Pazarlama Esasında Bir Nevi Dolandırıcılık mı?

Herkese merhaba. Bu yazımızda toplum içinde sıklıkla sorulan, zihinlerde ayrı vicdanlarda ayrı bir soru işareti olarak hep karşımıza çıkıp içimizde olan bir sorunun cevabını arayacağız. Pazarlama neden esasında bir nevi dolandırıcılıktır?

Tarihten başlayalım ve yavaş yavaş ilerleyelim. Bir nesil önceki; şimdinin 20li yaşlarının sonunda ve 30lu yaşlarının başında olan genç nesil hatırlar. Önceden pazarlamacı deyince aklımıza şöyle bir manzara düşerdi. Kapı çalınır. Aile kahvaltıdadır. Anne ya da çocuklardan biri kapıyı açar. Karşılarında tanımadıkları, kerli ferli bir adam. Adamın elinde de mutlaka bond bir çanta. Evlere gelen, tabiri caizse kapılara dayanan pazarlamacılar, ülkemizdeki ilk pazarlamacı algısını kısa bir sürede oluşturdu. Kapıya gelen pazarlamacı eşittir dolandırıcı.

p3

Pazarlamacılara elini veren kolunu kaptırır söylemleri de tam bu zamanlarda dillere yerleşmiştir. Bu tip pazarlamacılar ortaya çıktığında herkese güvene ve gerçeğe dayalı toplum ilişkilerine güvenerek bu pazarlamacılara güvenmişti. Belli başlı kağıtları imzalayıp vaat ettikleri ürünlerle alakası olmayan ürünleri satmaya başladıklarında yavaş yavaş toplum algısı da değişti. Pazarlamacılar dışarıdan gelen ve mahallenin dürüstlüğünü bozan ticaret adamlarıydı. Akabinde toplumsal bir aydınlanma yaşandı ve kapılara gelen pazarlamacıların suratlarına kapılar kapatıldı. Birkaç yıl içinde büyüyüp gelişme gösteren evlere pazarlamacılık hizmeti birkaç yıl daha geçtikten sonra tamamen yok oldu.

Pazarlamacılıkta ikinci evre başladı sonra. Telefonla pazarlamacılık devri. Daha o zamanlar çevirmeli telefonlar zamanı. Telsizli telefon birkaç sene sonra yayılmaya başlayacak, cep telefonlarının bir beş – altı sene var. Pazarlamacılar telefonla evleri arayıp tebrikler ile başlayan cümlelerle insanları aldatmaya çalıştı ve nitekim aldattı. Kredi kartları yavaş yavaş gelişmeye başlıyordu. Ama zaten telefondaki pazarlamacıların dolandırıcı olanları bankaya doğrudan para yatırmaları gerektiğini belirten ifadeler de kullanıyordu. Bu devrede insanlar, ucuza elektronik eşya ya da araba aldıklarını sanarak ilk senetlerini ödemek için bankaya gidiyorlar ve yatırıyorlardı. Ancak daha sonra vaat edilen ürünler evlerine gelmiyordu. Tamamen kandırılmış ve dolandırılmış olan binlerce insan vardı o dönemde. Telefonla sahtecilik ve pazarlamacılık adı altında dolandırıcılık, kapı kapı dolaşan pazarlamacı stiline göre biraz daha uzun sürdü. Zira kapı kapı dolaşmanın etkisi doğrudan olduğu için yalan olarak yayılması da kısa sürmüştü. Ancak ev telefonundan dolandırılmak tamamen yeni bir buluştu. Bu nedenle bu türden dolandırıcılıklar ana haber bültenlerinde haber olarak yayılana kadar insanların ne yapacaklarına dair bir fikirleri olmadı. Çünkü ortada bu zamanki gibi internet ve minvalinde bir haberleşme ve iletişim alanı yoktu.

p2

Gelelim günümüze. Günümüzde televizyonun etki alanı genişledikçe nüfuzu ve bütçesi de genişledi. Bugün televizyonsuz bir ev düşünülemez. Genç kızların çeyizlerinde bulunan ya da erkeklerin ilk maaşlarıyla aldıkları televizyon, radyodan ve bilumum görsel sanatlardan daha çok etki uyandırmıştır. Bugün ise sadece Türk uydularında binlerce kanal bulunmaktadır. Daha 30 sene öncesine kadar çoğunluğu devlet tekelinde bulunan televizyonlar, özelleşmenin artması ve özel tv. kanallarının çoğalması ile birlikte kendi özgürlüklerini ilan etmiştir. Artık birçok evde birden fazla televizyon bulunmaktadır. Bu bilgilerin ışığında pazarlamacılar da bu alanlarda aktif olup faaliyet yürütme konusunda gecikmedi.

Bugün adını bile duymadığımız yüzlerce yerel kanalda birtakım ürünlerin pazarlamacılığı yapılmaktadır. Son derece düşük ekran kalitesinde, herhangi bir televizyon geçmişi bulunmadıkları giyimlerinden kuşamlarından konuşmalarından anlaşılan bir veya birkaç ”sunucu”nun organize ettiği ve yönlendirdiği yayın akışı içerisinde belli başı ürünler kredi imkanlarıyla, indirimli fiyatlarla, bir cep telefonu uzaklığında satılıyor ya da en iyi ihtimalle satılmaya çalışılıyordu.

