Sosisçi standı açmak

Sosis ve sucuk gibi mamüllerin satıldığı stand açmak için birtakım ince kurallara uymak gerekiyor. Bunlardan ilki standınızda barındırdığınız etli ürünleri bir an evvel tüketebilmektir. Zira sosis, salam gibi yiyecekler sıcağa karşı tahmin edemeyeceğiniz kadar hassastır. Çabucak bozulabilme potansiyelleri vardır. Bunun en büyük sebebi pişmiş etin belli sıcaklıkta belli bir süreden sonra mikroorganizmalar tarafından tahrif edilmesi ve kimyasal değişiklikliğe uğratımasıdır. Zaten sosisçi açmak için buna uygun stand almanız gerekmektedir. Soğutusu olan ve ateşi her daim ayakta olan bir standa sahip olmanız gerekiyor. Şimdi sizlere işleri İstanbul’da en iyi olan hotdog’culardan öğrendiğim tüyoları derleyeceğim. Bunların çoğunu belki biliyorsunuzdur ancak liste halinde göz önünde durması sizin için iyi olacaktır.

hotdog photo

Sosisçi standı açmak ve bu yolla para kazanmak istiyorsanız dikkat etmeniz gerken püf noktalardan başlıcaları şunlardır;

1)Standınızın dikkat çekmesi için ve insanların açlıkla ilgili olan duygularına hitap etmesi için “kırmızı” tonların kullanımına özen gösterin. Zaten dünyaca nam salmış et lokantalarındaki ambiyansın kırmızı olması tesadüf değildir. O sebeple bu tip şeylere dikkat edin.

2) Sosinizin taze olmasına önem verin. Müşteriler emin olun özellikle boğazları söz konusu olduğunda kaliteye en yüksek değeri verecektir. Etinizin taze olduğuna dair bir takım standartlara uygunluk kuruluşundan belgeler temin edin(İso, Tse… gibi).

3) Sosisçi standınızdaki baharat ve yeşillik çeşitliliği bol olsun. Böylece insanlar kendilerine değer verildiğini hissetsin. Aksi takdirde yal (köpek yemeği) yemiş duygusuna kapılacaklardır ve bir daha da standınızdan ürün almayacaklardır.

4) Sosisçi standınızı acele insanların bulunduğu yerlere kurmanız gerek. Nedir bu acele insanlar? Yani işi gücü başından aşkın olan öğrenciler, işadamları, işçiler… Zaten hotdog yani sosisli kültürü bize Amerika’dan geçmiştir. Amerika’nın yoğun iş yaşamından Türkiye’ye ihraç olunmuş bir yemek kültürüdür. O sebeple sizde bu kültürün hizmet ettiği insanlara yakın olmalısınız.

5) Sosisli denilen meret kim ne derse desin sağlığa pek de yararlı değildir. Zaten bu yönde kötü de imajı vardır. İşte bu kötü imajdan etkilenmemek ve de insanlara bu sağlıksızlık duygusunu yaşatmamak için ekmek arasına sadece sosis değil; en az 4 çeşit yeşillik koymalısınız.

6) Standınızı kurmak için Belediye ile aranız iyi olmalıdır. Öyle herkese kolay kolay en işlek yerlere stand açma izni vermezler. O sebeple siz bu noktada biraz yalakalık yapmak zorundasınız. Zaten bu işin kötü yönlerinden birisi de budur. He, siz derseniz benim öyle bir sorumun yok, amenna…

Sosisçi (hotdog’cu) dükkanı açmak karlı mı?

Bu iş para kazandırır mı diye soranlara şu klasik cevabı vermekten usandım: “Yaa, şimdi durumdan duruma değişir”

Evet durumdan duruma değişir ancak ben size bu işin zirve noktasının ve dip noktasının muhasebesini yapacağım. Arladaşlar sosisçi açmak eğer günde 50 000’den fazla kişinin geçtiği işlek bir caddede iseniz günde minimum 1000 lira ciro demek. Bunun en az %20’si kar olarak size döner. Bu da eder ayda minimum 6 000. Ancak bu rakamı elde edebilmek için kelimenin tam anlamıyla gece gündüz, soğuk ve sıcak demeden standınızın başında durmanız gerek. Aksi takdirde bu tarz rakamların kıyısına yaklaşamazsınız.

hotdog photo

Sosisçi Dükkanı Açmanın Zor ve Eksi Yönleri Nelerdir? 

