Özgür Olmanın Bize Getirdikleri / Kazandırdıkları Nelerdir?
1- Bağımsız bir iş disiplini: Özgür olursanız işinizde de özgür adımlar atarsanız. Kafesin biri bir kuş aramaya çıktı diyen Kafka iş dünyasını da özetler bir şekilde. Piyasanın içinde de patronlar aynı şekilde ikiye ayrılır. Kendine köle arayan patronlar. Kendilerini özgürleştirecek birilerini arayan patronlar. Ama ya kendi işinizin patronu olursanız? İşte o zaman kendi hayatınızın da sahibi olursunuz. Kendi hayatının sahibi olmaktan ne kastettiğimizi belki başka bir yazıda bahsederiz. Ancak şunu bilmemiz gerekiyor özgür olmanın bize getirdiği en büyük incelik budur: Önce kendi hayatının sonra kendi işinin ve mevcut para kazanma yöntemlerinin tam ve doğrudan sahibi olmak.
2- Sadece kendine verilen hesap: Eğer özgür olmazsanız sürekli olarak çocuk kalırsınız. Sizden herkes bir şeylerin hesabını sorar. Nerede kaldın? İş ne oldu? Elindeki işi bitirmedin mi daha? Onunla ya da şununla görüştün mü? Soruların sorguya evrildiği her yerde kravatlar bir süs aksesuarı değil kölelik nişanesi olur. Sadece kendinize verdiğiniz hesaplarda ise özgürlüğün tadını sonuna kadar çıkarırsınız ve birey olabilmenin aşılmaz keyfine varırsınız.
Özgürlük, bulunmaz nimet. İş hayatında, aile ve sosyal hayatta. Hala babanızın yanında çalışıyorsanız, birilerinin eline ya da emirlerine bakıyorsanız o kafesin içinde mahkum ve güvenli bir şekilde takılır durursunuz. Oysa özgürlüğü göze almak çeşitli tehlikeleri de göze almak demektir. Ama ancak belli tehlikeleri göze alabilen, kafesin korunaklı dairesinde sıkışıp kalmayıp gökyüzünün umman boşluğunda nazlı nazlı kanat çırpan kuşlar sonunda gerçek güce ve mutluluğa kavuşur. Bunu da unutmamak gerek.
3- Girişimlerde ve yatırımlarda çeşitli mahkumluk biçimlerinden uzak durmak: Bir film çekecekseniz yapımcıya bağlısınız. Bir roman yazacaksınız yayın evine bağlısınız. Bir iş yapacaksanız onu finanse eden güçlere bağlısınız. Bu bağlılıklar kaçınılmaz olarak hayatın bir gerçeği halinde karşımıza dikiliyor. Ancak bağlılıkları bağımlılıklardan ayırmak gerek. Girişimlerde ve yatırımlarda sizi mahkum edecek fikir ve kıskaç kollarından ne kadar uzakta durursanız o kadar çok başarıya, güce ve sonsuz saadete erişirsiniz.
Dünyanın İş Yapmak İçin En Özgür ve Rahat Ülkeleri hazır özgürlükten dem vurmuşken dünyanın iş yapmak için en özgür ülkelerini bilmek de hür kimliğimize hür bilgiler katacaktır. Kendi özgürlüğümüzü sağlamak yetmez çoğu zaman. Bir de o özgürlüğü özgürce kullanacak alanlara ihtiyaç duyarız. Yoksa bir hapishanenin içinde kendini özgür kabul etmenin hiçbir faydası olmayacaktır her zamanki gibi. En özgür ve en rahat ülkeler nelerdir sorusu yazımızın içinde sizleri bekliyor parlak fikirler okurları.
4- Elini kolunu bağlayan yaptırımlardan kaçınmayı bilmenin tecrübesi: Bazıları sırf kural koymak için kural koyar. ”Ben burada eşek başı mıyım” diyerek çalışanlarına ağır yaptırımlar uygulayan patronlar var mı yok mu? Elbette var. Ancak özgür olmak, bağımsız bir şekilde hareket edebilmenin tüm avantajlarından faydalanabilmek, bu tür yaptırımlardan da kaçınmayı gerektirir.
5- Özgür ruh eşittir özgürce gelen para: Millet ne der, acaba kabul edilir mi gibi sorular sarar etrafımızı. Belki de en büyük patron ve gardiyan, kaygılarımız, korkularımızdır. Özgürleşmek ve tam manasıyla hür birer birey olmak istiyorsak önce bu korku ve kaygılarımızdan sakınmamız ve onları azat etmemiz gerek. Biz bu tür duygu ve düşünceleri azat etmezsek gün gelir onlar bizi mahkum eder.
