Neden Zengin ve Varlıklı İnsanlar Genelde Dindar Olmaz?

Tüm okurlarımıza merhaba! Bu yazımız hem iktisat hem de sosyoloji içerikli bir yazı olacak. Konumuz şu: Neden zengin ve varlıklı insanlar genelde dindar olmaz? Bu ve buna benzer soruların cevaplarını makalemiz içerisinde bulacağız.

Karşımızda iki temel unsur var. Bu iki unsur temelde öyle güçlü ve kendi başına yetecek oranda kuvvetli ki, hayatın diğer taraflarına doğrudan müdahale edip belirleyici faktör olabiliyor. Bunlardan ilki zenginlik.

Zenginlik yani başka bir anlamda (çok) para sahibi olmak, her şeyin nedenini ve kökenini iktisada bağlayan kapitalist ve Marksist bakış açılarını da haklı çıkaracak bir çok yönlülüğe sahip. Öyle ki zengin birinin, zenginliğin başlangıcı ile birlikte içinde bulunduğu sosyal yapısı anında değişmektedir. Bununla birlikte statü ve mevki olarak da başka bir yüksekliğe kanalize oluyor. Zengin birinin, ortalama ya da fakir birine oranla gittikleri yer, kahve içtikleri yer, buluştukları yerler bile farklıdır. Bu bazen semt semt, bazen mahalle mahalle birbirinden ayrılmaktadır. Bu açıdan baktığımızda, zenginlik getirdikleriyle birlikte sadece iktisadi değişimler ve yenilikler sunmaz bireye. Bireyin okuduğu kitaplar, izlediği filmler, sosyal ve kültürel alışkanlık da değişir. Bu da en nihayetinde algı kapısında bir kırılma ve yüksek vadeli bir değişim rüzgarı estirir. Paranın miktarı arttıkça huylar, tavırlar, oturup kalkmalar bile değişir. Bu bazen olumlu bazen ise olumsuz anlamda cereyan eder. Ama bir değişiklik ve toplumun geri kalanına görece farklı disiplinler geliştirilir. Sonuç olarak zenginlik, insanların ve algıların birinci dereceden dönüşüp başka bir enerjiye evrilmesine yol açar.

d-1

Bu denli güçlü olan ikinci belirleyici faktör elbette ki dindir. Dindarlık olgusu bizim ülkemizde her zaman gündemde olan ve bütün sosyolojik ve ahlaki değerleri, en nihayetinde iktisadi yapıyı da derinden etkileyen bir faktördür. Ülkemizin kağıt üstünde de olsa yüzde doksan dokuzluk kesimi müslümandır. Müslümanlık ise doğrudan gündelik hayata ve toplumun alt yapısına yani ekonomisine etki eden bir unsurdur. Yazımızın da ana başlığını oluşturan bu oluşum, insanların en ufak hareketlerinden hayatlarını etkileyecek derece büyük kararlarına kadar her koşulda ve her evrede etkiler. Bir karar mekanizması, bir yönlendiricidir. Bir başka deyişle, din ve beraberinde getirdiği dindarlık olgusu, bir hayat felsefesi derinliği oluşturur. Çok net söylenebilir ki dindar biri ile bu kavramdan uzak olan birinin hayatları yaşayış biçimleri, hatta beslenme ve giyinme alışkanlıkları birbirinden tamamen farklıdır. Bu farkı oluşturan iki etmen de zenginlik ve dindarlık ya da tam karşıtıdır. Dinsizlik ve yolsuzluk…

Şimdi konunun tam açıklamasını yapmak adına madde madde ilerleyeceğiz ve hep birlikte bazen akıl yürüterek bazen de örnekler vererek neden zengin ve varlıklı insanların dindar olmadığı sorusuna yanıt vereceğiz. Ya da soruyu tam tersine çevirip neden dindar insanların zengin ve varlıklı olmadığını soracağız.

Öyleyse başlayalım:

d2

Neden Genellikle Zengin ve Varlıklı İnsanlar Dindar Olmaz? 