  • Maalesef ekmeğin aslanın ağzında değil midesinde olduğu ultra zor zamanlarda yaşıyoruz. Zaten normal şartlar altında bile çok çalışan bir toplumken, serbest piyasanın giderek sertleşmesi ile birlikte artık düpedüz külfet şekillerde emek harcıyoruz. Bu ülkede para kazanmak gerçekten çok zor. Hele ki sadece bir standınız varsa. Bu zorlukları sizinle paylaşmak zorundayız. Böyle bir işi yapmaya niyetliyseniz, zorluklarını önceden bilip kavramak en azından ön psikoloji için faydalı olacaktır.
  • Soğuk ve sıcak havaların gazabı sizi bekliyor. Memleketimizde kışlar çok sert, yazlar da bir o kadar perişan edici geçebilmekte. Kışın pişirdiğiniz sosisin sıcaklığıyla ve sıkı giyinerek kendinizi müdafaa etmeniz daha kolay. Ancak yazın, hem sosisin buharı hem de güneşin etkisi, baş döndürücü etkilerde olacaktır. Yine de dişinizi sıkıp para kazanmaya ve insanlarla muhabbetler kurarak mesainizi doldurmaya bakın.
  • Maalesef iş kollarının bölündüğüne ve artık her yerin her işi yapabildiğine tanıklık ediyoruz. Bu nedenle görülen o ki artık örneğin tekeller bile ek gelir kaynağı olarak kasalarının arkasında, pencere önlerinde sosisli yapmakta ve satabilmektedir. Hazır bira satıyorum o halde neden sosisli de satmayayım mantığıyla hareketle artık rakipleriniz sadece diğer sosisçiler ve fast foodçular değil kurulu dükkanlar ve tekel gibi dükkanlar olacak. Oralar kapalı diye onlardan güvenli ve daha sağlıklı bulunarak alışveriş yapmayı tercih eden hatırı sayılır bir kitle var.
  • Sonuç olarak ekmek aslanın midesinde. Bunu artık biliyoruz. Hem coğrafi ve fiziksel zorluklar var, hem de artık bölünen bir kazanç kapısı. Çok çalışmalı ve hakkını vererek kendi müşteri kitlenizi oluşturmalısınız. O da artık sosislerinizin lezzetine ve tazeliğine ve son olarak elinizin tadına bağlı.
Şu İş İlgini Çekebilir:  AVM'de tatlı standı açmak - Röportaj

Sosis, kahvaltılarda da sıklıkla tükettiğimiz lezzetli bir et ürünüdür.

Bir Sosisçi Nerelere Mevzi Almalı / Almamalı? 

  • Eminiz ki yazımızı okuyan birçok genç arkadaş var. Kimse de anasının karnından esnaf hukukunu ve raconunu bilerek doğmuyor. Birçok genç arkadaşımız gelir kaynağı elde etmek, hayatta ve ayakta kalmak için bu tarz bir işe girmek üzere olabilir. O nedenle bir sosisçinin nerelere mevzi alıp nerelerden uzak durması gerektiğini sizlere kısa örneklerle açıklayacağız. Unutmayın ki stantta iş yapıyorsanız, nerede olduğunuzu ne sattığınız kadar önemi var.
  • Alışveriş merkezlerinin önünden uzak durun. Orası kapalı ve insanların rahatlıkla yemek yiyebilecekleri bir yer. Bazen görüyoruz ki yiyecek şeyler satan insanlar, alışveriş merkezlerinin önünde mevzi alıyor. Bu tamamen hatalı bir mevzilenme şekli. Zira, insanlar alışveriş merkezlerine eğlenmeye gelirler ve bu tür yerlere de anca vakitleri bol olanlar gelir. Oysa sizin asıl müşteri kitleniz, acelesi olanlarla.
  • Bu nedenle asıl kilit noktanız ulaşım araçlarının yakınında olacak. Sağlıklı bir Türk yurttaşı, bilimsel veriler ve istatistikler gösteriyor ki, bir sosisliyi 35  40 saniyede mideye indirebiliyor. Yani bir dakika bile değil. Metrobüse giden bir insan, 40 saniyede karnını doyurup binebilir. Aynı şekilde metrobüsten inen ve eve gidince ne yemek yapacağını şimdiden düşünen bir kadın birey de, en azından yemek yapılana kadar kendimi tok tutayım diyerek sizden bir sosisli alabilir.
  • Böyle küçük ayrıntıları yaparsanız, hesapçı değil kazançlı çıkarsınız. Her şey ayrıntılarda gizlidir. Bu nedenle ulaşım araçlarının yakınına mevzilenmeyi unutmayın. Bunun dışında lokantaların, tavuk dönercilerin ve benzeri yerlerin yanında da tezgah açmamaya özen gösterin.
  • Mevzilenmek için öyle bir yer seçmelisiniz ki insanlar açısından kalabalık dükkanlar açısından sote olmalı. Örneğin İstanbul için böyle yerler bulmak birkaç saatlik işinizi alacaktır. İstanbul gibi büyük şehirlerde milyonlarca seçenek var çünkü. Biraz gözlem, biraz vizyon ve doğru yere açılan bir tezgah. Sonuç olarak beklenilenden daha fazla gelen sıcak para.

