçeklik diye bir şeyin varlığını bile biz algılamamıza yarayan duyu organlarımız aracılığı ile algılıyorsak öyle ise sizin algılama tarzınızı ve prensiplerinizi değiştirmeniz mutluluk hanenize + olarak yansıyacaktır.

Biliyoruz ki bu maddede bahsettiğimiz “algıyı değiştirme” konusu en ama en zor meziyetlerden birisidir. Hatta öyle ki parayla bile satın alınamayacak bir yetenektir.

“Kant, Nietsche ve Platon” gibi birçok ünlü felsefeci ve düşünür bu meziyeti güçbela da olsa başarıyla icra edebilmişlerdir.

Bakın aslında basit bir örnekten yola çıkarsak mesela; “arkadaşınızın mercedes arabaya biniyor olması ve sizin borç içinde yüzüp bu arabaya binemiyor olmanız dolayısıyla mutsuz olmanız” örneğinde mutsuzluğunun kaynağı sizin arabayı hayatınız ve mutluluğunuz için olmazsa olmaz olarak algılamanız yatıyor.

Yani aslında biz insanlar kafamızdaki görünmez prangalar ve en önemlisi yapay, birileri tarafından yıllar içerisinde pazarlama ve algı operasyonu yoluyla oluşturulmuş GEREKSİZ ŞARTLANMALAR dolayısıyla mutsuzluğun pençesindeyiz.

Tüketim toplumu olarak içinde bulunduğumuz bu mutsuzluk ve tüketim kısırdöngüsünden de ancak ve ancak algımızı birilerinin oluşturmasına açarak değil de bizzat kendimiz oluştururarak kurtulabiliriz.

2) Farklı olan yaşam biçimine yönelmek

Sevgili dostum bu hayatta hele hele Türkiye’de isen insanlar sözde farklı ve yaratıcı olana saygılı ve sonuna kadar hoşgörülüdürler. Ancak maalesef ki bu saygı ve hoşgörü sadece SÖZDEDİR, gerçek hayatta farklı ve yaratıcı olan şeyler ilk fırsatta şeytan gibi taşlanır. O sebeple farklı bir iş ya da yaşam biçimi yapıyorsanız bunu öyle çok fazla halka açmamanız yerinde olacaktır…

Lakin mutlu olabilmek için yığınlar halinde klişe şekilde yaşamayı bir kenara bırakmanızın vaktinin çoktan geldiğini söyleyebilirim.

Eğer yığınlar halinde toplu olarak sıkış tıkış yaşamak bireysel mutluluk için işe yaramış olsa idi şu an başta İstanbul olmak üzere tüm sıkışık metropoller dünyanın en huzurlu ve mutlu şehirleri olurdu. İnanın asla öyle değiller hatta tam tersi denilebilir.

Denedik işte hepimiz bu boku arkadaşlar olmadı işte, daha da ısrar etmenin bir anlamı yok. Gayette şehir hayatında mutluluk elde etme konusunda toplu halde başarısız olduk, mutlu falan olamadık üstüne de vaat edilenin aksine yanlızlığın ve yabancılaşmamın dibine vurduk bonus olarak…

Şu an gelişmiş avrupa ülkelerinin hiçbirisinde öyle iftihar edebilecekleri bizimkisi gibi kalabalık, sıkış tıkış metropoller falan yok. Zira adamlar bizden çok önce bu saçmalığı denemiş (sanayi devrinin başıyla birlikte) ve bunun bir kapitalizm tezgahı olduğumu anlayıp bu işten vazgeçtiler. Tabi biz 3. ve 2. dünya ülkeleri ise daha yeni tebrübe ettik ve halen ediyoruz da…

Sonuç olarak kalabalıkların yaptığı gibi şehirlerdeki klişe yaşam biçimini terk edip özgün, yaratıcı, farklı ve yenilikçi yaşam biçimine marjinal hayata yönelmenizde mutluluğu elde edebilmek için çok fayda var!

