Yabancı Dil Kursu Açtığımda Nasıl Öğrenci Çekebilirim?

İngilizce, dünya üzerinde en çok konuşulan dil olma özelliğini koruyor. 1980’lerden sonra yavaş yavaş dünyaya yapılan, BM’in kültürel jüri seçiminden sonra dünya üzerinde ”ortak dil” projesinin bir numaralı yeni dili olmayı başardı.

language photo

İngilizce bilmek, artık lüks değil zaruri bir ihtiyaç. Öncelikle ingilizce eğimin dünya çapındaki önemini vurgulayalım ve sıralayarak analiz edelim.

  • Çin ile Türkiye ülkeleri arasında özel şirketlerin bütününde ortak bir iş yapılıyor diyelim. Eğer ingilizce gibi şematik ve ortak bir dil olmasaydı ne olurdu? Ya Türkiye tarafı Çince öğrenmek ve karşı taraf ile Çince telefonlaşmak ve mailleşmek durumunda kalacaktı. Ya da Çin, Türkçe’yi öğrenecek ve bu şekilde adaptasyon sağlanacaktı. Şimdi böyle düşününce, her farklı bir ülkeyle iş yapmak isteyen ülkenin çalışanlarının o ülkenini dilini öğrenmesi ne kadar sürerdi? Hesaplayamayız bile. Her şirket, dünya dillerinden birini bilen onlarca kişiyi işe almak zorunda kalacaktı. Ekstra enerji, ekstra zorluk, ekstra masraf. Bu nedenle tek dilin İngilizce seçilmesi, hukuken de iktisadi olarak da ve mantıken de kabul edilebilir durumdadır. Konumuz her ne kadar yabancı dil kursu açmak ve öğrenci çekmek olsa da, Türkiye’den bahsediyorsak yabancı dil denilince akla gelen ilk dil elbette ki İngilizce olacaktır. Bu nedenle açıklamamızı ve analizlerimizi bu şekilde yapıyoruz.
  • İngilizce, kolay öğrenebilen, pratik bir dildir. Bir Japon örneğin, kendi dilini, öz dili olan Japoncayı öğrenmek için en az 2 yılını vermesi gerekiyor. Ya da Avrupa dillerinden Fransızca. Öğrenmesi uzun uğraşlar sonucu aylar, bazen yıllar alan bu dilleri ortak dil kabul edip bu dillerin kursunu açmak, hem teknik hem de ekonomik olarak bir başarısızlık olacaktı. Bu nedenle İngilizce, ortak dil kabul edildi ve günümüze kadar hızlıca yayıldı.

Toparlayacak olursak, öncelikle yabancı dil kursu açacak olanların bu bilgiler ışığı altında potansiyel öğrencilerini ve müşterilerini bu açıdan aydınlatmalarında fayda var. Yabancı dil kursları, her şeyden önce bir eğitim yuvasıdır ve eğitimin de mantıki sınırlar içerisinden aydınca verilmesi gerekmektedir. Öyleyse şimdi yabancı dil kursu açmak ve daha fazla öğrenci çekmek isteyen girişimcilerin dikkat etmesi gereken altın hususları meraklıları için şu şekilde sıralayalım:

