Dışlanmadan, Kınanmadan, Hapis Yatmadan Yaratıcı Olabilmek

Çoğu zaman yaratıcı olmak adına kendimizi bile bile tehlikeli sulara atarız. Bu, küçük balıkların büyük balıklarından elinden kurtulmak ya da bir gün büyük balık olmak adına yaptıkları hamlelerin yanlışlığının çokluğundan gelir. Küçük balığın bazen hayatını kurtarmak ve bir günde büyümek için yaptığı şeyler tez elden sonunu hazırlar ve hikayesini başlamadan bitirir.

Yaratıcı olmak garip bir algıyla her zaman yasa dışı, etik dışı, ahlak dışı olmak zorunda değildir arkadaşlar. Bakın ne kadar asiyim, sizin kutsallarınıza, geleneklerinize saygı duymuyorum diye resti çekmek ve ergen asiliğinde işler üretmek ne size bir şey katar ne de ürününüzü değerli kılar.

Güncel bir örnek olduğu için oradan devam edelim. Geçtiğimiz günlerde kapatılan Gırgır dergisi. Karikatür özü gereği bir sanatsal dışa vurum ve üretim modellerinden biridir. Kişi nasıl ki derdini yaratıcı bir şekilde anlatmak isterse şiire, resime, müziğe yaslanabilir. Karikatürlerden genelde hiciv ve toplum eleştirisi için kullanılan bir sanat dalıdır. Ancak gelin görün ki yaratıcı olacağım derken yıkıcı kuvvetlerin etkisinde kalmak ve yaratmak değil ziyan etmek üzere kızılca kıyametler koparmak sanatın tam karşısında durmak demektir. Söz konusu derginin bu ülkenin hassas değerleriyle dalga geçmesi ve Hz. Musa’ya dair hiç de komik olmayan mizahlar üretmesi, kapanmasına neden olmuştur. Ayrıca haklarında soruşturma da açılmıştır.

Kınanmalar, dışlanmalar söz konusu sanat ve iş olunca haksız yere de olabiliyor. Çünkü kınanma ve dışlanma dediğimiz şey kişiden kişiye değişen ve tahammül etmek hoş görü ile yaklaşmakla ilgili şeylerdir. Ancak yine de birilerine hakaret etmediğiniz, birilerinin can damarına basmadığınız sürece de yaratıcı alanda eyleme geçirdiğiniz ve üretimine doğrudan katkıda bulunduğunuz eserler yüzünden dışlanmak ya da kınanmak söz konusu olabilir.

Ancak bu direncinizi düşürmesin. Çünkü toplum olarak saygıyı, tahammülü, hoş görüyü tam hatmetmiş değiliz. Her ne kadar ağzımızda olsa da bu erdemleri yerine getirecek bir potansiyel bulunmuyor henüz. Bu nedenle çoğu zaman dışlanan sanatçı ya da kınanan bir iş yapmak iyi bile olabilir. Çünkü tarihten bu yana zamanında dışlanan ve kınanan nice eserin günümüzde iyice bir anlaşıldığına ve değer gördüğüne tanıklık ediyoruz.

Peki neden dışlanır, neden kınanır, neden hapse düşebiliriz yaratıcı olacağım derken. Şimdi bunun cevaplarına bir bakalım.

Yaratıcı bir birey olup çoğunluğun karşısına dikildiniz mi, artık bir numaralı hedef tahtası olmuşsunuz demektir. Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmayacağı gibi, birçok derecede de hiçbir yaratıcılık, kınanmadan bırakılmaz. Sen nasıl yeni bir şey üretirsin? Nasıl bizim gibi değil de kendine özgü ve orijinal şeyler düşünürsün? Parmaklar sizi gösterecek. Ama ilk taşı en günahsız olanınız atsın. Şimşekleri üzerine çektiğinizde o şimşeklerin elektrik yükü değil parlaklığı ve aydınlığı ile yolunuza devam etmeyi bileceksiniz.

ALT BAŞLIKLAR (istediğinize tıklayıp ışınlanabilirsiniz) :

Neden Dışlanırız? 

Onlardan olmadığımız için dışlanırız genelde. Ünlü Türk rock grubu Mor ve Ötesi bir şarkılarında aynen şöyle söylemektedir. ”Atılır mıyız oyundan benzemezsek onlara” Atılırız oyundan, benzemezsek onlara, sırf onlar gibi olmadığımız için. Toplumun, çoğunluğun mekanikleşmiş ve adeta bir bürokrasi kabuğuna bürünen zincirleme algısı standart ve klişe üretmeye bayılır.

Çünkü böylesi daha güvenlidir onlar için. Sıkıcı, tekdüze, riske girmeyen, uslu, kendi halinde takılan algılar, özgürleştirici değildir belki ama toplumun nazarında ve çekirdeğinde her zaman için bir nostaljiyi, bir hareket etmeme tercihi yatar. Bundandır her yeniliklere karşı dışlayıcı, ötekileştirici davranmaları.

Neden Kınanırız? 

Cık cık cık X kişisinin yaptığını gördün mü? Evet ya gördüm. O ne öyle? Böyle konuşurlar sizin hakkınızda. Yaptığınız ürettiğiniz her yeni, yaratıcı ve farklı şey kınanma cezasına tabi tutulur. Abartmıyoruz. Birçok iş yerinde bile yaratıcı işler yapmaya çalışan, ofiste iş yerinde devrimci ve radikal rüzgarlar estirmeye çalışan herkes şaka gibi belki ama uyarı bile alır. Bak bizim standartlarımız bunlar, biz böyle şeyler yazıyor, yapıyoruz gibi.