3) Gündem, siyaset gibi şeylerden olabildiğince uzak durmak

Sevgili dostum yazı başında ara not geçmiştim ya hani bazı ispiyoncular ile ilgili, işte bu sebeple bu 3. maddeden neden mutlu olmak için uzak durmanız gerektiği hakkında fazla yorum yapamıyorum. Yine parlakfikirler olarak yayıncılık ilkemiz gereği siyaset yazmak yasak olduğu için bu konuya derinlemesine giremiyorum, girmek de istemiyorum şahsen artık bıktım…

Gündem sizin bireysel mutluluğunuz için bir uyuşturucu olmaktan öteye gitmeyecektir. Artık günümüzde gündemin alt tabaka insanları isyan etmesinler diye yazılmış “ustaca çizilmiş yalanlar ve masallar silsilesi”, “yanıltma, hedef şaşırtma, yönlendirme aracı” “algı operasyonları bütünü” olduğunu şahsen düşünüyorum…

Neyse istemeden bir cümlede olsa siyasete de girmiş olduk, öyle bir meret bu işte kurtuluş yok…

Zaten hep dediğim gibi siyaset yapmak veya ondan menfaat elde etmek bir nevi şeytanla anlaşma yapmak gibidir. Hızlı yükselir ve getiriler elde edersiniz lakin zamanı gelince bir anda çatır çutur misliyle öder ve cehennemin dibini boylarsınız (üstelik bunu gerçek hayatta yaşarsınız)

 

4) Düzgün bir eş şart

Artık adına kız arkadaş mı dersiniz, sevgili mi dersiniz, bilmemne buddy mi dersiniz nasıl adlandırırsanız adlandırın. Bir tane şart bundan…

İşte çağımızın mutlu olamama ile nükseden bir diğer sorunuda yabancılaşma ve yanlızlaşma olduğu için bu maddeyi uygulamaya sokma konusunda da birçoğunuzun sınıfta kaldığını iyi biliyorum.

Suçu da hep karşı tarafa atarsınız: “Abi, bu kızların Allah bin belasını versin, vermiyorlar abi bir türlü, hepsi kendisini prenses, zengin ve yakışıklı çocuğu kapan dizi karakteri zannediyor, yanlarına yaklaşılmıyor abiii” serzenişlerini ta buradan duyabiliyorum.

Ya da kızların “Bakımsız, pis kokulu, kıllı, göbekli, sümsük, kariyersiz, tipsiz” gibi bahanelerle, serzenişlerle erkekerden dolayı yakınmaları de aynı şekilde buralardan duyuluyor…

Bakın sevgili kardeşlerim, lütfen kapitalizmin ve sistemin ve dizilerinin, filmlerin algı yanıltmasına kanıp da insan beğenmemezlik yapmayın! Gereksiz onur ve gurur yapıp cool olacağım diye, %99.9 ihtimalle hiçbir zaman erişemeyeceğiniz ve erişsenizde size bakmayacak, asla iplemeyecek olan o filmlerde gördüğünüz ultra azınlıkta yer alan beyaz atlı prensi ya da prensesi bekleyeceğim diye soyunuzu tüketmeyin, verin ulan birbirinize 🙂 Bu bir emirdir. Soran olursa, parlakfikirler beni gönderdi diyin:)

Ya kızım bak buraya o Mercedes Benz’e binen baba parasıyla en iyi okulda okuyup da piramidin en tepesindeki oğlanın seninle BİR ÖMÜR MUTLU MESUT BERABER olma ihtimali inan ki; kafana yolda yürürken rastgele alevli bir meteor düşmesi ihtimali ile aynı. Zaten o zengin çocuklarının aklında modern dünyanın klişe eylemi olan “kullanıp atmak” dışında hiçbir düşünde türevi olmaz, yani gelip de sana filmlerdeki gibi sırılsıklam aşık olup ölesiye kapılacağını, bağlanacağını falan sanıyorsan kusura bakma ama sen çok haksız hayaller kuruyorsun ve avucunu yalarsın…

Kusura bakma ama haksız ve ayakları yere basmayan gerçekdışı hayaller kuran kişi sonunda mutsuzluk dışında hiçbir haltı elde edemez.

