Evden Yemek Yaparak Para Kazanmak

Gıda sektörü, hiçbir zaman dur durak bilmeden ilerleyen yegane sektörlerden biridir. Çünkü insanoğlu, günde en az 3 öğün acıkan bir canlıdır. 90 sonrası bilimkurgu sinemasının vaat ettiği gibi, henüz tek bir hapla karnımızı doyuracak bilimsel evreye de henüz gelemedik. Birkaç yüz yıl daha geleceğimize dair pek işaret yok.

ÇOK ÖNEMLİ NOT: SİZLERDEN İŞ VERME VAADİ İLE TEMİNAT, KAPORA VE BENZERİ ÜCRETLER TALEP EDENLERE SAKIN KANMAYIN, BU KİŞİLER İŞ ARAYANLARI DOLANDIRMA AMACI GÜDEN ADİ SAHTEKARLARDIR!!

Gıda sektörü, ülkemizde yoğun bir şekilde artan, değişen, gelişen bir sektör. Örneğin bundan 20 yıl önce tavuk döner, tıpkı İskender gibi, tercihe göre semtten semte bir ya da iki tane lokantası bulunan bir yiyecek türüydü. Ama ne olduysa, birdenbire her yanı tavuk dönerciler sardı. Başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde tavuk dönerciler çarşısı adı altında uzayıp giden tavur dönerciler zinciri oluşturdu. Artık tavuk döner, milli yiyeceğimiz haline geldi.

 

Değişen dünya düzeniyle birlikte insanların da beslenmek alışkanlıkları otomatik olarak değişti. Daha hızlı bir yaşamı paylaştığımız bir dünya sisteminde, yemek yemek, karın doyurmak da daha hızlı bir işletim sistemine sahip oldu. Artık işten dönen bekar bir adamları ya da öğleden sonraki derse yetişmeye çalışan bir üniversite öğrencisinin ayakları direkt bir tavuk dönerciye girmekte.

Beslenme alanındaki değişimin ilk adımı bu. Ve bu ilk adımın iki nedeni var:

1- Hız.

2- Ekonomik.

Bugün, bir yarım tavuk döneri ayranla birlikte 2 liraya tüketebilmektesiniz.

Beslenme alanındaki ikinci değişim birincisine oranla daha keskin, daha hızlı ve daha radikal oldu. Medyanın büyük teşvikiyle beraber, tıpkı yaşam koçlarının bir anda ortaya çıkması, sağlıklı beslenme uzmanları ortaya çıktı. Doğal yiyeceklerden, yağsız beslenme alışkanlıklarından, şeker tüketiminden bahsettiler. Organik beslenme, son 5 yılda, halkın kafasına yerleştirildi. Doğadan alınan bitkiler, taze sebzeler, yeşillikler, vücudumuzu bir sistem halinde görmemizi sağladı. Halk, fast food’lardan uzaklaştırılıp daha doğal, daha steril beslenme yolunda yönlendirildi. Her tarafta aktarlar açılması da bunun göstergesidir. Asıl konumuz olan evden yemek yaparak para kazanmak da tüm bu sürecin sonunda yeniden gündeme gelen ve artan taleple birlikte katılımı da tüketicisi de çoğalan bir pazar haline geldi.

Evden yemek yaparak para kazanmaya dair taktikleri sizinle paylaşacağız. Ama önce bu mesleğin, bu iş kolunun sosyal ve ekonomik açıdan değerlendirmesini yapmalıyız.

Bildiğimiz üzere alternatif meslekler gün geçtikçe çoğalıyor. Bunun en büyük nedeni bilinen mesleklerdeki sirkülasyonun azalması. Bu bağlamda, doktor, öğretmen, mühendis olmak isteyenlerin sayısı binlerce kat artmışken, doktor, mühendis, öğretmen olabileceklerin sayısı nüfusa oranla azalmıştır. Sistem, bir bakıma nüfusa yetişememiştir. Bu açıdan bakıldığında alternatif iş kolları ve gelir kaynakları üretmek, sistemin son şansıydı ve bu şans şimdilik iyi değerlendirildi. Evden yemek yapmak da bu iş kollarından birisidir.

Eşlerine ekonomik açıdan destek olmak isteyen ev hanımları, evden yaptıkları yemekleri çeşitli lokantalarla anlaşarak onlara satmaktadır. Kimi lokantalar, aşçı çalıştırmak yerine bu yolu izlemektedir. Kimi lokantalar ise, tek bir aşçıyla menüleri yetiştirememekte ya da bazı yemekleri ”ev yemeği” olarak sunmaktadır.

Evden yemek yaparak kazanma, fikri dar bir pazardan geniş bir pazara dönüştü. Bunun en büyük sebebi az evvel bahsettiğimiz sağlıklı yaşam ve beslenme üzerine temellenmiş yeni bir anlayışın doğmasındandır. Belli başlı lokantalar, kendi ürünlerinin yanında ”ev yemeği” ”ev usulü” ”ev mantısı” gibi isimlerle ürünleri servis etmekte, Ev’in korunaklı ve sağlıklı yapısını yemekler üzerinden müşterilerine servis etmektedir. Birçoğumuz tanıklık etmiş ya da bizzat kendimiz sormuşuzdur:

• Bu poğaça ev yapımı mı?
• Bu mantı ev mantısı mı?

Bu tür sorular, otomatikman şöyle bir algı oluşturmuştur. Evde yapılan yemek, daha doğal ve daha sağlıklıdır.

