Sorun Yaratan Değil Sorun Bitiren Adam Olabilmek

Merhaba sevgili parlak fikirler okurları. Bu yazımızda sorunlara nasıl yaklaşmamız gerektiğini ve sorun yaratan değil sorun bitiren adam olabilmek için ne gibi detaylara dikkat edip nasıl psikolojik hallerde olmamız gerektiğini konuşacağız.

Sorun çıkarmak dünyanın en kolay, en basit işidir. Önemli olan var olan sorunlara pozitif yaklaşmak, çözüm odaklı düşünebilmektedir. Ancak bunun da söylemesi kolay yapması zor bir iş olduğunu açık yüreklilikle beyan edebiliriz. Zira son moda olarak bir karamsarlık hakim. Bu önce gençlerde hasıl oldu. Gençler, şu siyah giyinen, siyah düşünen, parmaklarına bir kıymık batsa dünyanın kıyametini ilan eden gençlerimiz!

Sürekli olarak karanlık, boşluk, yıkıcı olana odaklanma, her şeyin en kötüsünü ilk dakikada düşünme hastalığı. Ancak bu sadece gençler arasında değil iş yaşamında yetişkinlere de bulaşmış durumda. Dünyanın giderek daha karanlık, daha sert, daha hoyrat bir yer olmasından mütevellit, insanların iyimserlik noktaları da giderek pürüzlenmeye ve hasar görmeye başladı.

Önceki filmlere bakıyoruz. Onca yoksulluğa, onca imkansızlığa rağmen insanların yüzleri gülüyor. İnsanların yüzleri bir başka. Adile Naşit’in şen kahkahası Neşeli Günler filminde en büyük, en kalın sorunlara bile insanca ve umutluca yaklaşmanın ne gibi tatlı neticeler doğuracağını her izleyişimizde bize tekrar tekrar gösteriyor.

Ancak şimdi filmler de insanlar da daha karanlık. Dünyanın birçok yerinde savaş var, yokluk var. Bir de üstelik her şeyi cici gösteren televizyon ve medya unsurları var. Ancak bize bir seçenek halinde sunulan bu renkli dünyalar da sorunlarımızı çözmeye yetmiyor. Bilakis daha da arttırıyor mevcut problemleri.

Başka insanların zenginliği, mutluluğu, neşesi bize bir reklam ürünü gibi tavsiye ediliyor ve satışa çıkarılıyor. Siz de bu üründen satın alırsanız, programımıza katılır ya da onu izlerseniz bizim gibi mutlu olabilirsiniz imajı çiziyor.

Ortada bir kavram karmaşası halinde duran sorunlar, tam olarak tanımlanmaya gereksinim ve zaman bulamadan katmerlenerek çoğalıyor. İnsan nasıl mutlu olacağını bilemediği gibi neden mutsuz olduğunu da tam kestiremiyor.

Parlak fikirler olarak bu yazıyı umudun dinamitli yolundan en az hasarla geçmeniz ve her zaman için sorun bitiren adamlar olarak hem iş hayatında, hem de sosyal hayatınızda biraz olsun hayata tutunabilesiniz diye kaleme alıyoruz. Şimdi kısım kısım ve başlık başlık gidelim ve konunun bizi nerelere sürükleyeceğini birlikte görelim.

Çok Fazla Düşünmeden Yaşayabilmek Neden Mutluluktur? biz burada sorunların derin analizlerini ve gözlemlerini yaparken birileri ise mutluluğun sırrına çoktan varmış durumda. Hiçbir şeyi çok fazla düşünmeden, çok fazla kafaya takmadan yaşamak mutluluğun derin bir garantisi olarak karşımızda duruyor. Belki de asıl mesele fazla bilmek ve düşünmektir. Ayrıntılar yazımızda.

Sorunlardan daha çok çözümler var. Unutmayın.

Bakış Açısının Önemi 

Olayların ve algıların her zaman birden fazla boyutu vardır. O boyutlardan en kolay algılanını ise her zaman için en berbat, en beter olanıdır. İnsan fıtratı gereği zayıf ve düşkün bir varlıktır. Gün gelir kendi ürettiği makinelere söz geçiremez, kendi kurduğu tuzaklara düşer. Örneğin para. Paranın icadından beri kaç kişi kaç kişiye borçlanmış, kaç kişi canına kıymış, kaç kişi parasızlığın doğurduğu ihtimallerden dolayı hayatını kaybetmiştir?

Ya da arabayı ele alalım. Şimdi son teknoloji olarak, hayatımızın planlarında evden sonra hatta bazen önce almayı planladığımız arabalar bize yarardan çok zarar getirmiştir. Arabaların her yıl yol açtığı trafik kazalarından dolayı kaç kişi ölmüş, kaç kişi yaralanmıştır.

Hal böyle olunca bakış açımızı hem icatlarımıza hem de olaylara değiştirmemiz gerekiyor. Bazen bize hayat kurtarıcı ve çok yararlı gelen nesne ve anlar, başımıza daha sonra çok büyük işler açacaktır.