Reklamlara, pazarlama oyunlarına, algı operasyonlarına, dizilere, filmlere aldanıp da mutluluğunuzun önünü kesmeyin!

Yok mu ulan hiç etrafınızda eli ayağı azıcık düzgün ortalama insan, yazın gitsin işte…

5) Küçük ama mutlu edici şeyler bulun

Bakın mesela benim için hayatta yeşil çay ve kahve gibi erişmesi çok da zor olmayan ve ucuz denilebilecek şeyler gayette dopamin (mutluluk hormonu) salgılatıcı mutlu olmamı sağlayıcı şeylerdir. Kendinize bu türden küçük şeyleri mutlu olma hilesi olarak verin.

Mesela günlük 1 saat tempolu yürüyüş ya da bisiklet turu ne bileyim günde 2 saat okuma, değişik yemekler yapma, sanatlarla meşgul olma gibi şeyler sizin için ulaşılması kolay ve ucuz ama mutluluk sağlama konusunda paha biçilemez aktiviteler olmalıdır.

Bunları zaten biliyorsunuz tekrar edip gözünüzü yormaya gerek yok. Lakin sorun şu ki UYGULAMIYORSUNUZ!

Uygulasana kardeşim artık şunu, kulllanın artık şu galgonu… makinanız kireç bağlamış:)

6) Kendinize güvenilir ve yasal mücadele alanı ve meşgale yaratın

İnsanoğlu bu, boş duramaz hiçbir surette, bir tecrite kapatsanız dahi kendince meşgaleler, mücadele alanları, savaş bulacaktır. Bu meşgalelerin içinizde patlamasına izin vermeden onları dışarıda başınızı belaya sokmayıcı şekilde yaşamanız lazım. Mesela kayak yapmak, dağa tırmanmak bunlara örnek verilebilir.

Bu başlığı “hobi edinmek” olarak da yazabilirdim de farklılık olsun ve sizin dikkatinizi daha çok çekmesi ve işin önemini daha iyi kavramanız açısından böyle yazdım….

7) Çevreyi değiştirmeye çalışmak

Yazının başında birtakım suçlardan bahsetmiştim hatırladınız dimi. İşte bu değişimi bu suçlara girmeyecek şekilde ölçülü, ilkeli, yasal çerçevede yapabilirsiniz.

Başta şehrinizi değiştirebilirsiniz, odanızı değiştirebilirsiniz, etrafınızdaki insanları ve/ veya onların karakterlerini değiştirebilirsiniz…

Doğa için aktiviteler yapabilirsiniz, ağaç dikebilirsiniz, etrafı yeşillendirelirsiniz. Yine tabi, en önemlisi bunları gerçekten hayata geçirme cesareti bulabilirsiniz…

Closeup of a beautiful smiling young woman

———————————–

Sevgili parlafikirler okurları;  hakkında zaten etrafta milyon tane kişisel gelişim yazısı, kitabı yazılmış, çizilmiş olan bu “mutluluk elde etme” konusunda sizlere olabildiğince farklı şeyleri olabildiğince samimi dille anlatmaya çalıştık. Umarım yazıdan kendinizde olumlu çıkarımlar ve kazanımlar edinir ve harekete geçersiniz…

İyi dileklerimle görüşmek üzere…

Parlakfikirler
Yazarı

“Nasıl çok mutlu olabiliyorum?-Nasıl Başardım!” üzerine bir yorum

  1. Dostum, içten ve samimi eğlenceli bu yazın için teşekkür ederim. Dünyada iyiki böyle insanlar var.

    Yanıtla

Yorum yapın