Tüm okurlarımıza merhaba. Bugünkü yazımızda girişimcilik ile sinema sanatını birleştirip ortaya bir sentez çıkaracağız. Sinema, hiç şüphesiz ki yedinci sanat olarak adlandırılıp kimi sanat çevrelerince ve ekollerince dışlanan ya da hor görülen bir sanat dalı olsa da, 21. yüz yılın en fazla rağbet edilen, takipçisi olunan ve buna ek olarak para akıtılan alanını oluşturuyor.
20. yüzyılın başlarında icat edilen ve günümüze kadar teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanarak gelen sinema, hemen hemen her konuda yönlendirici, yol gösterici ve davetkar olagelmiştir. Artık insanlar cilt cilt kitaplar okumak yerine, o kitapların filmlerinin çekilmesini beklemekte. Çünkü görsel hafızaya doğrudan etki eden sinema, bu bağlamda da hem işlevsel hem estetik olmuştur. Sinema, başta eğlence aracı olarak görülse de çok geçmeden eğitim ve öğretim alanında da konuşlandırılmıştır. Hatta büyük devlet liderleri ve kanaat önderleri tarafından propaganda aracı olarak bile değerlendirilmiştir. Okullarda dersler kimi film önerileri ve gösterimleriyle yapılmaya başlanmış; üniversitelerde radyo-tv-sinema bölümleri adı altında bu sanat dalınının fakülteleri teker teker açılmıştır. Tüm bunların kapsamında 2016 yılı itibariyle sinemanın önemi ve değeri tartışılmaz bir noktaya gelmiştir.
Hiç şüphesiz, sinema sanatının esaslı girişimcilere de göstereceği yollar, ışık tutacağı alanlar var. Bu sadece iktisadi temeller üzerine kurulu bir dünya düzeninin dışa vurumu değil; aynı zamanda fikri ve bilgi birikim açısından da ele alınıp belli başlı alanları ışıkla ve bilgiyle donatmaktan da geçmektedir. Şüphe yok ki hiçbir filmi izledikten sonra hayatımız değişmez. Ama bilincimiz, olaylara bakış açımız, değerlendirme koşullarımız değişebilir. Bir girişimcinin hayatını olmasa bile olaylara, durumlara ve temel iktisadi prensiplere bakışlarını tümüyle sarsıp değiştirecek birçok film vardır. Biz parlak fikirler olarak yüzlerce örneği olan bu filmlerden 5 tanesini seçip sizinle paylaşacağız. Böylece bu filmleri daha önce izlemeyenler bu filmleri izlediklerinde girişimci kimliklerini sinema sanatı ile tazelemiş ve güncellemiş olacaklar.
Bir girişimci olarak bu filmleri izledikten sonra hem maddi iş parametrelerine bakışınız değişecek hem de iş piyasasında mücadele kavramına yeni bir solukla bakmış olacaksınız. Sözü daha fazla uzatmadan sözü filmlere bırakalım. Şimdiden iyi okumalar, iyi seyirler.
ALT BAŞLIKLAR (istediğinize tıklayıp ışınlanabilirsiniz) :
Esaslı Girişimcilerin Mutlaka İzlemesi Gereken 5 Film
- The Pursuit Of Happyness / Umudunu Kaybetme: 2006 yılında çekilmiş bu filmin yönetmen koltuğunda Gabriele Muccino oturuyor. Oyuncu kadrosunda ise dünya yıldızı Will Smith var. Film, çetin ve zorlu iş yaşamının bir arka planını izleyicilere sunuyor. Will Smith’in canlanırdığı Chris karakteri, oğluyla birlikte yaşam mücadelesi veriyor. Girişimcileri ilgilendiren kısım ise, filmin bize iş yaşamının çeşitli zorluklarını sıklıkla göstermesi. Çeşitli patron davranışları, şirket kuralları ve buna benzer bir yığın detay, yer yer mizahi yer yer trajik unsurlarla harmanlanarak izleyicinin karşısına çıkartılıyor. Bu filmi izledikten sonra rahatlıkla diyeceğiniz şeyler olacak: Bir kere kesinlikle şükredeceksiniz. Bununla birlikte iş yaşamının zorluk seviyelerini görerek mücadele ruhunu yakalayacak ve bu ruhu unutulmayan bu film ile birlikte hafızanızın sağlam bir köşesine oturtacaksınız. Filmin sonunda mücadele eden, her şeye, her zorluğa göğüs geren ve sonunda hak ettiği pozisyonda işe başlayan bir adamın zaferine tanıklık edeceksiniz. Umudunu Kaybetme filmi bize şunu söylüyor: Serbest piyasa ekonomisinde bazı şeyler elde edilmez, ELE GEÇİRİLİR. Bir girişimci olarak muhakkak izlemeniz gereken filmlerin başına bu filmi koymamızın nedeni de bu. Ne olursa olsun girişimcilik alanı bir kazananlar ve kaybedenler arenasıdır. Siz kaybeden olmak istemiyorsanız rehberiniz olarak Chris karakterini, motivasyon aracı olarak da Will Smith’in gerçek hayatta da oğlu olan Jaden Smith’i baz alabilirsiniz. Film, akan ve bir an bile sıkmayan temposuyla da size molanızda keyifli saatler geçirecektir.
