Şehir Hayatında İnanılmaz Mutlu Olmanın 5 Sır Dolu Yöntemi

Yazarken keyif aldığım ve okurken sizleri gülümsetmeyi umduğum konulardan biriyle daha işte buradayım. Şehir hayatında inanılmaz mutlu olmanın 5 sır dolu yöntemini sizlere sunacağım.

Başlangıç için şehir hayatında mutlu musunuz, değil misiniz bunu fark etmelisiniz diye düşünüyorum. Bunun için şehir dışında bir hayatınız oldu mu? Daha öncede bahsetmiştim, size iki koşul sunuluyorsa birini tercih etmeniz için ikisini de yaşamış olmalısınız. Ben şehir hayatında çok mutluydum, buradan kalkıp bir kasabaya yerleşince mutsuz olurum sanıyordum. Yaşanılmayacak kadar mutsuz olmadım, sakin tarafları da vardı elbet ama bütün sevdikleriniz o kalabalık şehirdeyse geri dönmeniz gerekir. Üstelik kasabanızda sıkılıp bir günlük şehir hayatı da yaşayamıyorsunuz. Buradan hiç üşenmedim kalktım gittim ve kasaba hayatını görüp geri döndüm. Tabi her insanın mutlu olmak adına neden ve sonuçları farklıdır. O zaman;

Öncelikleriniz ve Hayattan Beklentileriniz Neler

Herkes mutlu olmak için hayattan ne beklediğini bilmeli. O yöne doğru yürümeli. Benim önceliklerim ve bu genç yaşlarımda hayattan beklentim eğlenmekti. Gezmek, tozmak, su gibi para harcamak, eğlence mekânlarına gitmek falan. Buradan anlıyoruz ki ben eğlenceli ve dışa dönük bir insanım. Yerleştiğim kasabada ne bir eğlence mekânı, ne bir yorgunluk birası, nede sinema dışında başka bir aktivite vardı. Yani aktivitelerinizi keşfedin ve şehir hayatı sizi mutlu etsin. İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşıyorsanız, gideceğiniz, göreceğiniz, resmini çekeceğiniz, eğlenebileceğiniz bir sürü mekân var. Giyinin, süslenin, kalkın ayağa… Bir hevesle dışarı çıkın size huzur veren mekânlara gidin. Oralarda dilediğiniz gibi şarkı söyleyip kocaman kocaman gülümseyin. O mekânları bilmiyorsanız bir iki öneride bulunabilirim. Taksim’e Balo sokağına gidin “The Bittle Balo”ya girin. Hafta sonuysa sahnede Efe olur. İyi çocuktur, bir bira söyleyin ve Efe’yi dinleyin. Bende öle yapış yapış clupleri, disco şarkılarını sevmem. Müzeyyen Senar olmaya da daha vaktim var, siz beni dinleyin kalkın Efe’ye gidin. Çok sessiz, çok sakin, muhabbet edilecek bir yer diliyorsanız Osmanbey Tatavla derim. Unutmayın bir anlıktır yaşamak. Mutlu olun yanınıza kar kalacak.

Hobilerinizi Keşfedin Yollar Size Yol Göstersin

Bir sosyal mecrada okumuştum şu kelimeleri “bisikletin benzini, kitaplarında şarjı bitmez.” Ne kadar doğru değil mi? Bir ilkbahar sabahı, bisikletiniz ve kitabınızla gidemeyeceğiniz hiçbir yer olamaz. Bunun mutlu edemeyeceği insanda tanımıyorum. Mesela ilk alternatifimiz, kalabalığı sevmeyen sessiz, sakin okurlarımıza fazla sesli gelebilir. Ama bu öyle mi? Bir ağacın gölgesine yaslanıp kitap okumak kime huzur vermez. Gerçi bunu yapabilecek kadar vaktimiz olamayabiliyor. Ama eğer bunu yapacak, kendinize zaman ayıracak vaktiniz varsa, sakın denemeden ölmeyin. Kalan ormanları, yaşayan yeşillikleri ziyaret edin.

Ağaçlar içinde yeşil bir yolda çeviriyorum pedallarımı. Bisikletimin sepetinde en sevdiğim şairin şiir kitabı. Kimse yok yanımda, yalnızlık şuanda hiç olmadığı kadar kalabalık. Şair şiirlerini hangi güzel kadına yazmış bilemiyorum. Merakta ediyorum, bu gün beni kimse rahatsız etmesin. Bildirimler, gülücükler istemiyorum, kafamda edebiyatın derinlikleri. Hava öyle tatlı ki, güneş gülümserken rüzgâr o mutluluğu yüzüme yapıştırıyor sanki. Ne fena, ne mükemmel. Ortalarda bir yerlerdeyim. Ve bu her seferinde daha da güzel. Huzuru bulmanın bu kadar kolay olduğunu bilseydim, şehrin içinde, şehrin dışında, şehrin kıyısında, şehrin mavisindeyim. Şehir… Sevdiklerimle dolu, yakınlarımı uzak kılmak benim ve mavi bisikletimin elinde. Telefonu elime alırsam geri dönerim. Ben birkaç saat burada şairin şiirlerini yazdığı kadını dinlemeliyim.