Özgürlükler Neden Parayı Ve Zenginliği Kendine Çeker? daha önce tam olarak bu konu hakkında bir yazı kaleme almıştık. Özgürlük neden parayı ve zenginliği kendine çeker sorusunun yanıtı yaşayan başarılı iş adamlarının hayatlarına baktığımızda kendilerini daha bir belli eder. Hiç kimse yoktur ki emir ve yönlendirme alarak salt, bir yerlere varabilmiş olsun. O nedenle parayı ve zenginliği hayatınızın baş köşesine oturtmak istiyorsanız şayet, özgürlüğün peşinden gitmelisiniz. Zira para da zenginlik de aynı yolun sonunda sizi bekliyor olacak.
Özgürlük kadar saygılı olmak da önemli bir değer. Ve maalesef bizim sosyal yaşamımızda inşa ettiğimiz iş kollarında da son derece az görünen bir erdem. Sanki birine saygı duyduğunu gösterdiğinde onun egosundan, şahsiyetinden ödün vermiş olacak. Uzak Doğulu insanların saygı anlayışları ise en küçük sosyal birimlerden en büyük iş alanlarına kadar sıçramıştır. Bunun da ekmeğini bir güzel yemektedirler. İnsanların selamlamaları bile benim karakterim bende ama sana da saygı duyuyorum şeklinde çıkar karşımıza. Bu olgunluğa kaçımız erişirsek, gerçek özgürlüğe ve gerçek güce de erişmiş oluruz.
Saygılı Olmanın Bize Getirdikleri / Kazandırdıkları Nelerdir?
1- Gerçeklik katar. Bu sayede rakiplerinizi ciddiye alır ve onların güçlerini asla hafife almazsınız: Çoğu kaybeden, hep kendi gücünü abartıp rakiplerinin gücünü hafife alanlardır. Oysa bunun tam tersi olmalı. Nihai güce kavuşmak istiyorsak, öncelikle kendi güçlerimizi hafife almayı ve rakiplerinizin mevcut güçlerine saygılı olmayı bilmemiz gerek. Rakibini olduğundan küçük gören herkes er ya da geç hata yapar. Saygıda kusur etmek kurumsal alanda bir hatadır arkadaşlar. Ve bedeli çoğu zaman ağır ödenir.
2- Saygı göster ki sana da saygı göstersinler anlayışını benimsersiniz: Saygı karşılıklı duyulan bir şey. Tıpkı sevgi ve güven gibi. O nedenle siz saygı gösterdikçe saygı görmeye başlayacaksınız. Bırakın başlatan siz olun saygı dairesinin ilk halkasını. Kimse kimseye saygı gösterdi diye bir şey kaybetmez. Saygının karşısında kibir ve ego gösterileri yapan herkes ise er ya da geç kendi kibir bataklığında boğulur gider.
Güçlü Bir Kadınla İş Amaçlı Yaşayabilmek burada hep erkeklere sesleniyoruz gibi olsa da bayan okurlarımızın olduğunu da biliyoruz. Güçlü bir kadınla iş amaçlı yaşayabilmek ise hem karakterinize hem de iş kimliğinize sayısız meziyet katacaktır. Ancak böylesi bir ortam için, yani güçlü bir kadınla iş amaçlı yaşayabilmek için de dikkat etmeniz gerekenler olacak. Onların ne olduğunu ise yazımızın içinde bulabilirsiniz.
3- Görgüsüzlükten ve sonradan görme hareketlerden mümkün mertebe kaçınmış olursunuz: Saygı insanın kendisinde başlar. Görgüsüzlük ve sonradan görme hareketlerde bulunan her insan ise gerek sosyal yaşamında gerekse iş hayatında en büyük saygısızlığı kendine, içindeki potansiyele etmiş olur. Bunlardan kaçınmak için, güçlü görünmeye değil güçlü olmak için mücadele etmeye ihtiyacımız var. İmajlar evreninde ”olmak” ile ”görünmek” arasındaki farkın ayrımına iyice varın ve görgüsüzlüklerden saygı erdemi ile sıyrılmayı bilin.
Rekabet kızışıyor. Güçlü olmak, birilerini ezerek yükselmek değil, birilerinin yanında eşit şartlarda onları yenmeyi bilmektir. Özgürlüğüne sahip çıkın ve en büyük düşmanlarınıza bile saygı göstermeyi bilin. Bize biraz iş disiplini biraz da samuray ahlakı gerekiyor. Siz ne dersiniz?
4- Kalitenizi yükseltir ve korursunuz: Asıl güç, kaliteyi sürekli yükseltmek ve onu muhafaza etmektir. Kalitesini, kumaşını koruyan herkes gerçek gücünü güzel bir şekilde örtmüş ve giydirmiş demektir. Çıplak güç ise mümkün mertebe ezici ve aşağılayıcıdır. Bundan uzak durmakta fayda var. Sonradan güçlü değil pişman olmak istemiyorsak şayet.
5- Parayı karakterli bir şekilde kazanmış olursunuz: İnsanın parası haram değil helal olmalıdır. Bununla birlikte karakterli bir şekilde kazanmalıyız o parayı. Birilerinin önünde kul gibi eğilerek değil saygıyla eğilerek. Başkasına özgürlüğümüzü çiğneterek değil birlikte yeni özgürlükler inşa ederek.