Sizleri Çok Çalışmadan Başarılı Edecek 10 Taktik

Hepinize kucak dolusu selamlar sevgili parlak fikirler okurları. Bu yazımızda hani çok fazla çalışmadan da gelebilecek başarı kapılarını aralayacağız.

Tarihten bu yana hep çok çalışmak övülmüş, en büyük erdemlerin başında hep çalışmak dile getirilmiştir. Ancak bu daha çok kodamanların, iş verenlerin ve emrindekileri daha çok çalıştırmak için gaza getiren medya mensuplarının galeyana getirme çabalarıdır. Nasıl mı? Şöyle ki sanayi devriminin ilk zamanlarından bu yana çalışmak övülmüş, çok çalışmak, varını yoğunu vererek uzun mesailer harcamak adeta Tanrısal bir değer gibi gösterilmiştir. Ya çok çalışan ve kendini adeta bile isteye sömürten biri olurdunuz ya da tembelin, işe yaramazın teki. Bahsettiğimiz sanayi devrimi ortamı, çocukların, yaşlıların ve sakat insanların dahil çalıştığı, çalışmak zorunda bırakıldığı, çetin hayat şartlarının içinde bazen somut ve soğan karşılığı barakalarda yaşayan insanların ekip olarak hizmet ettiği iş sektörüydü. O noktada ya çok çalışırdınız ya da işsiz kalıp kendi yerinizi otomatik olarak bir başka işsize bırakırdınız. İş verenlerin size ihtiyacı yoktu. Aynı şekilde onların gözünde basit bir iş gücünden ibarettiniz.

Ancak çağlar geliştikçe, insan ve çalışma hakları da beraberinde gelmiştir. İnsanlar örgütlenmiş, sendikalar kurmuş ve patlama noktası olarak Fransız İhtilali ile birlikte kendilerine yeni ve daha insancıl haklar almıştır. B ihtilalin en büyük kazanımı çalışma saatlerinin günde sekiz saate düşürülmüş olmasıdır.

Peki günde sekiz ve muadili saatlerde çalışmak gerekli midir? Bir işin başarıya, liyakata ulaşması için illa mesailere kalmak, günümüzün önemli saatlerini iş yerlerinde geçirmek zorunda mıyız? Devir artık hızlı olma devridir. Sekiz saat bir kapalı dükkanın içinde bir şeyler üretip düzeltmek yerine, iki saatte hızlı çözümlerle sonuca ulaşmak daha mantıklı ve makul bir pozisyondadır. Örneğin İsveç, özellikle sosyokültürel yapısı ve ekonomisi ile göz dolduran bir ülkedir. Yapılan son ana yasa değişikliği ile birlikte günlük sekiz saatlik çalışma limiti altı saate düşürülecektir. Zira İsveç hükümeti ve sosyal kurumları günde sekiz saat çalışmanın insan sağlığına zararlı olduğu kanaatine varmıştır. Böyle gelişkin bir ülkede hükümet bile bunu destekliyorsa, önemli olanın çok çalışmak değil yerinde ve dinamik çalışmak olduğunu anlayabiliriz.

Biz parlak fikirler olarak her zaman başarıya giden yolların alternatif kollarını sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Farklı bakış açılarını sizlerle paylaşıp kendi yolunuzda ilerlerken size elimizden geldiğince ışık tutacağız. Böylece bu yazımızda başarıya giden yolun sadece çok çalışmaktan ibaret olduğunu görüp göstereceğiz. Size vereceğimiz 10 taktik umarım işlerinizin daha hızlı ve daha olumlu neticelenmesini sağlar. Siz kazandıkça biz, biz kazandıkça tüm ülke kazanmaya devam edecektir çünkü. Şimdi hazırsanız size 10 taktiğimizi verelim ve çok çalışmanın dışında nasıl başarılı birer iş adamı olacağımızı hep birlikte görelim.

b1

Sizleri Çok Çalışmadan Başarılı Edecek 10 Taktik 

  • Okuyun. İşinizle ilgili okumalar yapın. İşiniz ne olursa her zaman terimsel ve akademik bir arka planı olacaktır. O arka planı mümkün olduğunca gün yüzüne çıkarmak için, disiplinli bir şekilde okumalar yapın. Bu sayede hem iş alanında yeniliklerden haberdar olursunuz hem de her işin bir kültür parçası olduğunu o kültürün bir parçası haline gelerek kavramış olursunuz. Günümüzde kitap okumak, dergi takip etmek, her işte sizi bir adım öne taşıyacak bir doktrin niteliğindedir. Aynı zamanda kitap okumanın ve kültür ürünleri tüketmenin hem iş hem sosyal yaşamda öz güven arttırıcı bir etkisi olduğu da kanıtlanmıştır. Bu nedenle size vereceğimiz ilk taktik, ister işle ilgili ister iş dışı olsun mutlak surette okumalar yapmanız ve bunu alışkanlık haline getirmenizdir.
Şu İş İlgini Çekebilir:  Bir Kadının Zengin Olmasını Sağlayacak 5 Garanti Yol

 

  • Rakiplerinizi takip edin. Öyle ki onların her adımından, her projesinden haberiniz olsun. Bu sayede başarınızın biraz da onların başarsızlığına bağlı olduğunu görmüş olursunuz. Acı ama gerçek tablo şudur ki serbest piyasada herkes kazanamaz. Beş tane rakibiniz var siz de dahil altı eder ve sistem bu altı farklı oluşumdan en az 3 ünün kaybetmesiyle diğer 3ünü galip kılar. Bu nedenle rakiplerinizi adım adım izlemek sizin için en hayırlısı olacaktır.