Bunun en yaygın olanı cep telefonları satışıdır. Hala birçok kanalda bir soruyu, şüphesiz son derece basit bir soruyu doğru cevaplandırmanın karşılığında bir telefon ederinden kat be kat düşük fiyata satılıyor. Bizzat başımıza gelen ya da tanık olduğumuz durumlara bakacak olursak yakınımızda bile birçok kişi bu tür programları en az bir kere aramış. Bu türden pazarlamacılık yapan programların iki hilesi bulunmaktadır. Hazır yeri gelmişken parlak fikirleri sitesi olarak size bu iki hilenin ne olduğunu açıklayalım ve siz de bu türden pazarlamacı kisvesine bürünmüş dolandırıcıların tuzağına düşmeyin.

Şu İş İlgini Çekebilir:  Sağlık Malzemeleri Temin Edip Satmak

 

Dolandırıcılık Yapan Televizyon Programlarının İki Hilesi Nedir? 

  • İlk olarak size basit bir soruyla seslenirler. Bu soruyu doğru cevaplayanların ya da hiç para ödemeden doğrudan armağan olarak alacakları bir telefon söz konusudur. Ya da normal fiyatının kat be kat altında bir fiyatla satılır o telefon. İlk başta birçok kullanıcının arayıp her nedense o kadar basit sorulara yanlış cevap verdiğini görürsünüz. Bu tamamen programın gerçekliğine inanmanız için yapılmış bir hiledir. Aynı zamanda sizi heyecanlandırmak, kızdırmak ve aramak için tahrik etmek suretiyle eliniz otomatik olarak telefona gider. Ama bu hileye düştüğünüzde ve verilen numaralardan birini aradığınızda telefon faturanızdan astronomik miktarda paralar düştüğünü bilmezseniz. Siz aradıkça ve onlarla konuştukça siz para kaybeder; onlar da çeşitli reklam ve sponsor gelirleriyle paraya kavuşur. İki hile kısacası böyle iki kandırmaya yönelik gerçekleşir. Aslında o numaraya asla ulaşmazsınız. Karşınıza bir telesekreter çıkar ve konuşur da konuşur. O biraz sonra sizi bir yere bağlayacağını söyleyip size müzik dinletir. O müzik dinletme aslında faturanın başlama süresine denk getirilir. Siz masum masum beklerken aslında cebinizden dolaylı yoldan para gitmektedir.
  • Tam da bu noktada bariz bir şekilde tuzak olan bu hilelere düşmemenizi önemle söylemek zorundayız. Bu yazıyı okuyan herkesin de etrafındakilere bu tür programların nasıl hileli olduğu konusunda sitemizden aldığı bilgiler ışığında bilgilendirmesini önemle rica ederiz. Çünkü çok zor şartlar altında kazanılan para, böylesi dolandırıcı programlarına yedirilmeyecek kadar kıymetli.

p1

Bunca olumsuz bilgiden sonra akıllara şu soru gelebilir: Memlekette hiç de layığıyla işini yapan pazarlamacılar yok? Elbette var. Ancak en kötü üne sahip mesleklerden biri olarak da pazarlamacılık en başta yerini almış durumda. Çünkü tarihte ve geçmişte örnekleri çok. Ve sürekli olarak çoğalmaya da devam ediyor. Ancak bu noktada ayrım yapılması gereken ince bir çizgi var. Size direkt ulaşan değil de sizin gidip bulup başvurduğunuz şirketler daha çok dürüstlüğe yakın. Yani normal sistem akışında cep telefonu satın almak isteyen biri gidip kendi karar vererek inceleyerek araştırarak gezerek kendi satın alıyor. Bunun için ekstra onun birini arayıp bilgilendirmesine, kampanyalardan bahsetmesine, teklifler sunmasına ihtiyaç yok. Çünkü hali hazırda cep telefonu, bal, elektronik aletler gibi ürünler pazarda kendi alıcısına ve tüketicisine sahip zaten. Bu ürünler zor bulunan ya da çok nadide olan ürünler değil ki birinin bizi arayıp onları satmaya çalışmasına gerek duyulsun?

Siz de sevgili “parlak fikirleri” okurları olarak böylesi akıl yürütmelerle dolandırıcılık peşinde olan pazarlamacılarla işini hakkıyla hak yemeden yapan pazarlamacıları mukayese ederek aralarındaki farkları görebilirsiniz. Böylelikle hem dolandırılmamış olursunuz hem de pazarlamacılık mesleğini temiz bir şekilde yürüten pazarlamacı arkadaşların hizmetlerinden faydalanırsınız.

Pazarlamacılık, üniversitelerde bölümü okutulan bir ekonomi bilimidir. Bu nedenle işlerini layığıyla yapan ve de müşterileri uzun vadede mutlu eden pazarlamacı arkadaşlara iyi mesailer, bol kazançlar dileriz.

Şimdi gelgelelim başlıktaki bahsimize;

Pazarlama faaliyeti her ne kadar bir algı yanılsaması, kandırma, aldatma faaliyeti olsa da sıradan bir dolandırıcılıktan en büyük farkı: kurbanı kısa vadede, eli boş ve de mutlu etmiş vaziyette göndermesidir. Yani sıradan bir dolandırıcının hilesinden daha uzun süre sonra gerçekler açığa çıkmaktadır ve de bu süre uzadığı için tüketici şikayetçi olmamaktadır; zira tüketiciler mutluluk elde etmek için satın alırlar; kısa vadede mutlu olmak onların en büyük arzusudur…

İkinci olarak pazarlama tüketiciyi koruyan ve kollayan, kanunlara yasalara uygun bir faaliyettir. Yani bu yönüyle dolandırıcılıktan kesinlikle ayrılmaktadır.

Satış dediğimiz şey doğası gereği bir aldatma içerse de pazarlamacıların aklandığı nokta bu aldatmanın etkisinin uzun vadede açığa çıkmasıdır…

Yorum yapın