  • Birinci neden zenginliğin devamının sağlanması için sürekli bir koşuşturmaca halinde olunmasıdır. Zenginler, sanılanın aksine bol dinlenceli, bol tatilli ömürler sürmezler. Zengin olmak için de, var olan zenginlikleri korumak ve pekiştirmek için de sürekli hareket halinde olmak, sürekli çalışmak zorundadırlar. Dindarlık ise, başka bir etkileşim alanıdır ve etkileşim alanında da belli başlı mesailer sarf edilmelidir. Örneklerle ilerleyelim. Örneğin dindarlığın başat kanunlarından biri günde beş vakit namaz kılmaktır. Zengin insanlar ise çoğu zaman kahvaltılarını ayak üstü geçiştirirler ve akşam yemeklerine geç giderler. Onların hayatı iştir. Bu nedenle tabiri caizse zengin insanlar, günde beş vakit namaz kılmak yerine, günde beş vakit toplantı düzenlerler. Herhangi bir iş toplantısın ya da yemeğinde ezan okunduğunu düşünün. Kişi ya da kişiler toplantının ortasında ”ben bir namaz kılıp” geleyim diyemezler. Sistem ve piyasa buna hem fiziki hem de ahlaki açıdan izin vermezler. Aynı zamanda zengin insanlar iş ve özel yaşamlarında sıklıkla seyahat etmek mecburiyetinde kalırlar. Bu da yollarda geçen günler ve geceler demektir. Bu halde namaz kılmak ya da oruç tutmak dinen de hükümlü değildir. Sonuç olarak zengin insanlar, yoğun iş yaşamlarında sadece dini değil, çoğu zaman ailelerini ve kendi sağlıklarını bile ihmal ederler.
  • Zengin insanlar genellikle materyalist bakış açısıyla donatılmışlardır. Gerçekçi ve somut hareket ederler. Bu, onlara sistemin dayattığı ve benimsettiği bir tür yorumlama şeklidir. Ruhlardan değil çek ve tahvillerden bahsedilir. Başarı odaklı yaşarlar ve başarı eşittir bankada biriken paralardır. Materyalist olmak, kelimenin birinci anlamıyla maddiyata önem vermek demek değildir. Ama paranın gücü ve önemi kavrayan bilinçler de, din gibi daha soyut ve ruhani duygulara karşı kapalı kalırlar. Onlar için önemli olan vaktinde işte olmak, iş toplantılarını ve sunumlarını başarıyla tamamlamak, gerekirse mesaiye kalıp sabaha kadar biriken işleri bitirmektir. Böyle bir alışkanlık silsilesinin gündemde olduğu iş yaşantısında, zenginler sadece dini duygulara değil gönül işlerine de kapalıdırlar. Çoğu zenginin yuvası dağılır ya da hiç evlenmemeyi tercih ederler.

 

  • Son olarak, para, servet ve bu iki gücün getirdiği kaliteli yaşam standardı, onlardaki Tanrı ihtiyacını karşılar. Eğlenceli ve hızlı yaşam tercihleri ile, zenginler adeta dünyanın efendileri gibi yaşarlar. İstedikleri zaman istedikleri yerde olmanın özgürlüğü onlara kendilerini güçlü ve büyük hissettirir. Gücü elinde bulunduran ve hayatlarının her köşesine yerleştiren zengin insanlar mevki ve konumları ile etrafında mürit toplarlar. İktisadi müritler. Bu da herhangi bir din inancının gölgesinde kalmamayı tercih etmemek anlamına gelir.

Şimdi soruyu baş aşağı çevirelim ve başka bir yönden soralım.

d3

Neden dindar insanlar zengin ve varlıklı olmazlar? 

  • Dindar insanlar, yapıları gereği diğer insanlara nazaran daha kapalı ve muhafazakar bir yaşam tarzı sürerler. Bu nedenle, hareket alanları dar bir çevreden ibarettir. Ancak bu çevreyi de bu çevrenin dar olmasını da bizzat yine dindarlar belirler. Zira onlar için hırs, özellikle para ve mevki hırsı, son derece dünyevidir. Dindarlıkta ise dünyaya dair büyük hırslar, büyük arzular söz konusu değildir ve olamaz. Bu nedenle dindarlar, paradan ve zenginlik hayallerinden uzak yaşarlar.
  • Müslümanlığın sloganlarından biri haline gelen ”bir lokma, bir hırka” durumu özetleyen bir başka açıklamadır. Müslümanlık da diğer dinler de tok gözlü olmayı öğütler. O öğütlere uygun davranan dindar kesim, ekonomik zenginlikten ziyade iç zenginlik disiplinini benimserler. Mevlana, Yunus Emre gibi değerlerimiz de her zaman bu yönde beyanlarda bulunmuştur. Bu da dindar kesimi oluşturan nüfusun kapital alandan uzak durmasına yol açmıştır.

 

  • Son olarak belirtebileceğimiz neden, teknik nedenlerdir. Dindar kesimin çoğu zatı parasını bankada bile tutmaz. Zira bankanın sunduğu faiz, din kuralları gereğince haramdır. Harama el uzatmak ise bir dindar için en korkulu rüyadır. Aynı zamanda kazandığını zekat ve yardımlara da en çok dindarlar harcar. Bu da parayı biriktirmek yerine parayı ve malı paylaşmak ilkesini doğurmuştur. Bu ilkenin ışığında zengin olmak, istenilse de mümkün olmayan bir seviyede durmaktadır.

Yorum yapın