Adım Adım KOSGEB’den İmalat Sektörü İçin Kredi Ve Hibe Alabilmek-Güncel!

Şimdi sizlere adım adım imalat sanayi için KOSGEB kredisi, hibesi, desteği nasıl alınır sorusunu cevaplayacağım. Ancak evvela KOBİ’lerin ülkemizdeki ve dünyadaki yerini kısaca ve sıkmadan rakamlarla anlatmak istiyorum. Eğer ki benim rakamla, istatistikle uğraşacak vaktim yok diyorsanız aşağıda çizgi ile belirttiğim kısımdan sonrasını okuyarak zaman kazanabilirsiniz!

factory photo

Türkiye’nin ihracat şampiyonlarına baktığımızda şüphesiz ilk sıralarda imalat sektöründe üretim yapan sanayi şirketleri yer almaktadır. Kuşkusız bunun en büyük sebeplerinden birisi Türkiye’nin bir koridor ülkesi olmasıdır. Yani ürettiğini satabileceği yerlerin yakınlığı ve iş gücünün ucuzluğu bunun yanında da Asya ülkelerinden parça ithalatı yapabilmesidir. Yani bu tablo tek bir kaynaktan beslenmemektedir. Bu tablonun daha da artması Türkiye’deki döviz kaynaklarının daha da artmasını sağlayacak olup cari açığı da kapatmaya yardımcı olacaktır. Üstüne de GSYHİ’ya mükemmel katkıda bulunacaktır.

Elbette böylesi üretimleri gerçekleştirebilmek için ille de ihracat şampiyonu olabilecek boyutta devasa cirolara sahip bir sanayi şirketi olmanıza gerek yok. KOBİ’lerin de bu imalat sanayindeki yeri büyüktür.

İşte aşağıda Türkiye’nin 2017 çeyreğine ait milyon TL bazında en yüksek ihtacat brüt satış rakamlarına sahip şirketleri:

1 Ford Otosan Otomotiv 17.484
2 Arçelik Dayanıklı tüketim 15.905
3 Tüpraş Petrol 37.128
4 Vestel Dayanıklı tüketim 9.781
5 Tofaş Oto. Fab. Otomotiv 9.921
6 Coca Cola İçecek İçecek 6.726
7 Anadolu Efes İçecek 10.221
8 Vestel Beyaz Eşya Dayanıklı tüketim 2.527
9 Petkim Petrol 4.619
10 Sarkuysan Metal işleme 2.772

Birçoğunun imalat sektöründe markalaşmış, yüksek teknoloji kullanan ve uluslararası boyutta çalışan kuruluşlar olduğunu göreceksiniz.

Şimdi ise Türkiye’de KOBİ’lerin 2003 yılına ait genel rakamlarına şöyle bir göz atalım:

Tüm işletmelerdeki payı

% 99.3

Toplam istihdamdaki payı

% 76.7

Toplam yatırımdaki payı

% 56.5

Toplam ihracattaki payı

% 9.0

Toplam krediden aldıkları pay

% 24.3

Yaratılan katma değerdeki payı

% 37.7

Bu tablodaki rakamlar esasında kapitalizmin özeti niteliğindedir. Hatta daha da ileri gideyim “gelir dağılımdaki adaletsizliği” giderebilecek çözümler bu basit rakamlarda gizlidir…

Ahanda hemen aşağıda da KOBİ’lerin Japonya’daki konumu:

KOBİ’lerin Toplam İşlet. Oranı
99.4
KOBİ’lerde İstihdam Payı
81.4
KOBİ’lerin Yatırım Payı
40
KOBİ’lerin Katma Değer Payı
52
KOBİ’lerin İhracat Payı
38
KOBİ’lere Verilen Kredi Payı
50

Sonuç olarak bu rakamlara bakarak diyeceğim o ki; her ne kadar 0,5’lik dilimde yer alan büyük işletmeler üretilen katma değerin, yapılan ihtacatın büyük kısmını tekelinde barındırsada da ülkede yaşayan insanların büyük çoğunluğunu ilgilendiren sorunların çözümü ile insanların iyi ve mutlu yaşamaları konsunda çözüme giden yol KOBİ’den geçmektedir. Bu açıdan bakıldığında devletlerin KOBİ’leri desteklemesi zaruridir.

