Okyanus Ortasında Gemide Bağımsız Yaşayabilmek Mümkün Müdür?

Yine ilginç bir soru ile karşınızdayız sevgili parlak fikirler okurları. Bu yazımızda birimizin aklına takılan bir soru ve bir hayal ihtimalinden yola çıkarak bir soru soracağız. Ancak soracağız tek ve yegane soru bu olmayacak. Bunun dışında okyanus ortasında gemide bağımsız yaşayabilmek için nelere dikkat edilmesi gerektiğini de aktaracağız.

Bu her ne kadar birimizin aklına takılmış olsa da biliyoruz ki aramızdan birçoğu ”Into the wild” filmindeki gibi her şeyi bir kenara bırakıp tüm modern yaşamın insanın omuzlarına çöreklenen koyu karanlığını çöplere bırakıp kaçmak, gitmek, uzaklaşmak istiyor. Zaten Yabana Doğru filminin bu kadar izlenmesi ve tutulmasının sebebi de budur. Modern yaşam hepimizi köşeye kıstırmış durumda.

Okyanus ortasında tek başına takılmak, genelde zengin züppelerin işi gibi gösterilir bize klişe korku filmlerinde. Genç bir kadın ya da erkek tek başına başına ne iş arıyorsa okyanusta tek başınadır. Bir manyak katil ya da fena acıkmış bir köpek balığı filmin ana gerilim kaynağını oluşturur. İnanmayın. Bu mezarlıktan geçerken korkmaya benzer. Oysa asıl tehlike ölülerde değil dirilerden gelir. Yine aynı şekilde asıl tehlike ve bela ıssızlıktan değil kalabalıktan gelir!

Bir dünya düşünün ki insanlar her sabah uyanmak istemedikleri bir saatte uyanıyor, uyanmak zorunda kalıyor. Tek düşündükleri, düşünebildikleri şey para. Borçların kapanması. Faturaların halledilmesi. Kiranın yatırılması. Arta kalan zamanlarda futbol ve tv. eğlencelerine gömülüyorlar. İnsanlar mutlu değil. Biz mutlu değiliz. Sanayi ve teknoloji devrimi insanları arayışlarından feragat ettirmedi, unutturmadı. Bilakis ekstra kaygı ve endişe pompaladı bizim kanlarımıza. Bununla birlikte kendi ürettiği sorunları çözmek için ürünler tasarlayıp yine gelip bizi onlara sattı.

Sistemin saçtığı urlardan dolayı kafayı üşütme seviyesine gelsek de yine sistemin bize sunduğu ürünleri satın almakta özgürüz. Bilim de bu konuda yayan kaldı. Maalesef ki bize satılan bilim ürünleri, çamaşırı, bulaşığı makinelerde yıkamamız, kredi kartı kullanıyor olmamız bize daha fazla arayış ve tatminsizlikten başka bir şey vermedi.

Bu nedenle kaçmak, uzaklaşmak, kendimizi özümüz olan tabiata bırakmak istiyoruz. Özümüz olan çamur, makineden değil doğadan yana. Bir orman, bir dağ, bir okyanusun ortası bu ihtimallerden sadece birkaçı. Ama anladık ki makine, beton ve diğer dijital zımbırtılar bizim tatminimize uygun değil.

Elimizdeki akıllı telefonlarla haftanın altı günü sevmediğimiz işlerde çalışıyoruz. Tıpkı Dövüş Kulübü filminin de bize dediği gibi. Ama biz giydiğimiz takım elbiseler değiliz. Kullandığımız son moda saatler değiliz. Akıllı telefonlar değiliz. O nedenle gitmek, bırakmak ve başka bir dünya kurmak istiyoruz. Rahatlamak istiyoruz!

Her Alanda Kaygıyı Yenebilmek İçin Az Bilinen Taktikler adlı makalemizi de şehir yaşamından bıkıp usanmış modern kent insanları için buraya bırakalım. Her alanda kaygıyı yenmek için tabi ki tek çözüm okyanus ortasında bir gemide ülkelerden bağımsız yaşamak değil. Diğer çözümler de neler olabilir? Kaygıları yenmek için kendimize hangi terapileri uygulayıp hangi kıyakları geçmeliyiz gibi soruların yanıtları linkimizle birlikte yazımızın içinde. Şimdiden rahatlamalı okumalar diliyoruz.

İşte bu özel fotoğraf bize birçok şeyi anlatıyor aslında. Okyanus ortasına yalnız başına, teknolojiden ve modern tüm dünyanın tüm sonu sıkıntıyla biten sorumluluklarından uzak yaşayan bir kabile. Bir başka adıyla okyanus çingeneleri. Yüzlerindeki mutluluğa baktığımızda okyanus ortasında yaşamak hiç de fena fikir değilmiş gibi geliyor. Biraz cesaret, biraz cüret… Sonrası dünya üzerinde cennet. Sonrası binlerce meditasyonunun onunda elde edilecek bir rahatlama duygusu! Metrobüse yetişme derdiniz yok bir kere! Düşünün.

Okyanus Ortasında Gemide Bağımsız Yaşayabilmek Mümkün Müdür?

