Sadece Duygularını Kontrol Edebilenlerin Becerebileceği 2 Al Sat Fikri

Öyle işler vardır ki düşünce gücü yetmez. İsterseniz alim olun, isterseniz binlerce kitap okuyun. Ne analitik zeka yeterlidir, ne vızır vızır işleyen akıl… Böylesi işlerde duyguları kontrol altına almak, yani bir anlamda rol yapmak gerekiyor. İş dünyası tam bir maskeli balo gibidir. Herkes sabahları evden çıkmadan önce o gün yüzüne takacağı maskeleri laptop çantasına atar.

Bu maskeler bazen patronlara karşıdır bazen personellere. Bazen de bizzat işin getirdiği yükümlülüklere. Bu yazımızda hem duyguları kontrol etmenin iş hayatında ne kadar önemli olduğuna değineceğiz, hem de sadece duygularını tahakküm altına alabilenlerin başarabileceği iki al – sat fikrini sizlerle paylaşacağız.

Duyguları Kontrol Etmek Tam Olarak Ne Demek? 

Sanıldığının aksine duyguları kontrol etmek, sadece ilk anlamıyla hissettiklerini, hissedeceklerini bastırmak değildir. Çünkü insan öyle bir varlıktır ki çoğu zaman nasıl hissedeceğine karar vermez. Dışarıdaki olaylar, olgular ve diğer kişilerle kurduğu iletişimler nasıl hissedeceğini belirler. İçinde yer alan duygular da o günün nasıl geçeceğinin ve söz konusu işteki başarının panoramasını oluşturur. Herkes mizacı nasıl gerektiriyorsa öyle davranır. Kimi sakin tabiatlıdır, kimi bir anda parlayıp söner, kimi içine atar atar en sonunda volkan gibi patlar. Ancak çoğu insan bu duygulara engel olamaz. Zira dışarıdan gelen uyarıcılar tam anlamıyla belirleyici olmaktadır.

Öyleyse duyguları kontrol etmek demek, daha çok duyguları gizlemek, maskelemek, gölgelemek demektir. Kızmamak değil kızdığını belli etmemek… İçinde fırtınalar koparken bile oturup sakin sakin beklemeyi bilmek. Demek ki duyguları kontrol etmek belli bir seviyeyi aşmak, olgunlaşmak demek aynı zamanda. Zaten aksi olsaydı yetişkinlerin, içinden nasıl geliyorsa öyle davranan çocuklardan herhangi bir farkı kalmazdı.

Duygular Kontrol Edilebilir mi? 

Eğer mistik veya metafizik güçleriniz yok ise, ruhani bir önder değilseniz, duyguları kontrol etmeniz pek o kadar da mümkün değil. Ancak az önce de değindiğimiz gibi duyguları gizlemek, onlara en azından yön vermek mümkün. Bunun için de biraz da sabrı öğrenmek gerekiyor. Ağzına geldiğini gibi konuşmak yerine susmayı bilmek, heyecanlanıp kıyamet koparmak yerine en azından sakinmiş izlenimi vermek. İşte bunlar da bir tür duygu kontrolü sayılabilir.

Ruhsal İstikrar Sahibi Olmak İçin Neler Gerekiyor? 

Esasında duyguların merkezi kalp değil beyindir. Düşünceler de duygular da aynı merkezden, beyinden gelir. Ruhsal istikrar sahibi olmak için öncelikli olarak Sokrates’in uyarısına iştirak etmeli ve ”Kendini Tanı” mottosunda ilerlemeliyiz. Kişi ancak kendi ruhunu, bilincini, benliğini tanıdığı takdirde ruhsal yönde bir ilerleme kaydeder. Türkçe’de ‘kendini bilmez‘ deyimi de tam olarak buna işaret eder zaten. Kendini bilmeyen bir sonraki adımının da ne olacağını bilmez, beş dakika sonra nasıl düşüneceğini de. Ruhsal istikrar için ön şart kendini tanımak, daha sonra ise derin bir gözlem ve düşünme gücüne sahip olmak gerekiyor. Hormonlarımız bize sadece belli oranda etki eder, asıl baş rol oyuncusu beyindir ve ruhsal istikrar da tam olarak orada başlar ya da biter.

Beyin Kimyası Neden Önemli? 

Beyin kimyası hayatımızı tüm yönleriyle etkileyen bir unsur. Eğer bozulursa bir daha toparlamak da o kadar kolay değil. ”Beşer şaşar” ifadesinden yola çıkarak her zaman samuraylar gibi vakar ve düz olamayız elbet. Yeri gelir saçmaladığımız, bocaladığımız zamanlar olur. Ancak bu zamanları mümkün olduğunca az seviyede tutmak ve kimselere göstermemek bizim elimizde. Beynin kimyası nasıl düşüneceğimize, nasıl hissedeceğimize karar veren bir yönetmendir. Yönetmenle aranızı iyi tutmazsanız kendi filminizden kovulabilir, dahası bir daha hiçbir filmde rol alamayabilirsiniz.