Şu İş İlgini Çekebilir:  İŞ HAYATINDA İSTİKRARIN TEMEL KURALLARI

Mevsimlik Aktiviteler Şehrin En Güzel Özelliğidir

Şu benim küçük kasabada sadece yaz ayları yöresel bir festival olurdu. Öyle olmaz yaşamak dediğin, bak şehrime. Evet, bombalar yağıyor, olaylar oluyor, ama yaşamak bu değil mi, bıçak sırtı. Eylülde Karaköy’de, sokak partisi, yaza elvedalar, ışıklarla dolu deniz manzarasını seyretmek gibi var mı? Bu yaza renkli sus savaşları etkinliği damgasını vurdu mesela. Sosyal mecralarda bir sürü etkinlik daveti dolaşıyor. Takip edin hem yeni insanlarla tanışır hem de çok eğlenirsiniz. Evet, trafiği var, insanı çok, her aksiliği kabul ama özellikle geceleri bu şehirden gidemez kimse ve bence gitmemeli. Konserlere, tiyatro oyunlarına, küçük sokak barlarına gitmeyi aksatmayın, mutlu olacaksınız. Hayatın tadını çıkarın. Para eğlenmek için gerekli olan temel taşlardan biri bence. Ama hiçbir şey yapamıyorsanız, en yakın arkadaşınızı takın kolunuza ve Galata Köprüsü’nden Taksime yürüyün. Hezârfen Ahmed Çelebi’nin nasıl uçtuğunu hayal edin. Arnavut kaldırımlarını sevin. Yaşayacağınız yeri siz seçiyorsunuz sonuçta, sizi mutlu eden yere gidin. Ama büyük bir şehirde yaşamaya zorunlu tutuluyorsanız onu sevin. Elinizden başka ne gelir ki.

Yaşadığınız Şehrin Meşhur Yerlerini Gezin

Benim şu küçük kasabamdaki önemli aktivitelerimden biriydi. Yaşadığınız şehrin tarihini öğrenin. Eski yapılarını gezin. Mesela kaleler, saat kuleleri, çayları, dereleri, evleri… Gerçekten büyüleyici olabiliyor. Hikâyelerini öğrenin. Üstelik genel kültürünüz artar. Aslında bunu gezme imkânınız olan her şehir için yapın. Mesela İzmir. Büyük ve kalabalık şehirlerimizden biri. Çok bilinen semtleri var, kulesi var. Orada yaşıyorsanız hayatınız ev ve iş arasında mekik dokumakla geçmesin. Bir günlük turist olun. Yine imkânınız varsa meşhur yerlerden meşhur yemekler yiyin. Çok eğleneceksiniz.

Kendi Dünyanızı Mükemmel Kılın

Tamam, şuan karşımda somurtkan, mutsuz, İstanbul’da hapis hayatı yaşayan bir kadın var diyelim. Seni mutlu edeceğim. Muhakkak arkadaşın vardır, hatta arkadaşların. Evini güzelleştir. İstanbul yaşanılası bir yer, tablolar as, eski İstanbul’u hayal et biraz, o klas şehir kadınlarını… Bir pazar eski şarkıların sesi yükselsin evinin duvarlarında, pencereleri aç, hele birde vapur sesleri duyup, deniz görüyorsa gözlerin. İçeriye temiz hava girsin. Memleketin ne kadar güzel olursa olsun, özlemlerini koy bir kenara. Senin memleketin senin evin. Gel buraya, çağır dostlarını. Bir pazar günü, hafif güneşli İstanbul’um, kur sofranı ya da sana uğraş geliyorsa bu, git Üsküdar’a, otur rakı sofrasına, bak muhabbet ne kadar güzel. Bir sen bir dostların bir de kız kulesi. Her ruhu, her karakteri kaldırır şehir hayatı. Sen ya evine kapanarak ya da evinin kapılarını açarak mutlu oluyorsundur. Ol sen nasıl mutlu olabiliyorsan öyle mutlu ol. Zor değil yaşamak. İmkânlarını, koşullarını sev. Yoktan var eden Yaradan. Senin için bir yerlerde mutluluk var edildi. Bul onları.

Yorum yapın