Öyleyse şimdi evden yemek yaparak kazanmanın taktiklerini okurlarımızla paylaşabiliriz. İlk maddeden itibaren 5 taktiği meraklıları için şöyle sıralayabiliriz:

• Yemekler, mümkün mertebe doğal olmalıdır. Halkın artık derin bir hassasiyetle yaklaştığı bir konu olan, sağlıklı beslenme, evden yapılan yemeklerde dikkat edilmesi gereken ilk husustur. Örneğin, yapılan yemeklerde ay çiçeği yerine zeytin yağı kullanmak, sizi bir adım öne çıkaracaktır. Uzmanların halkı bilinçlendirdiği ölçüde yemekler yapılmalı ve hazırlanmalı. Artık kızartma yapılırken bile zeytin yağı kullanılması yönünde bilgiler ve öneriler mevcuttur. Aynı zamanda alüminyum ve plastik gibi maddelerde yapılan yemeklerin son derece zararlı olduğu yönünde de halkın bir fikir tablosu mevcuttur. Evden yapılan yemeklerinizin müdavimleri olmasını istiyorsanız yemeklerinizi zeytin yağlı ve çelik malzemelerde hazırlamanız gerekmektedir.

 

• Tanıtım: Yukarıda paylaştığımız bilgiler ışığında, mutfaklarındaki hanımlar, yaptıkları yemeklerin ne derece doğal ve sağlıklı olduğunu hem çalıştıkları lokantalara hem de bizzat müşterilere anlatmak, aktarmak zorundadır. Siz ne kadar kurallara dikkat etseniz de, özen gösterseniz de bunu bir şekilde duyurmak zorundasınız. Mutfakta olan mutfakta kalır anlayışından uzakta, dikkat ettiğiniz, özen gösterdiğiniz tüm noktaları pazarlama aracı olarak bilgi akışına sunmalısınız. Anlaşmak üzere gittiğiniz bir lokantaya, öz geçmişinizi anlattıktan sonra yemeklerinizin de öz geçmişini anlatmalısınız. Hatta kimi durumlarda, performansınızı mutfağın içinde lokanta sahiplerine ya da personellerine göstermeniz de harika bir taktik olabilir. Nasıl ki bazı yemek evlerinin mutfaklarının girişinde: Mutfağımızı dilediğiniz zaman gezebilirsiniz gibi yazılar mevcut, öyleyse şimdi 3. taktiğimizi verelim.

 

• Güven oluşturmak: Yaptığınız yemeklerin, salataların, tatlıların belli başlı hijyen ve temizlik kurallarına uygun olduğunu göstermelisiniz. Bunu doğru bir şekilde göstermenin iki yolu mevcuttur. Birincisi, yapacağınız yemekler, müşterilere ulaştığında temizliği ve lezizliğiyle dikkat çekecektir. Ama ön koşul olarak anlaşmaya varmak istediğiniz yemek şirketlerine de bunu ilk elden göstermeniz gerekebilir. Bu durumda, onların karşılarında bir aşçılık performansı gösterebilirsiniz. Hatta onlar teklif etmeden sizin teklif etmeniz iddialı bir çıkış olacaktır. Siz de tek kişilik bir mutfak olarak, öz geçmişinizin önüne ”istediğiniz zaman dolaşabilirsiniz” diyerek mutfağınızın ve mutfak işçiliğinizin ne kadar temiz ve sağlıklı olduğunu gösterdiğiniz takdirde, yemeklerinizin dilden dile dolaşma ihtimali aynı oranda artacaktır.

 

• Yöresel yemeklere ağırlık vermek: Mevcut yemek kültüründen sıkılmış bir kitle var. Gurme olmaya aday olan bu kitleye, mümkün mertebe yöresel yemekler tattırmak, iş alanında önemli bir girişim olabilir. Örneğin son 10 yılda hatırı sayılır ölçüde bir hayran kitlesi edinen Van Kahvaltısı, ilk başta Bakırköy’de mütevazi bir kahvaltı salonunda ortaya çıkmıştır. Bu küçük noktadan hareketle önce İstanbul, akabinde Türkiye genelinde yayılan Van kahvaltısı, bu yöresel lezzetlere en büyük örnektir. Hem doğal hem de ”etnik” diye nitelendirebileceğimiz yemekler, dünya çapında olduğu gibi ülkemizde de büyük bir ilgiyle karşılanmaktadır. Bunu fark eden birçok şirket, ürünlerinde yöresel lezzetlere yer vermeye başlamıştır. Evden yemek yaparak para kazanmak isteyenlerin de bu yöresel lezzetlerin peşine düşmesi ve deneyerek en usta şekilde yapana kadar o yemekleri bilmesini önerebiliriz.

 

• Son taktik elbette ki temizlik olmalıdır. Her ne iş olursa olsun dikkat etmemiz gereken ilk nokta temizlik olmalıdır. Türkçe’mizdeki ”temiz işçilik” deyimi de insanlarımızın temizliğe ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Bunun yanı sıra, süslemek de önemlidir. Bir yemeği yapmak kadar onu süslemek, çeşitli süsler servis etmek de satış konusunda sizi bir adım öne taşıyacaktır. Bazen bir yemeğin üstüne konulan bir tutam maydanoz ya da bir tatlının üstüne konulan birkaç parça çilek, basit ama etkili yollardandır.