KOBİ’lerin yaşadığı; yurtdışına pazarlama sıkıntısı, yüksek teknolojili ürün kullanabilme zorluğu, yüksek rekabet ile baş edememe, yüksek maliyetli ve faizli banka kredileri ile yeterince verimli gelişim sergileyeme gibi sıkıntıların ezici çoğunluğunu bertaraf edebilecek en etkili kurum şu anda “destekler ve hibeler yağdıran” bu devlet destekli kurumlardan başkası değil gibi görünüyor…

Devasa büyüklükteki işletmelerin ihracattaki payı her ne kadar daha fazla olsa da bu işletmelerin ihracatı “doğrudan” yapmaları ve KOBİ’lerin bunu aracılar, komisyoncular vasıtası ile “dolaylı” yapmaları bu rakamları yanıltıcı gösterebilir. Ayrıca bir ülkedeki büyük işletmeler her zaman “KOBİLER” ile paslaşma halinde oldukları için aslında üretilen katma değerin ortaklaşa olduğunu da söyleyebiliriz.

Bir başka konu ise büyük işletme sahiplerinin nasıl bir dünyada yaşamak istedikleri hususudur. Yani insanların %99’undan fazlasının bordrolu olduğu, kimsenin girişimcilik, inovasyon kovalamadığı, çok renkliliğin kaybolduğu, yaratıcılığın değil de kaba bir tabirle ameleliğin prim yaptığı bir dünya mı yoksa tam tersi mi? Yani demem o ki büyük işletme sahiplerinin de KOBİ’lerin önünü daha refah dolu dünya uğruna açmaları zaruridir. Aksi halde suç oranının az, işsizliğin az, çok sesliğin fazla olduğu bir dünyaya ulaşabilmemizin önünü dolaylı yoldan tıkamış olacaksınız.

Yukarıdaki tablolara baktığımızda ülkedeki işsizlik sorununu en iyi çözebilecek olan ve gelir dağılımı adaletsizliğini de bir nebze olsun azaltacak olan yegane şey KOBİ’lerin sağlıklı ve etkili şekilde desteklenmesidir.

Ülkemizde bunun için kurulmuş olan KOSGEB adlı “küçük ve orta ölçekli işletmeleri geliştirme ve destekleme kurumu” her sene milyar TL’yi geçkin geri ödemesiz hibe, faizsiz kredi imkanı sunmaktadır.

Özellikle de demir-çelik imalatı, mobilya imalatı, tavuk-yumurta imalatı, otomobil yedek parça imalatı, inşaat malzemeleri imalatı, gübre imalatı, tekstil-giyim ürünleri imalatı yapan girişimcilerin bu destekleri alabilmeleri nispeten daha kolay olacaktır. Ancak bunun için yapılması gereken adımları sizlerin de basitçe anlayabileceği dilde sırasıyla yazmak istiyorum ki bu konudaki kavram karmaşası bir son bulsun ve insanımız bilgi kirliliğinden kurtulsun.

———————————-

BAŞLIKTAKİ ADIMLARI ANLATIYORUM ŞİMDİ, ACELECİ KARDEŞLERİM BURAYA BAKABİLİR:

Adım adım kosgeb’den imalat sanayi sektörü için destek alabilmek için gerekenler!

1) İş fikriniz/ projeniz ne aşamada?

Kafanızdaki iş fikri ya da projenin hangi safhada olduğunu belirleyip ona göre yol haritası çizmelisiniz. Evvela siz bir “yeni girişimci misiniz?” yoksa “işini geliştirmek isteyen bir KOBİ misiniz?”

Eğer halihazırda işletmeniz var ise yani gereken kuruluş işlemlerini ticatet siciline kaydından tutun vergiye kayıt olmaya kadar hepsini tamamlamış iseniz işiniz bir nebze daha kolay olacak demektir. Zira eğer ki yeni girişimci iseniz “İŞKUR” veya başkaca “uygulamalı girişimcilik eğitimi veren bir kurumdan” eğitimlere katıldığınıza dair sertifikatınızı almanız gerekecek. Bu eğitimleri fason olarak görmeyin. Zira gelecekte sizin epey işinize yarayacak tüyoları buralardan öğrenebilirsiniz. Evvela “proje yapma ve uygulama” kültürünün kazanılması açısından bu ufak eğitimler önemlidir.