-
The Wolf of Wall Street: Para Avcısı:
Film, 2013 yılında çekildi. Yönetmen koltuğunda en ünlü Amerikalı yönetmenlerden Martin Scorsese var. Oyuncu kadrosunda ise geçtiğimiz yıl Oscar’a layık görülen ve Türk izleyicileri tarafından da epey iyi bilinen Leonarda Di Caprio filmi var. Film, tamamen ekonominin merkezi olan Wall Street’in arka bahçelerini ve görülmeyen yüzünü bize keyifli bir seyir halinde izlettiriyor. Filmin süresi 3 saat sürse de siz hem kahkahalarla eğleniyor hem de ekonominin temel ilkelerini ders sıkıcılığında değil panayır eğlencesinde öğreniyorsunuz. Ticarette ve diğer finansal işlerde ikili ilişkilerin ne kadar önemli olduğunu da görüyoruz bu filmde. Kimle nasıl konuşulması gerektiğini, yapılan hataların nasıl telafi edileceğini bize öğreten The Wolf of Wall Street filmi, listemizin ikinci sırasında yer alıyor. Leonardo Di Caprio gibi hem başarılı hem yakışıklı bir girişimci olmak istiyorsanız, mutlaka izleyin.
-
Pazar: Bir Ticaret Masalı:
Üçüncü film önerimiz, bir Türk – Alman ortak yapımı. Yönetmenlik koltuğunda Ben Hopkins var. Ancak film tamamen Türk oyuncularla ve Türkiye atmosferinde geçiyor. Oyuncular arasında Tayanç Ayaydın ve Genco Erkal var. Bu iki usta ismin baş rolleri paylaştığı Pazar: Bir Ticaret Masalı filmi, bize ticaretin karanlık yüzünü ve insanların kar elde etme güdüsünden dolayı nasıl kendilerine yabancılaşıp birbirlerine düşman kesildiklerini bazen gererek bazen hüzünlendirerek aktarıyor. Böylece bir girişimci olarak iş ahlakının nasıl olması gerektiğini de film boyunca hissediyor ve kavrıyoruz. Sistem ne kadar acımasız olsa da, çarklar ne kadar keskin dönse de önce insan sonra girişimci kimliğimizle hareket etmemiz gerektiğini biliyoruz böylece. Girişimcilik, sadece para ile yapılan ve kar elde etme güdüsünü tatmini için gerçekleştirilen bir iş disiplini değildir. Her girişimin altında bir de kamu yararı yatar. Hatta diyebiliriz ki bir girişim ne kadar kamu yararınaysa o kadar kar getirir. Bu basit kuralı insani ölçeklerde hissetmek ve bir kere daha anlamak için sımsıcak bir film Pazar: Bir Ticaret Masalı.
-
Money Monster: Para Tuzağı:
2016 yapımı bu filmin baş rolünde George Clooney ve Julia Roberts paylaşıyor. Film bize finansal işlemlerin tumturaklı taraflarının aslında ne kadar basit ve sade işleyişe sahip olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte halka rağmen ve halkın zararına faaliyet yürüten finans merkezlerinin de nasıl er ya da geç sekteye uğrayacağını gösteriyor. Bununla birlikte bir girişimci olarak, medyanın da nasıl iyi ya da kötü yönde kullanılabileceğini, bu dönüşümün tamamen para babalarının elinde olduğunu da ifade ediyor. Aynı zamanda sürekli yüksek tansiyonuyla ailecek izlenecek bir film olan Money Monster, size hem bilgi hem heyecan vaat ediyor.
-
Wall Street: Borsa:
Son önereceğimiz film yine bir Wall Street filmi. Ancak bu film tamamen profesyoneller için. Zira filmi ”normal” bir vatandaşın anlaması çok güç. Tamamen ekonomik terimlerden oluşan diyaloglar dönüyor. Esaslı bir girişimci olarak bu filmden öğreneceğiz çok şey var. Birçok yeni duyacağınız terimin yaptığınız işlerde ne kadar önemli olduğunu da anlayacaksınız. 1987’de çekilen bu filmin yönetmeni Oliver Stone. Baş rolünde ise hepimizin yakından tanıdığı bir aktör olan Michael Douglas var. Bu filmde eğlenmeniz ya da keyif almanız garanti değil. Ancak iktisat biliminin temel disiplinlerini ve her girişimcinin mutlaka bilmesi gereken terimleri öğreneceğiz açık.