İşini Sevmeyenlere 8 Tavsiye

İşini sevmemek. Bir çoğumuzun başına gelen nadir değil genel olan belalardan başlıcası. Her sabah alarm sesiyle uyanmak ile başlar büyük kabus. İşinizi sevseniz de sevmeseniz de bir alarma bağlı olarak uyanmak, kahreder her gün ayrı ayrı insanı. Uyumak özgürlüktür. Dinlenme, vücudu serbest bırakma ve rüyalar alemine dalma özgürlüğü. Ama bir telefonun, bir saatin sesiyle kalkmak ve uykunun en tatlı yerinde uyandırılmak başlı başına bir sancıdır.

Sonra işinize giderken trafik belasıyla uğraşırsınız. Tabi trafiğe karışmak da bir lütuf buradan bakınca. Zira trafiğe karışmak ve onun bol mazotlu kokusunu, sıkıntısı çekmek için önce beklediğiniz otobüsün gelmesi gerekir.

Size açık açık söyleyelim ki, işe gitme süresi herkes için ayrı ayrı cehennem azabıdır. Hele son saat uygulamasından sonra herkes işe İzlanda da olduğu gibi gece karanlığında gidiyor. Göz gözü görmez, soğuk, tekinsiz ve insanı ürküten bir yolculuk bu.

İşe geç kalmak stresi ise apayrı bir problem. Yani düşünsenize, modern dünyada insan, artık sevmediği bir işe, bir yere, bir merkeze koştura koştura giden bir varlığa dönüşmüş durumda. Soğukla, uykusuzlukla, iş yerine geç kalma stresiyle boğuşup duran insan, sırf para kazanabilmek ve bu çılgınlar ormanında hayatta kalmak için kendi talihinin, kendi mutluluğunun ters istikametine doğru koşuyor. Koşmak ne kelime, adeta depar atıyor.

Burada bir çelişki, ironiyle kaplı karanlık bir durum var. Para kazanmak arzusu mu insanın bin yıllık gözünü kör etti? Yoksa para kazanma mecburiyetinin çaresizliği mi insanları bu noktaya, bu karanlık kutuplara itti? Bu sorunun yanıtını bulmak zor. Ama biz parlak fikirler olarak bu ülkede, bu topraklarda işini sevmeyen ve buna bağlı olarak resmen kronik olarak mutsuzluk deltasına adım atan insanların varlığını tanıyor ve onların hiç de azımsanmayacak kadar çok olduğunu da biliyoruz.

O nedenle böyle bir yazı kaleme almak istedik. Sen! Bu yazıyı okuyan ve işini sevmeyen, hatta çalıştığı yerden, kurumdan, patronundan nefret eden parlak fikirler okurları! Belki yazımızı okuduktan sonra belli bir iyileşme sahasına girersin. Böylece hem kendini hem de bizi mutlu etmiş olursun.

Empati Yoksunu Patron Ya Da Çalışanlarla Baş Edebilme Yöntemleri iş yerindeki, iş ortamındaki çoğu mutsuzluğun ve sevgisizliğin nedeni patronlarla olan uyuşmazlıktır. Empati yoksunu patronlar, çalışanlarını ezmeye, onları hiç olmadık şeyler için uyarmaya, odalarına çağırmaya, üstlerinde baskılar kurmaya meyilli ve meraklıdır. Empati yoksunu patron ya da çalışanlarla baş edebilmek, işinizi biraz olsun sevmenizi sağlayacaktır. Bizden söylemesi.

Hazırsanız başlayalım tavsiyelerimize.

İşinizi sevmemek, sizi mutsuzluğa iter. Buna bir çare bulmalı!

İşini Sevmeyenler İçin 8 Tavsiye 

1- Maaş gününe odaklanın: 

İşinizi sevmiyor ama bir şekilde idare edebiliyor, oradaki sıkıntılar hayatınızı ya da sinir sisteminizi felce uğratmıyorsa büyük ödülü düşünün. İnsanın para çekerken ki mutluluğu gözle görülmelidir. O bankamatik kuyruğunda beklemesi, akabinde sıranın kendisine gelmesi ve maaşının tamamını çekmesi. Borçların ödenmesi, kendisine o çok sevdiği paltoyu alabilmesi, yeni çıkan kitaplardan en merak ettiklerini satın alabilmesi…

Bir ayın yorgunluğu çektiğiniz para ile yeniden sıfıra inebilir. Siz de paranın gücü ile birlikte işinizi sevmemeye ama ona katlanmaya devam edebilirsiniz. Önemli olan sizin mutluluğunuz amenna! Ama bir şekilde sizi o iş mutlu ediyor ki, devam edebiliyorsunuz. Bir de olaya ve iş fikrine bu açıdan bakın. Umutlu ya da iyimser olmak, devam etmenizi ve başarmanızı sağlayacaktır. Aksi takdirde hem mutsuz, hem parasız, hem de sevmediği bir işte çalışan biri olarak işinizi kendi ellerinizle zora sokmuş olursunuz.

 

2- Sabırlı Olun: 

Belli başlı işler belli bir döneme kadar insanı sıkar ve boğar. Sonra gün gelir terfi alınır, pozisyon değişilir ve mutlu mesut bir şekilde aynı işin farklı bir departmanında ya da seviyesinde çalışılır. Size tavsiyemiz yükselme, sınıf atlama ihtimallerini göz önünde bulundurmanız. Bundan sonrası kolay.