Elbette zaten kurulu bir işletmeniz var ise bu işletmenin KOSGEB’e kaydı yapılmak suretiyle iş planı tanzim ettirebilirsiniz.

2) “Projeniz hukuka ve mevzuata uygun mudur” sorunsalına cevap verebilmeniz gerekiyor.

Hukuk ne ki deyip geçmeyin. Birçok insan harika yaratıcı fikirlerinin hukuka uygun olduğu sanrısıyla ehil kimselere danışmadan, sormadan, etmeden işe kalkışıyor ve sonunca acı sürprizler ile karşı karşıya kalıyor.

En basitinden vergi mevzuatına vakıf bir gözün iş planınıza göz atması ve “Türk Ticaret Kanunu ile Ceza Kanunu olmak üzere iş ile ilgili kanunlara hakim bir beynin süzgecinden geçmesi” gerekmektedir.

Mesela girişimcilerin en çok canını yakan kanun Türk Ticaret Kanunun’daki “haksız rekabet hükümleridir“. Birçok girişimci bu hükümleri hiçe sayarak veya hiç bilincinde bile olmayarak hareket edip sonunda ağır tazminatlara, cezalara mahkum olmaktadır. Siz siz olun bu hususa özel önem veriniz.

3) Projenizin detaylı sektörel analizinin yapılması gerek

Türkiye İstatistik Kurumu başta olmak üzere istatistiki ilgili verilerden yararlanılarak yapılan bir analiz sonucu iş planınız “sektörde tutunabilecek mi yoksa tutunamayacak mı?” sorusuna cevap bulmanız lazım. Elbette bu cevabı da usta ellerden ve beyinlerden faydalanarak yapmamız asgari gerekliliklerdendir.

Mesela rekabet ortamı ne denli şiddetli, iflas sayısı ne kadar, sektörde yeni kurulanların ilk 5 yıldaki akıbetleri ne alemde gibi sorulara bilimsel yollardan cevap bulmanız hem sizi cesaretlendirecekrir hem de göğsünüz dik şekilde işe atılmanıza yararlı olacaktır. Üstüne de KOSGEB’deki hibe ve kredi başvuruları için görevli memurların iş planınıza daha güven dolu gözlerle bakmalarını sağlayacaktır!

4) Projeniz ve iş planınız ne denli yaratıcı olduğunu kaliteli şekilde ortaya serebilmek?

Yaratıcı insanlar kuralları yazar. İş bu sebeple daha esnek daha özgür daha havalı olurlar. Ancak elbette bir işte “ilk olmanın avantajları” kadar dezavantajları vardır. Yaratıcı bir iş fikrinin en büyük dezavantajı kuşkusuz “daha önce eşinin denenmemiş olmasından doğan risktir“.

İşte bu yukarıdaki paragrafta bahsettiğim “daha önce denenmemiş olmanın dayanılmaz ağırlığınıhafifliğe çevirebilmeniz gerekecektir. Burada iş planını yazdıracağınız ekibe büyük iş düşmektedir. İş planınızda “yaratıcılığınızın sadece yepyeni kuralları olan yeni bir sektör yaratan değil de eski düzenlerin yapamadığını yapan, çözemediğini çözen, ulaşamadığına ulaşan, endüstriyel anlamda fevkalade verimli olan bir dünya yarattığının” kanıtlanması gerektir.

Uzun bir cümle oldu, kabul… Belki de beni demogoji yapan bir laf cambazı olarak niteleyebilirsiniz. Lakin sizleri temin ederim ki bahsettiklerim sosyal hayatın gerçekleridir.

5) Finansal tabloların sağlıklı şekilde dizilimi

Bu başlıkta bahsettiğim mevzu sizi aşırı korkutmasın bunun için de iş planı hazırlattırdığınız danışman dostlarınızın adamları var ve yine bu danışman dostlarınıza verdiğiniz ücrete lütfen acımayınız. Bizim insanımızda “bilgiye yeteri kadar değer vermeme” sorunu var. İnsanlar birilerine para vermek için karşısındakinin ille de sırtında çuval taşımasını bekliyorlar. Ancak yüzlerce sayfa kitapları okumak, acısıyla tatlısıyla tecrübe sahibi olmak, beyin insanı olmak inanın hamallık kadar ücreti hak eden bir eylemlerdir.