Sosisli Yemek Sağlıksız mı? 

Olumsuz yönlerde bahsetmedik ama toplumuzda bir durum daha var. Hem de epey olumsuz bir durum. O da bırakın dışarıda sosis yemeyi evlerine, mutfaklarına, dolaplarına bile sosis ve benzeri et ürünlerini sokmayan hayli kalabalık bir kitle olması.

Sosisler, tatlandırılmak için içine baharat, soğan, sarımsak gibi ek gıdalarla takviye edilen ürünlere dönüştürülmekte. İşte siz bu hataya düşmeyin. Sırf biraz daha tatlı ve yumuşak sosisler satmak için içine takviye gıdalar pompalamayın. Böyle sosis yapan üreticilerle çalışmayın.

Çünkü böylesi sosisler, sindirim sisteminden tam bir hasarla geçmektedir. Sosislerinizi yiyip akabinde midesini bozan müşteriler istemiyorsanız, tam, katıksız ve olduğu haliyle sosisler satmaya özen gösterin. Müşteri memnuniyeti had safhada önemli bir unsurdur. Kim midesini bozan bir yerden tekrar tekrar gıda tüketmek ister ki?

İnternet sitelerinde birçok haber dolaşmaktadır. Aynı şekilde sağlık programları yapan yerel ve ulusal kanallarda da öyle. Sosisin çocuklarda obezite yaptığına dair haberler dolaşmaktadır. Erkeklerde psikolojik bozukluklara ve kadınlarda da rahim kanserine yol açtığı dair söylentiler.

Bu gibi söylentilerle ve haberlerle tek başınıza bir sosisçi olarak mücadele etmeniz mümkün değildir. Zaten bu tür ürünlerin böylesi zararlara yol açtığı ispatlansa da daha size sıra gelmeden imalathaneler bir bir kapatılırdı. Yani kimse size gelip de yakanıza yapışıp neden sosisli satıyorsunuz diyemez. Bunları yazıyoruz zira sosis, yüksek miktar da ham et içermektedir ve herhangi bir takviye maddeyle beslenir desteklenirse son derece zararlı sonuçlara yol açabilir.

 

Sosis Satmanın Sorumluluğu: 

Sattığınız şeyin ne olduğunu bilin. Bu sizin hem sorumluluğunuz hem de görevinizdir. Anlaştığınız sosis imalathanesini kendi gözlerinizle görün. Sosislerin hangi işlemlerden geçirildiğine bakın. Tüm ortam koşullarının sağlığa elverişli olduğuna emin olduktan sonra el sıkışın ve satmaya başlayın.

Zaten fiyatta anlaştıktan ve sağlığından emin olduktan sonra aynı üretici firmayla çalışmamanız için bir neden yok. O nedenle bir kereye mahsus duyarlılık göstermeniz hem vicdanınız hem de ticari etik açıdan son derece makul bir davranış şekli olacaktır.

Sosisleriniz birilerini zehirlerse bundan hukuki ve cezai yönden sizin sorumlu olacağınızı bilmenizi isterim.

Sizlere daha fazla iş fikri sunabilmek adıma araştırmalarımıza ve çalışmalarımıza devam edeceğiz. Sağlıcakla ve takipte kalın.

Yorum yapın