Bazen ise en büyük bela olarak nitelendirdiğimiz hadiseler, başta sorun çıkarıyor gibi görünse de daha sonra bize kattığı deneyimler ve olgunlukla birlikte bir daha hata yapmamızı, dolayısıyla sorunların kökten çözülmesini sağlar. O nedenle enseyi hemen karartmamakta fayda var. Olayları iyi analiz etmeli, hayatın karşımıza çıkardığı kişileri iyi gözlemlemeliyiz. Sorunların kökü genelde yanlış okumalara kapılmamız, yanlış yorumlamalar getirmemizdir.

SORUNLU ÇALIŞANINIZLA BAŞA ÇIKMANIN 8 YOLU iş hayatında da sorunlar pusuya yatmış bizi bekler. Sorunlu çalışanlarla uğraşmak ise en zorudur. Onlarla başa çıkmanın yolu ise her zaman olduğu gibi sadece parlak fikirlerde, sadece sizler için.

Psikolojik Yaklaşım

İnsan ne kadar mutlu hissetmek istese de hissedemez çoğu zaman. Ve tam aksi istikamette ne kadar mutsuz hissetmek istemese de hisseder bir o kadar. Demek ki insanın psikolojisi her zaman olumsuz ve negatif olana meyillidir. Maalesef ki insan yeryüzüne mutlu olması için gönderilmemiş gibidir. Psikolojik yaklaşımlar da çoğu zaman sonuçsuz kalır.

Bir yığın yaşam koçluk kitabı alır, okuruz. Mutluluk elinizde, güç elinizde gibi zırvalara para bayılıp sonunda mutlu olanların sadece o kitapları yazanların olduğunu görürüz. Modern bir bilim olan psikoloji de bu konuda insanları çıkmaza sürükler. Ne kadar seans alırsak alalım bizden giden bolca para olmasına rağmen, bizim sorunlarımızı çözmeye yetmez hiçbir seans. Hal böyle olunca insanın kendi kendini tedavi etmesi ve mevcut olan sorunlara kendi geliştirdiği mekanizmalarla karşı koyması gerekiyor.

Olaylara, kişilere, hadiselere ve olgulara psikolojik yaklaşımınız tüm bu olup bitenin kimyasını da değiştirecektir bir haliyle. Zira karanlık bir hadiseye gülüp geçmek olgunluğu gösterirseniz o çok geçmeden ”şakalaşacaktır.” gözünüzde. Bir şeyi umursamadığınız sürece, o sorunların yaratım değil çözüm sürecinde olursunuz.

Bırakın sorunları başkaları çıkarsın, onları elde bulundurmak ve çözüme kavuşturmak her zaman sizin ve psikolojik yaklaşımlarınızda hasıl olacaktır.

Psikolojik Hastalığı Olanlara İş Önerileri bazen sorunlar o kadar büyür, o kadar büyür ki, en sonunda insanda bir psikolojik rahatsızlık bırakmadan gitmez. Psikolojik hastalığı olanlara çeşitli alanlarda ve çeşitli derecelerde hangi işleri yapabileceğinin tam bir listesini yazımızın içerisinde bulabilirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar.

Parçaları birleştirin ve sorunları çözün!

Sorun Çıkaran İle Sorun Çözen Arasındaki Temel Farklılıklar 

Sorun çıkaran insanlar her zaman daha kolaycı, daha tembeldir. Zihinleri de aynı şekilde atalet içindedir. Korkaktırlar ve kaygı doludurlar. En ufak bir sorunda kafalarından kıyamet senaryoları yazarlar ve panik içinde büyük kopmanın meydana gelmesini beklerler. Bu açıdan sinir bozucudurlar bir de. Hiçbir şeyi beğenmezler, hiçbir çözümü kabul etmezler. Mazoşisttirler. Kendilerine acı çektirmeye bayılırlar. Bayılmasalar neden kendi yarattıkları ve çıkardıkları sorunların içinde kıpırdamadan oturup boğulmayı beklesinler?

Sorun çözen insanlar ise her zaman ışıl ışıldır ve ışıklarıyla sadece kendi yollarını değil başkalarının yollarını da aydınlatırlar. Pratik zekaları gelişkindir ve her daim gelen sorunları göğüslerinde yumuşatıp gole çevirmeyi bilirler.

Bu dünyada bir tek ölümün çaresi yok diyenler, sorunları çözen adam sözlüğüne girebilirler. Bu dünyada ölüm dahil birçok sorun var ve hiçbirini çözemeyeceğiz diyenler ise doğrudan sorun çıkaran kişilerdir. Korku filmlerinde ”lanet olsun dostum, hepimiz öleceğiz” diyerek köşeye sinen ve katilin ortaya çıkışıyla bıçağı ilk yiyenler de genelde bu tipte insanlar olur.

Umut ve sorunları çözme gücünüz her daim sizinle olsun.

Yorum yapın