Şirketlerin Neden Sahte Düşmanlara İhtiyacı Vardır?

Parlak fikirler olarak birbirinden ilginç konular üstünde fikir yürütmeye, beyin fırtınaları estirmeye ve ilginç konuları deşifre etmeye kaldığımız yerden devam ediyoruz. Söz konusu şirket yönetmekse, gün geçmiyor ki yeni bir çakallık, yeni bir plan gündeme gelmesin ve uygulanmaya başlamasın.

Şirketlerin neden sahte düşmanlara ihtiyacı vardır sorusuna yanıt vermeden önce başka alanlarda da bunun ne kadar revaçta bir yaklaşım olduğuna değinmemiz lazım. Psikolojide buna yansıtma psikolojisi eşlik eder örneğin. Kişi kendisinde bulunan kusuru ya da hatayı direkt karşısına yükleyerek ondan kurtulmaya çalışır. Mesela adam sakardır ve sürekli bir şeyleri düşürüyordur. Psikolojik olarak da bunun hırçınlığını ve utancını yaşıyordur. Yarın öbür gün biri alelade bir şekilde elinden bir şeyi kaçırsa hiddetlenir ve ona karşı çıkar: ”Sen ne kadar sakar bir adamsın yahu.”

Siz de karşı taraftaki insan olarak buna bir anlam veremezsiniz ve siniriniz bozulur ve asla verecek cevap bulamazsınız. Yahu asıl sakar sensin desen, bu sefer de eh ama elinden çakmağı sen düşürdün diye karşı çıkacaktır. Böyle hilelerde tarih itinayla yok sayılır. Şu anın ele geçen hikmetinden ve fırsatından sonuna kadar faydalanmak için kişi karşı tarafa kendi tarafından gelecek olan kusurları pompalar.

Teknolojiyi Şirket Yönetmek İçin Kullanabilmek şirket yönetmek dışarıdan çok tefarruatlı ve zahmetli bir iş görünse de teknoloji ile birlikte artık o da daha keyifli ve daha oyunvari bir şablona bürünüyor. Teknolojiyi şirket yönetmek için kullanan, kullanabilen yetkililer her zamankinden daha hızlı bir şekilde daha pratik ve ekonomik sonuçlara ulaşabiliyor. Siz de şirketinizi daha yetkin, daha hızlı ve daha modern yönetmek istiyorsanız yukarıda bıraktığımız makaleye tıklayabilir ve işin püf noktalarını anında öğrenebilirsiniz. Pek tabi yine teknoloji sayesinde.

Şirket Psikolojisi 

İş sadece psikolojide kalmaz üstelik. Örneğin bir adam, karısını düzenli aralıklarla aldatıyordur. Ancak psikoloji öyle yansıtmalı, öyle karmaşık ve hileli bir alandır ki koca giderek aldatıldığından şüphelenmeye başlar ve masum karısına yüklenir. Kişi kendinden bilirmiş işi diye harika bir söz var Türkçemizde. İşte tam da böyle bir olay ve olgu için kullanılabilir.

Kişi kendinden bilir işi diyerek psikolojinin herkesten bağımsız bir oluşum olarak bile kimleri kendi kurdukları tuzağa düşürdüklerini, kimleri alt etmeye çalışırken alt ettiğini görüyoruz. Koca, karısını aldatırken aynı şeyi karısının yaptığını düşünmeye ve sanmaya başlar. Böylece vicdan azabı kendisinden çıkarılıp karşı tarafa suçlama olarak dönüşür. Bu da iletişim ve ilişkide yeni ve hareketli bir boyut oluşmasına neden olur.

Şirketler de psikolojiyi kullanmayı biliyor. Reklamlar, ünlülerden ve sloganlardan çok psikolojiye hükmettiği ve algıyı yönetebildiği sürece satıyor örneğin. Kim bilir belki bir gün de reklamların insanların psikolojilerini ve algılarını nasıl darmadağın ederek beyin yıkadığından bahsederiz. Ancak şunu bilmeliyiz ki reklam şirketleri sadece müşterilerin ve izleyicilerin algılarıyla oynarken bambaşka şirketler de bizzat çalışanlarının psikolojileriyle oynar.

Bunu elbette daha fazla para kazanmak için yapar genel toplamda. Şirketlerin çalışanları üstündeki baskıcı ve bazen zorlayıcı etmenlerini açıklamaya devam edeceğiz. Şimdi başlıklarımızı atmaya ve konunun yavaş yavaş derinliklerine inmeye başlayalım.

