Kredi Kartı Alırken Kredi Notu Önemli Mi?

Öncelikle konuya kredi kartı ve kredi notunun kurumsal terimlerden ayrıştırılmış en basit halini açıklamakla başlamalıyız. Kredi kartı, halk arasında bankaların çeşitli kampanyalarla, çeşitli faiz oranlarıyla, taksitlendirme ve ödüllerle kişilere sağladığı finansal destek olarak bilinir. Her ne kadar kredi kartıyla yapılan ödemeler o an bedava gibi görünse de gözümüze, elbette yolun sonunda bizi bekleyen ödemelerimiz oluşuyor. Peki, bankalar her başvurana kredi kartı veriyor mu?

Aslında bu sorunun cevabını empati kurarak verebiliriz? Yani siz sizden borç isteyen her tanıdığınıza destek olabilir misiniz? Bizce yanıt, en azından her isteyen tanıdığınıza değil. Banka açısından düşünürsek, onlarda her başvuru yapan bireye kredi kartı veremezler.

Kendi varlıklarını sürdürebilmeleri için dikkate almaları gereken durumlar vardır. Bu durumlar nedir?

Konunun başında şunu belirtmekte fayda var ki, piyasa da birden çok banka var ve hepsinin izlediği yol, önem verdiği konu, müşteri profilini yönlendirdiği sınıflar farklı. Kimi banka, kredi kartı müşterisini severken, kimi banka yatırım müşterisini sevmekte. Bu durumda rekabetçi piyasa da bankalar kendi profiline uygun müşteriyi, müşteriler de kendi profiline uygun bankayı seçmeliler. Fakat kredi kartı başvurusu değerlendirirken her bankanın müşterisinde dikkat ettiği durumlar genel olarak aynıdır. Bu genel durumlara kısaca göz atmak gerekirse, bankalar daha önce kredi kartı kullanmamış bir bireye kredi kartı vermeye sıcak gözle bakmazlar. İyi ya da kötü bir referansı yoktur o bireyin. Bu da o birey hakkında karar verme sürecini uzatır ve etkiler. Bunun dışında birden çok bankanın kredi kartına sahip, kabarık sicilli bir bireye de kredi kartı vermekte zorlanırlar. Taksitlerini geç ve ya hiç ödemeyip taksit borcu biriken bireye bir başka banka kredi kartı vermez ya da yüksek faizli kredi kartı verir. Düşündükçe bu örnekleri çoğaltabileceğimiz bir sürü durum var. Kredi notu tanımı ise tam bu noktada devreye giriyor. Yani bu durumda bankalarla finansal ilişki içine girmiş her bireyin bir kredi notu oluyor. Kredi notu tanımını biraz daha basite indirgersek, bankalarla olan ilişkiniz puan sisteminizi oluşturuyor. Sadece kredi kartıyla kalmayıp, kredi başvurusunda bulunduğunuzda da yine aynı kredi notunuz üzerinden değerlendirmeye alınıyorsunuz. Bu durumda kredi notu kredi kartına sahip olabilmek açısından çok önemli. Yani empati kurarak düşünmeye devam edersek, borcunu ödeyemeyeceği belli birine borç vermeyi istemezsiniz. Sizin borcunuzu ödeyip ödeyemeyeceğinizi anlamak için ise geçmiş tecrübenizi kredi notunuz belli eder.

Kredi notunuza göre beş sınıfa ayrılıyorsunuz. Puan aralıklarına göre sınıflandırma standart ve şu şekildedir;

Çok riskli Orta riskli Az riskli İyi Çok iyi
0-799 800 -1299 1300-1499 1500-1699 1700-1900
Şu İş İlgini Çekebilir:  Kredi Kartı Sahiplerinin Yapmaması Gereken 5 Ölümcül Hata

 

Bu tablodan sonra konumuza “risk kavramı” dâhil oluyor. Risk kelimesi hepimizin bildiği gibi kullanıldığı cümleye olumsuzluk anlamı katar ve “zarar görme olasılığının olması” demektir. Yani “çok riskli” profiline maalesef dâhil olursanız, banka sizin kendisine zarar verme olasılığınızın çok yüksek olduğunu düşünür. Bu durumda kredi notunuz yetersiz demektir.

Fakat daha önce hiç kredi kartına sahip olmamış bireyde ne yazık ki daha önce belirttiğimiz gibi çok riskli sınıfındadır. Henüz kredi notunuz oluşmadıysa ve banka size çok riskli sınıfında kredi kartı vermeyi kabul ettiyse en azından edindiğiniz kredi kartınızın asgari ücretini bir miktar daha fazla ve zamanında ödeyerek kredi notunuzu sabit tutabilirsiniz.

Kredi kartı alabilmek için gereken kredi notu

Senelik dağılımda yapılan değerlendirmelerde dalgalı bir profile sahip olmanızdansa, durağan bir müşteri profiline sahip olmanız, kredi notunuzu kısa sürede yükseltebilir. Bankalar başvuruda bulunan bir bireye olanca hızıyla kredi kartı vermek için kredi notunun ortalama 1400 puanda olmasının yeterli olacağını belirtiyor. Yani kredi kartı edinmekte zorlanmamak için az riskli ve ya iyi sınıfında yer almak yeterli olacaktır.

Günümüzde kişilerin birden çok kredi kartı kullandığını ve farklı bankalardan edinilen bu kredi kartlarının birbirini izlediğini, etkilediğini unutmamalıyız. Çoğu birey A bankasından aldığı kredi kartının kullanım durumunun, B bankasına yaptığı başvuruda göz önüne alındığını bilmez. Fakat finansal açıdan her hareket kredi notunu etkilemekte ve kredi notu her banka tarafından görülebilmektedir.

Kredi notunun kredi başvurusunda da karşınıza çıktığını belirtmiştik. Aynı sınıflandırma ve puan sistemi kredi başvurusu içinde geçerlidir. Eğer çok riskli sınıfındaysanız ve bir kredi kartı geçmişiniz varsa (ilk başvuru değilse) kredi kartı başvurunuz için alternatif yollar maalesef çok yoktur. Fakat çok zor bir durumdaysanız ve kredi başvurusunda bulunduysanız o zaman bankalar kefil isteme, ipotek gösterme, teminat, rehin gibi alternatif yollarla destek sağlamaya çalışır. Eğer kredi başvurunuz onaylanırsa bu onay ile birlikte kredi notunuzu düzenli ödemelerle yükseltebilirsiniz. Aslında içinde bulunduğumuz ülke ekonomisi ve yaşam şartları göz önünde bulundurulduğunda kredi kartı tanımı bir kısır döngüyü oluşturuyor. Çoğu birey asgari ücreti ödeyip yeniden alışverişe yaparak sadece “ay atlatma” işlemi gerçekleştiriyor. Aslında duruma böyle bakıldığında buda faizleri yükseltiyor ve sonunda karlı çıkan her zaman bankalar oluyor. Kredi kartı borçları asla unutulmaz, zaman aşımına uğramaz ve anapara üzerinden faizlendirilerek muhakkak karşınıza çıkar. Bunun örneklerine çok sık rastlanmakta. Belli bir prosedür gereği belli aralıklarla aranan müşteri, beş yıl sonra aranmadığı ve ekonomisinin yetersiz olmasından dolayı göz ardı ettiği, unuttuğu ve ya zaman aşımına uğradığını düşünüp araştırmadığı bir kredi kartının dağ gibi borcunu ödemek zorunda kalabilir. Bu nedenle bu gibi konularda daha dikkatli, özenli ve daha planlı davranmak gerekmektedir.

Yorum yapın