Zengin Ve Mutlu Edici Bir Düşünme Alışkanlığı Edinmek

Annemin her zaman hatırlamaktan keyif duyduğum bir sözü vardır. İyi düşün iyi olsun. Aslında piyasada çok satan yaşam koçluk kitaplarının, astrolojinin ve diğer psikolojik alametlerin hep bir ağızdan kendini mutsuz, çaresiz, köşeye sıkışmış hisseden insana fısıldadığı temelde budur. İyi düşün iyi olsun.

Kendini karamsar fikirlerin ve çıkmaz sokakların karanlık cazibesine kaptırmış modern insan için çıkış tüneli her zaman biraz daha ötede olacaktır. Çünkü kötülük, kötülüğü her zaman çeker. Yahu yemin ediyorum aklıma gelmişti böyle olacağı deriz ve akabinde başımıza gelen felaketten dem vururuz. Halbuki onu aklımıza getiren de başımıza getiren de bizizdir çoğu zaman. Enerji dediğimiz, bahtsızlık dediğimiz çoğu şey düşünerek yoğunlaştırdığımız ve kendi üzerimize çektiğimiz şimşeklerdir adeta.

Bunu yıldırım emmeye yarayan paratoner gibi düşünebiliriz. Her karanlık düşünce de umut verici mutluluk getirici düşünce de birer yıldırımdır. Ve biz o düşünceleri iyi de olsa kötü de olsa tamamen kendi derecelerimiz ve kendi kurduğumuz düşünce sistemleriyle üstümüze çekeriz.

Peki iş düşünce de mi bitiyor? Hayır elbette. Düşünceden sonra hamle olarak yapılacak pratik ölçekler de önemli. Öyle olmasaydı herkes tüm gün düşünce gücüyle mutluluk talep eder, mutluluğunuzu kendi kafasında yaşar bitirirdi. Halbuki gerçek olan gerçek dünyada düşünceleri mutluluk getirici ve iş bitirici bir kalıba sokup öyle yaşamaktır. Şimdi ilkin size düşünce akışını lehinize çevirmenin yöntemlerini sıralayacağız.

Düşünce gücüyle kaşığı büken şu ufaklığı bilen bilir. Matrix filminde karşımıza çıkmıştı. Biz elbette ki düşünce gücüyle kaşığı eğip bükmekten bahsetmiyoruz. Buna da hiç gerek yok zaten. Asıl iş düşünce gücümüzü her gün yataktan ”bugün hayatım için daha umut verici, daha mutluluk getirici şekilde neler yapmalıyım” sorusuyla gündeme getirmek ve onu etkin kılmaktır mesele. Belki kaşıkları değil ama karşımıza çıkıp canımıza okuyacakmış gibi görünen sorunları ve nice belaları eğip bükebiliriz. Yeter ki inanalım ve düşüncemizi bu inanç üzerinde pekiştirelim.

 

Düşünce Akışınızı Lehinize Çevirecek Düşünme Yöntemleri 

Bu başlık altında düşünme yöntemlerini üç temel başlıkta sıralayacağız. Düşünme biçimleri arasında kategorize ederek, sınıflandırarak yani tasnif ederek düşünmek her zaman işe yarar ve kolay akılda kalıcı olmuştur. Bu nedenle düşünce ile ilgili bu küçük ayrıntıyı yazdıktan sonra o üç başlığın ne olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan ilki pozitif düşünme yöntemidir. Bir diğeri geleceği ön görerek düşünme yöntemidir. Bir diğeri ise bağımsız düşünme yöntemidir. Şimdi sırasıyla bunların açıklamalarını ve analizlerini yapalım.

1- Pozitif Düşünme Yöntemi 

Daha yazımızın başında da belirtmiş idik. İyi düşün iyi olsun bir anne nasihatıdır ve katıksız bir şekilde gerçekliği temsil eder. Ancak bu da demek değildir ki önündeki belaları ve problemleri yok sayarak bir yere varabilirsin. Pozitif düşünme, Polyannacılık değildir.

Polyanna, Ayşecik adlı küçük yıldızın oynadığı filmde dizleri ağrıyan bir kadına ”ya bacaklarını hissetmeseydin, o zaman daha mı iyi olurdu” der. Bu bakış açısı başta ne kadar pozitif görünse de aslında sorunu ortadan kaldırmaya değil sorunun üstünü örtmeye yöneliktir. Asıl pozitif düşünme, o yaşlı kadının bacaklarını kontrol etmek, yani sorunun üstüne gitmek ve ona bir ilaç ya da tedavi önermektir.

Gerçeklerle yüzleşmek yerine onlar yokmuş gibi davranmak hayaller aleminde takılmak demektir. Bu ise sorunların daha da güç kazanıp üstünüze yığılmasına sebep olacaktır. Sorunların çözümü ortadayken, ‘‘ne sorunu, sorunum mu varmış benim, hani nerede sorun” gibi çocuksu yok saymalarla ancak hasır altı edersiniz belalarınızı. Halının altı şiştikçe kir de pislikte de çoğalarak evin tamamına yayılır. Bu ise sizi bir yere taşımaz kati surette.

