Sıradan İnsanları Sistemin Kölesi Olmaktan Kurtarabilecek 4 Devrimsel Sektör

Mevlana’nın

”Ne kadar söz varsa düne ait / Dünle beraber gitti cancağızım / Artık yeni şeyler söylemek lazım”

Dediği yerden hepinize merhaba. Bu yazımızda yine hiçbir sitede, dergide ve görsel basında bulamayacağınız bilgileri, tamamen özgün ve parlak fikirlerle donatarak sizlere sunmaya devam ediyoruz. Öncelikle hemen bir şeyin altını çizelim ki, yazımızın başlığını oluşturan ‘sıradan’ insanlar ifadesi, yine sistemin uydurduğu ve saf dışı bırakmak istedikleri kişilerin kendi kendilerini suçlamalarına neden olmak için yumurtladığı bir tabirdir. Eğer elitler gibi sınırsızca alışveriş yapamıyor, ne kadar egzersiz yaparsanız yapın televizyondaki simülasyonlar gibi ‘harika‘ görünmüyorsanız sıkıcısınız demektir.

Ya da sistemin izin verdiği ölçüde eğlenceli olabilirsiniz. İş buluyorsanız başarılı, zenginseniz müthiş biri olarak tanımlandığınıza göre her şey iktisadi açıdan ele alınıyor demektir. Bir karakteri betimlemekte kullanılan sıkıcı / eğlenceli tanımları ise ekonomik gerekçelerle ortaya atılıyorsa bir geçerliliği yok demektir. Her halükarda sizi tıkır tıkır işlediği var sayılan ama aslında hiç de olmayan mekanizmanın kölesi olmaktan kurtaracak 4 devrimsel fikri sunacağız. Bunun öncesinde genel bir analiz yaparak hem sistemin hem de yaşamak zorunda bırakıldığımız ekonomik zorlukların üstünden şöyle bir geçeceğiz.

Dünya Halkları Giderek Daha Mı Fakirleşiyor?

Bu soruya hep bir ağızdan ”eveeeet” dediğini duyar gibiyiz. Görünen köy kılavuz istemez ancak görünen köy sürekli olarak ivme kaybediyor, piyasalar gibi günü sürekli düşüşle tamamlıyorsa, bir yardımcı, bir destek ister. Önceleri batan geminin malları bunlar diye pazarlanan ürünler arasında artık insanlık da var. Dünya dev bir gemi ise o geminin batmakta olduğunu yuttuğumuz su miktarınca anlıyoruz. Önceleri temaşa ederek kavradığımız zorlu hakikatler şimdi bizzat başımıza geliyor.

Dünya halkları bizimle beraber sürekli olarak fakirleşmeye devam ediyor. Bu fakirleşmenin sonucu yüz binlerce kişi evsiz, milyonlarca kişi işsiz ve sayıları milyarları bulan kişiler de umutsuz. Bir distopyanın içinde sıkılmış gibiyiz. Tek farkı karanlık gelecek tabloları çizmeden, o karanlığı bizatihi şimdiki zamanda yaşıyor olmamız. Dünya halklarının giderek fakirleşmesinin temel nedeni, elit azınlığın güce doymaması. İşin psikolojik ve psikoanalitik düzleminde ise ‘ölümsüzlük‘ yanılgısı var. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan insanların bu iştahını başka türlü açıklamak mümkün değil. Bir ayette de bahsedildiği gibi ”sanır ki malı sonsuzlaştıracaktır kendisini.

Oysa dünyanın en zengin insanı olanı olan Rockefeller bile öldü. Artık deyimleri de güncellemeli ve ‘Rockefeller’a kalmamış yalan dünya‘ diye tekrarlamalıyız. Alım gücü giderek düşen buna karşın çalışma koşulları her geçen şiddetlenen çoğunluk, azınlığın hegomanyası altında ezilip duruyor. Ancak sistemin tıkanması da yakındır. Çünkü sömürülen her kitle bu sistemin aynı zamanda müşterisidir. Müşteri temel ihtiyaçlar dışında herhangi bir şeyi alamayacak konuma düştükçe, sistem de o çok büyük bir iştahla ürettiği saçmalıkları çöpe atmak zorunda kalıyor. Böylece işsizler ordusu, evsizler ordusu, umutsuzlar ordusu gibi yepyeni kalabalıklar, giderek fakirleşen dünya halklarının hanesine katılıyor.

19. Yüzyıl İnsanı ile 21. Yüzyıl İnsanının Servet Dağılımı Farklılığı

Yıllardır söylenegelen bir şey var: ”Orta Sınıf Yok Oldu.” Bu artık klişeleşmiş ama mutlak doğruyu dile getiren ifade maalesef ki tüm korkunçluğuyla kendini hissettirmeye devam ediyor. Öğrencisinden emeklisine, çalışanından işsizine kadar dünyayı algılama biçimi ve yaşama koşulları her geçen gün biraz daha zorlaşarak ‘çetin‘ kelimesiyle bir anılır oldu.