Ancak eğer ki işiniz hep aynı yerde sabit ve stabil bir şekilde kalmanızı gerektiriyorsa işte o zaman umut yok demektir. Hep aynı masada, hep aynı pozisyonda o lanet iş yerinde çalışmak, cehennemin ta kendisidir. Zira umut ışığı tünelin sonundan bile görünmemektedir. Hal böyle olunca da sabır göstermek, beyhude olacaktır. Çünkü sabır, ancak sonunda ödül ya da değişim varsa değerli ve anlamlıdır.

İş Kurarken En Zor Zamanda Dayanabilmek İçin Taktikler adlı makalemiz de sizler için sevgili parlak fikirler okurları. İşe girerken değil de iş kurarken de zor zamanlarınız olacaktır. Dayanabilmek için en modern, en güncel ve en reel taktikler ise her zamanki gibi yine sitemizde, parlak fikirler farkıyla.

Geçen yine iş yerinde mutluyum…

3- İşsizleri, işsizliği düşünün: 

Maalesef ülkemizde işsizlik sorunu günden güne artıyor. O nedenle işinizi sevmeseniz bile beterin beteri vardır anlayışına sığınarak ”en azından bir işim var” diyerek şükredebilir ve en azından işe giderken ayaklarınızın geriye doğru gitmesine engel olabilirsiniz.

Çünkü beterin beteri vardır sözü her zaman gerçek manada karşılığı olan bir sözdür. Siz işinizi sevmiyor, hatta ondan nefret ediyor olabilirsiniz. Peki ya işsizler? Her gün iş bulma kurumlarının önünde sıra oluşturanlar? Ve parasız bir şekilde hayatını sürdürmeye çalışan koca kalabalıklar?

4- Yıllık izninizi erkenden alın: 

Öyle ya bir kafa tatili herkese lazım. İş odaklı sevginiz, nefrete dönüştüğünde son çare olarak yıllık izninizi erkenden alabilirsiniz. Bu sayede en azından bir süreliğine kafa ve bedenen dinlenir ve daha sağlıklı bir vizyonla iş yerinize dönebilirsiniz. Hem belki siz tatildeyken sizi rahatsız eden şeyler de gider iş ortamından. Kim bilir?

5- İnsan ilişkilerine dikkat edin: 

İş yerinde çoğu mutsuzluğun nedeni, insan ilişkileridir. Patronla olan diyalogların sıkıntılı olması, diğer çalışanlar arasındaki gergin iletişim ve benzerleri. Baktınız görmüyor, ofis çalışanlarıyla ya da şirket çalışanlarıyla aranıza belli bir mesafe koyun. Böylece en azından dış kaynaklı rahatsızlıkları en aza indirgemiş olursunuz. Ve sevmediğiniz tek şey işiniz olur.

6-Farklı departmanları, farklı iş alanlarını zorlayın:

İş yerini seviyor ama işinizi sevmiyorsanız yapacağınız tek şey var. Aynı iş yerinde farklı bir işte çalışmanın yollarını aramak ve bulmak. Bunu yaparken önünüze dizili fırsatları iyi değerlendirin ve zamanında fark edin. Yoksa çalışmak istediğiniz işi başkası kapar ve siz de iş yerinde mutsuz mutsuz takılmaya devam edersiniz.

7- Ofisinizin yerini ya da masanızı değiştirin: 

Ofisi Nasıl Yaratıcılığı Artıracak Şekilde Dizayn Edebiliriz? adlı makalemiz tam da bu konu hakkın muazzam bir rehber niteliği taşıyor. Yaratıcılığın kökeni mutluluk ve de huzurdur. Mutsuz insan yaratıcı olamaz. Ofisi yeniden dizayn etmek yaratıcılığı arttırıyorsa otomatik olarak mutluluğu da arttıracaktır. Bu da işinizi sevmenize yarayan bir etken olarak göz dolduruyor.

8- İşi Bırakın! 

Ne yapsanız da çare olmadı mı? Neyi değiştirseniz de, ne kadar sabır gösterseniz de, maaş gününe odaklansanız da kar etmedi mi? Öyleyse sevgili parlak fikirler okurları, bıçak kemiğe dayandı demektir. Geriye yapılacak tek bir şey kalmış demektir. İşi bırakmak!

Hiçbir şey sizden ve akıl sağlığınızdan daha değerli değildir. O nedenle sevmediğiniz bir iş çalışa çalışa delirmek yerine biraz cesaret gösterip mevcut işini bırakabilirsiniz.

“İşini Sevmeyenlere 8 Tavsiye” üzerine 4 yorum

  1. Bu durum beni günden güne bitiriyor.Dayanamıyorum ama bir yandan da “Aile” gibi bir kavramımız var.Nereye kadar ailene yük olup onların sırtından geçinebilirsin ki? Mesleğim kasaplık ama başka bir mesleğim olmadığından zoraki yapıyorum.Her sabah kalktığımda ölümü diliyorum ve koskocaman bir boşluğun içindeyim.

    Yanıtla

Yorum yapın