Şu İş İlgini Çekebilir:  Çin'den Getirilecek En Karlı 5 Elektronik Ürün

Egoyu Yönetebilme Becerisi Neden Önemli? 

Fazla eğilip bükülmek tam ortamızdan kırılmaya neden olur. Fazla dik durmak ise dengemizin bozulmasına ve gerisingeri yalpalayarak düşmemize… Egoyu yönetme becerisi bir anlamda denge siyaseti izlemek demektir. Kibir, tüm yanlışların biricik kaynağıyken alçak gönüllü olmanın ‘alçak‘ kısmını fazla abartmak da itibar kaybına neden olur. Egoyu yönetmek aynı zamanda iş çevresindeki diğer kişilerle olan iletişiminizi belirler. Kişilere fazla tepeden bakmak size hiçbir şey kazandırmayacağı gibi tavizler vermek de sizden birçok şey götürür.

Bu anlamda egoyu yönetme becerisi, duyguları kontrol altına almanın en temel ve etkili yöntemlerinden biridir. Biri olmadan, diğeri olmaz.

Sadece Duygularını Kontrol Edebilenlerin Becerebileceği 2 Al Sat Fikri

1- Borsada hisse senedi alıp satmak: 

Borsa stres seviyesi en yüksek işlerden biri. Televizyon ekranlarına yansıyan görüntülerde hop oturup hop kalkan kerli ferli adamlar görülüyor. Saçlarını başlarını yolanlar, birbirlerine heyecanla sarılanlar ya da en yakın masanın üstüne doğru çökenler. Bu insanlık manzaraları borsanın son derece stresli bir iş olduğunu kanıtlar niteliktedir. Stres ise tüm duyguları ele geçiren, insanın kontrol mekanizmasının tüm ayarlarını allak bullak eden etmenlerin başında geliyor. Bu nedenle sadece duygularını kontrol edebilenlerin becerebileceği al sat fikirlerinden ilkini borsa oluşturuyor. Bu alan ‘ne olacak canım, senetleri al – sat, bu kadar basit’ şeklinde algılanmamalı. Zira bir şeyi hafife almak, o şeyin ağırlığı altında ezilme ihtimalini arttırır. Ayrıca stresten uzak durmak için sürekli grafiklere bakmaktan ve rapor okumaktan vazgeçilmeli. Tam anlamıyla ”soğukkanlı” ve ”profesyonel” olunmalı. Sadece soğukkanlı ve profesyonel ”görünür” ama ”olamazsanız” da bu işi kotaramazsınız.

Konu hakkında daha fazla malumat sahibi olmak isteyen okurlarımız link bağlantısından diğer yazımızı okuyabilir. Şu yazımız ilginizi çekebilir: Borsada en çok yükselecek hisseleri bulan 10 aşamalı sistem!

2- Arsa alıp satmak: 

Sadece duygularına hükmedenlerin becerebileceği bir diğer iş ise arsa alıp satmaktır. Bu iş borsa kadar olmasa da yüksek oranda stres barındırıyor. Zira en başta uğraşacağınız ana element insan, insanlar olacak. Emlakçılık bile belli başlı durumlarda saç baş yolduran, psikozları azdıran bir sektörken, söz konusu arsa oldu mu kılı kırk yaran tiplerle uğraşmak, dahası boğuşmak zorunda kalacaksınız. İnsanların kalitesindeki düşüş de göz önünde bulunduğunda sinirlendiğini belli etmemek, ne olursa olsun gülümsek gibi bazen insanı gerçekten de zorlayan maskeleri takmanız gerekiyor. Hele ki söz konusu ülkemizin insanları olunca, arsa alıp satma işleri tam bir kabusa dönüşebiliyor. Her şey hazır iken son dakika vazgeçenler, kinayeli konuşup size yalancı imasında bulunanlar, aynı soruyu tekrar tekrar soranlar, ben bir ‘eşime de sorayım’ deyip oyalayanlar… Sözün kısası bu işte başarı elde edenlerin tamamı sağlam bir sinir sistemine sahip olanlardır.

Arsa alım satım işleriyle ilgili daha fazla bilgi almak isteyen okurlarımız bir önceki yazımıza da hızlıca göz atabilirler. Şuna da göz atabilirsiniz: En Karlı Arsaları Nasıl Bulurum?

Yorum yapın