  • Öncelikle yabancı dilin önemine dair geniş reveranslar ve aydınlatıcı bilgiler, istatistikler sunulmalıdır. Günümüzde toplumun belli bir kesimi halen, yabancı dil öğrenmeyi mecbur kalmadıkça gereksiz bulur. Yönlendirmeleriniz, yabancı dilin elzemliği üstünde olmalı. İnsanları, algısal olarak ikna ettiğinizde pratik olarak da verim almaya başlarsınız. Tüm satış ve hizmet birimleri, ülkemizde bunu ıskalamaktadır. Psikolojik altyapısı sağlam olan şirketler ve kuruluşlar, insanların nasıl düşündükleriyle, neleri merak ettikleriyle, nelerden kaygı duyduklarıyla ilgilenirler. Örneğin yapılan bir araştırmaya göre kurslara gitmek isteyip de gitmeyenlerin yüzde 48’inin nedeni aynı. Gidip de boşuna para vermek ve öğrenememek kaygısı. Bu kaygıları aşmak ise, kurs sahiplerinin elindedir. Doğru bir politika ve tanıtım bültenleri hazırlanarak, insanlara dil öğrenmenin kolay olduğunun, paralarının boşa gitmeyeceğinin teminatı verilmelidir. Her 2 kişiden biri gitmek istiyor ve öğrenmek istiyor ama buna rağmen adım atamıyorsa, dil kursu veren bir firma olarak harekete geçmeli, insanları yabancı dil öğrenmenin önemine dair açıklayıcı metinler ve reklamlar hazırlamalısınız. Her ne kadar yabancı dil öğrenmeye başlayanların sayısı ülkemizde giderek artsa da, henüz tam bir istatistiki randıman sağlanamamıştır. Bu nedenle ilk dikkat edilmesi gereken nokta, kafası karışık kitleyi netleştirmek ve kendinize çekmek olacaktır. Bunun da yolu sıkı bir öğretim projesiyle insanları dilin önemine doğru yönlendirmek olmalı.
  • İşe satış temsilcileri almalısınız. Telefon ve internet başında potansiyel müşterilerle irtibata geçecek, onları kursun fiyatlarından ve avantajlarından haberdar edecek bir iletişim departmanı kurmalısınız. İnsanlar, sizi ve kursunuzun adını bilmeli. Bu da haberleşme olacaktır. Haberleşmeyi başlatan ise, bir firma olarak sizin tekelinizde olmalı. Bu nedenle, aranacak insanların listesi çıkarılmalı ve onlara ulaşılmalı. Ancak bu noktada da dikkat edilmesi gereken bir husus var. Velilere ve doğrudan bireylere edilen telefonlar, asla taciz boyutuna getirilmemelidir. İnsanların çeşitli kurslar ve firmalar konusunda yaka silktikleri bir konudur bu. Siz kalitenizi koruyun ve sadece teklif aşamasında kalın. Red cevabı alındığı takdirde o numara bir daha aranmamalıdır. Düşünmek isteyen zaman isteyen insanlara, istedikleri kadar zaman tanımalı, o kişi sürekli aranıp rahatsızlık boyutuna getirilmemelidir. Unutmamalıdır ki, insanların gelecekleri varsa bile gelmezler. Bir şirket ve bir eğitim evi olarak, asla ve kat’a ısrar eşiğine gelmeyin. Hem adınız güzel anılsın, hem size katılan öğrencilerle birlikte namınız yürüsün.
  • Kursta öğretmen olarak işe alacağınız kişileri birçok sınavdan geçirin. Öğretmenlik, sadece öğretilecek konunun uzmanlığı ile olmamaktadır. Artık öğrenciler, kursun içeriği ve teknik yönleri ne olursa olsun, öğretmenleriyle aralarındaki hiyerarşilerin kalkmasını istemektedir. Uygarlaşan dünya ile birlikte, hele ki özel eğitim evlerinde, sıkı bir iletişim ağı örülmek zorundadır. Ne hiyerarşiye mahal verecek kadar resmi, ne de laubali olacak kadar fazla samimi. Bu dengeyi sağlamak, verilen eğitimlerin biricik sırrıdır. Bu dengeyi kuranlar ve başarıyla işletenler, eğitim alanında istisnasız başarılı olmuş ve olacaklardır. Bu nedenle işe alacağınız öğretim görevlilerinin, çeşitli psikolojik ve iletişim testlerinden geçirin. Yabancı dil konusunda ne kadar yetkin olursa olsun, bu işi layıkıyla yerine getiremeyecek insanları işe alırsanız, birçok şikayet alabilir ve o öğretmeni kovmak zorunda kalabilirsiniz. Daha sonra kovmak gibi çirkin bir eylemin içinde bulunmak istemiyorsanız, tercihlerinizi en başta net ve doğru yapmaya bakmalısınız.
  • İngilizce’nin yanında başka dillere de yer ve zaman ayırın. Bir yabancı dil kursu merkezinde her zaman İngilizceyi tutmalıdır. Ancak Almanca, Fransızca, İspanyolca gibi Avrupa dillerini de önemsemeli ve onlara kontenjan açmalıdır. Aynı zamanda daha fazla alternatif alana yönelen insanlar da vardır. Bu insanlar için, Japonca, Rusça, Çince ve hatta Urduca gibi dilleri öğretmek adına en azından bir sınıf açılmalıdır. Bu dillerin kursunu veren çok fazla kurum olmadığı için, bu dilleri öğrenmeye ihtiyacı olanalar size ulaşacaktır. Her zaman geniş düşünün ve herkes için hizmet vermeye gayret gösterin. Bu sayede daha büyük kitlelere ulaşırsınız.
  • Her zaman renkli ve eğlenceli olun. Eğitim evlerinin genel olarak ciddi ve sıkıcı görüntüsü, müşterileri itmektedir. Siz, hazırladığınız tanıtım bültenlerinden en ufak internet detayına kadar renkli ve eğlenceli olmayı tercih edin. Zaten günlük hayatlarından, işlerinden ve normal öğrencilik yaşamlarından bunalmış insanlar, sizin kursunuzda eğlenerek öğrenmeli. Emin olun ki sizden çok daha ciddi işler yapan kurumlar bile, renklenmeye, eğlenceli olmaya yönelmişlerdir. İş ve satış piyasası, artık insanları güldürmek, eğlendirmek, hoşça vakit geçirtmek istiyorlar. Siz de piyasanın yeni kurallarına göre hareket etmeyi ihmal etmeyin.
  • Bir slogan bulun. Mevcut kursların artık iyice klişeleşmiş sloganlarından uzak durarak, farkınızı ortaya dökecek bir cümlelik bir slogan, kitleleri size doğru çekecektir.
  • Eğitim için kullanılacak kaynakları iyice araştırarak seçin. Piyasada çok fazla yabancı dil kitapları ve sözlükleri vardır. İyi bir saha araştırmasıyla, en güncel, en doğru ve en kolay anlaşılır kaynakları bulun ve öğrencilerinizle paylaşın.
Şu İş İlgini Çekebilir:  İkna Edici Satış Yaparken Hikaye Anlatmanın Önemi

Yorum yapın