Servet dağılımındaki eşitsizliğin en fazla hissedildiği ülkeler arasında Türkiye ilk on ülke arasında gösteriliyor. Yapılan birçok araştırma ve kamuoyu ile paylaşılan birçok rapor da bu bilgiyi doğrular nitelikte. Peki ya ne değiştir? Öncelikli olarak bilinmesi gereken temel husus şudur ki: ‘Enerjiyi elinde tutan gücü elinde tutar.‘ Ancak söz konusu enerji kaynakları tükenme noktasına geldi. Dünyanın petrolü bitmek üzere. Bununla birlikte artık başını ABD’nin çektiği uzay madenciliği gibi sıra dışı fikirler ile dünyanın azalan enerji ihtiyacına makro ölçekte çözümler getirilmeye çalışılıyor.

19. yüzyıldaki servet dağılımı ile günümüzdeki uçurumların izahı bu şekilde yapılabilir. O bitmez tükenmez gibi görünen kaynaklar suyunu çekmeye başlayınca eşitsizlikler hem servet dağılımında, hem fırsatlarda hem de yaşam standartlarında kendini gösterdi. İnsanlar gelecek kaygısını omuzlarına yükleyip en azından şimdiki zamanda perişan olmamak adına çalışıp çabalıyor. Ancak bunun da sonu gelecek! Hal böyleyken bizi sistemin kölesi olmaktan kurtaracak dört devrimsel fikre yavaş yavaş giriş yapma zamanı geldi!

Sıradan İnsanlar Hangi Sektörlere Deyim Yerindeyse Yüklenmeli?

  1. Tarımsal Ürün Üretip Doğrudan Satış Yapmak:

Size sunacağımız ilk iş fikirleri arasında tarımsal ürün üretip doğrudan satış yapmak geliyor. Komisyonculara son verip hiçbir aracı ile çalışmadan doğrudan satış yaparak sistemin boyunduruğundan yüzde yüz kurtulabilirsiniz. Ürettiğiniz tüm ürünler organik kategorisinde yer alıp katkısız, hormonsuz olmalı. Bu sayede hem halkın sağlığıyla oynamamış olursunuz hem de birileri cukkasını dolduracak diye söz konusu ürünleri haftalarca bekletip bir tür karaborsa bataklığından kendinizi kurtarmış olursunuz. Bunun için Türkiye’nin tarım arazileri ve toprakları yeterlidir. Kendinize bir merkez bulun ve üretmeye başlayın. Doğrudan satış için de yerli pazar sakinleri ile doğrudan iletişime geçebilirsiniz. Bu sayede üretici, satıcı, alıcı… Bu üçü de kazanır.

Bu fikir aynı zamanda süpermarketleri işlevsiz kılacak üretim ve pazarlama biçimini kapsamaktadır.

2. Hem Prefabrik Hem de Yüksek Teknolojili Evler Üretmek: 

Sizi hem inşaat hem de toprak ağalarından kurtaracak bu iş fikri ile tam da pazar payı içerisinde ihtiyaç duyulan bir sektöre atılabilirsiniz. Günümüzün imkanlarında hem prefabrik hem de yüksek teknoloji desteğini arkasına almış evler üretmek ve satışa çıkarmak son derece mantıklı. Depreme ve diğer felaketlere karşı dayanıklı, iki ya da üç katlı olabilen, bir ailenin tüm temel ihtiyaçlarını karşılayabilen bu yapıları uygun fiyat garantisiyle satışa çıkarabilirsiniz. Böylece hem kendinizi hem de ev sahibi olmak isteyenleri sistemin kölesi olmaktan kurtarabilirsiniz.

3. Kitlesel Fonlama Sistemi: 

Özellikle yatırımcıların piyasa içerisindeki taleplerini maksimum oranda karşılayan kitlesel fonlama sistemi size önerebileceğimiz üçüncü iş fikri. Bankaların ve tefecilerin sizi ve yatırımcıları kurtaracak olan bu finansal sistem ile geleceğin en karlı projelerinden birine imza atabilirsiniz. Burada da temel nokta birçok işlemin herhangi bir aracıya gereksinim duyulmadan rahatlıkla yapılabiliyor olmasıdır.

4. İletişim ve Bilgi İşleme: 

Son olarak Gsm operatör firmalarının tahakkümünden kurtulmanızı sağlayacak iletişim ve bilgi işleme fikirlerini hayata geçirebilirsiniz. Bunun için çekirdek ve alanında uzman olan bir ekip ile kararlı adımlar atmanız gerekecek. Sistemin tamamen bocaladığı bu dönemde böylesine yeni ve dinamik iş kollarından birini seçerek geleceğe güvenle adım atabilirsiniz.

Yorum yapın