Gelecek Dev Şirketlerin Mi Yoksa Küçük İşletmelerin Mi? vakti zamanında böyle bir soru sormuştuk. Demiştik ki yaklaşmakta olan gelecek, dev şirketlerin mi yoksa küçük işletmelerin mi? Her açıdan geleceğin dev şirketlerin elinde olacağını görmek mümkün. Sadece teknoloji, reklamlar ve insanlara ulaşılabilirlik açısından değil. Şirketlerin uyguladığı psikolojik baskı ve zihin yıkama mertebeleri de bunu gösteriyor. Yani artık kaçarı yok. Küçük işletmeler sonbahar gelince ağaçlarından süzülerek intihar eden yapraklar gibi, yerlerini yavaş yavaş tekelleşmeyi de ellerinde bulunduran şirketlere bırakıyor.

Şirketlerin Neden Sahte Düşmanlara İhtiyacı Vardır? 

  • Motive etmek için. Peki kimi motive etmek için? Elbette şirket içinde çalışanları. Bakın arkadaşlar marka değeri açısında şöyle bir rakibimiz var. Şöyle bir düşmanımız var. Ve eğer bu düşman hedeflerine ulaşırsa şirketin kapısını kapatıp gitme vaktimiz yakındır. Böyle söylemlere aşinayız değil mi? Bir yerlerden tanıdık geliyor değil mi?
  • Sahte düşmanlar her zaman başka bir şirket ya da firma olmaz. Bazen de kötü giden bir gidişat olur. Pek tabi ki dümenden. Muhasebeciler her zaman az vergi vermek adına rakamlarla oynamazlar. Şirketin gelirleri tavan yapsa bile bu çalışanlardan gizlenir. Bunun da iki nedeni mevcut. Bir, bu kadar çok çalışan şirketten bu kadar az kazanmak koyar her insana. Bu da anında haksızlığa uğramışlık hissi verir insana. Bununla birlikte de motivasyon düşer, odak sıfırlanır. Bunun önüne engel olmak için şirket, bir gariban olarak gösterilir. Biz ne kazanıyoruz ki size ne verelim bakış açısıyla şirket sahipleri köşeye dönerken çalışanlar da tabaktaki kırıntılarla idare eder. Her zaman olduğu gibi.
  • Gidişatın kötü gösterilmesinin ikinci nedeni ise her zaman şirketlerin farkında olduğu bir gerçekliğe ulaşmak gayesidir. O da şudur ki her zaman daha fazla kazanmanın imkanı vardır. O nedenle kazancını az göster ki şirket üyeleri de işlerine iyice asılsın. Mesaiye kalıyoruz arkadaşlar diye anons geçtiğinizde suratları asılmasın. Öyle ya madem ki şirketin kapanma ihtimali var, öyleyse günde birkaç saat fazla çalışmanın bir kaybı olmamalıdır diye düşünülür.
  • Baskı kurmak da bir diğer nedendir. İnsanlar mutlu değil mutsuz daha doğrusu çaresiz olunca daha fazla çalışırlar. En azından şirket sahipleri böyle düşünüyor. Önce bağımlı hale getir sonra çalıştır prensibi. Bakın daha iyisini istiyorsan başka kapıya. Ama daha iyisini bulamayacağın için de benim uydurduğum sahte düşmanlarla mücadele etmek zorundasın anlayışıdır bu.

* Şirketler sahte düşman bulmayı ve icat etmeyi çok iyi bildikleri gibi sahte kaynaklar üretmeyi de çok iyi becerirler. Yani çalışana derler ki daha iyi daha sıkı çalışmazsan senin yerine alternatif çok. Çalışan blöfü yer ve koltuğundan olmamak için sahte düşmanlara karşı savaşmaya kaldığı yerden devam eder.

Büyük Çaplı Bir Şirketi / İşi Çok Az Çalışarak İdare Etme Sanatı şirket yönetmek tüm bu algı yönetimleri ve psikolojik değerlendirmelerden sonra bir kere daha görülüyor ki tam bir sanat işidir. Aynı zamanda büyük çaplı bir şirketi ya da işi çok az çalışarak idare etmek de mümkündür ve elbette ki bu da bir sanat ölçeğidir. Kurallar ve ayrıntılar yazımızın içinde sizleri bekliyor sevgili dostlar.

Sahte Düşmanlar Nasıl Yaratılıyor? 

Son bilgilerimizi de verelim ve bu ilginç konuyu noktalayalım. Sahte düşmanlar genelde sözde yani dilde yaratılır. Çünkü bunun için herhangi bir alanda sahte bir düşman ikonu koymak, deşifre olmak anlamına gelecektir. Kanıtsız ya da sosyal medyadan bilgi kırıntıları ile o düşmanlar gösterilmez de genelde ima edilir. Böylece çalışanlar da kolayca tongaya düşer.

Siz siz olun sahte düşmanlara fazla da kanmayın. Hele ki etrafta harbi harbi gerçek olan çok fazla sayıda düşman varken.

Şirketlerinizde mutlu mesut çalışmanız dileğiyle, yeniden görüşmek üzere.

Yorum yapın