 

  • Pozitif düşünün. Pozitif oluşunuzu da renkli giyiminiz ve güler yüzünüzle bedeninizde ve çalışma saatlerinizde gösterin. İş piyasaları yüksek oranda gerginlik ve stres ihtiva eder. Ancak günümüzde başarılı simalara baktığımızda hep bir şekilde pozitif ve hayat enerjisi yüksek insanlar olduğunu görürüz. Bu, tesadüf olamaz. Belli başlı enerji birimleri evreni yönettiği gibi kısa vadelerde iş sahasını da yönetebilir.

 

  • Ekip çalışmasına yatkın olun ve en büyük amirden en küçük personelinize kadar karşı tarafı dinleyin. Nice şehri efsanesi ve iş öyküsü vardır ki, bazı şirketler en küçük çalışanına söz hakkı vererek bir yerlere gelebilmiştir. İçimizde ne cevherler taşıdığımızı asla bilemeyiz. Bu nedenle insan odaklı düşünün ve insan düşüncelerine her zaman bir şans tanıyın. Tek seslilikten ziyade çok seslilik ve bunun uyumlu bir hale getirilmesi, başarının sırlarından biridir.

 

  • Kendinizi ve çalışanlarınızı ödüllendirin. Ödül mekanizmasıyla işleyen şirketler yüzde yüz başarı odaklıdır. Çocuklarımızı nasıl ki güzel bir şey yaptığımızda çikolata ve şekerleme ile ödüllendiriyorsak aynı şekilde şirket çalışanlarımızı da o şekilde ödüllendirebiliriz. Küçük primler, tatil fırsatları, sizin olmasa bile personelinizin daha sıkı çalışmasına doğrudan etki edecektir.

b2

  • İş seyahatlerine çıkın ve gerekli gördüğünüz fuarlara katılın. Her işin, işveren ve yatırımcılarını kaynaştırdığı noktalar vardır. O noktalarda boy gösterin ve şirketiniz adına ”ben buradayım” deyin. Bu kaynaşma ve tanışma noktalarında iş alanında tanışacağınız yeni isimler, yeni yüzler, çoğu zaman daha sonraki ortaklıklarınızda ve projelerinizde artı destek olacaktır.

 

  • Başarısızlık korkusundan uzaklaşın. Kendinize, yaptıklarınıza ve yapacaklarınıza güvenin. Çoğu zaman tarihin bir ironisi olarak, başarısızlığın en büyük nedeni sadece kaygı ve başarısızlık korkusudur. Bu da kendi içinizde de şirket dinamiklerinde de yenerseniz başarı sizin olacaktır. Daha doğru bir söylemle ne kadar başarı endeksli düşünmezseniz, başarının gelip sizi bulur.

 

  • Her zaman için, her üretim ve hizmet alanında çeşitlilikten yana olun. Tek düzelik, kurutucu ve yavaşlatıcı bir hengamedir. Siz farklı fikirlere, farklı bakış açılarına ne kadar entegre olursanız, çizdiğiniz yol haritası da sizi o kadar farklı başarı kanallarına götürebilir. Onun dışında tek bir noktaya tek bir kanaldan yüklenmek, riske girmemek ama kaybederseniz de tümüyle kaybetmek demek olacaktır.

b3

  • Geçmiş tecrübelerinizden mümkün mertebe faydalanın ve aynı riske iki kere girmeyin. Aynı riske iki kere girmek, şirket adına da yatırımcı ve girişimci adına da belli bir noktadan sonra kısır döngü demektir. Siz döngüleri, hep ileriye taşıyacak düzeyde yenilikçi tutun. Aynı riski iki kere gerçekleştirmek yerine farklı risk kapılarını makul ölçüler içinde zorlayın.

 

  • Son olarak ne olursa olsun asla vazgeçmeyin. Sabırlı olun ve direnç gösterin. Tarihin kazananları ve başaranları ne olursa olsun yollarından geri döndürülemeyen insanlardır. Siz de bunlardan biri olmak istiyorsanız, çok çalışmak yerine işinize ve kendinize çok inanın ve inancın arka planında bir gün mutlaka başaracağınızı kendinize ve çevrenizdekilere gösterin.

Yorum yapın