Bilgiye verdiğiniz paraya kesinlikle acımayınız bunu aklınızdan dahi geçirmeyiniz. Aksi halde bedelini gelecekte çok acı tecrübeler ile fazlasıyla ödemek zorunda kalırsınız, aman dikkat!

Özellikle imalat sanayi sektörü için KOSGEB’den kredi, hibe, destek alacaksanız finansal tabloları iyi hazırlattırmanız, proforme faturaları en sağlıklı şekilde düzenlettirmeniz zaruridir. Zira imalat sanayi bünyesinde matematik barındırdığı için hesaplanabilitesi ve ölçülebilmesi daha kolay bir sektördür. Nitekim KOSGEB memurları bu hususu gözetip ona göre davranacaklardır diye düşünüyorum.

6) Ortak hareket ettiğinizi bağıra bağıra gösterin!

Devletimiz KOBİ’leri en çok neden destekliyor biliyor musunuz?

Yukarıdaki en başta bahsetmiş olduğum rakamlarda bu sorunun cevabı gizlidir. Makalenin baş kısmını okumaya imtina edenler için ben söyleyeyim: “Şu anda KOBİ’lerden başka işsizliğe etkili çare bulabilen kuruluşlar yok!

İşletmenizden birden fazla insanın nemalacak olması ve ekmek yiyecek olması KOSGEB kurulundakilerin hoşuna giden bir kriter olacaktır. Elbette bu istihdam ettiğiniz veya edeceğiniz elemanları “karlılığı koruyarak” istihdam edebilmeniz ayrı önem taşımaktadır.

Şirket örgütlenmenizi en sağlıklı şekilde gösterebilmeniz için kavram haritalarından faydalanmanız süper olacaktır.

Şirketinizde sadede ilkokul mezunlarını değilde günümüzün yeni işsiz sürüsü olan “üniversite mezunu işsizlerden istihdam edecek olmanız” kurulun gözünde adeta bir tanrıça ya da tanrı olmanızı sağlayacaktır. Şöyle ki üniversiteli işsizler bu ülkenin kanayan yarası sevgili parlakfikirler okuru. Bunları gözetecek olman hem senin işletmenin yararına hem de milletimizin yararına olacaktır. Devlet dediğimiz kuruluşun da milletin iradesinden oluşmasından dolayı bu hareket takdire şayan olacaktır.

7) Kendi özkaynağınızın belirli bir oranda olması

Nihayetinde herşeyi devletten beklememek lazım değil mi sevgili parlakfikirler okuru…

Kafanızdaki iş fikri için gereken sermayenin en azından %38’lik kısmının elinizde halihazırda bulunuyor olması sizin KOSGEB’den onay alabilmeniz adına epey yararınıza olacaktır. KOSGEB kurulundaki onay mercinde yer alan kişilerin gözünde sizin itibarınız daha da artacaktır.

Şöyle ki; KOBİ’lerin ihtiyacı olan sermayelerinin ezici bir çoğunluğunu kredi olarak almaları pek kabul görmez. Bunun en büyük sebebi KOBİ’lerin basiretli bir tüccar gibi davranmalarının beklenmesidir. Yani basiretli bir tacir hesabını ve kitabını bilmelidir. Elindeki sermayeyi katlayamasa bile en azından yüksek oranda artırmasını ve hiç olmazsa elde tutmasını bilmelidir. Aksi halde elinde hiç nakit olmadan KOSGEB’den destek isteyen bir KOBİ’nin bordrolu çalışandan farkı kalmayacaktır ki bu durum şirket kültürüne, örfleri ve adetlerine terstir…

8) Yurtdışına açılma sinyalleri vermek

Kendi kendine top koşturan, parayı salt yurtiçinde değerlendiren, yurtdışı piyasalarından zerre pay alamayacak bir KOBİ “yarı işlevli” denilebilir. İhracatta parmağı olan KOBİ’ler çoğu zaman daha değerli ve işlevsel kabul edilebilir. Zira küreselleşmiş bir dünya ile entegre olabilmiş KOBİ ülkeye sıcak para getiren KOBİ’dir. Sıcak para getirmek ise ülkenin, ulusun zenginleşmesi ile doğru orantılıdır. İş bu sebeplerden dolayı iş planınızda yurtdışına açılacağınıza dair sinyaller vermeniz KOSGEB’den imalat sanayi için krediyi, hibeyi alabilmeniz adına hayati önem taşımaktadır.