Fazla düşünmek sizi rezil de eder vezir de. Kimi parlak düşünmeler, uzun kapanmalar sonunda cereyan eder. Ancak her şeyin olduğu gibi düşünmenin de fazlası zararlıdır. Fazla düşünüp de gözünü ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde açanların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Düşüncenin sonunda ulaşacağınız olgunluk, sizi ne kadar düşünmeniz ve ne kadar uygulamanız gerektiği konusunda da eğitmelidir. Yoksa etrafta sürekli proje üretip de iş yapmaya gelince ortalıktan kaybolan binlerce örneklerden biri olur çıkarsınız. Onlar düşünce dünyalarından gerçek dünyaya adım atamayan korkaklardır. Oysa tüm dahiler bilir ki, düşünmenin yarısı yapmaktır. Hayata geçirmektir. Bir düşünce asla hayata geçince anlam ve önem kazanır.

 

2- Geleceği Ön Görerek Düşünme Yöntemi: 

Bunun için kahin ya da müneccim olmanıza gerek. Ön görü sahibi olmak büyücülük ya da falcılık demek değildir. Bunu tıpkı bir satranç oyununa benzetebiliriz. Rakibizin olası tüm hamlelerini düşünmek ve onu baz alarak sıradaki hamlenizi yapmak, başarıya giden altın yolda en önemli hamlelerin giriş kapısını oluşturur.

Ancak gelişine, tavla oynar gibi bir sonraki hamlenizi şansa, yani zara bağlarsanız kaybetmeniz çok olasıdır. Kazanmak istiyorsanız geleceği ön görmeli, her ihtimale karşı bir B planı yürütmelisiniz. Yedek oyuncularınızı şimdiden ısındırmaya gönderin. Kimin sakatlanacağı, kimin kırmızı kart göreceği, kimin beni değiştirin işaret yapacağı oyun boyunca belli olmaz. Temkinli ve hazır olmak ise ancak geleceği ön görerek düşünme yöntemini benimsemekle gerçekleşebilir.

3- Bağımsız Düşünme Yöntemi 

Bağımsız düşünme sistemini oluşturmak en zor ve en külfetli olanıdır. Zira insan hayatı boyunca izlediği filmlerden, okuduğu kitaplardan, sohbet ettiği insanlardan sürekli olarak fikir bazında etkilenir. Siz kim olursanız olun karşınızdaki sizi icat eder vecizesinde olduğu gibi, düşünceler öyle kuvvetli ve sistemli ve karmaşık ilerler ki insan bazen ne düşüneceğine karar veremez. Aklımdan bir türlü atamıyorum o düşünceyi diye isyan eden insan, beynine mahkum olmuş demektir.

Oysa ki bağımsız düşünme yöntemi ile birlikte beyninize, bilincinize ve bilinç altınıza hükmedebilirsiniz. Ancak bu sayede ki bağımsız düşünebilir, etki altına kalmadan etki altında bırakacak fikirleri ve düşünceleri oluşturup hayatın kaynağına ulaştırabilirsiniz.

Düşünceler birbirini etkiler ve bir çığ gibi büyür. Bugünün felsefesi de düşünce ekolleri de hep bir öncekinden feyiz alarak ilerler. Ancak feyiz almak bazen taklit etmek ile karıştırılır. Kişi kendisini özgün ve orijinal sanarken bir bakarsınız ki etkilendiği kişi ve fikirlerin tahakkümü altına alınmıştır. Oysa ki insanın düşünce olasılığı sonsuz derecede ve sonsuz imkanlığır.

Yazımızın son konusunu ”düşünce tembelliği” başlığına ayırdık. Umarım bu yazımızı okuduktan sonra hayatlara bakış açınız ve tüm olup biteni düşünme yönteminiz olumlu yönde değişir.

Düşünce Tembelliği 

Düşünce tembelliği herkesin yaptığını yapmak, risk almamaktır. Çoğunluğa uymak, sıfırdan yeni bir şey üretmek yerine miskinlik halinde olan biteni tekrarlamaktan ibarettir. Böyle insanlar ne düşünce katında yeni bir meyve verebilirler ne de iş dünyasında mutlu olabilirler.

Sizi zengin edecek ve mutlu kılacak yegane düşünme biçimi, size ait olandır. Başkalarından kesip kopardığınız ve bire bir kopya ettiğiniz düşünme alışkanlıklarıyla ancak bir yere kadar gidebilirsiniz. Ve o gittiğiniz yer de çoğu zaman başkasına ait olur. Kendinize ait zengin ve mutlu bir dünya üretmek istiyorsanız bu yazıdan itibaren düşünme biçiminizi değiştirin!

Yorum yapın