Evet mümkündür. Örneğin sadece balıkçılık yaparak hayatta kalabilir ve geçinebilirsiniz. Bilindiği üzere içinde bulunduğumuz dünyanın üçte ikisi sudur. Deniz, okyanus ve göllerden oluşur. Bu anlamda baktığımızda insan oğlu karada bir imparatorluk kurmuştur. Diğer taraflarda hala tabiatın sözü geçer. Yani kimse sizden tuttuğunuz balın vergisi almayacaktır.

Bununla birlikte nasıl mümkün olur sorularına da yanıt arayalım. Örneğin su büyük sıkıntı. Yani arada bir kasabaya inip kendinize içme suyu bulmalısınız. Ya da hazırlıklı gidip örneğin bir aylık su stoğu yaparak özgürlüğünüzü ilan etmiş olursunuz.

Onun dışında temel insani gereksinimlerinizi geminizde giderebilirsiniz. He şöyle bir fikir de size uyabilir. Sonsuza kadar mı gitmek istiyorsunuz? Bir daha dönmemek üzere. Öyleyse geminize okyanus suyunu arıtma özelliği taşıyan cihazlardan – ki artık var böyle cihazlar – taktırın ve sevdiklerinizle vedalaşıp yeni hayatınızın ilk gününe yelkenleri açın.

Ancak bununla birlikte okyanus ortasında bir gemide insanlardan ve ülkelerden bağımsız yaşarken sizi çeşitli tehlikeler de beklemiyor değil. Şimdi size görevimiz icabı o tehlikelere karşı uyaracağız. Hazır iseniz başlayalım.

Okyanus Ortasında Gemide Yaşarken Dikkat Edilecekler! 

1-Aşırı doz yalnızlıktan ölmemeye dikkat!  Duman grubunun bir şarkısında söylediği ve tavsiye ettiği gibi. Belki alışman lazım / Belki katlanman lazım yalnızlığa. Ama buna hazır mısınız? Bir gazla şehri, ülkeyi, modern hayatı terk edip bir hafta geçtikten sonra Aman Allah’ım ben ne yaptım böyle, hemen geri dönmeliyim gibi düşüncelere gark olmamanız işten bile değildir. Zira modern insan, en nihayetinde her şeyden sıkılmaya endeksli bir hayat yaşıyor. O bize çok cazip gelen fikirler de içinde bulunduğumuz anlar itibariyle bize sıkıntı vermeye başlayabilir. Sadece okyanus örneği değil. Örneğin bir gazla Kanada ya da İsveç’e gidip ben memleketimdeki kaosu özledim diyerek geri dönenler de az değildir hani.

2- Pek de sevimli olmayan dostlarımıza dikkat! Tek tehlike yalnızlık olsa yine iyi. Bir de bunun okyanusta yaşayan hayvanlar tuzağı var. Biz okyanusta yaşayan canlıların daha çok azını biliyoruz. Bilgimiz bile buna müsait değil. Ama siz içinde olunca o hayvanlarla karşılaşma ihtimaliniz artacak. Yine aynı şekilde yolunu şaşırmış bir köpek balığı ya da bir yunus sürüsü de size korku dolu zamanlar yaşatabilir. Zira Yabana Doğru filminde ana karakter yaşanmış gerçek hikayesinde bir vahşi hayvan tarafından parçalanıyor ve o şekilde feci biçimde vefat ediyordu.

Jaws filmiyle bir dönem çocuklar ve o filmi izleyen herkes paranoyak olmuştu. Piknik yapmaya gittiğimiz göl kenarlarında bile çocuk aklımızla acaba bir Jaws da buradan çıkar mı diye korka korka uzatırdık ayaklarımızı göllerde, denizlerde. Ama okyanus ortası yaşamda bu çocukça bir korku değil gerçek bir kaygı olacaktır.

3-Korsan gemilerine dikkat! Yine korsan gemileri sadece kitaplarda ve filmlerde değil. Okyanuslarda ve bazı tenhalarda aktif olarak rol almaktalar. Bu da sizi açık hedef haline getirebilir. Korsan olmaları şart değil. Kötü niyetli gemiler de çıkarları için sizi huzursuz edebilirler. Okyanus ortası sonuçta. Hak hukuk yok.

4- Fırtınalara dikkat! Okyanusun ortasında karşılaşacağınız bir fırtına gemilere dair bilginiz azsa size zor anlar yaşatacaktır. Bu açıdan gideceğiniz okyanusun önceden bir araştırmasını yapmanız önemle rica olunur.

5- Kaybolmaya dikkat! Son olarak okyanus akıntıları sizi oradan oraya sürükleyebilir. Sonunda sıkılıp ya da korkup geri döndüğünüzde okyanusun ortasında aylarca, yıllarca daireler çizip durabilirsiniz. Sonuçta umman bir alandır okyanus.

NOT: Okyanusların ortası tüm dünya devletlerinin özgürce ve ortak kullanım alanı olup; birleşmiş milletler aracılığı ile yapılan açık denizlerle ilgili uluslararası sözleşme gereğince bayraksız, uyruksuz gemilerde suç işlendiği şüphesi var ise ve herhangi bir devlet savaş gemisi bu duruma şahit olursa müdahelede bulunma hakkına sahiptir. Uyruksuz ve herhangi devlete tabi olmayan gemiler vatansız sayılıp bunlara karşı açık denizde devlet gemilerinin bakış açısı pek de iç açıcı değildir.

Yorum yapın