En yukarıda vermiş olduğum rakamları incelerseniz Türkiye’nin ihracat şampiyonları genelde “marka yaratabilmiş KOBİ’lerden” çıkıyor. Bu sebeple ülkecek yurtdışı pazarlarda kendimizi; salt fason ürünler üreten merdiven altı işletmelerin yer aldığı ülke olarak değil de “markalaşmayı başarabilmiş, kurumsallaşmış köklü işletmeler” olarak gösterebilmemiz gereklidir.

9) Markalaşma sinyalleri vermeniz gerek

Markalaşma eyleminin pazarlama ile doğrudan bağlantılı olması ve pazarlamanın da neredeyse üretimden bile değerli hale gelmesi sebebiyle bu maddeyi uygulamadan geçip gidemezsiniz.

Şu anda batının Çin karşısındaki en ama en büyük avantajı bu maddede bahsetmiş olduğum “markalaşmadır”. Öyle ki insanlar esasında Çin’de üretilen ürünleri İtalyan, Alman, Fransız, İsviçre, Finlandiya imzası görmeden satın alamaz durumda. Bu tekeli bir nebze kırabilmek için yapmanız gereken şey bu maddeyi layıkıyla uygulayabilmek.

Bunun için de gereken şey “uzun vadeli plan yapmak“. Biz Türkler’de bu kültür pek az olduğundan bunu yaygınlaştırmak bizim altın yumurtlayan tavuklara sahip olmamıza yarayacaktır.

10) İş planınızda “yazılım ve teknoloji kullanacağınıza dair detaylara yer vermek”

Yazılım sektöründen özellikle de “robotlardan” faydalanmanız sizin bir değil iki değil 1000 adım ileride olmanızı sağlayacaktır. Age of empires oynayanlar iyi bilir, teknolojik geliştirmelere en çok para harcayan oyuncular, 1-2 saat dayanabilecek askeri stratejiyi de yürütebilirse en güçlü ekonomiye sahip olmaktadırlar. İşte stratejinizi de bu yönüyle sanki bir bilgisayar oyunundaymış gibi tasarlamak zorundasınız.

Özellikle imalat sanayi gibi üretim odaklı bir işletme açmayı planlıyorsanız burada yazılımlar ve robotlar en üst seviyede önem kazanmaktadır. Bu durum hem verimli bir istihdam yaratmanızı sağlayacak hem de her daim süregelen bir ar-ge departmanı ile üretimizini aşırı bir sermaye ya da işçi gereksinimi duymadan artırmanıza yarayacaktır.

———————————

Toplamda size 10 adım yazdım. Dahası da var elbette aşağıdaki linki tıklayarak var olan işinizi geliştirmek için veya iş kurmak için KOSGEB’den onay alabilme adına iş planı hazırlattırıp üstüne de danışmanlık desteği alabilirsiniz. Sizlerden hasreten ricam bilgiye verdiğiniz tek kuruşa dahi acımamanız ve hayatınızı işe yarar bilgiler ekseninde kaliteli yaşam standartlarına erişecek şekilde değiştirmenizdir.

Türkiye olarak bizim elimizde belki yüksek teknoloji olmayabilir, kaliteli eğitim olmayabilir, ucuz iş gücü olmayabilir, çok zengin maden yataklarımız olmayabilir ama girişimcilik kültürümüz var! Bunu dünya çapında kullanabilmemiz gerek ki ayakta kalabilelim.

Korkmanız veya çekinmeniz gereken yegane şeyin sonradan “keşke deneseydim” pişmanlığı olduğunun bilincinde olunuz lütfen.

Cesur olun ve harekete geçin!

“Adım Adım KOSGEB’den İmalat Sektörü İçin Kredi Ve Hibe Alabilmek-Güncel!” üzerine bir yorum

  1. Hocam ben imalat sanayisi sektöründe iş yapan demir-çelik işlemesi yapacak bir iş kurmak istiyorum. Bunun için KOSGEB’e başvuru yapmak için nasıl bir yol izlemeliyim. Şimdiden teşekkür ederim.

    Yanıtla

Engin için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et