Geçmiş senelerde bir yayın evinde editörlük yapıyordum. Haberi kendi dilimce, özgün bir şekilde yazdım. Anında kınama geldi. Haber böyle yazılmazmış. Neden diye sorduğumda ise işte öyle diye cevap verdiler. Sonuç olarak 6 gün sonunda işten de atılmıştım. Bazen kınamak ile kalmazlar. Size kapıyı gösterirler. Neyse ki parlak fikirler sayesinde yaratıcı düşüncelerimi güncel konulara adapte edebiliyorum.

 

Çoğu zaman yaratıcı bir şey yaptığımızda dışlanma kaçınılmazdır. Çünkü yeniden, sıfırdan hiçbir şey üretmeyen parazit gruplar anında çeteleşme eğilimi gösterirler. Kendilerinden farklı daha yaratıcı ve daha başarılı olanı yalnız bırakarak hem intikamlarını alırlar hem de başarının kendisini zayıflatırlar. Bunlardan yılmayın. Dışlanmak da kınanmak da sonunuz değil motivasyon kaynağınız olsun. Bugün tarihe adını altın harflerle yazdıran birçok iş adamı ve sanatçının, siyasi liderin ne dışlanmalara ne kınanmalara maruz kaldığını bilmelisiniz. Onları örnek alın ve yaratıcılık yolunda tek bir adımınızı bile geri atmayın.

Neden Hapis Yatarız? 

Kınanmak ve dışlanmak mutlak kaderiniz olsa bile kolayca ve azimle başa çıkılacak unsurlardır. Ancak iş hapse gelince orada işin rengi değişir işte. Yaratıcılığınız yüzünden hapis yatmak? Hayır, kimse yaratıcı olduğu için hapis yatmaz. Yaratıcılığı ve özgürlüğü, birilerine hakaret etmek, ürettiği işle haksız rekabet yaratmak, buna benzer suçlara alet olmakla karıştıranlar soluğu hapishanede alırlar.

Düşünce özgürlüğü, yaratım özgürlüğü bir yere kadardır. Başkalarının hassasiyetlerine ve özgürlüklerine zarar verdiğiniz takdirde artık yaratıcı değil birer yıkıcı haline dönüşürsünüz. O nedenle hapis yatmak, bir nihayetin ve kötü bir finalin devamıdır. Asla kamçılayıcı ya da motivasyon arttırıcı değildir. Peki hapis yatmaktan kaçınmak için yaratıcılık sahasında nelere dikkat etmeli, nelerden uzak durmalıyız. Gelin şimdi de bu konuya dair birkaç çift laf edelim.

Hapishanede Öğrenilebilecek Meslek Ve İşler hapishaneler bazen yaratıcılığın sonu iken bazense yaratıcılığın başlangıç noktasıdır. Zaten dünya hayatı da böyle değil midir? Birilerinin bittiği yerde birileri başlar. Ne olursa olsun hapse düştüğünüzde yaratıcı ve üretici işlere adınızı yazdırabilir, geçen süreyi bir meslek öğrenerek geçirebilirsiniz. Hapishanede öğrenilebilecek meslek ve işler konusu linktedir. Merak edenlere iyi okumalar dileriz.

Hapse düşmek yaratıcı zihinlerin değil yaratıcılığı yanlış anlayan bünyelerin nihai son durağıdır. Bundan kaçınmak için yaratıcı / yıkıcı karşıtlığından mutlak adaletle ve saf bir bilinçle çıkmak, sıyrılmak gerekir. Ancak yine de şunu söyleyelim ki hapse düşseniz bile bu yaratıcılığına engel olmamalı. Günümüze kadar gelmiş en içten romanlar, en kederli şiirler hapishane odalarında yazılmıştır.

Hapse Düşmeden Yaratıcı Olmak İçin 

Başkalarının özgürlüklerine, hassasiyetlerine saygılı olmak. Hakaretlerden, küfürlerden, aşağılayıcı ifadelerden uzak tutmak gerek. Sosyal medya yığınlarının linç kültürüyle birlikte yaratıcı insanlar hedef bile gösteriliyor. Bu nedenle bu alanlarda insan hayatına, insan mevcudiyetine özenle saygı duymalı ve yaratım aşamalarında da bu saygıyı göstermeyi bilmelisiniz.

Yine aynı şekilde yasalara uygun hareket etmeyi de bilmelisiniz. Bazıları özgürlük ve yaratıcılık adı altında kara propagandalar yapabilmekte ve hapse düşerek layıklarını da bulmaktadırlar. Ne olursa olsun yaratıcı olmayı başarmış her zeka, her zihin aynı zamanda türlü belalardan uzak durmayı da bilmelidir…

—————————–

Yine de şu var ki ceza normlarının özellikle de düşünce suçları alanındaki ceza normlarının mecburiyetten doğan soyutluğu ve sınırlarının tayininin zorluğu sebebiyle yaratıcı insanlar ve fanatikler arasındaki çatışmalar hiç son bulmayacaktır. Bu çatışmalardan ve düşünce alanında seyreden bu acımasız LİNÇLERDEN, ‘sahiden yaratıcı karakterli insanların sağ çıkması umudu ve ümidiyle‘ yazıyı sonlandırmak isteriz. Velhasıl kelam özgür, renkli, güvenli ve organik bir dünyaya açılan kapılardan birisi de fanatik insanların bu hoşgörü ve anlayışı kavrayabilmesinde saklıdır. Fanatiklerin böylesi bir yetiye sahip olabilmesi de epey zor hatta neredeyse imkansız olduğu için diyebiliriz ki mutlak ve saf bir özgürlük hayalden ibaret kalacaktır. Ancak bu husus elbette onun peşinden koşmamıza engel olmamalıdır.

Yorum yapın