Yenilenebilir Enerjiye Yatırım Yapmak

21. yüzyıl ile birlikte yararlandığımız enerjilerin tükenebilir olduğunu keşfettik. Yapılan petrol savaşları bunun en büyük kanıtı. İleride ”su savaşları” olacağına dair endişeler, evhamdan çok öngörülebilir bir gerçek.

ACI GERÇEK: Toplum hala yenilenebilir enerjiye pek sıcak bakmıyor. Devlet de öyle ahım şahim destekler vermiyor. Tek bir rüzgar paneli kurmak milyonlarca lira gibi rakamlara mal olduğu için yapabilen çok az kişi var onlar da yeterli gelmiyor. Bu konuda devlet bazı destekler verse ve kitlesel fonlamayı en azında sadece bu alanda kolaylaştırsa harika olurdu. İkandinav ülkelerinde adamlar onbinlerce kişiden ufak ufak paralar topllayıp kitlesel fonlama yöntemi ile dev rüzgar panelleri kurup geliri on binlerce kişiye dağıtıyor. Bizde de bunun için gerekli yasal ve bürokratik ortam sağlanabilir.

Trevanian adlı yazar Şibumi kitabında şöyle yazmıştır: ”Siz Amerikalılar, ilginçsiniz. Petrol almak için başkalarının ülkelerini işgal edersiniz; daha sonra da o petrolü mısır patlatma makinelerinde kullanırsınız.”

Mevcut düzenin özeti niteliğinde değil mi? Enerji, bu kadar kıymetli ve bitebilir bir kaynakken, bu denli lüks ve gereksiz harcamalarda kullanılması büyük bir bilinçsizlik. Yenilenebilir enerjinin gelecekteki payı bu bağlamda şekillenmektedir. Önceden mevcut enerjilere alternatif olarak sunulan bu enerjiler, şimdi mevcut enerjilerin yerini almaya hazırlanıyor.

Belli başlı yenilenebilir enerjiler şunlardır:

– Rüzgar enerjisi

– Güneş enerjisi

– Hidrolik Enerjisi

– Biyokütle Enerjisi

-Jeotermal Enerji

-Hidrojen Enerjisi

Peki neden illa enerjide bu yenilebilir enerjilere yönelmeliyiz? 

Güneş enerjisi ile petrolü karşılaştırarak birtakım cevaplar elde edebiliriz. Petrol, uzun uğraşlar sonucu yerin altından çıkarılan ve uzun işlemler sonrası ”kullanılabilir” hale geliyor. Güneş ise, çok büyük bir aksilik olmazsa – ki milyon yıllık dünya tarihinde henüz hiç olmadı – her sabah tepemizde doğuyor. Bizim tarafımızda batarken, dünyanın diğer tarafında doğmayı ihmal etmeyerek üstelik. Yani bir yandan yerin altından meşakkatli işlemler sonucu çıkarılan, çevreye zararı olduğu tartışmasız kabul edilen petrol var. Bir de her sabah ışığıyla, bizi aydınlatan, ısıtan güneş.

Kıyas kabul etmez. Üstelik birçok araştırma grubunun ve petrol şirketlerinin ifadelerine göre dünyada sadece 50 – 55 yıllık petrol rezervi kaldı. Yenilenebilir enerjinin karşısında bitebilir enerji. Ya da daha keskin bir ifadeyle; yenilenmekte olan enerjiye karşı bitmek üzere olan enerji.

Herkesin bunun farkında olmasına rağmen yenilenebilir enerjiye tam olarak yönelmemiş olmamızın tek bir nedeni var: Birtakım şirketlerin iktisadi çıkarı.

Günü kurtarmak ve yaşamak isteyen şirket bencillikleri, bir yandan dünyamızı kirletirken bir yandan gelecek için geç adımlar atmamıza neden oluyor. Küçük bir zengin azınlığın çıkarcılığı nedeniyle çoğunluğun geleceği tehlikeye atıldı, atılmaya devam ediliyor.

Ancak artık son çeyreğe girildi. 50 yıllık ömrü kalmış petrolün yerine başka enerjileri seçmemiz alternatif bir fikir değil kaçınılmaz bir çözüm artık. İlle de bu enerjilere yönelmeliyiz çünkü artık başka çaremiz kalmadı. Güneşin ya da rüzgarın bir sahibi olmadığı için elde edilen karlar en aza düşecek.

Zamanında elektrikle çalışan arabaların, Amerika piyasasından nasıl bir anda silindiğini de unutmamalıyız. Yine petrol şirketlerinin ortak çıkar dalgasıyla, gayet ucuz, makul ve temiz bir şekilde çalışan elektrikli arabalar birkaç sene içinde tamamen trafikten alıkonuldu ve unutturuldu. Zaten sınırlı sayıda elektrikli arabaların yerine egzoz dumanıyla atmosfere ve dünyaya veren benzinli arabalar her yerde olmaya kaldıkları yerden devam etti.

Geçmişten ders çıkarmalı ve tamamen yenilenebilir enerjilere geçmek için petrolün tamamen bitmesini beklememeliyiz. Unutmamalıyız ki her geçen gün, gezegenimize zarar veren enerjiler üretiyor ve tüketiyoruz. Birçok hayvanın nesli tükenmesinden tutun da eko sistemin çökmesine kadar birçok geri dönüşsüz hasarın kullandığımız bu zararlı enerjiler.

Bir diğer soruya geçmemiz gerekirse şunu sormalıyız:

Yenilenebilir enerji temiz olmasının yanında karlı mıdır?

Yenilenebilir enerji, şirketler için karsız, kullanıcılar ve dünyamız için epey karlı bir enerji biçimidir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi güneşin ya da rüzgarın bir sahibi yoktur. Bunlar hem görülebilir hem soyut enerjilerdir bir bakıma. Kimse onları tekeline alamaz çünkü kontrol edemez. Bu nedenle kar, çift anlamda bir tarafa zarar, bir tarafa sonsuz yarar gözetecektir.

Günümüzde, Türkiye de dahil birçok ülkede güneş panelleri kullanılmaya başlanmıştır mesela. Sularını doğal gaz ile değil güneş panelleriyle ısıtan kullanıcılar ile yapılan birçok görüşmede güneş panellerinin hem çok daha ucuz, hem daha temiz, hem de çok kullanışlı olduğunu belirtmişlerdir.

Yenilenebilir enerji yatırımları kaç yılda amorti ediyor? 

Öncelikle bir tanım gerek. Çoğumuzun bilmediğini varsayarak amorti etmenin tanımını yapalım: Amorti etmek, bir girişimde yatırılan parayı zamanla geri kazanmak demektir.

Örneğin rüzgar santrallerinin kendisini 7 yılda bir amorti ediyor. Bu da enerjide dışa bağımlılık oranını büyük ölçekte minimum düzeye indiriyor.

Diğer enerji biçimleri de hemen hemen rüzgar enerjisine yakın oranlarda kendilerini amorti edebilmekteler. Bu da, yenilenebilir enerjinin her açıdan ne kadar karlı bir yatırım ve enerji olduğunun bir başka göstergesi.

Sokağa çıktığımızda benzin kokusuyla değil rüzgar kokularıyla karşılaşacağımız bir gelecek ümidiyle.

görsel 1111

Yorum yapın